22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Adnan Binyazar'la Atatürk Anİatıyor'ıi konuştuk •f- Yalın dilleAtatürk, içimizden biri... Mustafa Kemal Atatürk; bedenj naçiz, fikirleri ölümsüz olan bir devlet adamı. çocuk, genç, öğ- renci, asker, komutan, başkomutan, cumhurbaş- kanı, milli kahraman... Ad- nan Binyazar; usta yazar, dil titizi, eleştirmen, aydın, Kemalist... Atatürk Anlatı- yoraau kitapta buluştular. Binyazar yeni yapıtı Ata- türk Anlatıyor'üa, Mustafa Kemal Atatürk'ün yasamı- na kronolojik olarak, yalın dille bir tanıklık sunuyor. Onu ve silah arkadaşlarını okurlarla konuşturuyor. Atatürk'ün içindeki o hiç terk etmediği çocuğun se- sine kulak veriyor. Kurgu- su, içeriği ve diliyle, öğren- cilere olduğu kadar öğret- menlere de yönelik bir ki- tap elimizdeki. Adnan Bin- yazar, kalemini en evren- sele, Mustafa Kemal Ata- türk'e adıyor bu kitabında. • Camze AKDEMİR | w ^ u kitabı, çocukların g J vaJın bir dille okuyup n ğ ~J kavramalarını sağla- K>.S mak amacıyla hazırla- mış olsanız da sanmm yalnızca ço- cuklan göz önünde bulundurma- dınız... - Doğru bir tanı. Çocuk yazının- da, çoculdar için yazmak başka, çocukça yazmak başkadır. Çocuk- ça yazmak, yalın anlataeağım diye, ço- cuğun kavrama gücünü içeriksiz, uy- durnıa tümcelerle doldurmaktır. Anlatı- mı yapaylığa düşüren bu anlayışın ürü- nü kitaplar çocuğa zarar veriyor. Yazı- landa insanın gerçeği, anlatımın kaçınılmaz kurallan gözden kaçırılmasın ye- ter; onu çocuk da okur, yetişkin de. Atatürk An- latıyofu, öğret- men-öğrenci-veli bütünlüğünü göz önünde bulundu- rarak yazdım. Bu saca- yağı, yerine iyi oturtul- malıdır. Ayaklardan birinin boşlukta kal- ması, "bütünJük"te büyiik kopuşlara yol açar. Pek okuyan bir topluın değiliz. On ya- şındaki bir çocuğun okuma yaşı otuz yaşın- dakinden daha gelişmiş olabiliyor. Bu da, anJaümda çocuklarla yetişkinleri dengeleyici bir dil düzeyi tutturmayı zo- runlu kılıyor. Bu gerçeği göz önünde bulundurduğumdan, kitaptan yetişkin- lerin de yararlanacağını umuyorum. •ATATÜRK SORUMLULUĞA DAVET EDER" - Atatürk'ten almtılarm dilini yahnlaş- tırmakgereğini duyduğunuzdan söz ediyorsunuz... - Atatürk'ün gençlik ydlannda, Os- majilıcanın ağdalı üslubu egemen. TVu- tuk'ta bu üslubun etkisi belirgin. Özel bir ilgileri yoksa, günümüzde, çocukla- nn, gençlerin, hatta elli-altmış yaşın al- tında oknların bu üslubu anlamaları pek kolay değil. Bundan dolayı son elli yıldır, Nutukve Atatürk'ün Sövhv ve Demeçlerigünümüz Türkçesiyle yayım- Janıyor. Atatürk'ün üslubunu, günlük dilin olanaklarmdan yararlanarak dalıa da yalınlaştırdım. Böylece, onun kişiliği ve düşünceleri, okura içtenlikli, yalın bir üslupla yansıtılmış oldu. Diü yalın- laştırılınca, Atatürk, üslubuyla, içimiz- den biri kadar yakınlaştı bize. Çankaya masalarının havasına, halkla ilişkilerine bakılırsa, bu onun da istediği bir şeydi. - Okuyanı sorumluluğa davet eden biryapısı var kitabın. Dünü anlatıyor ama aslında zaman sınırsız... Yurdunun yannma da sahip çıkma çağrısında, vur- gusunda satırlar... Bu bağlamda oku- yanlann nasıl bir kurgu yapıyla karşüaş- masını istediniz? "Zaman tüneline gitip gerçekler ışığında bir yolculuk" diyor- sunuz Sunu 'da... Kimikonuklar da ses veriyor, onların anılan da dillendirili- yor... - Atatürk'ün yalnız- ca yaşamı ve düşünce- leriyle değil, ağzından çıkan sözleri de oku- yanı sorumluluğa da- vet eder. Kitabın her satınnı Atatürk kişili- ğinin sorumluluğuyla yazdım. Dışarıdan "kurgu" denip geçile- cek, bir kitapta Ata- türk adına konuşmak, kendiliğinden sorum- luluk yüklenmeyi ge- rektiriyor. Üslubunu yalınlaştmrken, anla- tıya yer yer kendi üs- lubumu da yedirdim. Çocuklar onu iyi an- lasınlar diye bu cesa- reti gösterdiğim yer- ler bile oldu. Bu kur- gunun, Atatürk'ü içi- mizden biri gibi algı- lanmasında etkili ol- duğunu düşünüyo- rum. Kitabın bir so- lukta okunması sanı- yorum kurgu kadar, bu üsluba da bağlı. "Dünü anlatıyor ama zaman sınırsız" diyor- sunuz. Gerçekten za- man sınırsız; çünkü Atatürk sınırsız zamanların insanıdır. Bir insan geçmişi kavrayıp, içinde bu- lunduğu zamanı geleceği kuracak bir dehayla algılıyorsa, öyle bir kişiliğe an- cak "zamansızlık" yakıştırılabüir. Za- mansızlığı, bir bakıma, yurdunun yarı- nına sahip çıkmasıyla da ilgili. Yaşadığı- mız günlerin her anında bu sahip çık- manın önemi daha iyi anlaşılmıyor mu? Medyada her gün bügi yoksunu, yürek- leri körelmiş insanlar türüyor. Güçleri yetse, Atatürk adının geçmesini yasakla- yacaklar. Oysa Atatürk, Türk toplumu- nun vicdanı. Atatürk'e dil uzatanlann beynini teşrih masasına yatırın; neşter vurmaya gerek kalmadan, tümüne dü- şünce sapkını tanısı koyabilirsiniz! "Za- man tüneline girip gerçekler ışığında . yolculuğa" çıkmak, kişiyi tünel karanlı- ğından gün aydınlığına çıkarır. Kitabın kurgusunda böyle bir aydınlık özlemi var. îçinde bulunduğumuz toplumsal koşullar bu umudu köreltiyor, ama dip umut sapasağlam yerinde. Tünelin ucunda bizi Atatürk aydınlığının bekle- diğini biliyoruz. Kitap şu tümceyle bitiyor: "Atatürk, penceresi sonsuzluğa açılan odasından ev- rensel aydınlığın koynuna girdi..." Türk toplumu son- suza değin bu aydın- lığın sorumluluğunu taşıyacaktır. Atatürk "Tek Adam" diye nitele- nir; oysa tartısmalar- da, fikir ahşverişinde çoğulcu bir yapısı vardı. Atatürk kendi- sini anlatırken, baş- kaları olaylara daha yakından tanık ol- muşsa onları söz sa- hibi kılıyor. - Yutka yürekli bir biçemle anJatıJıyor tüm kurtuluş müca- delesi, koşutunda devrim süreci, tüm o ruh... Hırs, hmç, hiddetyok... Böyle bir çağnşım dahi yok... Çocukluğun- daki sezilerini, seve- cen yaklaşımmı, ka- rarh doğasını hiç terk etmemiş Musta- fa Kemal kimliği ve izdüşümünde "barış- çıl dille yazılmış bir savaşm " güncesi de diyebilir miyiz bu kitaba? - Diyebiliriz. Atatürk'te ne hırs ne hınç ne hiddet ne de kin var. Onları çağrıştıran davranışlara da rastlanmıyor. O, Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın nitele- diği gibi, "kendine özgü bir kişilik." Çanakkale Boğazı'ndan girip ülkemizi işgale kalkan Anzak erlerinin analanna seslenirken, "Gözyaşlannızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler. Bu topraklarda canlarını verdikten sonra onlar artık bizim evlat- larımız olmuşlardır" diyebiliyor. Batı Anadolu'da yenilgiye uğrattığı Yunan komutanı tutsak olarak yanına getirildi- ğinde, ona sigara, kahve ikram ediyor, "Savaş bir talih oyunudur, bazen en be- ceriklisi de yenilir. Siz görevinizi yaptı- nız" diyerek düşmanının bir "insan" ol- duğunu o anda düşünebiliyor. Atatürk, savaşta ne denli ödünsüzse, barışta öyle- sine sevecen, hoşgörülü... Yaşamı bo- yunca içinde yaşayan çocuğun sesini ku- lağından eksik etmemiştir. Gerçekten öyle, "Atatürk Anlatıyor", banşçıl r > dille yazılmış bir savaşın güncesi- Atatürk "Tek Adam" dlye nltelenlr; oysa tartısmalarda. fikir alısverisinde coğulcu bir yapısı vardı. Atatürk kendisini anlatır- ken. baskaları olaylara daha yakından tanık olmuşsa onları söz hakkı verfyordu. / • • • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1040
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle