02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Sevgi Özel'i romanları, öyküleri ve romanlarının yanı sıra Türk dili üzerine çalışmalarından da anımsıyoruz. Şu anda da Dil Derneği'nin başkanlığını yapıyor. Belgesel tatlar taşıyan yeni romanı 'Yıldızlar mı Suçluydu?', belleğimize kazınmış olan 1999 depremi ve çevresinde örülmüş bir roman. Özel'le bu yeni romanını konuştuk. İtalyan yazar Cesare Pavese Torino’ya yakın bir köyde doğdu. Oradaki çiftlikte çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdi. Babası ölünce ailesiyle birlikte kente taşındı. Köye her zaman bir özlem duydu ve romanlarında sıkça köyden söz etti. Kentin karmaşasından kurtulmak için köye sığındı sık sık. Siyasal anlayışında bir antifaşistti ve bu nedenle bir yıl tutukevinde yatmıştı.İyi bir yazarlık kariyeri varken 26 Ağustos 1950 günü uyku hapı alarak bir otel odasında intihar etti.Yalnızlıkların ve bunalımların adamıydı Pavese. Prof. Dr. Necdet Adabağ yapıtlarından hareketle Pavese'nin yalnızlığını ve bunalımlarını anlatıyor. Yazın yaşamında 30 yılını yaşayan Ahmet Erhan bu nedenle 'Buz Üstünde Yürür Gibi' adını taşıyan bir seçme şiirler kitabı yayımladı. Bu kitapla ilgili bir yazı var sayfalarımızda. Bu vesileyle 8 Şubat'ta (bugün) doğan Erhan'ındoğum gününü kutluyoruz. Mario Levi, 'İstanbul Bir Masaldı' adını taşıyan romanının yeni baskısı nedeniyle bir kez daha gündeme geldi. İstanbul'un bilmediğimiz bir yüzünü Levi'nin kaleminde okumanın keyfi bambaşka. Levi ile bu romanını konuştuk. Bol kitaplı günler... Y TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] aşamöyküsü alanında kuramsal çalışmaların repertuvarı son çeyrek yüzyıl içinde alabildiğine geliştiyse, bunda en büyük pay araştırmacı Philippe Lejeune’dedir. Özyaşamöykü, yaşamöykü, günlük gibi yazı türlerine odaklanarak başlayan bu serüven, zamanla her türden "kayıt" tutanaklarına yöneldi. Bir aşamadan sonra "kişisel tarih"in sınırlarından taşıldığı biliniyor: Artık kurum ve kuruluşların kayıtları da o gözle taranıyor. Lejeune, bir de dernek kurmuş bu bağlamda: "Rousseau’nun Hatası", düşünürün yaşamöyküsü alanındaki öncülüğüyle ilintili bir vaftiz etme biçimi olsa gerek; derneğin aynı adla yayımlanan, her sayısını bir dosya konusuna ayıran dergisiyle 2005 yılı Şubat ayında tanıştığımda yüzümü bir gülümsemenin kapladığını saklayacak değilim: Dosya konusu "Para"ydı, Kitaplık dergisinin 31. sayısının (Kış 1998) dosya başlığı "Yazar ve Para(lanmak)" olduğu için pek bir keyiflenmiştim; dahası, bizim hazırladığımız sayının içeriği kesinkes daha doyurucuydu, yerli yabancı çok sayıda tanık metne de yer açmıştık. Konu edebiyatın çerçevesine girdiğinde, "para"nın varlığı tedirgin edebilir kimi okurları, "ulvi" bir düzleme "süfli kaygıların taşınmasını yadırgayanlar çıkabilir. Birincisi, ender görülür zengin yazarlar (Roussel, Larbaud, vb.), çoğunluk geçim sıkıntısı çekmiştir. Böyle olunca da, mektuptan günlüğe, özyaşamöyküden denemeye, ikide bir yakınmalarla karşılaşılır. İkincisi, ekonomik çerçeve, özellikle anlatı ürünlerinde sık sık kendini dayatan bir olgudur. Eco ve arkadaşlarının, Ulysses’de ne kadar para harcandığını inceleyerek eğlendiklerine değinmiştim; ne ki, akça sorunlarının sayfalar arasında dolaştığı tek roman sayılamaz Joyce’unki, kayda değer bir inceleme alanıdır bu. "Para"nın kurbanı yazar figürü, Balzac’tan Musil’e, hem de kendi kalem(ler)inden, aktarılmıştır. Öteki kutapta, bir tomar kâğıt parayla gezmeden edemeyen Sartre’ın "hal"i çıkar karşımıza. Sorunu kişisellikten soyarak kurcalayanların başında, Foucault’nun gözünde XX. yüzyılın en önemli metinleri arasında saydığı "Canlı Mangır"ıyla Klossowski gelir yazık ki hâlâ dilimize çevrilmemiştir. "Rousseau’nun Hatası"nın andığım sayısında, Perec’in hoş bir denemesiyle karşılaştıydım: Yıllar yılı çekmecelerinde biriktirdiği eski çek defteri koçanlarından hareketle kaleme aldığı o yazısında, koçanlara düştüğü kısa açıklama notlarından geçmiş günleri anımsama çabasına girişiyordu Perec kimin aklına gelirdi, bir yazarın gelirgider notları, öyle bakıldığında düpedüz bir yaşamöykü şeridi çekebilmiştir önümüzde. Ülgener’in kitaplarına yeniden dönmek bir yol, burada. Bu düşünceleri, alıştırma konusunu Nahit Sırrı Örik’in 1934’te yayımlanan (Varlık Neşriyatı, No: 6) bir piyesi ateşledi aslında: "Muharrir"i 1931’de yazmış Nahid Sırrı, önce dergide tefrika etmiş, Enis BATUR Pervasız Pertavsız Yazar ve para sonra kitap haline getirilmiş, bilmem 1997’de Oğlak Yayınları "Bütün Oyunları"nı toplayana dek geçen yarım yüzyıl içinde okuyanı, göreni olmuş mudur?"Muharrir", yıllar sonra, arada zengin işadamına dönüşmüş bir sınıf arkadaşının şımarık, yurtdışında okutulduğu için doğru dürüst anadilini konuşamayan çocuğuna ders vermesi için tutulan, geçim çarkını döndürmeyi başaramamış bir "yazar portresi"ne dayanıyor. Buruk, ironiyle ekşilik arası salınan bir sahne çalışması. Kitabın sonundaki yayın notunda "İstanbul Şehir Tiyatrosunun repertuvarına kabul edilip mevsim içinde oynanacağı iki üç sene evvel ilan olunmuştu, beklenilen eşref saatin yakında gelmesine muharriri duacıdır" denildiğine bakarak bir tür "otoportre" girişimi olarak da görebiliriz. Nahid Sırrı’nın muharriri para karşısında tutarsız kalır: Bir adım atar gururla, sonra bir adım geri gider gücü karşısında. En sonunda, zengin arkadaşını hem yazar, hem de yayıncı olma sevdasına bulaştırarak hemcinslerinin yazgısına ortak olma yönünü seçer. Türk edebiyatında, yazarın "para" çerçevesindeki konum ve tutum yelpazesi yeterince incelenmiş değil ne yazık ki. Bir kültür tarihi, bir kültür toplumbilimi geliştirilmedi ülkemizde. Sorunu yazarı yargılamak olarak koymamak gerekir: Büyük sıkıntılar içinde yaşayıp öleninden milyarderine, bana kalırsa, toplumun ve sistemin refleksleri hesaba katılarak yapılacak bir akademik soruşturma, içinde yaşadığımız diyarın değer ölçülerine de ışık düşürecektir. Son dönemde yaşanan zihniyet değişimine de: Bugünün genç yazarını, daha da genç yazar adayını biçimlendiren, yönlendiren etmenlerin arasında "para"nın hangi sırada yer aldığı, bunun, adına Edebiyat dediğimiz uğraşın özünü zedeleyip zedelemediği böyle öğrenilebilir ancak. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 886 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle