Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Korutürk’lü Yıllarım/ Erdil K. Akay/ Erko Basım Yayın/ 204 s. 7 Ekim 197630 Haziran 1980 tarihlerinde Cumhurbaşkanı Fahri S. Korutürk’ün ve Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil’in Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapan emekli diplomat Erdil K. Akay, bu kitabında, görevi sırasında tuttuğu ajandalardan, toplantı özetlerinden, kendisine iletilen notlardan, tutanaklardan ve ayrıca Ali Baransel’in derlemiş olduğu Korutürk’e ait ‘Söylev ve Demeçleri’nden yararlanmış. 41 Kadın 41 Öykü/ Sedef Kabaş/ Doğan Kitap/ 306 s. Çelikten sağlam pamuktan hafif, ince yumuşak ışıltılı ve değerlidir ipek… Tıpkı kadınlar gibi… Kadınlar da görünümlerinin aksine şaşırtıcı derecede sağlam ve dayanıklıdırlar. İşte bu kitap, başarıyı ipekten dokuyan kadınların hikâyesi. Sedef Kabaş, iş, siyaset, basın, televizyon, reklam, halkla ilişkiler, müzik, edebiyat, sinema, tiyatro, bale, moda, bilim dünyasında azimle, cesaretle, sabırla başarı yolunu kat etmiş 41 kadının yolculuğuna ışık tutuyor bu kitapta. XXI. yüzyıl Türkiyesi’nde, kadınlar hâlâ okumuyor ya da okutulmuyor: Okuma yazma bilmeyen kadın sayısı 4 milyon 625 bin, Norveç’in toplam nüfusundan daha fazla. XXI. yüzyıl Türkiyesi’nde, kadınlar hâlâ çalışmıyor ya da çalıştırılmıyor: 13 milyon kadın, sadece “ev işleriyle” meşgul, İsveç ve Finlandiya nüfusunun toplamından daha fazla. XXI. yüzyıl Türkiyesi’nde, kadınlar hâlâ baskı görüyor, dövülüyor ve hatta öldürülüyor: Son 5 yılda 1806 kadın töre cinayetine kurban gitti, her gün 1 kadın töre adına katledildi. Türkiye’de başarıya giden yol kadınlar için çok daha uzun, dönemeçli ve engebeli. Sedef Kabaş bu engebeli yolu aşan Türkiye kadınlarının verdiği başarı mücadelelerini okuyucusuyla paylaşıyor. Rus Devlet Arşivlerinden 100 Belgede Ermeni Meselesi/ Mehmet Perinçek/ Doğan Kitap/ 228 s. lıkçılarını daha savaş öncesinde silahlandıranlar kimlerdi? Bu kitap Rus arşivleri, dönemin diğer Rus ve Ermeni kaynaklarıyla birlikte Ermeni meselesine ve soykırım iddialarına ışık tutuyor. Sözcükbilime Giriş/ V. Doğan Günay/ Multilingual Yayınları/ 312 s. “Bilim terimle yapılır. Her bilimin kendi üstdili vardır. Türkiye’deki dilbilim ve altdallarının belli bir geçmişi vardır ve bu alanda belli bir terim birikimi gelişti. Ama dünyada bilim ilerlediğine göre yeni terimlerin çıkması kaçınılmazdır. Bizim yararlandığımız kaynakların çoğunluğu Fransızca olduğundan, kavram kargaşasına yol açmamak için Türkçe terimleri Fransızca denkleriyle birlikte verdik.” Bu çalışmada, bir dilin temel taşları olan sözcükler ele alınıyor. Öteki Dilde Var Olmak/ Dr. Mehmet Hakkı Suçin/ Multilingual Yayınları/ 222 s. Bu çalışma, sözlük ve kalıplaşmış ifadeler düzeyinde genelde kaynak dil ve hedef dil arasında, özelde ise ArapçaTürkçe ve TürkçeArapça çeviride karşılaşılan eşdeğerlik sorunlarını ve bu sorunları çözmek için izlenebilecek stratejileri ele alan betimsel bir araştırma niteliği taşıyor. Bir Kadın Diplomatın Anıları/ Hüner Tuncer/ Logos Yayınları/ 144 s. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda 20 yıl diplomat olarak görev yapan Doç. Dr. Hüner Tuncer’in kaleme aldığı anıları, bir kadın diplomatın diplomasi mesleğine bakış açısını yansıtması ve bu meslekte karşı karşıya kaldığı güçlükleri dile getirmesi açısından önem taşıyor. Doç. Dr. Hüner Tuncer, kitabına ilişkin düşüncelerini şöyle özetliyor: “Anılarımı yazarken, mesleğimin icabı yerine getirmiş olduğum siyasal etkinliklerden hiç söz etmedim. Galiba burada ‘sefaretname’ uygulamasını gerçekleştiren Osmanlı elçilerini kendime örnek aldım, Osmanlı elçileri, sefaretnamelerinde, siyasal etkinliklerinden hiç söz etmezlerdi, çünkü bunları devlet gizi sayarlardı. Sefaretnamelerde, Osmanlı elçilerinin, genellikle, gönderildikleri ülkelere gidiş ve dönüş yollarında konakladıkları kabul törenlerini, gittikleri ülkelerin âdet ve geleneklerini ve kendilerine uygulanan protokol yöntem ve kurallarını ayrıntılarıyla kaleme aldıkları görülmüştür. Ben de, anılarımda, bir Türk kadın diplomatın atandığı ülkelere ilişkin iz lenimlerini, başından geçen ve ilginç olarak nitelendirebileceği olayları ve çalışma ortamında karşı karşıya kaldığı sorunları gerçekçi bir bakış açısıyla dile getirmeye çalıştım.” Gecelerin En Güzeli/ Ömer F. Oyal/ Literatür Yayıncılık/ 400 s. “Benim adım Caday. Kutsal bir taşım ben. Zaman içinde elden ele dolaşıp, insanların yaşamlarına girdim, bazen de kaderlerine yön verdim. Bunlardan biri de evli ve bir çocuk babası Cemal’di. Eski bir solcu olan bu adamın hayatı bir gün servisle işe giderken değişti. Belki de tekdüze hayatı biraz renklendi demeliyim. Benim adımı sayıklar oldu bilmediği bir dilde ve bir kayın ormanının dalları tüm vücudunu sarıyormuş hissine kapılıyordu durduk yerde. Şaşırdı, korktu, bir anlam veremedi tüm olanlara. Çözüm yolu ararken işinden, eşinden, çocuğundan uzaklaştı. Yasak bir ilişkinin eşiğinde, bambaşka biri oluvermişti. Bu başkalaşım, gündüz düşleri ve sayıklamalar, üniversite yıllarından tanıdığı eski bir ülkücü olan Osman’la Cemal’in yollarının kesişmesine neden oldu. Bundan sonra da onun hikâyesiyle benimki iç içe geçti, birlikte gelişmeye başladı...” Ömer F. Oyal, kutsal bir taş ve Caday’la birlikte farklı hayatların içine, tarih içinde birçok serüvene doğru sürüklüyor okuyucuyu. İlkçağ Felsefesi Tarihi/ Ahmet Cevizci/ Asa Kitabevi/ 528 s. Felsefe tarihinin, bu ilk ve en yaratıcı dönemini sistematik ve sınıflayıcı bir biçimde ele alan kitap, sırasıyla Sokrates öncesi Doğa felsefesini (Milet Okulu, Pythagorasçılar, Elea Okulu, Herakleitos ve Plüralistleri), Sokrates ve Sofistlerin insan üzerine felsefesini, Platon ve Aristoteles’in geniş kapsamlı sistemlerini ve nihayet Helenistik dönemin dört önemli felsefe okulunu (Epikürosçuluk, Stoacılık, Şüphecilik ve Yeni Platonculuk) tanıtıyor. Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları (İki Cilt)/ Yapım Koordinatörü: Gökmen Yalçın/ Kitap Yayınevi/ 1112 s. Çok çeşitli canlı türlerinin yaşadığı bir alan düşünün. Burada her tür, sağlıklı topluluklar halinde ve yaşam döngülerini sürdürebilecek karşılıklı bağımlılık ilişkileri içinde yaşar. Böyle bir alanın korunması, yani doğal özelliklerinin bozulmadan saklanması, burada yaşayan türlerin geleceği için hayati önemdedir. “Önemli Doğa Alanı” (ÖDA) kavramı doğadaki canlı türlerinin nesillerini sürdürebilmeleri için özel önem taşıyan coğrafyaları tanımlar. Bu kitap Türkiye’nin önemli doğa alanlarının bir envanteri ve 305 “Önemli Doğa Alanı”nı kapsıyor. Marmara Bölgesi’nde 32, Ege Bölgesi’nde 34, Akdeniz Böl ? SAYFA 33 Bugün Türkleri soykırımla suçlayanlar, bir zamanlar Osmanlı’yı parçalama planları yapanlar mı? Ne oldu milleti sadıka olarak adlandırılan, darphanenin, baruthanenin emanet edildiği Ermenilere? Çarlık Rusyası’nın, İlgiltere’nin ve Fransa’nın bu trajedideki rolü ne? Başrol oyuncuları bu büyük sömürgeci devletler mi? Rumlar gibi Ermeniler de piyon mu? Ermeni ayrıCUMHURİYET KİTAP SAYI 895