04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? çüleri erkek koydu. Onlar kadının ba şını örtmekle kalmadılar, kızı kadını okuldan ve meslekten de uzak tuttular. Tuhaftır, kadının icat ettiği dokuma, kendi iradesinin sınırlandığını ifade etmek için kullanıldı. Neden kadın saçı ve başı örtüldü, bu soruyu sormak lazım. Bilimin olmadığı çağda batıl inanç, büyü geçerliydi. Kadının kırk küsur binyıl önce ipi ve büyüyü bulması ona üstünlük sağladı, icat ettiği iple saçı özdeş tutuldu.. Düşmanı uzaktan bağlama büyüsüyle etkisiz kıldığına inanılan büyücüye saygı duyuldu. Çünkü inanç dizgesinde en güçlü büyüler bağlama, düğüm büyüleriydi. Büyü kadınların elindeki tinsel silahtı. Saçları, ‘büyülü bağlar’ olarak kabul edildi. Erkekler devleti örgütleyince büyüyü kadına yasaklayıp erkeğe serbest bıraktılar, saç yasağı bunun devamıdır. Sümer/ Akad’da ve başka halklarda bunlar uygulandı. NEDEN KADIN SAÇI? Kadının örtülmesi, erkeğin üretim ilişkilerini, denetimini ele geçirmesi ve toplumsal yaşamda üstünlük kurmasıyla başladı diyebilir miyiz? rağı bu ‘prestij’le kolayca ya da zorla ele geçirdiler. Daha önce kadınların örgütlediği ve kadınlar için üreme/ üretim/ aile/ aşk/ büyü konusunda bir eğitim merkezi gibi işlev gören tapınağı yeniden örgütlediler. Rahiplerin sayısı çoğaldı, rahibeler geriledi. Tanrıçanın üretimle ilişkisini bereket büyüsüne indirgediler; kadın artık sınırsız toprakana değildi, tarlayla özdeşti ve ikisi de erkeğin mülkiyetinde görüldü. İşte bu dönemde kadın saçı başı örtülmeye başlandı. Çünkü kadın saçı, inanca göre, büyü nesneleri içinde en önemli büyü nesnesi. Kadınlar kurbanın küçücük bir tasvirini kilden yapıp üzerine saçını doluyordu. Böylece onun ruhunu eline geçirdiğine, denetlediğine inanıyordu. Dünyaca ünlü arkeolog Marija Gimbutas kazılardan çıkan heykelcikleri kitabında (The Language of The Goddess) bir araya getirmiş. Hemen her coğrafyada kadınlar (örtüyle kapanmadan önce) başları üzerinde çok çeşitli büyülü imgeler taşımışlar. Öncelik ise yılanlarda. Çatalhöyük’ün, iki leoparın arasında oturan şişman anatanrıça heykelciğine arkadan bakıldığında tepesine bir yılan doladığı görülüyor. Sarığın esin kaynağı sel kültür yaşantısının sonucudur" diyor. Kadın saçının olağanüstü yaptırım gücü olduğuna inanıldığı için, saç, büyünün en önemli malzemesiydi. Bunlar batıl inançtı. Simgeleri binlerce yıl sürdü. Erkekler bu uygulamalara yine batıl inançla ‘kadının başını örterek/ bağlayarak’ yanıt verdiler. Saça getirilen yasağın arka planında binlerce yıllık geçmişin erkekleri tehdit eden ürkütücü hayalleri var. Bunun en iyi ilacı bilgilenmek, bilinçlenmektir. Sizin savınıza göre, örtülü kadın başı erkek için ortak bilinçdışında, bir zamanlar büyülü bağları ve saçlarıyla korku saçan kadın gücünün bağlanması ve denetlenmesi anlamını taşıyordu. Evet, erkekler kadınların binlerce yıl saçlarıyla yaptıkları büyülerin odağında yer alan ve erkekler için tehdit oluşturan saçı görmek istemediler, üzerini bezle örttüler. Bu da bir tür bağlama büyüsüdür. Neden bağlama büyüsüdür? Sümer ilahilerinde büyülü bağların uzaktan çözülmesi ve kurbanın kurtulması için yapılan ayinlere baktığımızda simgesel birtakım örtülerin teker teker kaldırıldığını ve bir soğanın kabuğunun soyulduğunu, iplerin çözüldüğü düşünmek ile kadın saçını kapatmayı düşünmek aynıdır. Bu, 5 binyıl önceki Sümer mitolojisinde genç kral Marduk’un ninesi büyük tanrıçayı öldürdükten sonra, sevincinden üstüne çıkıp tepinme benzeri hareketler yapmasından farksız bir duyumsamadır. Bu açıklamanız bence ikna edici, ama şöyle bir tehlike de yok mu: İnsanları, "Erkekler kadınların gövdesini, saçını başını örtmekte haklılar" düşüncesine götürmez mi? İyi ki bu soruyu sordunuz, çok doğru bir soru, ama on binyıl, beş binyıl ya da iki binyıl önce inançtan bağımsız bilgi yoktu, kadınlar hastalığa, afete, kötü cinlere(!) karşı büyüyle korunacaklarına inandılar, erkekleri de inandırdılar. Bugün bilim var. Gerçeklerle, yani batıl inançların etkileriyle, imgeleriyle yüzleşmeliyiz. Onlarla ödün vermeden savaşmalıyız. Bakın, çoktanrılı dönemde başlayan bir kör inancın (büyü ve saç yasağı) etkisi bir açı gibi gitgide büyüdü ve ‘Bilgi Çağı’nda bile Türkiye için en kötü tuzak, en büyük tehdit haline gelebildi. Eğitimimiz Atatürk’ün yolundan, akla dayanmaktan uzaklaşınca ‘binlerce yıllık yanlış’ yeniden hortladı. Siyaset bunu kışkırttı. Günümüzdeki kadınlar neden binlerce yıl önceki hemcinslerinin yaptıkları büyüler yüzünden bedel ödesinler, örtülsünler? Hıristiyanlar binlerce kadını ortaçağda yaktı, kadınların cadı diye yakılmasının bedelini günümüzdeki Avrupalı erkekler mi ödemeli? Bunlar devam edebilir mi? Kaldı ki örtünün altında entrika çok daha fazladır. SAÇ BÜYÜLERİ Binlerce yıl önceki saç büyülerinin insanların ortak belleğinde ya da bilinçdışında korkutucu bir imge olarak sürdüğünü söylüyorsunuz. Bu ne kadar mümkündür? Tabii bunları kitabımda kanıtlar göstererek genişçe açıkladım. Dünyanın birçok yerinde yürütülen bir araştırma için insanlara en çok hangi hayvandan korktukları soruluyor. Verilen cevap büyük çoğunlukla ‘yılan’. Üniversiteli kız öğrenciye neden saçını örttüğü sorulunca yanıtı "Saçımın bir telini gösterirsem, öte dünyada yılan olur beni sokar" oluyor. Biz yılan saçlı kadın diye sadece Medusa’yı biliyoruz, ama her coğrafyada, Türklerin mitlerinde de yılan saçlı kadınlar var. Folklora, edebiyata dayanarak bu imgelerin sürdüğünü kitabımda gösterdim. Özellikle Divan şiirinde "Güzelin zülfü"nün âşıklar için darağacının ipi, yılan, erkeği avlayan kement, hançer olduğunu anlatan şiirlerden pek çok örnek verdim. Çünkü Divan şiirindeki ‘Güzel’ eski aşk ve savaş tanrıçasının uzantısıdır. Ortak bellekteki imgeler yok olmuyor, biçim değiştirerek sürüyor. Nerede derseniz, bilinçdışında, rüyalarda, folklorda, sanat eserlerinde sürüyorlar. Bu imgeler tamamen yok olursa insanı anlatan sanatın ufku daralır, eğretileme, yaratıcılık yok olur. Bu imgeler artık sanatın ve bilimin konuları olmalıdır, gerçek yaşamın değil. Oysa bizde yaşamda var, sanatta, bilimde kadın saçı yok. Bu çalışmayı (s)imgeler açısından karşılaştırmalı biçimde yaptım. Yani birçok halkın diline, mitolojisine, arkeolojisine, kültür tarihine, folkloruna bakarak oluşturdum. * Kadın Saçı, Büyü ve ‘Türban’/ Yıldız Cıbıroğlu/ Payel Yayınevi, İstanbul, 2004/207 s. KİTAP SAYI 895 Solda: İngiliz heykelci Audrey Flack’in bir yapıtı. Ortak bllindışına atılan arkaik imgelerin sanatsal ifadelerde ortaya çıkması ttoplum sağlığı için gereklidir. Sağda: Kutsal evlenme töreninde rahip/kralın çarşaflı rahibeyi kutsadığı düşünülen kabartma. Kadının ezikliği ve bir tel saçını bile göstermeyen çarşafı dikkat çekici. Hitit, İÖ. 16. yy. Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Ortaya çıkan bir olgunun birden fazla nedenleri vardır. Ben kitabımda neden kadın saçının seçildiğini anlamak için, saçın üzerinde taşınan (s)imgelerin peşine düştüm. Hiç ele alınmayanı anlamaya çalıştım. Saç imgesinin çok korkutucu ya da gönendirici imler ve simgelerle bir araya gelmesi, kadının saçı başı üzerinde büyülü olduğuna inanılan nesneler taşıyarak hem korkunç hem de koruyucu ve cömert tanrıça karakterine bürünmesi, onun bu iddialarda bulunurken nelerden güç aldığını aramaya götürdü beni. Bu gücü yalnızca doğurganlığından alması yetmezdi. Onun dışında nedenler vardı: birçok bilimsel veriye dayanarak üretimi, ilk dev buluşları kadınların başlattığı kabul ediliyor. Kadınların avantajlı durumu erkeklerin devleti birçok alanda örgütlemesine dek sürdü. Erkekler orduyu oluşturup av tecrübelerini savaşa taşıyınca, madeni silahlar yapınca ve yağmaya dayalı savaşları kazanınca güçlendiler. Kendi yurtlarındaki ambarları, çalışanları, topSAYFA 8 budur. Anadolu’da 8 binyıl öncesinden başlayan kadın saçıyla yılan ilişkilendirmesi binlerce yıl sürüyor. Karagöz figürlerinde bile yılan saçlı kadınlar cadı kimliğinde karşımıza çıkarlar. Üst Paleolitik Çağ’dan başlayıp Tunç Çağı’nda da devam eden tanrıça heykelciklerindeki kadınların saçı başı üzerinde bitki dalları, çiçekler, balta, boynuz, kozmik yumurta, Ay ya da Güneş küresi, gök kubbenin örneği bir yarım küre, hilal, dilimli ışıklarıyla Güneş, ağ, su / süt çömleği, ilk türban (alttan saçlar sarkıyor), kule, mezar, hatta fallus imgesine rastlıyoruz. Bunların dışında domuz, köpek, kedi, kurbağa, balık, yılan, kirpi, ayı, kuş, kaz, arı başlı, çift başlı, üç başlı (örneğin tanrıça Hekate) tanrıçalar; başı zambak/ lale, V biçiminde olanlar var. Ama en dehşet vereni yılan saçlı tanrıçalar. Lacan’a dayanarak Saffet Murat Tura, "Bilinçdışı ilk olarak simgelerden oluşur. Çünkü simgeselleşmemiş bir düşünce düşünülemez. İkinci olarak da bilinçdışı tamamen simge nü görüyoruz. Bunlar yapılırken bir yandan da tılsımlı sözler/ dualar okunuyordu. Çünkü inanca göre büyücü, kurbanın tasvirini bağlamış ya da örtmüş, kurbanı uzaktan kendi iradesine baş eğdirmişti. Şimdi ise büyünün bozulması için tersi bir işlem uygulanıyordu. Demek ki bilerek Asur’da kadınların başı (yasayla) örtülmüştü. Çünkü onlar hâlâ tanrıçaya bağlı kadınlardı, tanrıçanın rahibelerinin artık devlet tarafından denetlendiği, tanrıçanın öneminin azaldığı bu şekilde ilan ediliyordu. Kadınerkek aşkının, cinselliğinin denetimi aşk tanrıçasının elinde olduğuna göre, erkeğin cinsel iktidarını uzaktan bağlama büyüsü tanrıça dinlerinden ve rahibelerinden çıkmış olmalı. Kurban (yani erkek) büyüye inanmasa zarar görmeyecek, ne var ki insanlar inandıkları için ruhsal çöküntü yaşayabiliyorlardı. İşte, kadın başının bağlanmasını erkekler "Artık bize bir zarar veremezler" biçiminde kavradılar. Pandora’nın kutusunun asla açılmamasını CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle