Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Devrim Arabaları
Başbakan Erdoğan’õn Ermenilere yönelik sözleri AKP’de sõkõntõ CHP’de ise büyük tepki yarattõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-TBMM Dõşişleri Komisyonu’nda
CHP’li Canan Arıtman’õn “Kaçak
Ermenileri sınır dışı edelim” öneri-
sine “Irkçılık görüntüsü oluşur” di-
ye karşõ çõkan Dõşişleri Bakanõ Ahmet
Davutoğlu Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn aynõ yöndeki açõklamasõ üzeri-
ne sõkõntõya düştü. CHP sözcüsü Mus-
tafa Özyürek, “Kaçak işçilerin için-
den sadece Ermeni kökenlileri ayırıp
geri göndermek ayrımcılıktır” derken
CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur
Öymen, “Gücün yetiyorsa proto-
kolleri çek” görüşünü dile getirdi.
Bakan Davutoğlu 15 Mart günü
TBMM Dõşişleri Komisyonu’na ABD
ve İsveç’te soykõrõm tasarõlarõnõn kabul
edilmesiyle ilgili değerlendirmeler ya-
parken CHP’li Canan Arıtman, “Baş-
bakan övünüyor 70 bin kaçak Er-
meni Türkiye’de çalışıyor diye. Ya-
saları uygulayalım ve sınır dışı ede-
lim” demişti. Davutoğlu ise “ Irkçı-
lık görüntüsü oluşur. Türkiye de
daha zor duruma düşer” diyerek
karşõ çõktõ.
Erdoğan’õn önceki gün “Türkiye’de
170 bin Ermeni var, 70 bini vatanda-
şım ama 100 binini idare ediyoruz. Ge-
rekirse, bu 100 binine ‘Hadi siz de
memleketinize’ diyeceğim” sözleri tar-
tõşma yarattõ.
CHP’li Öymen, “Komisyonda Dış-
işleri Bakanı, Başbakan’ın sözleri-
nin tam tersi tavır koydu. Kimse
kimseye ‘eziyet edelim’ demiyor. Ama
başka ülkelerden gelen insanların ça-
lışma izni yoksa ve onları sınır dışı edi-
yorsanız, buna karşın Ermenileri ida-
re ediyorsanız, yasalara aykırı imtiyaz
vermiş oluyorsunuz. Biz bunu söyle-
diğimiz zaman Bakan yanaşmıyor,
şimdi Başbakan söyleyince ofsaytta
kaldılar. Esas mesele protokol. Pro-
tokolleri geri çekmemek için bu laflar
ediliyor. Gücünüz sadece kendi bü-
yükelçinize mi yetmiyor? Gücün ye-
tiyorsa protokolleri çek” dedi.
CHP’li Özyürek ise, “Bu kaçak işçi-
lerin içinden Ermeni kökenlileri ayır-
mak son derece yanlıştır. Pek çok ül-
keden milyonlarca kaçak çalışan in-
san varken onların hiçbiri için bir ön-
lem almayıp sadece Ermeniler için bir
karar almak ayrımcılıktır” dedi.CHP’li Onur Öymen.
MELTEM YILMAZ /
FATMA KÖSE
Roman yurttaşlar, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn
Roman açõlõmõndan ne kaste-
dildiğini anlamayadõklarõnõ,
açõlõmõn yalnõzca ev vererek de-
ğil, sürdürülebilir politikalar
ile olmasõ gerektiğini belirtti.
Roman açõlõmõnõn, Suluku-
le’de nasõl algõlandõğõnõ Ro-
man yurttaşlarla konuştuk.
“Doğma büyüme Suluku-
leli” olduğunu söyleyen mü-
zisyen Ali Haşhaş (64),
“açılımın kavramlardan
başlaması gerektiği”ni, çünkü
toplumun genel bakõş açõsõnõn
“Romanları suçla özdeşleş-
tirdiğini” belirtti. 25 yõldõr
Sulukule’de bakkal dükkânõnõ
işleten Derya Rastgele (44),
Taşoluk’ta yaşamaya hiçbir
şekilde sõcak bakmadõğõnõ, çün-
kü orada iş imkânõnõn olmadõ-
ğõnõ belirterek “Roman kül-
türünün yok edilmesi ile ‘Ro-
man açõlõmõ’nı nasıl yan yana
getiririz bilemiyorum” dedi.
‘Açılımı anlayamadım’
9 ay Taşoluk’ta kendilerine
kira karşõlõğõ verilen apartman
dairesinde yaşayõp ardõndan
Sulukule’ye geri dönen ve şu
an mahallede bir çay ocağõ
olan Cesur Erpek (40) yaşa-
dõklarõnõ şöyle anlattõ:
“Taşoluk’ta belediye bize iş
imkânı sağladı ancak bunlar
çöpçülük, çiçekçilik gibi iş-
lerdi ve bu işlerden elimize
geçecek para masraflarımızı
karşılamayacaktı. 9 ay sonra
mahalleme geri döndüm. Bi-
riktirdiğim parayla Suluku-
le yakınlarında bir ev aldım.
Açıkçası açılımın ne olduğu-
nu anlayamadım.”
Sulukule Roman Kültürünü
Geliştirme ve Dayanõşma Der-
neği Başkanõ Şükrü Pündük,
Roman açõlõmõnõn yalnõzca
bir apartman dairesi ile sõnõr-
lõ kalmamasõ gerektiğini ifade
etti. Pündük, “Biz ezi-
lenlerin ezdiği bir
toplumuz. Bu ne-
denle bize olumlu bir
ayrımcılık yapılması
gerekiyor. Kentsel
dönüşümen zayıf
halka olan Roman-
lardan başladı ve uy-
gulamada büyük yanlışlar
yapıldı” diye konuştu. Pün-
dük, “Roman açılımının ilk
şartı olması gereken istih-
dam alanında yapılacaklar
basit. Sulukule’ye eğlence
merkezleri açılabilir. Eği-
tim alanında Roman ma-
hallelerine atanan öğret-
menlere ayrımcılığa karşı
eğitim verilebilir” dedi.
Dernek Başkanı Pündük, “Biz ezilenlerin ezdiği bir toplumuz”
derken, Sulukuleli yurttaşlar Taşoluk’ta yaşamaya mecbur bıra-
kılmaya hiçbir şekilde sıcak bakmadıklarını söylüyor.
Ermeni yurttaşlar, tasarõlarõn intikamõnõn kendilerinden alõnmak istendiğini söyledi
Diyasporanın işine yarar
İstanbul Haber Servisi - Tür-
kiye’deki kaçak Ermenilerin bir-
çoğunun ülkeye “kaçak yolla gi-
riş yapmadığı, çalışma yasası-
nın çok zor işlemesi nedeniyle
kaçak duruma düştükleri” be-
lirtildi. Yetkililer, “Eski Sovyet
ülkeleri ya da Ermenistan’dan
gelen kişiler normal turist vi-
zeleri ile giriş yapıyorlar. Bu-
rada hizmet sektöründe çalış-
ma talebinde bulunuyorlar an-
cak Türkiye’de yabancıların
çalışmasını düzenleyen yasanın
çok zor işliyor olması nedeniyle
bir süre sonra kaçak duruma
düşüyorlar” dedi.
Türkiye’deki kaçak Ermenilerin
birçoğunun ülkeye “kaçak yolla
giriş yapmadığını, çalışma yasa-
sının çok zor işlemesi nedeniyle
kaçak duruma düştüklerini” be-
lirten yetkililer, bu kişilerin İran,
Irak, Afganistan gibi ülkelerden
gelen kişilerin birçoğu gibi ülkeye
kaçak giriş yapmadõğõna dikkat
çekti. Türkiye’de kaçak olarak ça-
lõşan bazõ Ermenilerin Başba-
kan’õn sözlerine yönelik değerlen-
dirmeleri özetle şöyle:
‘Biz Türklerle dostuz’
A.N.: Ben çocuklarõmõ okutmak
için Türkiye’ye geldim. Siyasiler
düşman, biz Türklerle dostuz, kom-
şuyuz, herhangi bir sorunumuz yok.
Sorunu olan biz değil, bizi yöneten-
lerdir. Çocuklarõmõn ekmeğini ka-
zanmak için ailemi terk ederek gel-
dim. Bizi göndermeyi düşünenlere
soruyorum: Çocuğu, torunu yok
mu? Onlar aç kalsa ne düşünürler?
Tok açõn halinden anlamõyor.
‘Sevsen de terk et demek’
T.A.: Türkiye’de kaçak değilim
ancak Başbakan’õn söyledikleri
beni de rencide etti. Türkiye’ye
kaçak olarak gelen Ermeniler tabii
ki isteyerek gelmiyor. Burada ça-
lõşmak, para kazanmak zorunda
olduklarõ için geliyor. Çocuklarõ-
na, ailelerine para gönderiyorlar.
Bu insanlarõ göndermekle tehdit
etmek aslõnda tüm Ermenileri teh-
dit etmek, gözdağõ vermek gibi
geldi bana. Ermeni tasarõsõnõn
onaylanmasõnõn sorumlusu biz de-
ğiliz ancak intikamõ bizden alõnõ-
yor. Başbakan bu yaklaşõmõyla di-
yasporanõn amacõna katkõ sağladõ-
ğõnõ hiç mi fark etmiyor? Bu yak-
laşõm artõk “Ya sev ya terk et”
demenin de ötesinde, “Sevsen de
terk et” demek gibi...
‘Tek suçlu Ermeniler değil’
S.Y.: İstanbul’da bir lokantada
aşçõlõk yapõyorum. 5 yõldõr kaçak
olarak burada yaşõyorum. Başba-
kan’õn söylemi üzerine buradan
gönderilmem durumunda açõkça-
sõ ne yaparõm bilmiyorum çünkü
beni bekleyen bir ailem, çocukla-
rõm yok. Çevrem İstanbul’da
oluştu ve burada çok mutluyum.
Kaçak olmak suçsa, tek suçlu Er-
meniler değildir sanõyorum.
Türkiye’de kaçak olarak
çalõşan bazõ Ermeniler Başba-
kan’õn sözlerine tepki göster-
di. Yetkililer ise bu kişilerin
yurda kaçak olarak girmediği-
ni ancak çalõşma yasasõndaki
eksiklik nedeniyle kaçak du-
rumuna düştüğünü belirtti.
obursali@cumhuriyet.com.tr
Önceki akşam Devrim Arabaları filmini
seyrettik TV’de. Şüphesiz epey yazılıp çizildi bu
konuda, ama birkaç noktayı belki değişik açıdan
vurgulamak gerekir.
Biliyorsunuz, Cemal Gürsel, 27 Mayıs 1960’tan
sonra, Türkiye’nin otomobil üretebileceğine
inanmış, emirler vermiş, bir avuç mühendis 6 ay
sonra yapılacak Cumhuriyet Bayramı’na iki araba
yetiştirmekle görevlendirilmiş.. Film, bunun
öyküsü...
Öykünün finalinde, pırıl pırıl iki araba tam o gün
Ankara’ya yetiştirilir. Ancak, arabalardan birine
benzin Ankara’da konacaktır. İşler ters gider.
Gürsel, içinde az benzin olan siyah arabaya
binmek ister, 100 metre sonra araba durur. Gürsel
ünlü sözünü eder: “Batı kafasıyla araba yaptık,
şark kafasıyla içine benzin koymayı unuttuk...”
Ama beyaz araba hemen arkadadır, Gürsel ona
biner ve gider.
Tabii, Devrim arabaları kamuoyunda damgayı
yer, proje de sona erer.
Film, olayın belgeseli iddiasında.
Anladığımız, devlet ve hükümette herkes, bütün
bürokratlar, Gürsel ve sesi fazla çıkmayan bazı
siviller dışında, projeye karşıdır. DPT de.
Gerekçeleri, bizim böyle bir araba üretecek bilgi
ve teknolojiye sahip olmadığımız, bunu
yapamayacağımız, yapsak bile seri üretime
geçemeyeceğimiz, geçsek bile arabayı satacak
insan bulamayacağımız biçiminde sıralanabilir.
Özetle: Devrim arabaları projesi, şu fakir halkın üç
kuruşunun da çöpe atılması demektir!
Olayın iki yönü var. Birinci yönü: Proje, kudretli
bir askerin emriyle başlatılması açısından,
komiktir. Projenin altyapısı yoktur. DPT’nin
itirazları vardır, ama “belgesel”e yansıyan,
bürokratların ve DPT’nin buna kesin karşı
olduğudur.
Aslında, orta ve uzun vadeli perspektifleri yoktur
projenin, filmde. Bu açıdan plansız, programsızdır.
Bir yerli üretim oto sanayii kurulacaksa, bunun
yan sanayisiyle, gerektiğinde akıllı işbirlikleriyle
tasarlanması gerekir. Devrim arabalarının kitabı da
yazıldı, ona yeniden bakmalıyım...
Bu açıdan, bir avuç mühendise verilmiş bir
askeri emirle koskoca bir otomobil sanayii
başlatılmak istenmektedir! “Çıkın şu tepeyi alın”
emri gibi bir şey! Karikatür yönü var yani!
Aslında Gürsel’in emri yerine getirilmiş, proje
gerçekleştirilmiş, tepe fethedilmiştir! Seri üretim
istense bile, en az 4-5 yıllık bir çalışma
gerekecektir!
Ancak Gürsel bile bir daha adını anmaz
projesinin! Sırtını dönüp giden bir adamı
görüyoruz!
Bunları bir ayrıntı olarak nitelersek, Devrim
arabaları projesinin ana yönüne geliriz: Her şey
başarılabilir! Gürsel, belki de bunu göstermek
istemiştir! Gerekli ve layık insanları bir araya
getirirseniz, ortamı hazırlarsanız, destek verirseniz,
başarılı olursunuz.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye füze de yapar
ve dünya çevresinde yörüngeye oturtabilir. Kendi
haberleşme uydusunu bile yıllar önce yapabilirdi!
İsrail’den alınan insansız uçakları burada
yapıyoruz bile! Bu ne zırvalıktır! Bugün dünya ile
rekabet edebilecek nitelikte yerli oto üretilebilir.
Bugün büyük ölçekli çip üretimini bile
başlatabilirsiniz ülkemizde.
Şu led ekranlı televizyonların üretimini, ilk
Türkiye’de yapmak mümkündü! 2003 bilim ve
teknoloji raporlarında sözü edilen bir dizi yüksek
teknoloji ürününü ülkemizde gerçekleştirmek işten
bile değildi(r)!
Kaç yıl önceden yazıp çizdik: Raylı ulaşım
kentlerimizde çok hızlı gelişiyor. Biz hızlı trenleri-
vagonları dışarıdan alıyoruz, bu gidişle hepsini
her zaman dışarıdan alacağız! İspanya’nın
müşterisiyiz!
Ama, hızlı tren için gerekli bilgiyi, insanı, uzmanı,
desteği, altyapıyı bir araya getirecek bir siyasi
iradeyi ara ki bulasın bu ülkede!
Sürekli dışarıdan satın almacı bir siyasal ve
bürokratik zihniyete esir edilmiş bir ülke ve halk
var burada!
Peki, bu ülkenin şekeri, unu, suyu, ateşi, fırını,
aşçısı, ne halt edecek kardeşim!
Sen, dışarıdan satın almayı sürekli yeğleyen
komisyoncu zihniyetinle, bu ülkeyi daha ne kadar
batıracaksın!..
‘Ayrõmcõlõk kabul edilemez’
BAYKAL: VAHİM VE TALİHSİZ BİR AÇIKLAMA
CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) gündemdeki konuların
yanı sıra Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’deki “kaçak Ermenile-
re” ilişkin sözleri de ele alındı. Alınan bilgiye göre toplantıda
Baykal, Erdoğan’ın sözlerinin “kabul edilemez” olduğunu belir-
terek “Vahim ve talihsiz bir açıklamadır. Türkiye’ye çalışmaya
gelen insanların bir ihtilafın çözümünde koz gibi kullanılmak is-
tenmesi insan haklarına aykırıdır” dedi. CHP Ermenistan’la iliş-
kiler konusunda TBMM’de genel görüşme isteyecek.
Örgüt üyeliği
ERDOĞAN’I
PROTESTO
EDENLER
TUTUKLANDI
İstanbul Haber Servisi- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn katõlõmõy-
la geçen pazar Abdi İpekçi Spor Salo-
nu’nda gerçekleştirilen “Roman Bu-
luşması”nda “parasız eğitim istiyo-
ruz, alacağız” pankartõ açan Gençlik
Federasyonu üyesi 2 kişi tutuklandõ.
İstanbul Üniversitesi öğrencileri
Ferhat Tüzer, Berna Yılmaz ve
Utku Aykır, İstanbul Emniyet Mü-
dürlüğü Terörle Mücadele Şube-
si’ndeki işlemlerinin ardõndan dün
savcõlõğa sevk edildi. Burada savcõ-
lõk tarafõndan ifadeleri alõnan Tüzer,
Yõlmaz ve Aykõr, “terör örgütü
üyesi” olmak suçundan tutuklanma-
larõ istemiyle İstanbul Nöbetçi 9.
Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sevk edil-
di. Mahkemede hâkim tarafõndan
ifadeleri alõnan şüphelilerden Ferhat
Tüzer ve Berna Yõlmaz, “terör ör-
gütü üyesi” olmak suçundan tutuk-
landõ. Utku Aykõr ise tutuksuz yar-
gõlanmak üzere serbest bõrakõldõ.
Fotoğraflar:FATMAKÖSE
‘Açõlõmõn
içi doldurulsun’
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme
ve Dayanõşma Derneği Başkanõ Pündük,
açõlõmõn “istihdam, barõnma, eğitim, sağlõk
ve ayrõmcõlõkla mücadele” üst başlõklarõnõ
kapsamasõ gerektiğini ifade etti.
Romanlar iş, barınma
ve eğitim sorunlarının
çözülmesini istiyor
ABD’Lİ BÜROKRAT GORDON
ABD’den
ince
mesajlar
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - Washington,
Türkiye-ABD ilişkilerinin Ermeni sav-
larõna yönelik tasarõ nedeniyle sarsõldõ-
ğõ bir dönemde iç ve dõş politika konu-
larda bir dizi mesaj verdi.
ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn Avrupa
ve Avrasya’dan sorumlu bakan yar-
dõmcõsõ Philip Gordon, Brookings
Enstitüsü’nde düzenlenen yõllõk Sakõp
Sabancõ Konferansõ’nda Türkiye-ABD
ilişkileri, Ermeni tasarõsõ, İran, laiklik,
basõn özgürlüğü, Ergenekon soruştur-
masõ gibi konularda konuştu. Laiklik
ve demokrasiye yönelik kazanõmlarõn
kaybedilmemesi gerektiğini vurgula-
yan Gordon, “Türkiye, laik devlet ve
güçlü demokratik bir sistem inşa
edilirken edilmiş başarıları gelecekte
de sürdürmeye dikkat etmeli” dedi.
Basõn özgürlüğünün demokratik bir
toplumun temeli olduğunu da vurgula-
yan Gordon, “basının yaşamsal gör-
evini yapmasını baltalayacak hiçbir
adım atılmamalı” dedi. Ergekenon
soruşturmasõna isim vermeksizin deği-
nen Gordon, “Özellikle siyaseten has-
sas davalara yönelik soruşturmalar
ve duruşmaların Türk yasalarına
bütünüyle uyumlu ve açık olması
önemli” dedi. Siyasi partilerin kapatõl-
ma korkusu yaşamamasõ gerektiğini de
dile getiren Gordon “Türk vatandaş-
ları daha azını hak etmiyor” dedi.
‘Artık maçaya maça deyin’
Uluslararasõ Atom Enerjisi Kuru-
mu’nun İran’õ kõnayan karar tasarõsõ
oylamasõnda Türkiye’nin çekimser oy
kullanmasõnõ üzüntüyle karşõladõklarõnõ
ifade eden Gordon, “İran’a nükleer
programına yönelik tutumunun so-
nuçları olacağını göstermek için
Türkiye’nin bize ve diğer uluslarası
kilit oyunculara katılmasını istiyo-
ruz” dedi. Türkiye’nin uluslarasõ top-
luluğun görüş birliğine katõlmada “te-
reddüt ettiğini” savunan Gordon,
“Komşularla iyi ilişkiler kurmak is-
temeniz çok iyi ancak maçaya maça
demek gerekiyor. Eğer Türkiye
uluslararası uzlaşıya bir istisna oluş-
turursa bu pek çok kişi için bir düş
kırıklığı olacak” diye konuştu.
‘Tan ve Erdoğan’ı bekliyoruz’
ABD Kongresi’nin Ermeni soykõrõm
savlarõna yönelik tasarõyla ilgili başka
bir adõm atmasõnõn Ermenistan ile Tür-
kiye arasõndaki normalleşme sürecini
olumsuz etkileyeceğini belirten Gor-
don, buna karşõn bağõmsõz bir organ
olan Kongre ile yönetim arasõnda bir
anlaşma olmadõğõnõ da sözlerine ekle-
di. Gordon ABD yönetiminin tasarõya
ilişkin görüşlerini Kongre üyelerine
aktardõğõnõ ifade etti. Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn Türkiye’deki Ermenilerin
gönderilmesine yönelik sözlerini de
değerlendiren Gordon, Türkiye’nin ya-
sadõşõ göçmenlere yönelik politikasõnõn
ABD Kongresi’ndeki bir oylamayla il-
gisi olmadõğõnõ ve bunlarõn “iki ayrı
konu” olduğunu söyledi. Gordon, hem
Washington Büyükelçisi Namık
Tan’õn dönmesini hem de Erdoğan’õn
12-13 Nisan’da yapõlacak nükleer zir-
veye katõlmasõnõ istediklerini kaydetti.
Kamerun’a vize kaldırıldı
Haber Merkezi - Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Kame-
run’da, Cumhurbaşkanõ Paul Biya ile bir araya
geldi. Türkiye ile Kamerun arasõnda resmi pa-
saportlara karşõlõklõ vize muafiyeti getiren an-
laşma imzalandõ. Görüşmenin ardõndan tarõm
alanõnda teknik, bilimsel ve ekonomik işbirli-
ğini öngören protokol imzalandõ.
Talat nabız yokluyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - KKTC’de
gelecek ay yapõlacak Cumhurbaşkanlõğõ se-
çimleri öncesinde Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali
Talat, hem siyasal açõdan nabõz tutmak hem de
yürütülen kapsamlõ görüşmelere ilişkin yol ha-
ritasõnõ gözden geçirmek üzere Ankara’ya gel-
di. Başmüzakereci Egemen Bağõş’õ ziyaret
eden Talat, Kõbrõs sorununun çözümüyle ilgili
kendilerine gelecek “her türlü yardõmõ” mem-
nuniyetle karşõlayacaklarõnõ ifade etti. Talat,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dõşişleri
Bakanõ Ahmet Davutoğlu ile de görüştü.
Öğretmen cinayetine inceleme
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri
Bakanõ Beşir Atalay, Ardahan’da öldürülen
anaokulu öğretmeni Saadet Ulus’un cinayetin-
de polisin ihmali olduğu iddialarõyla ilgili in-
celeme başlattõ. İçişleri Bakanlõğõ konuyla ilgi-
li bir Mülkiye başmüfettişi görevlendirdi.
Ulus’un ailesi cinayet öncesinde kõzlarõnõn ra-
hatsõz edildiği gerekçesiyle birçok kez polise
başvurduklarõnõ ancak devletin kõzlarõnõ koru-
yamadõğõnõ söylemişti. İhmal iddialarõnõ de-
ğerlendiren Atalay, validen olayla ilgili bilgi
aldõğõnõ, valiliğe başvuru olmadõğõnõ söyledi.