25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Atilla Polat'la 'Berduş Kediler Kırnavalı'nı konuştuk 'Yazı bir evrense bu evrenin bir komiği, bir çelişkisi olmalı' Atilla Polat'ın mizah anlayışının arkasında güçlü bir tarih birikimi var. özellikle mitolojik anlatı- lardan beslenen mizah anlayışı, günümüz dünyasına da farklı bir gözle bakabilmesini sağlıyor. Dünyayı var eden ışığın, suyun ve dünyanın var oluşunu anlamlandıran insan ruhunun gül- meyle hatta kahkahayla yaratıldığına inananlardan. Sahip olduğu fizyoloji, farmakoloji ve patoloji gibi tıp bilgileriyle mizah anlayışını yasladığı Mısır mitolojisini harmanlayarak ve gerek sosyal gerek fen bilimleri alanındaki kavramları kişileştirerek örüyor birbirini doğuran öykülerini. Polat'la Berduş Kediler Kırnavalı üzerine söyleştik. D senemözCAN I *~y izden önce Berduş Ke- ^ ^ diler Kırnavalı 'nm hi- „ ^ % kâyesini dinleyelim. ^ ^ Bu ilk kitabınızda mu- halifkimliğinizi öne çıkardığınızı görüyoruz. Sizce muhalif olmak yazarlığın bir gereği mi? - Bir derdim elbette var ancak benimki biraz da edebiyatla aslın- da. Bunu mizahın tür olarak dahi kabul edilmemesi olarak açıklayabilirim; mi- zah kitaplarının alt raflarda yer alıp tra- jedinin ön plana çıkarılması. Tabii ki onlar da okunacak, o ayrı. Gülmek çok uzun dönem, toplumda değilse bile en- telektüel toplumda ayıp sayılmış. Latif Demirci konuyla ilgili bir karikatür çiz- mişti. Bu karikatür benim entelektüelle- I re bakışımı değiştirdi. Karikatür şöyley- di: Entelektüeller daha doğrusu yarı en- telektüeller oturuyor, hepsinin suratı asık, sözde çok önemli bir şey düşünü- yorlar. Sonra içlerinden biri kalkıp ban- yoya gidiyor ve gülüyor gülüyor gülü- yor... Sonra odaya tekrar somurtarak girip oturuyor. Bir aradayken ciddi ol- ma ihtiyacı duyuyor, yalnızken gülüyor- lar. Işte ben bu ikiyüzlülüğü eleştirmek istedim. Eleştiri biçimi olarak da yazıyı kullandığım için yazının içinden baka- yım istedim olaylara. O yüzden yazının enstrümanları üzerine mizah yapıyo- rum. Kediyi seçmemin nedeni de onun muhalif kimliği. Kedi evde yaşayan, bi- zimle yaşamayı kabul eden ama bize benzemeyen; kendine has özelliklerini hiç kaybetmemiş tek canlı türü. Eyvalla- hı yok. Karnını doyurduğunuz için kal- kıp size yalakalık yapmaz. Bu yapı ya- zarlara çok benzer bence. O yüzden ke- dileri yazmak istedim. Kitap zaten kedi- ler üzerinden başladı ama hepsi birbiri- ni tamamlayan öyküler şeklinde devam etti. KIRNAVAL, KARNAVALA BİR GÖNDERME; BİR KELİME OYUNU' -Kitabınızın isnıi de oldukça ilginç. Ne demek kırnaval? "Karnaval" ile ara- sında bir tark var ama bu tark nedir? - "Kırnav", çifdeşmek isteyen dişi ke- di anlamında. Bu seksüel döngüsünün artık çiftleşmeye uygun olduğunu gös- terdiği döneme, eş aradığı döneme veri- len ad. Kırnavdan karnavalı türetmemin sebebi ise karnavalların insanların çok özgürce gülebildikleri yerler olması. Gülmenin yasaklandığı dönemlerde karnavallarda serbestmiş sadece. Oraya bir gönderme, bir kelime oyunu olarak düşünebiliriz bunu. - Yine kitabınızda günümüz insanının SAYF A 8 arayışları, beklentileri ve yaşadığı kav- ram karmaşasıyla inceden inceye alay ediyorsunuz. Altm imge arayışı gibi. Bir yandan da Türkiye'nin yakın dönem si- yasi ve sosyal geçmişine dokundurma- larda bulunuyorsunuz... - Ortaokuldayken bizim mahallede organik aydınlar vardı. Halkın içinden insanlardı. Sonra bir sabah darbe oldu, onların evlerinden alındıklarını gördük. O güzel insanlar kayboldu. Onlar kay- bolunca kültürel hayat da değişti. Tur- gut Ozal'tn gelmesiyle birlikte Türkiye gerçekten çok farklı bir yere doğru gitti. Bu gidişat esnasında da kendini kaybe- denler, bulmaya çalışıp da bulamayan- lar, komik duruma düşenler oldu. Çün- kü o dönemde iyi insanlar ya cezaevin- de ya yurtdışında sürgündeydi. Burada kalanlar o boşluğu doldurmaya çalışır- ken o yarı entelektüeller kültür hayatı- mıza da balta vurdu. Bu değişimi ve bu- nalımları lise döneminde gözlemledik. O tarihlerde insan hafızası daha iyi, fo- toğraf gibi alıyor ama yorumlaması son- raki dönemlere kalıyor. Bunları anlat- mam gerekiyordu. Kitapta geçen tele- fon hadisesi de yaşanmış bir olay. Ta- bii ki Malatya'da değil ama ben kurgu olarak Malatya'da vermek zorunday- dım. Gerçek bir olay ve beni çok etki- ledi. Sonra Turgut Ozal'ın getirdiği BERDUŞ KEDİLER KIRNAVALI Atilla Polat'ın ilk kitabı "Berduş Kediler Kırnavalı". mi- zah anlayışını edeblyat enstrumanianyla işledlği, mi- tolollk anlatıiara bolca yer verdiği blrblrinl doğuran öykülerden oluşuyor. kavramlar vardı. Bu kavramlarla insan- lar kahvede dalga geçerdi. Ben de imajı o şekilde işledim. Yani Ozal'ın getirdiği her şeyle bir şekilde kafa bulundu da te- lefon ve imaj kavramlarıyla kafa bulmak da bana nasip oldu. - Bu noktada ashnda Zülküfde biraz dikkat çekici bir karakter... Istanbul'da işportacılık yapan arka- daşlarım vardı. Onlan gözlemlerdim, gözlemlerken de Çin'den veya Afrika ülkelerinden gelen kültür simgelerine olan ilgiyi fark ettim. Yani öyle bir kül- türel değişim oldu ki 12 Eylül'den önce Mao'yu, Marx'ı, Lenin'i okuyan insan- lar birdenbire tapınç malzemelerine yö- neldi. Hem entelektüel olmaya çalışan hem de düşünce tembelliği yapan; Latif Demirci'nin de çizdiği gibi salonda ar- kadaşlarının yanında ciddi duran, gidip banyoda gülüp gelen insanlar... Döne- min ruhunu yakalayan ve Ozal'ın istedi- ğitipte bir yatırımcı olan Zülküf karak- teri de buradan hareketle doğdu. - Abdo Efendi hakkmda ne dersiniz? - Abdo Efendi tama- men hayali bir karakter ama öykülerde geçen tüm karakterlerin top- lumsal karşılığı var. Ab- do Efendi de kapıcı ama kapıcılığı makamlı bir iş haline getirmiş. Makam Dağı'nın eteğinde büyü- düğü için gözü zirvede. Üniversitede Erganili arkadaşlarım vardı. Onların saye- sinde, Erganililerin de makamı çok sevdiklerini fark ettim. Dağ olarak da Makam'ı seviyorlardı ve maka- mı, mevkisi olan insanları da sevi- yorlardı. O zaman şöyle bir şaka- mız oluyordu bizim: "Erganililer Makam Dağı'nın eteklerinde büyü- dükleri için makam mevki peşin- de." Erganilinin ruh halini anlatan bir durum bu. Abdo Efendi de gurbete çalışmaya gitmiş, yaptığı iş de aman aman bir iş olmayan fakat memlekete geldiği zaman havasın- dan geçilmeyen hatta oradan tele- fon açıp memleketi manipüle et- meye çalışan, hâlâ ağırlığım var orada benim diyen bir karakter. Ben de bu karakteri hicvetmek is- tedim. Abdo Efendi de birdenbire benim kontrolümden çıktı ve ede- biyat şeyhi oldu. Ben bunu böyle tasarlamamıştım. Benim derdim gurbete giden, döndüğü zaman da hava atan tipi yazmaktı ama bu bambaşka biri oldu çıktı. "Ya- zar"ın kontrolünden çıktı, günah- kâr oldu. EVRENİN KOMİĞİNİ ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞIYORUM' - Kitabınızda ve sitenizde yer alan öy- külerde görülüyor ki mitoloji, özellilde de Mısır mitolojisi sizin için önemli yer tutuyor. Bu ilginin kaynağtnı bize açık- lar mısınız? - ilk mitoloji okumam el yordamıyla olmuştu. Liseyi okuduğum yerde kitap- çı yoktu, okulun da bir kütüphanesi za- ten yoktu. Üniversite döneminde mito- lojiye tekrar ilgi duymaya başladım. Yi- ne aynı dönemde Mezopotamya'ya ait mitolojik anlatıların neden olmadığını merak etmeye başladım. Varmış da ben o tarihte Doğu mitolojilerine ait kay- naklara rastlamamışım. Üniversitede bunlardan hareketle başladım mitolojik öyküler yazmaya. Kitapta da yer alan harflerin mitolojisini o dönemde kaleme aldım. Mitolojik öyküler uydurmaya de- vam ettim. Bunu sevmemin sebebi belki çocukça ama Mezopotamya'nın da mi- tolojisi olsun istememdi. O yüzden be- nim öykülerim Mezopotamya'da geçer. Mısır da bu bölgeye yakın olduğu ve Mısır kültüründe evrenin Tanrı'nın kahkahasıyla yaratıldığına inanıldığı için ilgimi çekti. Ne güzel bir Tann'ymış ki gülerek yaratmış. Mısır kültürüyle ilgi- lenmemin bunun dışında bir diğer se- bebi de kedinin evcilleştirildiği medeni- yet olması. - Sizi kitabm dışında tuttuğumuzda kitapta geçen 'yazar' aynı zamanda Tannsal özellikler de gösteriyor. Tanrı- sal anlatıcı da diyebiliriz sanırım. Bu- nun dışında anlatıcı ve bizim ismini bil- mediğimiz altm imgeyi arayan karakter var. Bu karakterler ashnda tek bir kişi mi? - Onu ben söylersem tılsım bozulur. Ashnda mizah biraz da orada... - ()ykülerinizin devamı geliyor mu? - Evet, gelecek. lkinci kitapta da bu kitapta yer veremediğirn, bilinçaltımda kalmış bazı şeyleri yazmayı planlıyorum yine edebiyatın enstrümanlarını kulla- narak. Biz biyolojik evren dışında bir evren yaratmışız. Yazı bir evrense bu evrenin bir komiği, bir çelişkisi olmalı. Bu evreni en çok trajedi metinlerinde yüceltmişiz. Ben aslında bu tarz yazar- ken bu evrenin komiğini ortaya koyma- ya çalışıyorum. Bununla ilgili iki kitap daha yazmayı planlıyorum. Daha sonra farklı bir evrenin komiğiyle ilgili yazılar kaleme almayı planlıyorum. Dolayısıyla bu kitap devamıyla birlikte bir üçleme olabilir. • senemozcans@gmail.com Berduş Kediler Kırnavalı/ Atilla Po- lat/ Gürer Yaymları/ 128 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle