Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 48 / 12 Ağustos 2008 Laktoz alerjisine karşı süt sulandırılarak içilebilir üt ve ürünleri, insan beslenmesinde yer alan önemli temel gıdalar arasındadır. Sütün, elde edildiği canlı türüne göre değişiklik gösterebilen karmaşık bir bileşimi vardır. Son derece değerli bu gıda maddesi, bazı durumlarda insan vücudunda tepki (alerji) ile karşılanır. İnsan vücudun özellikle inek sütüne karşı gösterdiği duyarlılık, daha çok sütün içerdiği laktoz ve proteinden kaynaklanmaktadır. Besin olarak yenen her madde alerjen olabilir. Bununla birlikte, bazı gıda maddeleri diğerlerine göre daha sık alerji tepkimelere neden olabilmektedir. Ayrıca, bu tepkimelerin oluşmasında, besinlerin geleneksel yeme alışkanlığı kadar, hazırlanış şekillerinin de etkisi vardır. Süt alerjileri de genellikle kalıtsal olup, bazı etnik gruplarda daha sıklıkta olmakla beraber dünya nüfusunun yüzde 18 kadarında görülen gıda alerjileri arasında anılmaktadır. Alerjen olarak sütten söz edilirken, anne ve inek sütü alerjenlerinin ayrı incelenmesi gereklidir. Anne sütünde alerjen etmenleri, anne sütü ile geçen yabancı proteinler ve ilaçlar olarak sayılabilir. Yapılan çalışmalarda, alerjik reaksiyondan sorumlu tutulabilecek anne sütü vaka’ların önemsenmeyecek kadar az olduğu saptanmıştır. İnek sütü alerjenlerinin araştırıldığı çalışmalarda ise, immünolojik ve kimyasal olarak birbirinden farklı bileşenlerin örneğin kazein, laktalbumin, laktoglobulin (süt proteinleri) ve laktozun (süt şekeri) etkili olduğu belirlenmiştir. Süt alerjisindeki en sık rastlanan genellikle reaksiyonlar deri bağlantılıdır. Ürtiker, angiodema, ekzama ve bireye göre değişen cilt sorunlarıdır. Kusma, diyare, kanlı gayta, reflü gibi gastrointestinal sorunlar yanında az rastlanmakla beraber burun akıntısına da rastlanabilmektedir. Süt alerjileri, genel olarak laktoz ve protein duyarlılığı olarak iki ana başlıkta incelenebilir. Süt şekeri olarak tanımlanan laktoz, sütün tek karbonhidratı olup, anne sütündeki oranı yüzde 7 ve inek sütündeki oranı ise yüzde 4.8 kadardır. Laktoz diğer şekerlerden farklı değerlendirilmekte ve çocuk beslenmesindeki önemi tartışılmaz kabul edilmektedir. Süt ve ürünleri ile alınan laktoz, organizmada glikoz S Doç. Dr. Mihriban KORUKLUOĞLU Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve galaktoza yıkılır. Ancak, bazı kişilerin metabolizmaları bu görevi yerine getiremez. Laktaz enzimi eksikliği sonucunda oluşan duyarlılık, laktozun bağırsak bakterileri tarafından fermente edilememesi ve ince bağırsak mukozasındaki laktaz enzimi aktivitesinin azalması veya tamamen ortadan kalkması ile kramp ve diyarenin ortaya çıkması şeklinde tanımlanmaktadır. Hidrolize olmayan laktozun konsantrasyonu artmakta ve sonuçta bağırsakta yüksek osmatik basınç oluşmaktadır. Bu ba sınç, bağırsak boşluklarına su akımına yol açmakta; kişide şişkinlik, bağırsakta gaz toplanması, kramp ve diyare görülmektedir. Yetersiz görülen laktaz aktivitesinin doğuştan, enfeksiyon ve beslenme bozukluğuna bağlı olarak sonradan oluşabileceği ifade edilmektedir. Doğuştan yetersiz laktaz aktivitesi kalıtsal olup, rastlanma sıklığı çok düşüktür. İkinci tip ise laktoz aktivitesinin doğuştan normal olduğu, ancak nedeni belirlemeyen şekilde sonradan azaldığı durumlar söz konusudur. Bir de bağırsak mukozasının zedelenerek (midebağırsak ameliyatları, kolera yaşanması gibi) emilimin güçleştiği sorunlar da laktoz intöleranslığına neden olabilir. İnek sütünde alerjik etmenlerden bir diğeri de süt bileşiminde bulunan proteinlerdir. Süt proteinlerinden olan kazein ve laktoglobulin, bazı insanlarda olumsuz etkilere neden olabilmektedir. İnek sütü proteinlerine duyarlı bireylerin, koyun ve keçi sütüne de duyarlı oldukları saptanmıştır. Bazı bireylerin ise inek sütü tüketme alışkanlıklarına bağlı olarak diğer sütlere duyarlılık gösterebilecekleri de kaydedilmektedir. 10 00020 000 bebekten birinde rastlanabilen süt proteini alerjisi, sütteki temel amino asitlerden biri olan fenilalanin’in normal parçalanmasını katalizleyen enzimin yokluğu ile kendini gösterir. Fenilalanin yıkılmayınca, bu amino asidin kandaki miktarı yükselir, sonuç olarak idrar ve ter kötü kokar. Ayrıca, bu olayın merkezi sinir sisteminde serotinin oluşumunu azalttığı ve buna bağlı olarak mental yetersizliğin gözlenebildiğini, spazm, titreme ve saçta pigment azalması gibi bulgulara rastlanabildiği ifade edilmektedir. Bu tip bir alerji görülen bebeklerde süt gibi değerli bir gıdayı beslenmeden tamamen çıkarmak yerine, tam olmasa bile başka seçeneklerin dahil edilmesi yoluna gidilmelidir. Bu amaçla, alerjik özelliği kontrol edildikten sonra soya proteini katkılı mamalar diyete alınabilir. Süt alerjileri, laktoz ve süt proteinlerine bağlı olarak ayrı incelense bile, süt içen ve istenilmeyen etkilerle karşılaşan bireyler için sütün diyetlerden çıkarılması gibi bir sonuç ortaya çıkarılmamalıdır. Laktoz duyarlılığında süt az miktarda, sulandırılarak tüketilmeli ve düzenli olarak içilen miktar artırılarak duyarlılık azaltılmalıdır. Süt yerine peynir ve yoğurt beslenmeye dahil edilmeli veya laktozu indirgenmiş sütler tüketilmelidir. Süt proteinlerine duyarlılıkta ise, soya fasulyesinden üretilen yiyecekler ve süt proteini hidrolize edilmiş gıda ve mamaların tüketilmesine özen gösterilmelidir. Süt ve ürünleri dışında bazı gıdaların laktoz içerebileceği unutulmamalıdır. Örneğin çoğu fırıncılık ürünü (bisküvi, kek, şekerleme vb.) az miktarlarda laktoz içerebilir. Laktoz alerjisi dikkate alınarak ürün ambalajındaki bileşenler kontrol edilmelidir. Sütün beslenmedeki yeri ve önemi nedeni ile alerjik tüketiciler dikkate alınarak yeni ürünler geliştirilmektedir. Böylece, süt her bireyin temel besini olmaya devam edebilecektir. Tarlada kalan karpuz, hayvan yemi oldu Ceyhan’da tarlada fiyatı 5 Ykr'ye kadar düşmesine karşın alıcı bulamayan üreticiler karpuzu hayvanlarına yem olarak veriyor. EYHAN (A.A) Yaz meyvelerinin gözdesi karpuz, fiyatının tarlada 5 YKr'ye kadar düşmesine karşın alıcı bulamayınca, yem olarak hayvanlara verilmeye başlandı. Adana'nın Ceyhan ilçesi Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan, bölgede bu yıl 70 bin dekar alanda karpuz ekiminin yapıldığını söyledi. Tezcan, yıllık yaklaşık 500 bin tonluk üretimiyle Türkiye'nin toplam üretiminin yaklaşık 4'de birinin bu bölgeden karşıladığını belirterek, gerek meyve iriliği gerek aroması ve gerekse tadıyla aranan ürün olan Ceyhan karpuzunun artık üreticisinin yüzünü güldürmediğini vurguladı. Sezon başında kilogramı 1 YTL'den satılan ürünün fiyatının tarlada 5 YKr'ye gerilediğini, ancak alıcı bulamadığını anlatan Tezcan, ''Karpuz üreticisi bu yıl ciddi sıkıntı çekiyor. Çiftçimiz alın terinin karşılığını alamıyor. Çok sayıda çiftçi satamadığı için C ürününü tarlada bıraktı. Tarlada bırakılan karpuzlar ineklere yediriliyor'' dedi. Tezcan, doğal ortamda yetişen karpuzdan önce aşılı kabak karpuzların piyasaya girmesinin tüketiciyi karpuzdan uzaklaştırdığını, ayrıca, tüketimin yüzde 60'ının yapıldığı İstanbul'da Büyükşehir Belediyesinin sergi açılmasını yasaklamasının fiyatların düşmesinde etkili olduğunu vurguladı. İlçeye bağlı Kıvrıklı köyünde besicilik yapan Mustafa Özdemir (45), komşularının toplamaktan vazgeçerek tarlada bıraktığı karpuzları ineklerine yem olarak verdiğini söyledi. Özdemir, köyün büyük bölümünde karpuz ekili olduğunu belirterek, ''Bu yıl çok karpuz ekildi. Ancak, para etmeyince üreticiler toplamaktan vazgeçerek karpuzu tarlada bıraktı. Ben ve diğer besici arkadaşlarım da karpuzları ineklere yem yapıyor. Böylece, yemimizi de bedavaya getiriyoruz'' dedi. 13