Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 48 / 12 Ağustos 2008 “Tarımda vizyon 2012”, neyin belgesidir? tarafından yürütülen hizmetler de sınırlandırılarak üretici birlikleri, ürün konseyleri, sulama birlikleri, sulama kooperatifleri, tarımsal kalkınma kooperatifleri vb kuruluşlara aktarılacak. ? Mera alanları bireysel mülkiyete geçirilecek, ? Maki arazileri “iyileştirilerek” özel ürün amaçlı kullanımlara açılacak, ? Ölçek ekonomisi ve işletmecilik teşvik edilecek ; ortalama işletme genişliği 85 dönüme çıkarılacak, entegre hayvancılık işletmeleri kurularak işletme ölçekleri büyütülecek, ? Kamunun altyapı ve bilgi birikimi, özel sektörün finans kaynağı ile “buluşturulacak”, ? Araştırma enstitüleri üniversite, özel sektör, sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği geliştirilecek, ? Beş yıl boyunca, “kırsal kalkınma” amacıyla, ağırlıkla AB’den sağlanacak 5 milyar YTL kullandırılacak, ? Sözleşmeli tarım uygulamaları yaygınlaştırılacak, ? Avrupa Birliği ortak piyasa düzenlerine uyum sağlanacak, bu amaçla, Avrupa Birliği’nde geçerli 400 dolayında hukuksal düzenlemeye “uyum” amacıyla 12 kanun ve 73 yönetmelik çıkarılacak ? Tarımsal kredilendirmede Ziraat Bankası dışındaki bankaların da etkinlikte bulunmaları sağlanacak, ? Tarım İş Kanunu değiştirilecek. Görüldüğü gibi, “Tarımda Vizyon 2012”nde yer verilen hedefler öngörüldüğü gibi gerçekleştirildiğinde, tarımdaki kapitalistleşme sürecinin kurumsal temelleri pekiştirilecek; bu kapsamda, tarımsal alandaki her türlü kamusal birikim özel sermayeye aktarılacak ve küçük üreticilerin süregelen tasfiyesi süreci daha da hızlandırılacaktır. Açıktır ki, bu bağlamda, “<<Tarımda Vizyon 2012’nde yer verilen hedefler, sözgelimi, 25 Nisan 2006 yılında yürürlüğe giren 5488 sayılı Tarım Kanunu ile 20062010 dönemini kapsayacak biçimde hazırlanan “Tarım Strateji Belgesi”nde yer verilen yaklaşımlarla ne denli bağdaştırılabilir?>> sorusu akla gelebilecektir doğal olarak. Yanıt çok açık; “Tarımda Vizyon 2012”nin söz konusu hedefleri ile anılan yasa ve strateji belgesinin yaklaşımları arasında, söylemleri dışında hiçbir ilişki yoktur; dahası, kimi alanlarda da aralarında kolaylıkla uzlaştırılmayacak çelişkiler bulunmaktadır. . *** Açıktır ki, bu türden hedeflerle, tarım üreticilerinin giderek daha da büyüyen bir çoğunluğunun içinde bulunduğu yoksulluk çevrimi kırılamayacaktır. Peki, bu hedefler kimin sorundur? “Tarımda Vizyon 2012”, siyasal iktidarın böyle bir sorunu olmadığını ve önümüzdeki beş yıllık dönemde de olmayacağını açıklıkla ortaya koymaktadır. Ancak, 14 Mayıs’ta “Dünya Çiftçiler Günü” dolayısıyla yaptığı basın açıklamasına bakılırsa, söz konusu hedefler Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin de sorunu değildir. İlgili sendikalar ile kooperatiflerin üst örgütleri ise sanki bu ülkenin tarım işçilerini ve üreticilerinin örgütleri değilmişçesine koyu bir sessizlik içinde. Bu durumda, Orhan Gencebay’ın bir şarkısında söylediği gibi, yine “batsın bu dünya !” denilip “Tarımda Vizyon 2012” de öteki “ulusal” strateji, politika belgeleri, plan ve programlar gibi görmezlikten mi gelinecek? irisi kalkıp sorsa; << Cumhuriyet tarihinin en “planlamacı” ve en “katılımcı” siyasal iktidarı hangisidir ?” diye, ne yanıt verirsiniz ? Sizi bilmem, ancak, ben, hiç duraksamaksızın; “ AKP iktidarı !” derim. Anımsanacağı gibi, AKP iktidarının, 2002 yılındaki Genel Seçimlerden hemen sonra, 16 Kasım 2002’de, Genel Başkan R.Tayyip ERDOĞAN tarafından kamuoyuna ilk açıklaması “Acil Eylem Planı” olmuştur. Bilindiği gibi, bu belge, kısmen yeniden düzenlendikten sonra Ocak 2003’de, bu kez “58. Hükümet Acil Eylem Planı” adıyla kamuoyuna açıklanmıştır. Böylece, AKP iktidarıyla birlikte ülkemizde yeni bir “planlamalı” dönem başlatılmıştır. Öyle ki beş yıllık dönem içinde hemen hemen tüm sektörlerde “plan”, “eylem planı”, “ulusal program”, “ulusal strateji”, “ulusal bildirim” vb adlarla onlarca belge hazırlanmış; tüm kamu kuruluşlarında da “stratejik planların” yapılması zorunlu kılınmıştır. Üstelik bu belgelerin hazırlık süreçlerine “ilgili” olduğu düşünülen toplumsal sınıf ve katmanların temsilcileri, bilimciler ve araştırmacılar da çağrılmıştır. Ancak, bu belgelerin çoğunluğunun; ? Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler vb ülkelerarası kuruluşların yönlendirmeleri, parasal ve teknik destekleriyle hazırlanmış olması. ? Amaç, kapsam ve yöntemleri ile gündeme getirdiği politika ve eylemlerin ülkemizin ekonomik, toplumsal ve kültürel gerçekleriyle ne denli bağdaştığı, ağırlıkla kamu yönetimi, “kırsal kalkınma”, “tarımsal gelişme”, ormancılık ve çevre alanlarının “yeniden yapılandırılmasına” yönelik olmasının temel nedenleri. ? Aralarında işlevsel, yersel, zamansal vb yönlerden hiçbir ilişkinin bulunmaması, dahası, öngördüğü hedef, politika ve stratejiler ile eylemlerin birbirleriyle çelişmesi, onlarca yıllık bilgi ve deneyim birikimli çok sayıda uzman kamu görevlisi ve kuruluşunun varlığına karşın hazırlık çalışmalarının özel yerli ve yabancı danışmanlık kuruluşlarının üstleniciliğinde yürütülmesi. ? Hazırlık sürecinde, varlığını ve etkinliklerini 1982 Anayasasının 166. maddesinde de yer verilen yaptırımı temel alarak sürdüren Yüksek Planlama Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı, Ekonomik ve Sosyal Konsey vb yetkili kuruluşlarının dışlanması ve ? Devlet Planlama Teşkilatı’nın yönlendiriciliğinde yüzlerce uzmanın, kurum ve kuruluş temsilcisinin katkılarıyla hazırlanan ülkesel kalkınma planlarındaki hedeflerin, politika ve stratejilerin hiçbir alanda dikkate alınmaması. Vb durumlar nedense en duyarlı çevrelerde bile gerektiğince tartışılmamıştır. Böylece, ülkemizde bir de “plan, program, proje kirliliği” yaratılarak planlamacı kültür ve gelenekler kolaylıkla yozlaştırılabilmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanı’nın geçtiğimiz Mart ayında, B Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi ünlü bir otelde toplanan 400’den fazla sektör ve sivil toplum kuruluşu temsilcisine övünerek açıkladığı “Tarımda Vizyon 2012” adlı belgeyle bu kirliliğe yeni bir boyut kazandırılmıştır. “Türk Tarımı Artık Günübirlik Politikalarla Yönetilmiyor”... İlgili Bakan söz konusu belgeyi “tanıtırken”, önce, “tarımın popülist yaklaşımlar dışında tutulması gereken stratejik ve iktisadi bir sektör olduğu”nu, ardında da; “...hükümetleri döneminde tarım sektörünü gündelik politikalardan kurtarıp, orta ve uzun vadeli stratejik bir yaklaşımla ele aldıklarını” öne sürmüş. Ülkemizde tarımsal kamu yönetiminin ve üretimin, özellikle de tarım üreticilerinin içinde bulunduğu koşullar ile son beş yıldır aynı siyasal partinin tek başına iktidar olduğu göz önünde bulundurulduğunda ilgili Bakanın, en hafif deyimiyle şaka yaptığı sanılabilir. Ancak, “Tarımda Vizyon 2012” adlı belgede yer verilen yaklaşımlar ve hedefler, “tanıtım” toplantısında “Tarım, maişet amaçlı bir sosyal yardım alanı olmaktan çok stratejik rekabete dayalı iktisadi bir sektördür” görüşünü öne süren ilgili Bakanın hiç de şaka yapmadığını, siyasal iktidarın tarımsal yapıda yapmaya çalıştığı temel dönüşümü açıklıkla ortaya koymaktadır: Siyasal iktidar, tarımsal yapıyı tüm alanları ve boyutlarıyla kapitalistleştirme, giderek de ülkelerarası sermayeye açma çabası içindedir. “Tarımda Vizyon 2012” adıyla kamuoyuna tanıtılan belge de, bu doğrultudaki düzenlemelerin, deyiş yerindeyse, son derece kötü tasarlanmış bir “kenar süsüdür”. “Tarımda Vizyon 2012” hedefleri gerçekleştirse, tarımdaki kapitalistleşme sürecinin kurumsal temelleri pekiştirilecek; tarımsal alandaki her türlü kamusal birikim özel sermayeye aktarılacak ve küçük üreticilerin tasfiye süreci daha da hızlandırılacak. “Tarımda Vizyon 2012”de neler var ? “81 ilde, 545 ilçe 3649 köyde büyük çoğunluğu çiftçi ve sektör çalışanları olan 50 binden fazla kişi üzerinde yapılan derinlik analizi sonucunda” oluşturulduğu ve “...ortak akıl toplantılarından çıkan öneriler doğrultusunda” biçimlendirildiği bildirilen “Tarımda Vizyon 2012”de belirtildiğine göre; ? 20082012 döneminde çiftçilere 30 milyar YTL'den fazla destek sağlanacak; doğrudan gelir desteği kaldırılarak üretimin ve verimliliğin desteklenmesine geçilecek; bölgelerdeki yaygın ürünlere destek verilecek, tarımsal destekler üretici örgütleri aracılığıyla dağıtılacak; ? TİGEM işletmelerinin özel sektöre kiralanması sürdürülecek, ? Bakanlığın merkezi birimleri azaltılacak Bakanlık 23