01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gökhan GÜNAYDIN Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ürkiye’de ekim alanlarının yaklaşık yüzde 70’ini tahıl ürünleri kaplamaktadır. Serin iklim tahılları olarak gruplandırılan buğday, yoktur" diyen Tarım Bakanı’na rağmen, 4 Temmuz arpa, çavdar ve yulaf içinde, dünyada ve 2007 tarihinde yayımlanan 2007/12339 sayılı Bakanlar Türkiye’de stratejik olarak en önemli ürün Kurulu Kararı ile 4 ürün ve 40 il için Kuraklık buğdaydır. Ülkemizde 9 milyon hektarın üzerinde ekim Kararnamesi yayımlanmıştır. Bakanlar Kurulu’nca 11 alanına sahip buğday üretimi, yağış rejimine bağlı Haziran 2007 tarihinde kararlaştırılmasına rağmen, BK olarak, 16 milyon ton ile 21.5 milyon ton arasında Kararı’nın 4 Temmuz 2007 tarihinde, seçimden 18 gün değişmektedir. Bu bağlamda, 2000 – 2006 yılları önce yayımlanması işin bir başka ilginç yönünü arasında 19 ila 21.5 milyon ton arasında değişen oluşturmaktadır. Türkiye buğday üretimi, yağış miktarının yetersiz ve Bu Karar uyarınca, zarar gören alanlarda buğdaya rejiminin bozuk olduğu 2007 yılında, TÜİK dekar başına 15 YTL kuraklık desteği ödenecek, rakamlarına göre 17.3 milyon ton olarak bundan yararlanmak isteyen çiftçiler ise 31/7/2007 gerçekleşmiştir. Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA) ise tarihine kadar Bakanlık il/ilçe müdürlüklerine Türkiye’nin buğday üretimini 15.5 milyon ton olarak müracaat edeceklerdir. Yani, o tarihten sonra, tarlalarda açıklamıştır. hasar tespiti yapılacaktır. Ürün hasadı tamamlandıktan Türkiye’nin yıllık buğday tüketimi 18.5 milyon ton sonra hasar tespitinin nasıl yapıldığı ise, tarım tekniği düzeyindedir. Ülkenin doğusunda 225, batısında 175 açısından yanıtlanması mümkün olmayan bir sorudur. kg olan kişi başına buğday tüketimi yanında, un Türkiye’de ve mevcut Hükümete özgü yöntemlerle ihracatı için gerekli olan buğday hammaddesi ve hasar tespiti yapılmış ve 300 milyon dolarlık ödeme tohumluk ihtiyacı, 18.5 milyon ton’luk buğday tüketim gereği hesaplanmıştır. Ancak Bakanlık bütçesinin tablosunun alt kalemlerini oluşturmaktadır. yüzde 95’i seçimden evvel tüketildiği için ödemeler bir Bu çerçevede, 2007 yılında Türkiye’nin buğday arz sonraki yıla sarkmıştır. açığının 2 milyon ton düzeyinde olduğu ortaya Aynı zamanda, son yıllarda gerek organizasyon çıkmaktadır. gerekse işlev açısından sürekli küçültülen, tarım 2007 hasadının kötü geçeceğine ilişkin işaretler uzmanı olmayan yöneticiler tarafından yanlış yönetilen değerlendirildiğinde, üretim düşüklüğü tablosu ziraat TMO, üreticiden 42 – 44 kuruş aralığındaki fiyatlarla, mühendisleri açısından sürpriz olmamıştır. Nitekim ancak 630 bin ton Ziraat Mühendisleri buğday alabilmiştir. Odası, hasat döneminden Artan buğday fiyatlarına paralel olarak un fiyatları da Üretilen yetersiz buğday 5 ay önce, 20 Ocak 2007 artarak 50 kg lık çuvalı 40 YTL’ye ulaştı ve ekmek da aracının – tarihinde yaptığı Basın zamları peşi peşine gelmeye başladı. spekülatörün eline Açıklaması’nda, geçmiş ve hızla buğdayda çimlenme ve pahalılanmaya kardeşlenmenin yetersiz başlamıştır. Böylece olduğunu, 2 milyon ton öncelikle üretici geri dönüşümsüz kayıp kaybederken, kaybetme ortaya çıktığını, her 1 sırası tüketiciye gelmeye milyon ton kaybın başlamıştır. ekonomiye maliyetinin 2007 Sonbaharı’ndan 400 milyon YTL itibaren piyasada buğday olduğunu açıklamıştır. arz açığının hissedilmeye Aynı Basın başlamasıyla Tarım ve Açıklaması’nda, piyasa Köyişleri Bakanlığı regülasyonu için (nihayet) hareketlenmiş gecikmeksizin dışalım ve 25 Eylül 2007 bağlantısı yapılmazsa, tarihinde Toprak ekmek fiyatlarındaki artış Mahsulleri Ofisi’ne sıfır gümrükle 800 bin tonu eğiliminin önlenemeyeceği de ifade edilmiştir. buğday olmak üzere toplam 1 milyon 100 bin tonluk Buna karşılık Tarım ve Köyişleri Bakanı 2 Şubat ithalat görevi verilmiştir. Ancak son beş ayda buğday 2007 tarihinde Radikal Gazetesi’nde çıkan fiyat artışları ABD’de yüzde 109, Fransa yüzde 151, açıklamasında yağışların olmaması nedeniyle Rusya yüzde 204 ve Arjantin’de yüzde 230 oranlarına Türkiye'nin buğdaysız kalıp ekmek sıkıntısı ulaşmıştır. Bu çerçevede, 800 bin tonlık ihalede, ancak yaşayacağına ilişkin açıklamaları 'spekülasyon' olarak 219 bin ton buğday için "makul fiyat" bağlantısı değerlendirmiş ve eklemiştir: "Türkiye'de şu anda bir yapılabilmiştir. İnternet sitesinden edinilen bilgilere kuraklık tehlikesi yok. Kuraklık eylem planı göre, C & F olmak üzere ortalama 390 dolar buğday hazırlıyoruz. Ancak bu bugün için değil 25 yıl sonrası fiyatı makul bulunmuş, bunun üzerindeki fiyatlardan için"… bağlantı yapılmamıştır. Mehmet Mehdi Eker bundan iki ay sonra, 4 Nisan Bunun üzerine, Dünya Ticaret Örgütü’ne kote 2007 tarihinde Şanlıurfa’da İHA’ya yaptığı açıklamada edilen oranlara göre yüzde 180 gümrük vergisi ise, "Şu ana kadar Türkiye'de, bu yıl bir tarımsal uygulanabilen buğdayda vergi 28 Kasım 2007 kuraklık riski yok. Bunu açık ve net söylüyoruz. Bugün tarihinde yüzde 8’e düşürülerek özel sektöre ithalat itibari ile bitkilerin gelişimi, gerek hububatın ve yetkisi tanınmıştır. 23 Şubat 2008 tarihinde ise, Irak’ın gerekse diğer bitkilerin gelişimi normal bir şekilde Kuzey’ine yapılan harekat döneminde ekmeklik devam ediyor. Tarımsal kuraklık riski tehlikesi yoktur. buğday ithalatında vergiyi sıfırlayan Bakanlar Kurulu Bu nedenle bunun üzerinde hiç kimse spekülasyon Kararı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. yapmasın. İnşallah Türkiye'de tarımla ilgili hiçbir Burada, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kendisine problem beklemiyoruz" ifadelerini kullanmıştır. tanınan yetkiyi kullanmayıp, ithalat yetkisinin özel Hasadın başlaması, gerçekleri spekülasyona yer sektöre devredilmesinin nedeninin analizi bırakmayacak şekilde ortaya çıkarmıştır. Türkiye gerekmektedir. Eğer Ziraat Mühendisleri Odası’nın genelinde 19 ayrı üründe toplam 5 milyar YTL ’lik haklı uyarıları "spekülasyon" olarak nitelenmek yerine, tarımsal ürün zararı oluşmuş, bunun 1.7 milyar YTL ’si öngörülü bir kamu yönetimi ve siyaset anlayışı ile buğdayda gerçekleşmiştir. gelecekte mal teslimine dayalı ithalat bağlantısı 4 Nisan 2007 tarihinde "tarımsal kuraklık riski T Ekmek ve buğday zamlarının bedelini yoksul halk ödüyor yapılabilse idi, ton başına 150 $ daha düşük fiyatlarla ithalat realize edilebilecekti. 26 Şubat 2008 tarihinde TMO 100 bin ton’luk bir buğday ithalat bağlantısı daha yapmıştır. Gecikmenin ülkeye toplam faturası ise, en iyimser hesapla, 2 milyon ton * 150 $/ton = 300 milyon dolar olmuştur. Üreticiye ödenen kuraklık zararı tazminatının toplam bedeline eşit olan bu faturanın siyasal sonuçlarını göğüsleyebilmek kolay değildir. O halde en kolay yöntem, işi özel sektöre havale etmektir. Ancak bu tercihin, piyasanın regülasyonu açısından doğurduğu çok ciddi sonuçlar da bulunmaktadır. Öncelikle TMO ithalatında, yurtdışından getirilen buğdayın kapasiteleri ölçüsünde işleyiciye dağıtılması suretiyle, ithal buğday üzerinde oynanabilecek spekülasyonlar önlenebilecek, bunun yanında TMO’nun piyasa regülasyonu için gerekli stoğu oluşturması da mümkün olabilecekti. Günümüz itibariyle toplamda TMO 410 bin ton ithalat bağlantısı yapmış, bunun 285 bin tonu yurtiçi edilmiştir. İthalatın özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi ise, ülkede sorunların sürmesi anlamına gelecektir. Bu çerçevede artan buğday fiyatlarına paralel olarak un fiyatları da artarak 50 kg lık çuvalı 40 YTL ’ye ulaşmış ve ekmek zamları peşi peşine gelmeye başlamıştır. Dünyada buğday talebi, arzın on milyon ton üzerinde ve 613 milyon ton olarak gerçekleşirken, buğday stokları son 30 yılın en düşük düzeyine indi. Aralarında Rusya, Kazakistan ve Arjantin’in bulunduğu ülkeler buğday ihracatını yasaklama yoluna gidiyorlar. Dünya borsalarında buğday fiyatları füze gibi fırlıyor. ABD, buğday ekim alanlarını yüzde 6 artırma yoluna gitti. Türkiye bu çok ciddi kriz sürecini, her zamanki yüzeysel yaklaşımlarla tartışmayı sürdürdü. Uncu – fırıncı kavgası arasında, asıl önem taşıyan yapısal sorunlar görmezden gelindi. Ülkemizde buğday üretiminde verimi etkileyen unsurlar büyük önem taşımaktadır. Adana’da sulanabilen alanlarda arge desteğiyle üretilen buğdayda hektara 8 ton verim alınırken, Adana’ya 2 saat mesafedeki Konya’nın sulanamayan kırsal alanlarında verim 1.5 ton/hektara gerilemektedir. AKP döneminde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılmış, sulama yatırımları yerine, İl Özel İdareleri aracılığıyla kolay oya tahvil edilen yöntemler tercih edilmiştir. Tarımsal çıktı fiyatlarının yerinde saydığı, gübre ve mazot başta olmak üzere girdilerin sürekli pahalılandığı ortamda, üretici 2 milyon hektar alanı işlemekten vazgeçmiştir. Tarımsal araştırmaların işlevsizleştirildiği süreçte, kuraklığa dayanıklı tohumların ıslahı çalışmaları da terk edilmiştir. Bütün bunların yanında, tüm ikazlarımıza rağmen, ABD’de 100 yılı aşkın süredir üreticiyi korumak üzere işleyen Lisanslı Depoculuk (Public Warehouses) Sistemi Türkiye’ye üretici, kamusal finansman ve kamusal depolama özellikleri atılarak transfer edilmiş, yasa çıkalı yıllar olmasına rağmen çalışan bir tek lisanslı depo kurulamamıştır. Bütün bunların yanında, sözkonusu Yasa, TMO’nun depolarının paylaşılmasına yönelik bir açılım için kullanılmaya çalışılmaktadır. Tüm bu yönetim zaafiyetlerine rağmen, Türkiye tahıl üretiminde avantajlı konumdadır. Yağış rejiminin iyi olduğu yıllarda iç tüketimin üstünde bir buğday üretimi gerçekleşebilmektedir. Sulama yatırımlarının yapılması, tarımda arge düzeyinin yükseltilmesi ve TMO’nun yeniden eski günlerde olduğu gibi "üretici dostu" işlevine döndürülmesi durumunda, Türkiye buğdayda sorun yaşamayacaktır. Sürmekte olan idarei maslahat ise, buğdayda gıda güvencesi açısından zor günlere işaret etmektedir. 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle