Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çiçeklerimizi soldurmayalım H. Yalçın KÖKSAL Veteriner Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi içek, doğada bitkilerin çoğalmasını sağlayan bir araç, başka deyişle bitkilerin üreme organlarıdır. Tozlaşma veya böcekler sayesinde üremenin oluşmasını sağlar. Hemen tüm bitkilerin kendisine has yapı ve renkte çiçekleri vardır. Böcekler, rüzgar veya bir başka etki ile etrafa yayılır ve doğada nesillerinin devamlılığı sağlanır. Özetle çiçekler, bitkilerin nesillerinin devamlılığının teminatıdır. Tıpkı insanların nesillerinin devamlılığı için üremeleri ve yavruları vasıtası ile nesillerinin devamlılığının sağlanabildiği gibi. Bitki neslinin devamı için gerekli olan çiçekler, aynı zamanda insanların günlük yaşamlarının da vaz geçilmezidir. Hepimiz zaman zaman hislerimizin anlatımında çiçekleri elçi olarak kullanırız. Yani bir başkasına duyduğumuz aşk, sevgi, saygı, iyi ya da kötü günündeki duygu paylaşımlarında hep çiçekleri kullanırız. Bunların dışında yaşadığımız ortamı güzelleştirmek amacı ile ev ve bahçelerimizde çiçekler sayesinde huzur ve mutluluk duyarız. Çünkü biliriz ki her çiçeğin diliyle anlatamadığı ama onu alan kişinin kulağına fısıldadığı bir hikayesi vardır. Kırmızı gül’ün sevgi ve aşk, beyaz gül’ün saflık ve temizlik, sarı gül’ün ise ayrılıklar üstüne çok anlatacakları vardır. Bunları da ancak çiçeği alan kişi ile paylaşır. Çiçeklerin aynı zamanda afrodizyak etkileri vardır. Bu sayede insanlar çiçeklerle bezeli bir ortamda kendilerini daha mutlu hissederler. Güneş ve toprak çiçekler için vazgeçilemez unsurlardır. Güneş sayesinde fotosentez olayını gerçekleştirerek ortama oksijen yayarlarken, topraktan da yaşamları için gerekli olan mineral ve vitaminleri alırlar. Çiçeklere has tüm bu özellikleri ben çocuklarımıza benzetirim. Onlarda neslimizin devamlılığını sağlayan, onlarda çevremize huzur ve mutluluk saçan ve yine onlarda topluma verebildiğimiz armağanlardır. Nasıl ki çiçeklerin yaşamları için güneş yani aydınlık gerekli ise yavrularımız için de aydınlık bir ortam gerekmektedir. Çocuklarımızda tıpkı çiçekler gibi sevgi ve şefkatle büyür ve gelişirler. Çiçeğin gereksinimi olan vitamin ve mineralin yerini çocuklarımızda iyi bir aile ortamı, birbirine saygılı kişilerden oluşan bir çevre ve iyi bir eğitim alır. Çiçeklerin kökü nasıl ki topraktan beslenirse yavrularımızda yaşadıkları toplum da kök salarak hayatlarını sürdürecekleri için o toplumun koşulları yavrularımızın geleceklerinin belirleyicisi olacaktır. Eğitim son derce önemlidir. Ç Eğitemediğiniz kişiye öğretemezsiniz. İnsan önce eğitim alacak ki, öğrendiği şeyleri toplum koşulları içerisinde değerlendirebilsin. Esasen bu sav gerçek olmasa idi, ilgili Bakanlığın adı Milli Eğitim Bakanlığı değil, Milli Öğretim Bakanlığı olur idi. Nasıl ki dalında rengarenk duran ve çevreye hoş kokular salan bir çiçek, dalından koparılır ya da güneşsiz bir ortamda yaşamaya mecbur bırakıldığında kısa sürede solar ve ölürse, toplumdan koparılan veya aydınlatılamayan yani gerekli eğitim ve öğretim verilemeyen çocuklarımızda solmaya, toplum dışında kalmaya ve giderek topluma kırgın, kızgın ve sorunlu bir hale gelmeye mahkum olurlar. Çiçekler yetiştirildiği her ortamda, özen, sevgi ve ilgi ister, çoğumuz şahit olmuşuzdur ki eşimiz veya annemiz evdeki çiçeklere su verirken onlarla konuşur onları ne kadar çok sevdiklerinden bahseder onları okşayarak ve gerekli bakımlarını ihmal etmeyerek yetiştirirler. Bu davranış canlıya duyulan sevgiden öte saygının ifadesidir. Yavrularımıza da sevgiyi verirken aynı zamanda saygıyı da özümsetmek gerekmektedir.Çocuklarımıza küçük yaşta vereceğimiz en önemli eğitim kendisine ve topluma saygılı olmak olmalıdır. İnsanlarda kimine göre oranı değişen ama tümünde var olan egoizmi en aşağı seviyeye çekmenin yolu, kendisi ile ve çevresi ile barışık olmasından geçer. Çocuklarımıza çevre ile tanıştıkları ilk anlardan itibaren çiçek, hayvan ve çevre sevgisini aşılayabilirsek, ileri yaşlarında hem kendileri ve hem de toplumla barışık nesiller elde etmiş oluruz. Bir çiçek kadar narin ve her an incinmeye hazır olan çocukları korumak ve hırpalanmalarını önlemek birinci görevi olan aile ve toplum her zaman bu görevini gerektiği ölçüde başaramamaktadır. İlmin ve bilimin ışığına en çok ihtiyaçları olduğu ve de algılama, öğrenme yetilerinin en üst seviyede olduğu çağlarda çocukların kafalarının hurafelerle bilim ile alakası olmayan ve çağın gerekleri ile taban tabana zıt fikirlerle doldurulmaya çalışıldığı gerçeği pek çok yerde rastladığımız ve hiç de azımsanmayacak boyutlardadır. Çocuklara bebekliklerinde aile ortamından başlayarak, ana okulları, ilköğretim ve sonraki yaşamlarında güven içinde olduklarını hissettirmek toplumun bütün katmanlarının görevidir. Ancak bu sayede çevrelerine ve topluma güven besleyebilirler. İnsanların üretkenlikleri içinde yaşadıkları topluma duydukları güven ve saygı ile doğru orantılıdır. Sosyal Kurumların bu bağlamda önemli ölçüde reorganizasyona ihtiyacı vardır. Yetiştirme Yurtlarının maddi olanakları artırılarak, buralara sığınmak zorunda kalmış çocuklarımızın da eğitim ve öğretim hakkından sonuna kadar yararlanmaları sağlanarak topluma ve insanlığa faydalı fertler yetiştirmek toplumsal ve kutsal görevdir. Özetle çocuklar bu evrenin konuşan ve düşünen çiçekleridir. Nasıl ki çiçekler güneşsiz yaşayamaz ve solarlarsa, çocuklarımızda sevgi, şefkat ve bilimin aydınlığının dışına çıkarıldığında solmaya mahkumdurlar. Onun için bir kez daha diyorum ki çiçeklerimizi soldurmayalım. OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email tarimhayvancilik@cumhuriyet.com.tr Çatalca’da çeltik yasağı bildirildi. Yaşadığımız topraklarda taban suyu olduğundan dolayı pirinçten başka bir ürün ekme olanağımız yoktur. Konu ile ilgili İSKİ de rapor tuttu. Biz köy halkı olarak kaymakama gittik, ama sözlerimiz dinlenmedi. Çok mağdur durumda kaldık, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Kimse bize yol göstermedi. İlgi bekliyoruz. Ahmet Şimşir B en İstanbul Çatalca ilçesinde yaşıyorum. Ailem de aynı ilçenin Ormanlı köyünde yaşıyor. Geçimimizi çeltik ekerek sağlıyoruz. Ancak, geçtiğimiz günlerde ilçe tarım müdürlüğünden ve Çatalca Kaymakamlığı’ndan gelen yazı ile İstanbul’un soru sorunu nedeniyle çeltik ekiminin yasaklandığı 18