02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 L 2 M 3 H 4 A 5 C 6 M 7 L 8 İLKER MUMCUOĞLU K 9 I 10 F 11 M 12 K 13 B 14 M 15 L 16 M 17 E 18 E 19 E 20 B 21 K 22 I 23 E 24 G 25 J 26 B 27 E 28 L 29 B 30 J 31 G 32 M 33 C 34 B 35 J 36 L 37 D 38 M 39 L 40 L 41 M Feyza HEPÇİLİNGİRLER 21 Ocak Cumartesi iir en iyi sağaltıcıdır. Keyfinin yerinde olmadığı zaman, alır insanı, bir başka dünyaya götürür, gezdirir orada; yeniler, iyileştirir; geri getirir. Dönüşte bir bakarsınız ki canınızı sıkan o şey neyse uzaklaşmış sizden; çünkü siz dağlarda dolaşıp, akan sularda yunup yıkanıp gelmişsiniz geri: “şair bu aşkı da / mı dağda buldun / açan gülün / yaprağına döküldün / akan suyun / kucağına soyundun...” Ahmet Uysal, şiir kitabının adını “Şiirtüven” (İmbat Yayınevi, 2006) koymuş. Balıkesir doğumlu bir şair olarak Edremitli hemşerisi Mustafa Seyit Sutüven’in soyadından esinlenmiş olmalı. “Gazel nedir, hangi dili konuşur görürsün / kim gazel yazar, onu kim bulmuştur görürsün / âşık değilsen eğer, iş olsun diye / seviyorsan aşk mendili buruşur görürsün” gibi, gazel tarzında yazdığı şiirleri de var; ama asıl şiiri bunlar değil. Kitabın arkasına da aldığı “Ülkemsin” gibi olanlar: “neyim olsan azdır, ülkemsin, / datça dağ yolum dolambaçlı / dudağımın gümüldür mührü, / dil/yazmalı anadilimsin / ham ipeğe benzeyen sevgili” Türkçe Günlükleri yaşlı erkeklere, dindardan kuşkucuya, çeşitli çevrelerden çeşitli tiplerin serüvenleri anlatılmış. Öykülerin sonuna nokta niyetine şiir koyan yazarın çok da özenli bir dili var. 42 L 43 B 44 L 45 J 46 H 47 L 48 C 49 J 50 J 51 J 52 L 53 G 54 B 55 D 56 C 57 M 58 L 59 J 60 D 61 M 62 L H Ş 63 M 64 I 65 L 66 D 67 A 68 F 69 M 70 H 71 I 72 A 73 M 25 Ocak Perşembe 74 L 75 H 76 M 77 A 78 J 79 C 80 A 81 J 82 H Y Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını ve "Burada Günışığı Türk" adlı şiir yapıtının yayımlandığı yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir yapıtından bir alıntı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Knut Hamsun’ın bir romanı. 80 4 77 72 67 B. "Böyle Buyurdu...” (Nietzsche’nin bir yapıtı). 34 26 20 43 54 29 13 C. Mehmet Rauf un bir romanı. 56 48 79 33 5 D. "... Koçibey" (tanınmış otomobil yarışçısı). 60 66 55 37 E. İyon. 18 19 27 23 17 F. Gümüşün simgesi. 68 10 G. Müslüman ülkelerde yaşayan Yunan asıllı kimse. 53 31 24 H. "... biz olalım bu sokakların/ ve hiç durmadan yağmur yağsın/ Biz gürültüsüz sözcükler bulalım/ sarmaşıklar fısıldaşsın yine/ Gidersek birlikte gideriz/ yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen" (Ahmet Telli’nin "Belki Yine Gelirim"inden). 75 3 82 46 70 I. Damdan dama atlarken düşüp ölen Lale Devri şairi (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 64 22 9 J. "Yanıyor gölgesi/ zeytinin/ Denizde buğu/ kayalarda kızışan/ yel/ çatırdıyor/ Öğle uykusundasın/ serin memelerin/ serin karnın/ baldırların/ Yaz/ Gövdenin baharındayım" diyen şair. 51 35 25 59 45 30 49 81 78 50 K. İstanbul’daki bir üniversite. 8 12 21 L. "... ... ... Yirmi yıldır görmediğim bu kasaba, düşümde artık bir serap gibiydi. Birçok yeri unutulan, eski, uzak bir rüya gibi oldu. O zaman genç bir yüzbaşı olan babamla her zaman önünden geçtiğimiz Çarşı Camii’ni, karşısındaki küçük, harap şadırvanı, içinde binlerce kereste tomruğu yüzen nehirciği, bazen yıkanmaya gittiğimiz sıcak sulu hamamın derin havuzunu şimdi hatırlamaya çalışıyorum. Ama beyaz bir unutuş önüme yığılır. Renkleri siler, şekilleri kaybeder. " (Ömer Seyfettin). 15 39 40 1 52 62 42 36 58 44 65 28 7 74 47 71 M. Çok sıkıntıda olma. 14 69 11 76 6 57 61 41 23 Ocak Salı P azar sabahı Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin üyeleriyle yaygın biçimde “branç” (brunch) denen; oysa “kuşluk” diye pek güzel bir Türkçe karşılığı olan geç kahvaltıda buluştuktan ve söyleştikten sonra İzmir’e uçtum. “Brunch” sözcüğü, kahvaltı anlamındaki “breakfast” ile öğle yemeği demek olan “lunch” sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş; tam uydurma bir sözcük. Bizde olsa, “Uydurukça bu!” diye nasıl da gülerler söyleyene! İzmir Özel Saint Joseph Fransız Lisesi, “Kitap Haftası ve Okuma Günleri”nin yedincisini düzenlemiş bu yıl; beni de onur konuğu olarak çağırmış. Gitmemek olur mu hiç! Yaşamımın en büyük bölümü, bütün gençlik dönemim İzmir’de geçti. Bu yüzden, İzmir’de doğmamış olmama karşın kendimi İzmirli de sayarım; sağ olsunlar İzmirliler de beni kendilerinden ayırmazlar. Yedi yıldır İzmir’deki özel okulların ve devlet okullarının katılımıyla yapılan bu etkinlikte, en yeni kitaplardan bir demet seçiliyor. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından okunuyor bu kitaplar; her üç grup tarafından ayrı ayrı değerlendiriliyor. Kimi zaman farklılaşıyor seçimler, kimi zaman aynı yazarda ve aynı yapıtta birleşiliyor. Sonrasında o yazarla / yazarlarla buluşmalar gelmekte. Herkes hoşnut durumdan. Yazarlar, kitapları son derece dikkatli gözler tarafından okunduğundan, okur konumundaki öğrenci, öğretmen ve veliler de üzerinde konuşacakları ortak bir edebiyat zeminine kavuşmuş olmaktan... anıtlayamadığım mektuplar sabırla bekliyor masamın üzerinde. Biri de Mahir Uzunosmanoğlu’nun mektubu. “Seçme ya da tercih hakkının kullanılamadığı bir ‘ev’den” yazmış. Yani? Anlaşılmıştır: Cezaevinden. Bu durumda, bulunduğu ortama en uygun arkadaşın radyo olması doğal. Ancak, TRT kısaltması Te Re Te diye okunurken FM’nin niye Fe Me diye değil de eF eM diye okunduğuna, kendi tabiriyle “kafayı takmış” durumda. Bir buçuk yıl boyunca TRT’nin bu radyosunda her hafta konuşmuş; ama bu soruyu bir türlü soramamıştım. Hay sen çok yaşa Mahir Uzunosmanoğlu! Arkana gizlenip rahat rahat sesleneceğim şimdi: Kısaltmanın hangi dilde yapıldığı önemli değildir. Hangi dilde kullanıldığı önemlidir. Kullanıldığı dilde o harfler (harf olarak, tek başlarınayken) nasıl okunuyorsa kısaltmada da öyle okunur. Kuralımız budur. Zaten hangi kısaltmanın hangi dilde yapıldığını bilmemiz her zaman olanaklı değildir. Hangi dilde yapılmış olursa olsun İngilizceye göre okumak da onurlu bir davranış değildir. 26 Ocak Cuma D ün EğitimSen 2 No’lu şubede konuşma, bugün Teknoloji Televizyonunda Şefik Asan ve Yusuf Çotuksöken’in programları için iki ayrı çekim, yarın Gülten Dayıoğlu Vakfı’nın Danışma Kurulu toplantısı. “Nasıl yetişiyorsun” diyenler haklı mı ne! Nasıl yetişiyorum gerçekten? Öğretmenler benim “Tanrıkadın” romanımı okumuşlar, o roman üzerine söyleştik. Bir de yalnız öğretmenlerden alabileceğim kimi bilgiler vardı. Onların bana sorduğu kadar ben de onlara sordum. TV programları Türkçeyle ilgiliydi. Danışma Kurulu toplantısı ise çocuk edebiyatı ile ilgili olacak. 28 Ocak Pazar G K ülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı, ilk ödülünü çocuk romanı dalında verecek. Yapıtların 31 Aralık 2007 tarihine kadar gönderilebileceği yarışmanın sonucu 23 Nisan 2008’de duyurulacak. Ödülün verilme tarihi 15 Mayıs 2008. Bu ilk ödülün parasal karşılığı 8000 YTL. 30 Ocak Salı ızın adı Ela’ymış. Şarkı yarışmasında jüriyle atışmış mı ne! Çok önemli ya, anahaber bülteninde de verdiler atışmayı, hem de aynı görüntüleri birkaç kez döndürerek. Görüntülerin üstüne konuşan dış ses, kızın adını ısrarla “ena”, “era” der gibi söyledi hep; a’yı uzatmadan, hatta olabildiğince kısa keserek. Çapraz bulmacalarda, “bir göz rengi” diye sorulan “ela” bu. Bu sözcüğü “ena”, “era” gibi söylemek, Türkçe bilmiyor olmakla açıklanabilir ancak; başka açıklaması da olmaz. ? [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. 24 Ocak Çarşamba 63 73 38 2 32 16 M. 885. sayının çözümü: A. YÜZ LİRAYA, B. ÜRGÜP, C. CUŞİŞ, D. EKOL, E. LM, F. KAĞIZMANLI, G. AHMED, H. YEŞİM, I. IRIPLARIN ÇALKANTISINDA, J. ROGER MOORE, K. AYET, L. NUBUK. Şiir: “güneş henüz yok, ıslak gün/ nemli toprak bulaşıyor paçalarına/ aldırmıyorum nicedir uzaklaştığım yere” Necati Ülgen’in öykü kitabı “Altı Dokuzluk Hayatlar”, kapağı baştan sona kaplayan, ters basılmış yüz fotoğraflarıyla dile getirdiklerini, “Sunuş” yazısında yazarının ağzından da söylüyor: “Elinizdeki kitap, belleğimin deklanşörüne basıp kopyaladığım sizli karelerle dolu.” Gerçekten yaşam fotoğraflarından oluşmuş bir albüm gibi kitap. Kırsal kesimden büyük kentlere, öğrenciden memura, genç ve güzel kadınlardan CUMHURİYET KİTAP SAYI 886 SAYFA 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle