Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 28 MART PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER kökenli bu kelimeler bu insanları daha bilgili ve önemli mi kılıyor?” diye soruyordu. En azından onların öyle sandıkları kesin. Yoksa “ayrıntı” sözcüğüne uğramadan, “teferruat”tan “detay”a, güzelim “cankurtaran” sözcüğünü unutup “ambulance”ye geçer miydik? Hastaneleri “hospital”, pastaneleri “patisseria” yapar mıydık? yşe Gülen’in çok beklettiğim sorularından biri sözcük sonundaki sert ünsüzlerin yumuşaması ile ilgiliydi. (Benden umudu çoktan kesmiştir; ama Ayşe Gülen’in öteki sorularını da önümüzdeki haftalarda yanıtlamaya çalışacağım.) “… ‘sert sessizlerle biten özel adlar, ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında kesme işaretiyle ayrılır ve okunuşta yumuşama olur’ der, 2005 basımı TDK Yazım Kılavuzu. Yani ‘Selçuk’u’, ‘Selçuğu’; ‘Sinop’u’, ‘Sinobu’ şeklinde okuyun, diyor. Oysaki diksiyon kitabında yumuşama olmaz, diyor. Hatta spikerler de yumuşama yapmadan konuşuyorlar. Yani Sinopu, Selçuku diye söylüyorlar. Bu da kafa karışıklığına neden oluyor. Sizce nasıl söylemeliyiz?” TDK Yazım Kılavuzu, 26. basımında da (2009) aynı şeyi, “Tek heceli ‘ak, at, ek, et, göç, ip, kaç, kök, ok, saç, sap, suç, süt, üç” gibi sözcüklerle “ahlak, cumhuriyet, evrak, hukuk, ittifak, sepet, tank, bank” gibi alıntı sözcüklerde tonlulaşma (yumuşama) olmayacağını” söyler. Bunların dışında, “Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri, ünlüyle başlayan bir ek aldığında tonlulaşarak b, c, d, g, ğ’ye dönüşür” der. Spikerler yumuşama yapmadan konuştukları gibi, yıllardır doğrusunun bu olduğunu öğretiyor. Onlar böyle öğrettikçe “Pamuk’u, Irak’ı” sözcükleri, yazıldığı gibi; k sesini yumuşatıp ğ yapmadan okunup söyleniyor. O kadar ki Devlet Bahçeli de “sıcaklığı” yerine “sıcaklıkı” deyiverdi geçenlerde. Dil kumaşı bir yerinden yırtılmayagörsün, o yırtık alıp başını gidiyor böyle. A 1 NİSAN CUMA Gençlerimize, çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığını kazandıramadığımızdan yakınıp dururuz. Yalnızca yakınma bir işe yaramıyor. İstanbul Bağcılar’daki Mahmutbey İlköğretim Okulu’nda, “Niçin olmuyor?” yerine, “Neden olmasın?” diye soran Öğretmen Yusuf Çopur, “Okumayı Seviyoruz” adıyla bir proje başlatmış. Öğrenciler her ayın ilk iki haftası, bir Türk, bir dünya klasiği, sonraki haftalarda da çağdaş bir yazarımızın yapıtını okuyorlar, okudukları kitaplar hakkında yorumlar, değerlendirmeler yapıyorlar; sonra da kitabın yazarını okullarında konuk ediyorlar. Böylece hem özgüven, hem de düşünce üretme ve düşündüğünü ifade etme deneyimi kazanıyorlar. 2008’de bu projeyle AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi’ne başvurmuşlar. Kurum projeyi beğenmiş ve AB ile aralarında bir köprü oluşturmuş. AB tarafından desteklenen proje kapsamında geçen yıl İsveç’ten yazarlar ve öğrenciler gelmiş, öğrenciler ve öğretmenlerle buluşmuş. Uluslararası bir boyut kazanan proje şu anda AB tarafından destekleniyor ve Bağcılar Milli Eğitim Müdürlüğü ARGe birimince yürütülüyormuş. Aynı okulda velileri de kitaba ısındırmak için yürütülen bir proje daha var. “Çay ve kitap” birlikteliğiyle evlere konuk olunuyor, ailenin demlediği çaylar içilirken, seçilen kitabı, herkes kendi okuma hızıyla sessizce okuyor. Bu programa katılan aile sayısı şimdiden yüzü bulmuş. İstenince neler yapılabileceğine ilişkin ne güzel örnekler bunlar… 6 NİSAN ÇARŞAMBA YGS’deki “şifre skandalı” herkesin kafasını allak bullak etti. Olayın altından kimler çıkacak, bu düğüm nasıl çözülecek, şimdilik belli değil. Belli olan konu şu: ÖSYM tarafından düzenlenen her sınavda öğrenci, soru kitapçığı ile birlikte yanıt kâğıdını da teslim ediyor ve sonuçların açıklanmasını bekliyor. Sonuç, beklediği gibi gelmezse suçu kendisinde buluyor. Kamil Karagöz, yıllar önce bu konuya değinen bir yazı yayımlamış. Belki şimdi duyan olur diye yazının bir bölümünü aşağıya alıyorum: “Ülkemizde sayısal loto, şans topu, toto, at yarışı gibi oyunlar oynanır. Oynayan kişiye bir örnek belge verilir. Kimse de ben şu sayıyı tutturdum da karşılığını alamadım, haksızlığa uğradım demez. Alışveriş yaparsın, yazar kasadan belgesi verilir, KDV’si bilinir. Buna karşın binlerce öğrenci sınavlara girer. Doğruyanlış yanıt kâğıdını işaretler ve sınavdaki görevlilere verip sonucu bekler. Sonuçlar açıklanınca çoğu öğrenci düş kırıklığına uğrar. Beklediği sonuç gelmemiştir, ama yapacağı bir şey de yoktur. Çünkü sınavdan sonra kendisine hak arayabileceği bir belge verilmemiştir. (…) Bu öğrencilerin sınavları sayısal loto, toto, at yarışı gibi oyunlardan daha mı önemsiz? Oysa sınavdan çıkarken yanıtlarını almalarına izin verilseydi ya da kendilerine yanıt çizelgesinin bir örneği verilseydi bütün bu kuşkular ve haksızlıklar yok olurdu. Öğrencilere sınav bitiminde neden bir örnek belge verilmez. Ne gibi önemli sakıncaları var? Yetkililerden kamuoyu adına bir açıklama beklemek hakkımızdır sanıyorum.” feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com 31 MART PERŞEMBE A. Tarık Emre’nin anımsattığı bir “yaş” konusu vardı; değinmeyi ertelemiş, sonra da unutmuşum. “Yaşındayım” mı denir, “yaşımdayım” mı? “1970’lerde lise öğrencisiyken edebiyat öğretmenimiz bu tip açıklamalar için, ‘yaşımdayım, yaşımdaydım’ dememizi isterdi” diyor Tarık Bey. Birçok kişi, “20 yaşındaydım, 50 yaşındayım” diyor. Sanırım arka arkaya gelen “m” sesleri, yineleme ya da ses uyumsuzluğu (kakofoni) etkisi doğurduğundan yeğleniyor bu söyleyiş. Doğrusu, “yaşımdayım, yaşımdaydım” olsa gerek. Hazır yanıtı ertelenmiş iletilerden söz etmişken Hasan Çamur’unkine de değineyim. “Bakan düzeyinde insanlar, spikerler, yorumcular, toplumca önemli sayılan pek çok insan ağız birliği etmişçesine ağzımıza ve dilimize çok yakışan ortak kökenli ‘ilgili’ ve ‘ilginç’ sözcükleri yerine Arapça kökenli ‘alakalı’ ve Fransızca kökenli ‘enteresan’ kelimelerini kullanmaya özen gösteriyorlar.” diyordu Hasan Bey. “Söyleniş biçimleri çok çirkin olan yabancı 3 NİSAN PAZAR Bir şiirinde, “siz bakmayın böyle sustuğuma / benim şiirim bağırmaz ki” diyen Tekin Gönenç’in şiirlerinden derlediği bir seçki, “Karanfil Sesleri” adıyla Varlık Yayınları arasında çıktı. Bedriye Korkankormaz’ın, “her şeyin bir sınırı var çocuğum / bir ölmenin bir öğrenmenin yok / yaşı ve sınırı / biz ölüme karşı taşıdık bayrağını / uygarlığın bilimin insanlığın / ve de sevginin” diye sunduğu şiirleri “Yaşamak Çocuğum” adı altında Amargi Yayınları tarafından basıldı. “Anne basit şiirler yazmalıyım / basit dizeler emzirmeli ömrüm” diyen Halim Yazıcı, ad annesi olduğum “Deliceler Aşkına”dan sonra Küçük Taşlar İklimi” (Kanguru Yayınları) ile selamladı okurlarını. BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Serdar Koçak’ın Don Kişot Yayınları tarafından yayınlanan bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından bir alıntı ortaya çıkacaktır. 9 G 10 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 1 K 2 C 3 K 4 I 5 E 6 G 7 A 8 I 11 B 12 C 13 K 14 C 15 C 16 C 17 A 18 K 47 44 62 9 54 24 70 19 F 20 I 21 D 22 I 23 A 24 G 25 C 26 H 27 I 28 C 29 I 53 6 34 55 69 65 30 C 31 K 32 I 33 C 34 G 35 A 36 B 37 J 38 C H. “... Mani Padme Hum” (Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı). 51 26 39 J 40 E 41 I 42 D 43 I 44 G 45 D 46 I 47 G 48 K 49 K I. Baştan savma yazmak. 50 K 51 H 52 E 53 G 54 G 55 G 56 K 57 B 58 A 59 C 32 27 73 43 68 20 29 41 22 46 4 J. Şaşma ve korku anlatan bir ünlem. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. İlk İslam halifesi Ebubekir’in unvanı. 60 J 61 F 62 G 63 D 64 F 65 G 66 D 67 K 68 I 69 G 70 G 71 E 72 J 73 I 74 F 75 B 76 A 77 C 78 K 72 37 60 39 K. “Kış İkindisinin Evinde” ve “Konuştuğumuz Gibi Uzaklara” adlı yapıtları da yaratan yazar. 35 7 76 17 58 23 B. Eski Yunan’da tanınmış ünlü masalcı. E. “... velakin” (ancak bununla beraber). 25 16 30 10 12 33 14 78 18 50 13 49 48 1 31 67 56 3 75 57 36 11 C. “Jamanak gazetesi çıktı mıydı / yaşlı kadınlarla sütyeşili martılar / hanendelere şiir yazan pek eski her kuşak / ve ... ... odunlukta tutsak” (Serdar Koçak’ın Pervazda adlı şiir yapıtından). 5 52 71 40 F. Oğulcuk, embriyon (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 1103. sayının çözümü: A. SIDDIK, B. 15 2 59 38 28 77 D. “... umumiye” (Osmanlı dış borçlarının ve bunu yöneten idarenin adı). 61 19 74 64 G. Duygu Asena’nın bir romanı. 14 43 21 45 66 8 63 AĞRIYINCA, C. BADI HAZAN, D. REDDETME, E. İŞÇİLERİ, F. ANNA KARENİNA, G. LİMNİ, H. TÖVBE, I. IMF, J. ND, K. EĞİLMEZ L. LUDİNGİRRA. Metin: “nemi dudağımda çağlayandı gecenin / kibirli bir zafer narasının / maviden hiddetler takınmış gözleri” NİSAN CUMHURİYET K TAP SAYI 1104 2011 SAYFA 51