25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kuduğum Kitaplar METtNCElJU. Leyla F' leridunzaimoğlu, kanak sprak' denen Türkçe- Almanca-argo karışımı kendine has bir dille yazdığı romanlarla ta- nınmıştı. Okuması, anla- ması özel bir çaba ge- rektiriyordu ve Türkçeye çevrilebilen tek romanı Kafaörtüsü (20p0, İleti- şim) yeterince ilgi gör- memişti. Türkiye'de do- ğup Almanya'da büyü- yen ve Almanca yazan Zaimoğlu yeni romanı Leyla'yı (çev. Vedat çor- lu, Aralık 2009, imge Ki- tabevi) temiz bir Alman- cayla yazmış. Leyla'öa Doğu Anadolu'da küçük bir kentte yetişen bîr genç kızın evlenip Istan- bul'a, oradan da Alman- ya'ya gitme sürecini _] anlatıyor. Yoksul bir aile, beş kardeş, aşırı şiddet meraklısı kötü bir baba ve kendisi gibi, büyüme çağındaki arkadaşları ile ilişkileri- nin anlatıldığı bir roman Leyla. Feridun Zaimoğlu altmışlı yıllarda Al- manya'ya çalışmak için giden ailelerden birinin oğlu. 1965 yılında annesinin kuca- ğında Münih'e vardığında henüz beş aylık- mış. Yazar, Leyla'da annesinin hikâyesini yazdığını söylüyor. Roman 50'li yıllarda başlıyor. Leyla, yoksul ailenin en küçük kı- zı. Onun gözüyle ve anlatımıyla ailesini ve okulda yaşadıklarını okuyoruz. Çeçen ba- ba aşırı otoriter. Her an karısını ve çocuk- larını dövmek için bahaneler buluyor. An- ne kötü şeyler yaşamış. Pek açık olmasa da Kafkasya'da yaşanan toplu tecavüz olayına gönderme yapılıyor. 0 olaylar sıra- sında annenin tecavüze uğradığını, baba- nın onu kurtarıp evlendiğini anlıyoruz. Adam sık sık bu durumu karısının başına kakıyor. Anne maddi ve manevi olarak ezik. Durumu kabullenmiş, kaderine razı. Daha sonra Istanbul'da akrabalarının ko- casından kurtarıp yurtdışına götürme/ka- çırma teklifini de bu nedenle kabul etmi- yor. Leyla'nın "annemin kocası" ya da "kann doyuran" gibi sıfatlarla anlattığı babanın evdekilere uyguladığı zulümün çeşitli ör- neklerini ayrıntılı olarak okuyoruz. Babanın gaddarlığı, kötülüğü belirgin bir imge ola- rak yerleşiyor. Baba bu tavrını dinin kendi- sine verdiği görev olarak anlatıyor çocuk- lanna. Halit'in din yorumuna göre karısı da çocukları da onun hizmetkâıian, hayatta var olmalannın sebebi bu. Hizmette kusur ederlerse de dayak yemeleri gerekli. Din zaten ailenin hayatında önemli bir unsur. Anadolu halkının bakışıyla onu kendilerine göre yorumluyorlar. Cinler, periler de ca- bası. Hemen her an insanlan, özellikle ço- cuklan korkutmak için gerekçeler var. Bu- nun yanında annenin de insanüstü özellik- leri olduğuna inanılıyor. Istihareye yatıp, gördüğü rüyalarla bilinmeyene ya da gele- ceğe yönelik çözümler söylüyor, bilgiler aktarıyor. Batıl inançlara ilişkin öyküler okuyoruz. Bunlara bir de Leyla'nın fantas- tik rüyalan ekleniyor. Demiryollannda çalışan babanın bir tef- tiş öncesi resmi evrakı yakıp işsiz kalması ile zaten yoksul olan aile iyice yoksullaşı- yor. Günde bir öğün yemek yemeye başlı- yorlar. Babasının kopyası olma yolunda ilerieyen büyük ağabey Cengiz yakışıklılığı ile kadınların gözdesi. Diğer ağabey Tolga ise daha pasif, romantik. Iki ağabey baba- ya para kazanmakta yardım ediyorlar. Ab- lalar Yasemin ve Selda dikiş nakış dikmeyi öğreniyor. Ailenin inişli çıkışlı bir maddi yapısı var. Baba legal ya da afyon ticareti gibi illegal yaptığı işlerden ya büyük para- lar kazanıyor, ya da başı belaya girip hap- se düşünce ailecek bir kuruşa muhtaç oluyoıiar. Erkek çocuklar ve Leyla tüm yokluğa rağmen okula gidiyorlar. 50'li yıllarda lise mezunlan bile sayılı iken oğullannın üni- versitede okuması için tüm aileyi Istan- bul'a taşıması o nedenle ilgiye değer. Bu arada babanın evdekilere anlattığı kadar dindar olmadığı ortaya çıkıyor. Pa- Leyla, bir romandan çok ana bir yapı üzerl- ne eklenmis hlkâye ve masallar olarak da de- ğerlendlriiebillr. rayı bulunca rakı da içiyor, kadınlarla da birlikte oluyor. Sert, güçlü imajıyla kadınla- rı cezbediyor, yasak aşklar yaşıyor. Ailede bunlar yaşanırken Kore'deki sa- vaştan dönen Türklerin öykülerine de şahit oluyoruz. Cengiz'in aşırı milliyetçi görüşle- ri, folga'nın daha insancıl ve demokrat bakışı ile çakışıyor, tartışıyorlar. 50'li yıllar- da insanların sağcı solcu diye bölünmeye başlamasının ilk adımlarını görüyoruz tar- tışmalannda. Baba da Kafkasya'da yaşa- dıklarından olsa gerek tam bir Bolşevik düşmanı. Sevmediklerine "Rus uşakları" diye bağırıyor. Feridun Zaimoğlu, ilginç bir anlatım yolu seçmiş. Babanın işsiz kalması ya da evde yaşanan ensest, daha sonra Leyla'nın ko- cası Metin'in Almanya'ya gidiyorum deyip gitmemesi gibi önemli olaylara laf arasın- da değiniyor ama evde ve okulda yaşa- nanları, günlük hayattan aynntıları uzun uzun anlatıyor. Bu durumu hikâyenin Ley- la'nın gözüyle anlatılmasına bağlayabiliriz ama roman her zaman Leyla'nın anlatımı ile ileriemiyor. Babanın portakal satma ça- bası, Amerika'ya ihracat yaptığını anlat- ması ya da Cengiz'in öğretmeniyle yaşa- dığı ilişki bu tür örnekler. Aylak Cellat'la Anteplilerin kavgası gibi bazı bölümler okuyucunun ilgisini çeker diye özelllikle konulmuş, uzatılmış hissi veriyor. Ley- la'nın regl olması, hamama gidiş, Kürt kö- yünde tatil sayfalarca süren bu tür bölüm- lerden. Bu bölümler ana hikâyeye, yapıya bir katkıda bulunmuyor. Feridun Zaimoğlu, "Leyla"nın Emine Sevgi özdamann "Hayat Bir Kervansaray" isimli romanından esinlenme olduğu yö- nündeki iddialan yalanlarken, "Benim ro- manım annemin hayat hikâyesine dayanı- yor. Annem Malatya'da 17 yıl yaşadı. Ben onun hatıralarını kasete kaydettim. özda- mann kitabını da okumadım," diyor. Bu açıdan bakarsak, romanın anlatımındaki il- ginçlik de açığa çıkmış oluyor. Anne, ha- yat hikâyesini anlatırken aynntılara fazla dalıp, ailenin sırlan gibi görünen olayları anlatmamayı tercih etmişse sonuçta orta- ya böyle bir anlatı çıkması normal. Ama yazar annesinin aniattıklarıyla yetinmeli miydi? Sormaya değer. Leyla, bir romandan çok ana bir yapı üzerine eklenmiş hikâye ve masallar ola- rak da değerlendirilebilir. Bir anlamda Ba- tılı gözüyle anlatılmış bir Doğu masalı. Çünkü Zaimoğlu Binbir Gece Masalları'nı hatırlatan bir yapı kurarken tüm anlatımını Batılı bakış açısıyla geliştirmiş. Bir Batılı Türkiye'de nelerle ilgilenir, neleri merak eder onlara yoğunlaşmış. Ne kadar birinci şahıs ağzından anlatılsa da anlatıcı ile ya- şananlar arasında bir mesafe olduğu his- sediliyor. Belki romanın Almancadan Türkçeye çevrilmiş olmasından kaynakla- nıyor ama Leyla'nın çocukluğundan itiba- ren kullandığı dil, anlatım tarzı oldukça Batılı. Doğu Anadolu'da küçük bir şehirde yaşayan bir kız gibi konuşmuyor. Siz'li biz'li değişik bir anlatımı ve dil kullanımı var. Bu anlatım ailenin Istanbul'a taşınma- sı ile iyice yoğunlaşıyor. önden ağabeyler, ardından da tüm aile Istanbul'a taşınıyor. Leyla'nın evlenmesi de bu döneme rastlıyor. Leyla, emekli bir babanın işsiz ve yakışıklı oğlu Metin'le ba- basının tüm karşı çıkmalarına, işi yokuşa sürmelerine rağmen evlenmeyi başanyor. Oğullann büyüyüp üniversite çağına gel- meleri ve işsiz babaya ve aileye bakan bir durumda olmaları babanın evdeki iktidarı- nı sarsmış gibi. Direniyor ama sözünü ge- çiremeyince eskisi gibi sopaya davranıp dövemiyor. Çünkü en sevgili oğlu Cen- giz'in bile karşılık verme ihtimali var. Babalarının uzaktan akrabaları olduğunu söylediği, aslında eski bir sevgili olduğun- dan kuşkulandıkları büyük teyze dedikleri bir kadının evine sığınıyorlar. Büyük tey- ze'nin kızı ve damadı da evde yaşıyor. Leyla'lar bir anlamda bu ailenin kann tok- luğuna hizmetçiliğini yapıyor. Büyük teyze çocuklan babaya karşı sa- vunuyor. Onlara kentli gibi yaşamayı öğre- tiyor, özgürlük alanları açıyor. 1960'lardaki Istanbul'un kent hayatından, insan ilişkile- rinden aynntılı örnekler okuyoruz. Mutaas- sıp aile modernleşmemek için direniyor ama başanlı olamıyor. Aile fertleri birer bi- rer özgürleşiyor. Ağabeylerden sonra Ley- la da evlenerek evden ayrılıyor. Görücüye gelme, çeyiz hazırlanması, kına gecesi, ni- kâh, düğün, ilk gece bol ayrıntıyla anlatılı- yor. Üzerinde fazla düşünülmemiş bir evli- lik bu. Leyla baba baskısından kurtulmak için teklifi kabul etmiş. Kocasının doğru dürüst bir işi yok. Aylak, çapkınlık peşinde bir adam. Almanya'ya gitme sevdasında. önce Leyla'yı baba evinde bırakıyor, son- ra Leyla kayınpederi ile birlikte kalıyor. Be- beğini yalnız büyütüyor. Trajik, talihsizlik- lerle dolu bir hayatı var Leyla'nın. En güzel olması gereken bir günde bile aksilikler çı- . kıyor, can sıkıcı olaylar oluyor. Almanya yolculuğu da benzer şekilde. Yolda aç su- suz kalıyorlar. Neyse ki kocası karşılama- ya geliyor. Sonrası başka macera. Belki Zaimoğlu, başka bir romanda Leyla'nın Almanya macerasını da anlatır. • SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle