Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A DANA(Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nün yaptığı bir araştırma, çok yararları olan dondurmanın, bileşiminde bulunan süt nedeniyle üretimi ve muhafazası sırasında mikrobiyolojik kontaminasyona karşı oldukça hassas olduğunu, bu nedenle yararlı olduğu kadar zararlı olabileceğini de ortaya koydu. Bölüm görevlileri, Işıl var, Mustafa Emindayı, Arzu Aslan, Meriç Ceyhan, Murat Demir, Bülent Kabak'ın uzun süren çalışma sonucu ortaya çıkan sonuçların yer aldığı ve girişinde; "üretimi sırasında kullanılan süt ve formülasyonda bulunan diğer maddelerin mikrobiyal florası, imalathanenin temizliği ve çalışanların hijyen kurallarına dikkat edip etmemeleri dondurmadaki mikroorganizmaların çeşit ve sayısını etkiliyor" denilen raporda şöyle deniliyor: "Ülkemizde dondurmanın mikrobiyolojik kalitesini belirlemek amacıyla yapılan çalışmalarda koliform grubu bakterilere sıklıkla rastlandığı görülmektedir. Protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, C, D, E ve B grubu vitaminleri, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineralleri bünyesinde toplayan besin değeri yüksek bir ürün olan dondurma, süt ürünleri içinde bileşimce en zengin olan, dünyada hemen hemen her mevsim, ülkemizde ise yoğun olarak yaz aylarında, toplumun her kesiminde, her yaşta, özellikle de çocuklar tarafından büyük bir istekle tüketilmektedir. Ancak, tüketimi yüksek olan ürünün, üre Dondurma hem yararlı, hem de zararlı timi ve muhafazası sırasında mikrobiyel kontaminasyona çok elverişli olduğu bir gerçektir. Miskin hazırlanması, soğutulması, muhafazası ve satışı sırasında hijyenik kurallara uyulmadığı zaman birçok patojen bakteri içerdiği, hatta gıda zehirlenmesine neden olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle küçük işletmelerde ve pastahanelerde üretilen dondurmaların toplum sağlığı için sık sık hijyenik kontrolünün yapılması büyük önem taşımaktadır. Dondurmadan kaynaklanan gıda zehirlenmelerinin başında Staphylococcus zehirlenmeleri ve Salmonella enfeksiyonları geldiği vurgulanan araştırma raporunda bu konuda şunlar söyleniyor: "Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Tebliği’nde dondurma ile ilgili olarak mikrobiyolojik kriterler arasında aerobik mezofilik bakteri, koliform grubu bakteri, Escherichia coli, Salmonella spp. Listeria monocytogenes ve Staphylococcus aureus yer almaktadır. Dondurmada önemli bir kalite kriteri olan toplam bakteri sayısı, dondurmanın üretimi ve satışı sırasında çalışan personelin hijyen kurallarına uyup uymadığı hakkında bilgi vermektedir. Koliform bakteri sayısı süt ürünlerinde önemli bir kalite kriteri olarak bilinmektedir. Süte sağım, taşıma ve işleme sırasında kontamine olan koliform bakterilerin dondurmada bulunması, dondurmaların koliform grubu bakterileri içeren maddelerle bulaşıklığını özellikle ısıl işlemin yetersiz olduğunu, malzemelerin iyi sterilize edilmediğini, kullanılan suyun kontamine olduğunu veya üretimde ve satışta gerekli hijyenik kurallara uyulmadığını göstermektedir. Ülkemizde satışa sunulan dondurmaların mikrobiyolojik özelliklerini belirlemek amacıyla çeşitli araştırmalar yapıldığına da yer verilen araştırma raporunda bu konuya da özetle şöyle yer veriliyor: "Ankara’da çeşitli pastanelere ait 30’u vanilyalı, 26’sı çikolatalı ve 44’ü meyveli olmak üzere toplam 100 dondurma örneği mikrobiyolojik açıdan incelenmiştir. Toplam aerob bakteri sayısı, vanilyalı dondurma örneklerinin yüzde 63.2’sinde, çikolatalı örneklerinin 73’ünde ve meyveli dondurma da ise 61.3’ünde sınır değerlerin üzerinde saptanmıştır. Ayrıca sade dondurmalarda 6 örnekte, kakaolu dondurmalarda ise 1 örnekte E. coli tespit edilmiştir. Van, Tekirdağ ve başka bazı illerde yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlara rastlanmıştır. Ülkemizde, dondurmanın mikrobiyolojik kalitesi üzerine yapılan çalışmalarda aranan mikroorganizmalar içinde koliform grubu bakterilerin sıklıkla görüldüğüne dikkat çekilen raporda, buna karşın Staphylococcus aureus ve Salmonella spp'nin nispeten daha az sıklıkla görüldüğü işaret edilerek şöyle deniliyor: "Koliform grubu bakterilerden E. coli ve Klebsiella pneumoniae dondurmalarda insan sağlığı açısından büyük ölçüde tehlike yaratmakta ve pek çok araştırmada yüksek oranlarda tespit edilmektedir. Bu da dondurma üretilen işletmelerde hijyen ve sanitasyon kurallarının yeterince uygulanmamasından ve dondurmada kullanılan sütün yetersiz pastörizasyonu ve/veya pastörizasyon sonrası tekrar bulaşmalardan kaynaklandığını göstermektedir." Hayvan sahipleri veteriner hekim borcunu ödeyemiyor Avrupa Birliği Veteriner Hekimler Platformu on yıllarda hükümetlerin yanlış hayvancılık politikaları sonucunda, küçük üreticiler artık işletmelerini çalıştıramaz, borçlarını ödeyemez noktasına gelmiştir. Tarımın küçük bir bölümü olarak ele alınan ve sadece destekleme politikaları üzerine kurulmuş olan hayvancılık politikalarının çok yetersiz kalması, üreticiyi daha da zor duruma düşürmektedir. AB uyum süreci gereğince yapılması gereken yapısal düzenleme ve iyileştirmeler yapılamamıştır. 2007 yılına ait hayvancılık destekleme ödemelerinin bir yıl gecikmeyle bölük pörçük ödenmesi, Mart ortalarına gelindiği halde 2008 yılında destekleme sisteminin nasıl olacağının hala belirsizliğini koruması hayvancılık sektörünün tüm kesimlerini zora sokmaktadır. Üreticiyi derinden etkileyen bu yanlış hayvancılık politikaları, kimi zaman veteriner hekim muayene ücretlerini dahi ödeyemez duruma getirmiştir. Hayvancılık sektöründe hastalıklarla mücadele,koruyucu hekimlik ve ıslah açısından önemli hizmetler veren serbest veteriner hekimler ücretlerini alamadıkları için ekonomik sıkıntı içine girmişlerdir. Hayvan sağlığının yanı sıra, zoonozlar ve gıda güvenliği yönüyle halk sağlığı için de çalışan veteriner hekimler; ekonomik krize sürüklenmekte ve her gün birkaç veteriner kliniği daha kapanmaktadır. Veteriner hekimler ücretlerini alamadığı için hastalarına gidememekte ve sonuçta bu önemli hizmetler aksamaktadır. Bu durum birbirinden ayrılmaz olan üreticiyle veteriner hekimleri zaman zaman karşı karşıya getirerek anlaşmazlığa sokmaktadır. S Daha önceki borçları nedeniyle veteriner hekime gidemeyen hayvan sahipleri ve üreticiler, kendi sorununu kendi çözmeye çalışmakta ve sonuçta gereksiz ve insan sağlığını tehdit edecek boyutlarda, bilinçsiz ilaç kullanmaktadırlar. Aynı zamanda aksayan hizmetler nedeniyle hastalıklar artmakta, ekonomik kayıplar büyümekte, hijyen ve gıda güvenliği riskleri artmaktadır. Halen, veteriner hizmetlerinin yürütülmesi için bağımsız bir veteriner teşkilatı bulunmaması, sağlık personeli norm kadrolarının önemli bir kısmının hala boş olması, kamuda çalışan veteriner hekimlere özlük haklarının verilmemesi gibi çeşitli nedenlerden ötürü veteriner hizmetleri aksamaktadır. Sonuçta ülkemiz adeta bir hastalıklar cennetine dönüşmüş ve Şap,Şarbon,Bruselloz,Tüberküloz, KırımKongo Kanamalı Ateşi ve Kuduz gibi hastalıklar yayılmaya devam etmektedir.Bulaşıcı ve zoonoz hastalıklar canlı hayvan ve hayvansal ürün ihracatımızı da engellendiğinden potansiyelimiz değerlendirilememekte ve ülke ekonomisine de zarar vermektedir. Bunlara ek olarak, serbest veteriner hekimlerin de hizmet götüremez noktaya gelmesi mevcut sorunların daha da büyümesine yol açacağı aşikardır. AB Veteriner Hekim Platformu olarak başlıca çözüm önerilerimiz aşağıdadır: ? Tarımın küçük bir bölümü olarak ele alınan ve ihmal edilen hayvancılık sektörü, ekonomik sağlık potansiyeli açısından ülkenin en dinamik sektörlerinden birisidir. Ülke gelişme politikalarının bu doğrultuda hazırlanması ve hayvancılık alanında gerekli reformların yapılması sağlanmalıdır. ? Veteriner hizmetleri; hayvan sağlığı ve refahı, gıda güvenliği ve halk sağlığı alanlarında bir bütün olarak ele alınıp, AB normlarında ve yetkin bir yapıya kavuşması sağlanmalı, serbest/resmi ayrımı yapılmadan teknik ve ekonomik yönden gerekli iyileştirmeler hızla yapılmalıdır. Bu kapsamda, yeni hazırlanmakta olan "Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yeniden yapılanması hakkındaki kanun tasarısı" ile "Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanun Taslakları" bu çerçevede düzenlenerek bir an önce yasalaşması sağlanmalıdır. ? Serbest Veteriner hekimlik 20 yıllık süre içinde çok büyük bir gelişme göstererek önemli bir sektör haline gelmiştir. Ancak serbest veteriner hekim hizmetleriyle ilgili olarak çağımıza uygun düzenlemeler yapılamamıştır. Bu belirsizlik giderilerek serbest veteriner hekim hizmetleri çağımıza uygun bir çerçeveye kavuşturulmalıdır. ? Serbest veteriner hekimlerin hizmetleri konusunda esas sorumlu olan veteriner hekim Odalarının yetkileri tam olarak verilmediği için, bu konudaki sorumluluk göstermelik düzeyde kalmaktadır.Odaların yetkileri günümüz koşullarına uygun olarak düzenlenmeli ve kurumsal bir yapıları güçlendirmelidir. ? Tarım Bakanlığının hayvansal üretim ve veteriner hizmetleri ile ilgili bütçesi arttırılmalı; geciken hayvancılık desteklemeleri (süt primi,buzağı desteği,suni tohumlama primi vd.) için ise enflasyon payı eklenerek üreticilerin ve serbest veteriner hekimlerin ekonomik kaybı tazmin edilmelidir. ? Hayvancılık sektöründe yem, ilaç, elektrik gibi girdi fiyatları her geçen gün artarak maliyetler dayanılmaz hale gelmiştir. Bu konuda hayvan yetiştiricileri lehine yeni düzenlemeler yapılarak, borç yükleri hafifletilmelidir. 27