25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
E | ter. Ona göre sanat, "Çok iyi bilinen gö- rüngülerde bile saklı yan- lan ortaya çıkarır o, baya- ğıda eşsiz olanı, olağanüs- tüde sıradan olanı göste- rebilir." Hiç şüphe yok ki, Ziss, burada sanatm önemli nirengi noktalannı belirtirken, incelerken, yazarlar, sanatçılar, felse- fecilere ve estetikçilere sü- rekli "göndermelerle" araştırmasını kuramsal ve estetiksel açılardan zen- ginleştiriyor. Bilirn ve sa- nat ilişkisine de kisaca de- ğinen Ziss, önemli bir saptamada bulunur: "As- lında bilim, sanatın kavra- yamadığı olayları aydınla- tır; buna karşılık sanatçı, yaşamı, bilimin gücünün yetmediği Jerinden bir kavrayışla bizi etkiler ço- ğunlukla." Ziss, bu tespi- tinde "sanatçı"nın iistlen- diği rolün önemini vurgu- lar. Hemen aklıma "yaratı- cı eller ve zaman dışı bir sanatçı" olan Rodin'in unutulmaz sözü geldi: "Sa- natçı görünüşlerin altında- ki iç gerçekleri görür." Ziss, sanatın nedenleri ve niçinleri üzerine estetik değerlendirmeler yapar- ken Garaudy'nin "sanat bir çalışma biçimidir, bil- gi edinme biçimi değil- dir" sözünden giderek, önemli bir noktaya parmak basar. Sanat eserinin alımlayıcı (iz- leyici) tarafından "neyi anlatuğı önemli- dir." îşte bu duruma Garaudy, net bir bi- çimde yanıt verir: "Bir tablo neyi göste- rir?" sorusuna : "Kendisini kim yarattı ise, onu." Ziss, estetik ve ana sorunlarının vaz- geçilnıezi olan "Sanat ve Ideoloji" üzerine durur. Bu konuda E. Ficher'in tespitine yer verir: "Ficher'in söylediklerine bakılırsa, ideoloji her zaman yalan ve uyuşturulmuş (mystifie) bir bilinç olarak görünür; buna karşılık Marksizim hakikate özlem duyan bir bilimdir. Marksizm ile ideoloji kavram- lannı birleştirmek, 'bilim ve ütopya'yı bir araya getirmek demektir; bunun için, Marksiz'mi ütopik öğelerden, ideolojilerden kurtarmak gereği vardır. Marksizm bir bi- limdir, bir ideoloji değildir, bu yüzden de iki terim birbiriyle bağdaşamaz." Ziss, Fic- her'in bu yaklaşımım eleştirir ve şunları dil- lendirir: "Her sınıflı toplumda sanat bir ideoloji taşır, savı artık, estetiğin köşe taşı- dır." Bilimsel öğretinin klasikleri, sanatı her za- man bir değer olarak ele almış, sanat yapıtla- rının çözümlenmesinde yazarın yansıttığı olaylardaki ideolojik ve estetik aydınlığı orta- ya koymaya çalışmıştır. "Değerler insan amaçlan ve idealleridir", Ziss bir adım daha öteye giderek, "Sanatm toplumsal bilincin öbür biçimleriyle aynı görevi yerine getirmek zorundadır" der. Hemen ardrndan -bence- sanatın evrenselhğini, toplumsal katmanlar- daki işlevinin ne olması gerekliliğini de şu vurgulayıcı sözleriyle açıklar: "Sanat insanla- ra gerçeğin güzelliğini bulup ortaya koymayı, bu güzellikten tad almayı ve onu yaşamlanna katmayı, güzelin yasalarına göre yaratmayı öğretir ve estetik duygular üzerinde bağlayıcı etkide bulunur. Estetik işlevi, toplumsal ve estetik bir idealin özümsaimesinde, sanatsal yeteneklerini geliştirmekte insanlara yardım- cı olmaktan ibarettir." "SANAT, İMGELER ARACILIĞIYLA CERÇEKLİĞİN YENİDEN ÜRETİLMESİDİR" Yukarıda "ara başlık" olarak aldığım tümce, Marksist estetiğin temel savlanndan sadece birisidir. Bu aşamada Ziss, sanatçı- nın imgeler aracılığıyla düşündüğünü, ya- Franz Masarelln desenlerl lcln stefan Zwe- Ig'ın sözlerlne yer veren Ziss, "...İnsan uy- garlığı bir anda yanıp kül olsaydı ve kültü- rün tüm anıtsal yapıtlan, kltaplar. fotoğ- raflar, belgeler yok olsaydı. ylrmlncl yüzyı- lın soluğunu duyabllmek, bu dönemdekl yasamıanlayabllmek lcln, Franz Masarelln gravürlert ve desenlerl yeterll sanırım" der. ratım sürecinde de imge- nin varlığtndan, dahası, sanatçı, imgelerle yürütü- len görsel düşünmenin öneminden söz açarak il- gi çekici bir tespitte bulu- nur: "Sanatçının yetene- ği, yarattığı imgelerin öz- günlüğüyle ve bireyselliği ile ölçülür ve sanatın çar- pıcı gücünü belirleyenler de bunlardır." Sözü Bal- zac'a getirerek imge ko- nusunda bir koşuduk ku- rar: "Balzac, Insanlık Ko- medyasi'nın önsözünde, toplumun tarihçi olduğu- nu ve kendisinin de bu tarihçinin 'sekreteri' ol- duğunu yazar." Âvner Ziss, sanatsal imge üzerinde beyinsel bir elor çizer. tmgcnin önemi ve işlevinin insan coşkusuyla, hayal gücü- nün ortak bir tasanmı ol- duğunu ima eder. Imge- nin, düş gücü ile yaşam dolu kişilerin karakterle- ri, incelikleri ve bireysel- likleriyle betimlemenin önemini vurgular. Sanat- çının veya romancınm ya- rattığı canlı karakterler ustalıkla verilir. Örnek olarak Balzac, Tolstoy ve- rilir. Sonuçta, "sanatsal imge, birçok yaşamın eş- zamanlı ve özedenmiş öy- küsünü oluşturur." Ama bence sanatsal imge/ sanatçı/ yazar/ yara- tım ilintilerinde "özgünlüğü" ortaya çıkar- tan öğenin ne olduğunu şöyle yorumlar: "Her sanatsal imge, yalnızca belli yaşam parçalannın yansıması değildir; yanı sıra, bir anlamda, yazarın bir çeşit kendi portre- sidir de. Imgenin ötesinde yaratıcıyı bulu- ruz her zaman. Öznellik, sanatçıdaki öz- günlüğün ölçüsünü gösterir." Ziss, bir eleş- tiri aracı olarak estetiği ve estetik değerin zenginliğini araştınr, inceler ve yorumlar. Sanatçıya şöyle bir öğütte bulunur: "Sanat- çı hatalı görüşlerin pençesine düşmekten her zaman sakınmalıdır. Sanat, yalandan tiksinir; öznelcilikle bağdaşmaz. Yanlış ve öznelci fikirlerden kendini kurtarabildiği, hakikati derinden derine duyabildiği ve' kendi öz türküsünün boğazmı sıkmak' ge- rekirse de, yaşamın manuğına bağlı kalabil- diği ölçüde, yaratıcının yeteneği güçlenir." Ziss, "Tolstoy imgeye düşünce soktu" der. Avner Ziss, ilgi ve büyük bir zevkle oku- duğum Gcrçekliği Sanatsal Özümsemenin Bilimi Estetik adlı yapıtının son bölümün- de kendi felsefi görüşünü nesnel bir edayla şöyle belirtir: "Bu yapıtın yazan 'toplum- sal' görüşü tutar; ama, birinci görüş açısı- nın kaba maddeci bir nitelik taşıdığını öne sürecek denli ileri gitmez. Ayrıca ikinci gö- rüşte öznelciliğin bir anlatımını görenlerle de tam bir görüş birliği içinde değildir." Marksist bir söyleyişle, kendi özncl düşün- cesiyle "estetiğc " değişik bir gözle, boyut getirir: "Estetik, güzelin bilimi değildir; gerçekliğin sanatsal özümsenmesinin bili- midir ve her şeyden önce de, sanatın yasa- larının bilimi ve sanatsal yaratı kuramıdır." Bütün haz veren olguların ve olaylann yanı sıra, süje-obje üişkisinde "estetik değerle- rin" zenginliğini araştıran bir bilim dalı olarak gördüğümüz estetik ne kadar birey- sel olursa o kadar estetik üstü olur. Ger- çekten estetik bilincin eşiği ise toplumsal- dır. Bu ikilemi E. H. Gombrich'in sanat ve estetik üzerine söylediği sözü, estetik ve es- tetikçiye uyarlayarak çözümleyeceğiz: "Özellikle estetik; estetikçinin, estetik adı- na ürettiği her şeydir." • CENNETİMDENBAKARKEN BİR HAYATIN VE SONRAfINDA OELİŞENLERİN ÖYKÜSÜ... ALICE SEBOLD BİR HAFTADA 2. BASKI Dünyada 10 milyondan fazla sattı. Nevy York Times en çok satanlar listesinde hala 1 numara... Şimdi Türkiye'de tüm kitabevlerinde. Estetik: Gerçekliği Sanatsal özümseme- nin Bilimi / A vner Ziss/ Çeviren: Yakup Şahan, Hayaîbaz Kitap/234 s. EFIL YAYINEVI wwWi#fMyoyin#v!ıOom mjmm C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 0 S AY FA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle