22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 48 / 12 Ağustos 2008 aziran ayı sonlarında Amerikan emperyalizminin baş destekçisi şeriatçı basın ile onların müttefikleri olan neoliberal basın çevrelerinde özelleştirilen TEKEL’le ilgili haber ve yorumlar yıllardır sürdürdükleri beyin yıkama tarzında önümüze konuldu. Özelleştirilen Tekel’de 2 bine yakın işçinin çoğunluğunun “önerilen yüksek ücretlere” rağmen British American Tobacco (kısaca BAT) firmasında çalışmayı kabul etmedikleri, kabul edenlerin sayısının 350’de kaldığı duyurularak “bu tembel işçilerin” her şeyi hak ettiği ve özelleştirmenin gerçekleştirilerek devletin parasının çarçur edilmesine son verildiği fikrine okuyucunun iman etmesi sağlanmaya çalışıldı. Bu yayınların okuyucuya inandırıcı gelmesi içlerinde doğru olan bir tarafın olmasından kaynaklanıyor. Yüzde yüzü gerçek dışı bir haberi kimseye kabul ettiremezsiniz. Sanırım izlenen yöntemin temelinde bu var. Öncelikle söyleyeyim ki kamuda tembel insan vardır. İnsanı zıvanadan çıkaracak kadar tembel insanlara ben de çok şahit oldum. Özel de olmadığını da kimse ileri süremez. “Tembelleri işten atarız” diyenlere bunun her zaman kolay olmadığını, sürekli insan yetiştirip atamayacaklarını da söylemek gerekir. Tembelliğin zannedildiği gibi Türk insanının yapısı ile falan da ilgisi yoktur. İşletmelerde robot haline getirdiğiniz, sömürdüğünüz kişiden, işinden oyun oynarcasına zevk almasını ve tüm potansiyelini açığa çıkarmasını bekleyemezsiniz. Bu kapitalist sistemin temel çelişkilerinden biridir ve bu konuyu çözmek için tonla uzman dünyada umutsuzca uğraşmaktadır. Tekel’in fabrikalarını alan BAT’ın bunların çoğunu kapatacağını daha önce de söylemiş idik. Bunun temel nedenlerinden biri de dünya kapitalist sistemindeki krizdir. Kriz kapitalizmin 50–60 yılda bir karşılaştığı nerede ise sistem için kaçınılmaz bir durumdur. Temelde talep ve arz dengesizliği olur ve aşırı kapasite yığılmasına yol açar. İflas eden işletmeleri yok pahasına satın alanların bu kapasiteleri yok etmesi, daha açık söylersek kapatması ile kriz tamamlanır. Daha önce 1930’larda başlayan kriz 1950’lerde tamamlanmış ve daha sonra 1990’lara kadar süren bir genişleme olmuştur. Örneğin dünya otomobil endüstrisinde kapasite talebe göre çok fazladır. Bir başka örnek de fiber optik iletişim ağlarının ancak %2,5’unun kullanılmasıdır. Kriz başlayınca bu aşırı kapasite yok edilir. Altta kalanın canı çıksın. Türkiye’de özelleştirmeler sonucu ele geçirilen fabrikaların çoğunun kapatılması kaçınılmazdır. Örneğin Süt Endüstrisi Kurumu özelleştirilirken kar eden İzmir fabrikası kapatılmıştır. Doğu ve Güneydoğu’daki fabrikaların da tamamı kapatılmıştır. Sonuç çiftçinin elinden sütün ucuz alınması, tüketiciye pahalı satılmasıdır. Tekel’de de böyle olacaktır. Kusur ülkenin, işçileri, çiftçileri ve tüketicilerin aleyhine olan bu gerçeği küreselleşmenin gereği gibi H Prof. Dr. Tayfun ÖZKAYA Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi TEKEL işçisini aşağılamanın dayanılmaz çekiciliği yutmamızdır. Yabancı sermaye kaçınılmaz bir şekilde üretim kapasitelerini yok etmektedir. Etmediği durumlarda da bir süre sonra kar transferleri ile döviz kanamasına yol açmaktadır. Bunlar daha önce Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerde yaşanmıştır. Haberleri ajanslardan geldiği gibi ve işçiyi tembellikle suçlayıcı tarzda süsleyerek gazetelerine koyan ve yorumlar döktüren neoliberal Ayetullahlara gazeteciliğin temel ilkelerini öğretmeye çalışmak sanırım boşuna. Bu kişilerin hiç mi akıllarından, bir de durumu sendikacılara soralım diye geçmez? Hadi onlara güvenmiyorlar, söz konusu işçileri bulmak çok mu zordur? İletişim fakültelerinde olayın bütün taraflarına başvurmaları gerektiğini öğrenmediler mi? Tekel işçileri ortalama 40 yaşlarındalar, kıdem ise 15 yıl dolayında. Bu işçiler daha önceki Tekel içki bölümünün özelleştirilmesini gördüler. İçki bölümündeki 17001800 dolayındaki işçi özele geçmiş idi. Şu anda bunların ancak 400450’si işini koruyabildi. İşçi sayısı üçte bire düştü. “İşgücü fazlası var” dediler ve işten attılar. En büyük korku işten atılmaktır. Tekel sigara bölümünde çalışanların çoğunun BAT’ın daha fazla ücret ve diğer önerileri kabul etmemesinden daha doğal ne olabilir? Tekel sigara bölümünün BAT 'a satışında 2800'den fazla işçi Tekel'in Yaprak Tütün departmanına geçmiş durumda. Buraya geçmekle işçilerin ekonomik ve sosyal olarak herhangi bir kaybı olmuyor. Ancak tütün stokları hızla azalıyor ve stoklar bitince yaprak tütün dairesinin de tasfiyesi gündeme geleceği kesin. Sigara fabrikalarında çalışan eksperler dışındaki memurların büyük bölümü Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına "istihdam fazlası personel" olarak devredilmiş durumda. Biraz da muhalefeti yumuşatma gerekçesiyle olsa gerek ki eksperlerin tamamı yaprak tütüne devredildi. İşçilerin muhalefetinin en yüksek olduğu yer Tokat'tı. Şirketin devralma sırasında oluşacak ve kamuoyunda kötü imaj yaratacak boyutta bir muhalefetle karşılaşmamak için sendika ile anlaştığı ve Tokat fabrikasının bu nedenle şimdilik çalıştırıldığı iddiası var. Tokat fabrikasının çok geçmeden (orta vadeye kalmaksızın) kapatılabileceğini söyleyebiliriz. Samsun fabrikasında yeterince organize olduktan sonra bu konuda adım atacakları tahmin edilebilir. Satın alma ile ilgili bir diğer önemli husus da alımı yapan BAT ile Türkiye'de önceden faaliyette olan BAT'ın aynı şirketler olmadığı. Satın almayı gerçekleştiren şirket BAT Tütün Mamulleri Sanayi ve Tic. AŞ adı altında yeni kurulan bir firma ve bunun mülkiyet yapısı %100 BAT Internationale ait. Eski faaliyette olan şirket ise BAT Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Tic. AŞ. Bu firmada yerli ortaklar var. Koç'a ait düzey pazarlama ve Sunel yaprak tütün firması hissedar durumda. Fakat hissenin %80'den fazlası BAT'ın. Bu nedenle belki uzun dönemde de Samsun fabrikasının devamlı olarak çalıştırılması düşünülebilir. İstihdam artışı konusunda tam bir yanıltmaca söz konusu. Şirket sıfır çalışanla kurulduğu için (fabrikada) işe aldığı her kişiyi yeni istihdam olarak kabul ediyorlar. Bu arada aynı işyerlerinde işi bırakan ya da seçimlerden sonra belki de tamamen işsiz kalacak binlerce kişi görmezden geliniyor. Bu kişiler şimdi henüz işlerini kaybetmedilerse de üretimden uzaklaştırıldılar ve hiç çalışmadan veya çok az çalışma karşılığında kamudan maaş alan kişiler konumuna geldiler. Şirket üretimi devam ettirebilmek için elbette ki yeni elemanlar işe alacaktır. Bu durum kamuoyuna yeni istihdam diye pompalanıyor. Tekel sigarada yaklaşık 3300 çalışan vardı. Şimdi bu rakam 350’ye düştüyse istihdam yaratmak bunun neresinde? Ayrıca pazarlama dağıtım hiç gündeme gelmiyor. Tekel'in Pazarlama Dağıtım Başmüdürlüklerinde çalışan memurlar da kısa bir süre sonra İstihdam fazlası olarak devredilecek. İşçiler ise seçim atmosferine bağlı olarak sigarada olduğu gibi yaprak tütüne devredilebilir. Fakat bu geçici bir çözüm olacaktır ve işçiler sonunda diğer özelleştirme uygulamalarında olduğu gibi büyük hak kayıplarına uğrayacaktır. Başmüdürlüklerde çalışan sayısı da Tekel web sitesine göre 2 binin üzerinde. Bu kadar fazla sayıda kişi istihdamdan düşerken BAT'ın pazarlama dağıtım kanalında yaratacağı ilave istihdamın oldukça sınırlı kalacağı görülebilir. Çünkü mevcut pazarlama ağından yararlanmaya devam edecek, sadece eskiden ulaşmadığı taşranın uç noktaları için gerek duyacağı yerlere takviye yapacaktır. Yeni bir pazarlama ağı da kurmayacağına göre bu alanda yaratacağı yeni istihdamın bir insandaki parmak sayıları ile hesap edilebilecek ölçüde az olacağı veya bunun bir kaç katını geçmeyeceği söylenebilir. Bütün bunlar şirket açısından son derece normal. Onlara hiçbir eleştirimiz yok. Derdimiz hala futbol veya dizilerle avutulan halkımıza. Orhan Kemal’in “Bekçi Murtaza “ adlı eserindeki gibi seslenelim mi: “Uyan bre Murtaza” 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle