18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 2010 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Ver Canını da Kurtul Hrant Dink üç yıl oldu alçakça öldürüleli! Bizim gazeteden de pek çok arkadaşla birlikte yürüyüşe katılmıştık! Üç yıl geçmesi pek inanılır değil! Peki 8 yıldır AKP iktidarda! Buna ne demeli? 8 yıldır Türkiye’yi düzlüğe çıkarma savıyla her şeyi altüst eden bir iktidarın molozlarıyla uğraşıp durmuyor muyuz? 8 yıl, 64 yıllık bir ömrün sekizde biri! İktidar daha demokratik bir ülke mi yarattı? Onların ilk yılında Necip Hablemitoğlu öldürüldü, beşinci yıllarında da Hrant Dink! Ve, teröristlerle savaşta kaybettiğimiz daha binlerce insanımız... Trabzon’da ve Malatya’da öldürülen Müslüman olmayan yurttaşlarımız! Körüklenen din ve ırk düşmanlıkları... Kürt-Türk çatışmaları için küçük çaplı provalar... Romanların Selendi’den sürülmesi... Sulukule’nin yerle bir edilmesi... Roman kültürel kırımı! Başbakan da onları “apartmanlara” yerleştirecekmiş! Yani Romanları TOKİ mezarlarına canlı canlı koyarak, hepsini yok etmeyi kafalarına koymuşlar! Roman kardeşlere denecek tek şey var: Direnin! Hrant Dink’in katilini yakaladılar, ama her zamanki gibi, bu tezgâhı kuran ağababalar ortalıkta yok, ki hepsinin devletle şu veya bu şekilde ilişki içinde olduğu gün gibi açık. Devletin, bu işle uğraşan kişi ve kurumları cinayetin aydınlanmaması için üç yıldır çalışıyor! Ve İçişleri Bakanlığı bir çatı örgütü olarak kullanılıyor! Üç yıldır neden cinayetin tam fotoğrafını göstermiyorsunuz? Kapkaranlık bir fotoğraf, içinde sadece bir tetikçinin resmi aydınlatılmış! Ergenekon davasıyla ilgisi olabilseydi, Genelkurmay’a bir patika döşeyebilselerdi eğer, Hrant Dink cinayetini hallaç pamuğu gibi atmış, daha ilk yılda hemen her şeyi ortaya çıkarmış olabilirlerdi! Yandaş basın, baktım Hrant Dink üzerine günlerdir döktürüyor! Ama iktidarda oturan patronlarına tek laf etmiyorlar; ve sormuyorlar: Neden bu cinayetin tetikçilerini ortaya çıkarmıyorsunuz! Yoksa, perdenin arkasında, istihbaratıyla, emniyetiyle, belki de İçişleri’ne bağlı jandarmasıyla, İslamcı Türkçüsüyle birbiri içine geçmiş bir cinayet yumağı var da, cinayet sis perdesi ardında bırakılmaya mı çalışılıyor? Ağca olayı gibi! Yandaş basın, yazarı ve çizeri, zıvanadan çıkmış durumda! Bir medyanın, hele hele iktidarla nefes alıp veren bir medyanın, bir kez yuları kaptırınca ve zıvanadan çıkınca, nasıl da pespayeliğin en karanlık çukuruna düşebileceğinin tarihsel örneklerini yaşıyoruz! Şimdi üç iktidar yandaşı bir olup, ikisi TV’de biri de basında, Hürriyet’in eski Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök’ü linç ediyorlar! İktidardaki patronlarına, “Hrant Dink cinayetini neden aydınlatmıyorsun?” demek cesaretinden ve yüreğinden yoksun takım, Özkök’te cinayet tertipçisini buldular! İçi-dışı Türkiye, Atatürk, Cumhuriyet, ordu düşmanlığıyla dolu kepaze biri, Dink-Özkök arasında böyle bir bağlantı kurduğuna ve diğerleri de bunu paylaştığına göre, Türkiye’yi kesin soykırım yapmakla suçlamakta dünya şampiyonluğunu üstlenmesine de şaşırmamak gerekir! Adama akademik paye vermişler, ama muhakeme yeteneği sıfır! Diğer “sıfır”larla birlikte, medyada birbirlerine takke ve külah giydirip duruyorlar! Kimisi de 20 yıl önceki gazete manşetlerinden medet umarak, bugünkü iktidarın otoriter ve dini ağırlıklı iktidar yürüyüşünü maskelemeye çalışıyor! Hrant Dink üzerinden tüccarlık yapanlara, iktidar yandaşlığı yapmayanları darağacına çekmeye başlayanlara bakıyorum da, nasıl bir demokrasiye doğru dörtnala gittiğimiz konusunda, tartışmaya mahal kalmadığına artık daha çok inanmaya başlıyorum! Avrupa Konseyi’nde 23 yõl çeşitli görev- lerde bulunan gazeteci İzzet Sedes, 1979’da öldürülen Milliyet Gazetesi Genel Yayõn Yö- netmeni Abdi İpekçi’nin Türk basõnõnda çõ- ğõr açtõğõnõ, Türkiye’yi modern gazetecilik- le tanõştõrdõğõnõ vurgulayarak “İpekçi dürüst bir gazeteciydi. Her şey gazetecilikti onun için... Gerçek bir gazeteci oldu ve o uğur- da gitti... Atatürkçü, laik Cumhuriyet’i sa- vunurdu... Türkiye için büyük kayıptır” diyor. Yeditepe ve Marmara üniversitelerinde gazetecilik dersleri de veren Sedes’in Abdi İpekçi ile dostluğu, Galatasaray Lisesi’nde- ki öğrencilik yõllarõna dayanõyor. Aynõ sõnõfta başlayan arkadaşlõklarõ, gazetecilik yaptõklarõ dönemlerde devam etmiş. Sedes, İpekçi’nin gazeteciliğe başlamasõna da önayak olmuş. “Bugüne kadar iki kişi bilirim. Daha mektepteyken yani çok gençken ne yapa- caklarını bilirlerdi. Birisi Abdi, diğeri de Haldun Dormen’dir. Abdi, ‘Ben gazeteci ola- cağõm’ derdi. Dormen de tiyatrocu olaca- ğını söylerdi” diyor. Yeni Sabah’ta başladı İpekçi’yi işe almasõ için babasõ, Son Pos- ta gazetesinin yazõişleri müdürü Selami İz- zet Sedes’e önerdiğini anlatan Sedes, “‘Ab- di gazeteci olmak istiyor, alõr mõsõn’ diye sor- dum. ‘Murat Sertoğlu’na söyle’ dedi. Ken- disi eniştemdir. Yeni Sabah’ın başınday- dı. Daha sonra Abdi de Yeni Sabah’ta baş- ladı” diyor. Daha lisede mecmua çõkaran İpekçi, böy- lece, diplomasi muhabiri, o dönemki adõy- la ‘Beyoğlu muhabiri’ olarak gazeteciliğe başlar. Sedes de ‘Beyoğlu muhabirliği’ yapmõş. Yabancõ dil bildikleri için o dönemde Park Otel ve Pera Palas’ta daha sonra da Hil- ton’da konaklayan yabancõ devlet adamla- rõyla görüşüp haberler hazõrlamõşlar. İpekçi’nin, yazlarõ Büyükada’ya gittiğini, eşi Sibel İpekçi ile de adadaki Anadolu Ku- lübü’nde tanõştõklarõnõ anlatõyor Sedes: “Sibel’le yeni tanıştığı dönemlerdi. Ada- ya erkenden giderdi. Yine bir gün iş yok diye iki buçuk vapuruna binip adaya gitmiş. İstanbul’a da zenginler yatı gelmiş. Bütün gazetelerde var. Yeni Sabah haberi atlıyor. İstihbarat şefi İzzet Aykol, istih- barat defterine şu notu yazıyor: ‘Abdi Bey sen adadan gelmeden, adaya dönmeyi dü- şünüyorsun.’ Bu not çok ağrına gitti ve ay- rıldı.” Milliyet’te 17 yıl İpekçi, askerliğini Kore’de yedek subay olarak yapõp Türkiye’ye döndükten sonra ga- zetenin kurucusu Ali Naci Karacan’õn da- vetiyle yazõişleri müdürü olarak Milliyet’te göreve başlar. Vatan gazetesine geçeli daha iki hafta olan Sedes’i de yanõna çağõrõr. Ar- kadaşõnõ kõramayan Sedes, İpekçi ile Milli- yet’te muhabir, istihbarat şefi ve Ankara tem- silcisi olarak 17 yõl çalõşmõş. Sedes, Karacan’õn Milliyet’i kurarken 110 bin liraya Cumhuriyet’in rotatifini al- dõğõnõ, Adnan Menderes’in de Karacan’a yardõm ettiğini anõmsõyor. Bu yardõm nede- niyle, ilk zamanlar, Demokrat Parti’ye ve Menderes’e karşõ yayõn yapõlmamõş. Sedes, babasõnõn ölümüyle Ercüment Karacan’õn yönetimine geçen Milliyet’in İpekçi’nin dengeli habercilik anlayõşõyla başka bir gazete haline geldiğini, isim yap- tõğõnõ dile getirerek şöyle devam ediyor: “Ha- berlerde 5 N 1 K kuralını uygulatırdı, yo- rum yaptırmazdı. Ölçülü olalım diye bi- zi sık sık uyarırdı.” İpekçi, çalõşma arkadaşlarõna karşõ da yu- muşak, arkadaşça davranmõş. İpekçi’nin Ankara’ya geldiği zaman göremediği kim- senin olmadõğõnõ dile getiren Sedes, “Dün- yayı bilirdi. Dünyayı seven bir adamdı. Son derece medeni bir insan ve medeni bir gazeteciydi. Eğlenmeyi de severdi, çalış- mayı da...” diyor. İpekçi ile birlikte cinayet haberlerini bü- yütmeden vermeye başladõklarõnõ söylüyor: “O dönemde gazete sahipleri de gaze- teciydiler. Çok büyük fark var. Bugünkü patronları kınamak için söylemiyorum ama hepsi işadamı. Onlar gazeteci değil. Onlar için gazete, satacak para kazandı- racak... Şimdi basın bizim neslimize göre içler acısı bir halde... ” Baskılardan rahatsızdı Sedes’e göre İpekçi, Menderes’in ve De- mokrat Parti’nin demokrasi dõşõna taşan uygulamalarõndan son derece rahatsõzdõ. Menderes, daha gazete baskõya girmeden pol- isleri gönderip haberleri kontrol ettiriyordu. İpekçi de birçok gazeteci gibi Menderes’in kurdurduğu ‘Tahkikat Komisyonu’ tara- fõndan aranõyordu. “Bir gün oturuyoruz, polis arabaları geldi. Abdi ile ben, bizi bu- lamasınlar diye en üst kata çıktık. Polis arabaları gidince, aşağı indiğimizde baş- makinisti kan içinde bulduk. Baskıyı durdurmayınca, dövmüşler adamı.” İpekçi’nin, Türkiye’ye sosyal demokrasinin gelmesini istediğini vurgulayan Sedes, İpek- çi’nin Alparslan Türkeş’le yakõn olduğu id- dialarõnõn da gerçekdõşõ olduğunu anlatõyor. Sedes, gazeteciliğe sağlõk sorunlarõ nede- niyle ara vermek zorunda kalõnca, İpekçi ile arasõna da yollar girmiş. Eskisi kadar bir ara- da olamasalar da Avrupa Konseyi’nde çalõ- şõrken sõk sõk yurtdõşõna çõkan İpekçi ile yan yana gelmeye devam etmiş. Sedes, İpekçi’nin vurulduğunu ise Türk ga- zetecilerin de katõldõğõ Avrupa Konseyi’ndeki bir toplantõ sõrasõnda Mehmet Ali Birand’dan öğrenmiş. Apar topar Türkiye’ye gelip ce- nazeye katõlan Sedes, İpekçi için bir araya ge- len müthiş kalabalõğõn şaşkõn olduğunu, her- kesin ‘Neden’ diye sorduğunu anõmsõyor. Neden öldürüldü? Sedes, İpekçi’nin yolsuzluklara karşõ çõk- tõğõnõ, sade üslubuyla çok ağõr yazõlar yaz- dõğõnõ anlatõyor. Hiçbir hükümetin de ona egemen olamadõğõnõ... “Yanlışa ‘yanlõş’ derdi. Niye öldürüldü? Kim öldürttü? Hâ- lâ tam olarak anlaşılamadı. İpekçi, Tür- kiye’de istikrarı, demokrasi düzenini öne- ren bir insandı. Bence buna karşı olanlar yaptılar ve o adamı kullandılar. Yazıla- rıyla çok büyük bir etkisi vardı.” Ağca’nõn hapishaneden kaçõrõlmasõnda, yurtdõşõnda barõndõrõlmasõndaki soru işaret- lerine değiniyor: “Ne parası var ne pulu var. Roma’ya gidiyor... Kim gönderiyor? An- laşılamadı hâlâ... İpekçi’yi o adam öldü- rülmüş. El insaf, arkasında başka şeyler vardı. Türkiye’nin bir numaralı gazeteci- lerinden birini, iş ve özel yaşamında son de- rece dürüst bir adamı öldürttüler.” Arkadaşõ Sedes ‘İpekçi yolsuzluklarla savaşan, Atatürkçü, laik Cumhuriyet’i savunan dürüst gazeteciydi’ dedi Demokrasi karşõtlarõ öldürdü İstanbul Haber Servisi - ‘Top- rak’ operasyonu kapsamõnda tu- tuklanan organize suç örgütü lide- ri Kürşat Yılmaz, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yö- netmek”, “nitelikli yağma”, “ni- telikli yağmaya teşebbüs”, “si- lahla kasten yaralama”, “hürri- yetten yoksun bırakma” ve “tehdit” suçlarõndan toplam 66 yõl 10 ay hapis cezasõna mahkûm edildi. Davanõn tutuksuz sanõklarõ İbrahim Tatlıses ve “Alişan” olarak bilinen Alişan Serkan Tektaş’a verilen 1 yõl 10 ay 15 günlük hapis cezasõ ise ertelendi. İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahke- mesi heyeti, Tatlõses ve Alişan’õn da aralarõnda bulunduğu 9 sanõğa, “kurulan örgüt içindeki hiye- rarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteye- rek yardım etmek” suçundan 1 yõl 10 ay 15 günlük hapis cezasõ verdi. Sanõklara verilen ceza “ilerde bir daha suç işlemeye- ceklerine dair mahkemede olumlu kanaat oluşması nede- niyle” ertelendi. Sanõklardan Ehat Akyol, Erdal Çetin, Zekeriya Arslan ve Yavuz Kaşıkçı’ya çe- şitli suçlardan toplam 66 yõl hapis cezasõ veren heyet, 25 sanõğa da benzer suçlardan 10 ay ile 15 yõl arasõnda değişen çeşitli hapis ce- zalarõ verilmesini kararlaştõrdõ. Tuğba Özay beraat etti Manken Tuğba Özay’õn da ara- larõnda bulunduğu 4 sanõğõn örgüt üyeliği suçundan delil yetersizli- ğinden beraatõna hükmedildi. Asena, operasyon kapsamõnda yaklaşõk altõ ay hapis yatmõştõ. Sedes, İpekçi’nin basında çığır açtığını, Türkiye’yi modern gazetecilikle tanıştırdığını vurguladı. Munzur Vadisi için kanun teklifi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Munzur Vadisi’nin sit alanõ ilan edilmesi için TBMM Başkanlõğõ’na ka- nun teklifi sundu. Teklif, Munzur Vadisi’nin, Munzur Nehri’nin çõktõğõ kaynaktan itibaren 60 kilometre boyunca 1. derece doğal sit alanõ ilan edilmesini, vadi boyunca da baraj, gölet ve benze- ri yapõ ve tesis inşa edilmemesini öngörüyor. Yeşil’in oğluna 29 yıl hapis İstanbul Haber Servisi - Yeşil kod adlõ Mahmut Yõldõrõm’õn oğlu Murat Yõldõrõm “çete kurmak ve yönetmek”, “adam yaralamaya azmet- tirmek”, “gaspa teşebbüs ettirmek” suçlarõndan 29 yõl hapis cezasõna çarptõrõldõ. İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, davanõn diğer dokuz sanõğõna da 2 yõl ile 16 yõl arasõnda değişen hapis cezalarõ verdi. Mahkeme tutuksuz yargõlanan sanõklar Murat Yõldõrõm, Ekrem Er, Resul Kaya, Kerem Amal hakkõnda da yakalama kararõ çõkardõ. ‘Tebligat’ta elektronik dönem ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Adalet Komisyonu’nda, Tebligat Yasasõ ile Bazõ Yasalarda Değişiklik Yapõlmasõna Dair Yasa Ta- sarõsõ’nõn, elektronik yolla da tebligat yapõlmasõ- na olanak sağlayan maddeleri kabul edildi. Buna göre, isteyene elektronik yolla da tebligat yapõla- bilecek. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş şirketlere elektronik yolla tebligat ya- põlmasõ zorunlu olacak. Elektronik yolla tebligat, muhatabõn elektronik adresine ulaştõğõ tarihi izle- yen beşinci günün sonunda yapõlmõş sayõlacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, partilileri ve teşkilatõ, hafta başõnda ceza- evinden çõkan, Milliyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca ve arkadaşlarõndan “uzak durmaları” konusunda uyardõ. Bahçeli, partisinin başkanlõk divanõnda ilk kez Ağca’nõn serbest bõrakõlmasõ ile ilgili değerlendirme yaptõ. Bahçeli, Ağ- ca’nõn “ne geçmişte ne de bugün” parti- sini ilgilendirmediğini belirterek şu uya- rõlarda bulundu: “Bu kişinin, hayatının hiçbir döneminde de bizim teşkilatı- mız içinde yeri olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Bu olaylar ta- mamen MHP’nin dışındadır. Ama bu- gün bu kişiyi ve karıştığı olayları bize karşı kullanmak isteyen bazı kendini bilmezler çıkabilir. Bu tür girişimlere karşı uyanık olalım. Teşkilatlarımız bu kişiye ve arkadaşlarına karşı mesa- fe koysunlar. Hiçbir arkadaşımız ken- disini muhatap almasın.” ‘Ağca’dan uzak durun’ MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ PARTİLİLERİ UYARDI İstanbul Haber Ser- visi - Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetme- ni Hrant Dink’in öl- dürülmesine ilişkin ka- til zanlõsõ Ogün Sa- mast, azmettiriciler muhbir Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in yar- gõlandõğõ davanõn dos- yasõna giren bir belge, suikastla ilgili önemli bir gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor. Eski Trabzon Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanõ Rama- zan Akyürek tarafõn- dan mahkemeye gönderilen bel- gede, “Ogün Samast’ı İstan- bul’a geldiğinde arkadaşları karşıladı” bilgisi dikkat çekiyor. Dink ailesinin avukatõ Bahri Belen, Erhan Tuncel’in muhbir yapõldõğõ dönemde Trabzon Emniyet Mü- dürü olan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İs- tihbarat Daire Başkanõ Akyürek tarafõndan mahkemeye gönderi- len mektupta, “Ogün Samast’ı İstanbul’a geldiğinde arkadaş- ları karşıladı” yazdõ- ğõna dikkat çekti. Bu belgenin mahkemeye ye- ni ulaştõğõnõ söyleyen Belen, belgenin Ogün Samast’õn ci- nayetten iki gün önceden beri izlendiğini gösterdiğini kay- detti. Belen CNN Türk’te yap- tõğõ açõklamada şunlarõ söyledi: “İddianamede ve bu dava- nın belgeleri içinde olmayan bir şeyi, bir önceki duruşma öncesi dosyaya gönderilen bir belge, ki bunu, eski Trab- zon Emniyet Müdürü, Em- niyet Genel Müdürlüğü İs- tihbarat Daire Başkanı olan kişinin imzasıyla geldi, hiç bu- güne kadar yok, dosyada gör- medik yani. Diyor ki Ogün Samast’ı İstanbul’a geldi- ğinde arkadaşları karşıladı. 1 ay öncesine kadar Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan kişinin imzasıyla...” TATLISES VE ALİŞAN’IN CEZALARI ERTELENDİ Kürşat Yõlmaz’a 66 yõl hapis Öğrencilere ‘Bursa Nutku’ soruşturması Atatürk’ün sözleri rahatsız etti ‘Samast suikasttan iki gün önce izleniyordu’ Fotoğraf:VEDATARIK [email protected] Ramazan Akyürek’i suçlayan belge mahkemeye yeni ulaştõ Dink ailesinin avukatõ Belen, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanõ Akyürek tarafõndan mahkemeye gönderilen mektupta, “Ogün Samast’õ İstanbul’a geldiğinde arkadaşlarõ karşõladõ” yazdõğõna dikkat çekti. TAŞKIN ÖZLER UŞAK - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şube Başkanõ Ercan Uzun, Or- han Dengiz Anadolu Lisesi’nde bazõ öğ- rencilerin, okulda Mustafa Kemal Ata- türk’ün Bursa Nutku’nu dağõttõklarõ ge- rekçesiyle kõsa süreli gözaltõna alõndõğõnõ, milli eğitim müdürlüğünce haklarõnda so- ruşturma başlatõldõğõnõ bildirdi. Uzun, Atatürk’ün 5 Şubat 1933 tari- hinde Bursa’da söylediği kabul edilen nutkunun, Milli Eğitim’deki tarikatçõ yapõlanmayõ rahatsõz ettiğini belirtti. Ta- rikatçõ olduğunu öne sürdüğü okul müdürü Halim Uçar’õn, gençler üze- rinde baskõ kurduğunu belirten Uzun, şöyle konuştu: “Müdür öğrencilere, Bursa Nutku’nun insanları anarşiye ve sokağa döküp eyleme teşvik etti- ğini, bu belgenin Atatürk’e antipati yarattığını ve Atatürk’ün böyle söz- ler söylediğini kabul etmediğini be- lirtmiştir. Atatürk’ün sözlerinden rahatsız olan birinin, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin okullarında yönetici olması düşündürücü. ADD Uşak Şubesi olarak, buradan Uşak Valiliği’ne ve Cumhuriyet savcıları- na suç duyurusunda bulunuyoruz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle