02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA pasaportları evin beyinde tutularak, her türlü hizmeti görmek zorunda ve yüz metre uzağa giderse yakalanıyor! BUGÜN KADINLAR Kuşkusuz bizi en çok ilgilendiren, ülkemizdeki kadın zulmü, dövülme, tecavüz, berdel, cinayetler, sarkıntılıklar. Tanilli’nin kitabı bu konudaki gerçekleri ve bu alandaki çalışmalarını belgeliyor. Kanımca, seksi mutlu ve keyifli bir beraberlik yerine bir tecavüz olarak algılayan ve uygulayan erkekler hem fail hem de kurbandır. İlk ilişkilerine hayvanlarla başlayıp, hâlâ halının altına süpürülmüş duran ensestle, çocuk yaşta tecavüze tanık olmuş ya da yaşamış insanların belki de DNA’larında, beyinlerindeki bilgisayar hafızasında, “seksin tecavüz gibi saldırgan ve karşı cinsi aşağılayan bir silah olduğu” bilgisi yerleşmiş durumda. Kadınla erkeğin ruhsal ve bedensel bütünleşmesinin anlam ve güzelliğini tadamamış insanın, para karşılığı arzularını tatmini, bunun için uygar(!) dünya dahil her yerde bu alımsatım pazarının var oluşu, kadınların, bunca savaşı daha çok uzun yıllar sürdüreceği anlamına geliyor. Sevgili Tanilli, kız çocuklarının eğitilmesiyle, küçük yaşta evlenmelerin, berdel ve kuma edilmelerin, töreye kurban kılınmalarının önünün alınacağı düşünce ve eylemlerine olumlu bakıyor, destekliyor. Evet, ülkemizin ve dünyanın tüm kadınları, ne yapıp yapıp eğitim görmeli, meslek edinmeli ve karar mekanizmalarında, kadınsı sezgileriyle yer alarak yeryüzündeki bu kan gölünü, kadınlara yapılan saldırıları, kadınlara toplu tecavüzün düşman topluluklar arasında bir silah olarak kullanılmasını önlemelidirler. Geçmişi, günümüzü ve geleceği bize hem olgusal hem de yorumsal boyutta, titiz bir araştırma ve belgelemeyle hem de bir erkek olarak sunduğu için ve yazmanın, okumanın hazzını bir kez daha tattırdığı için Sevgili Server Tanilli’ye ne denli teşekkür etsek azdır. Bize düşen bu kitabı okumak, okutmak ve insanların gözlerini açmaktır. ? “Ne Olursa Olsun SavaşıyorlarKadın Sorununun Neresindeyiz?”/ Server Tanilli/ Alkım Yay./ 256 s. Ne Olursa Olsun Savaşıyorlar va’ya “Yaptığın karşısında sana, her ay kanama ve dokuz ay karnında taşıdıktan sonra bağıra bağıra çocuğunu doğurma cezası veriyorum” der. Yeryüzündeki insan yaşamını, kanıyla, canıyla sürdüren Havva ve tüm Havva’lar, böylece meraklarının esiri olup çağlar boyu cezalandırıldılar. Erkek çocuklara sünnet törenleri düzenlenip erkekliğe ilk adımları, armağan ve şenliklerle kutlanırken, kimseler uyarmadan ilk kanamasını fark eden çocuk – kızların yaşadığı korku ve utanç, bunun yanında Afrika kıtasında, milyonlarca genç kıza, cinsel arzu duymasınlar diye yapılan sünnet, ihtiyar dünyamızın, hâlâ kadınları cezalandırmayı sürdürdüğünü gösteriyor. ? Prof. Dr. Türkan SAYLAN S erver Tanilli’nin “Ne Olursa Olsun Savaşıyorlar – Kadın Sorununun Neresindeyiz?” adlı kitabı eminim kapış kapış okunacak. Bu konuda çaba göstermiş olan kişi ve örgütler, geçmişten günümüze, kendilerinden öncekilerin ve kendilerinin çabalarının belgelenmesinden hüzünlü bir kıvanç duyacaklar. Yeni kuşak gençler ise kız ya da erkek olarak, içine doğdukları küreselleşme denen yeni bir dünya düzeninden önce ve şimdilerde kadınların yani Kibele’den günümüze analarının çektiklerini, nefes nefese okuyacakları bu kitaptan öğrenecek ve bugünkü özgürlüklerinin değerini bilecek, yitirmemeye, eski karanlık günlere dönmemeye çalışacaklardır. Eski Ahid’e göre Tanrı Âdem’i, çamurdan yaratıp, oyalansın diye etrafını hayvanlar ve bitkilerle donatmıştı. Âdem’in can sıkıntısı bir türlü geçmeyince, yedinci kaburgasından Havva’yı yarattı ve elma ağacındaki kırmızı meyveleri Âdem’e asla yedirmemesini söyledi! Havva anamız, kadınlara özgü merakıyla ve inandırıcılığıyla Âdem’i kandırıp elmayı yediriverdi. Kitap, “İşte o anda birbirlerinin çıplak olduğunu anladılar” der. Bu ihanete çok kızan Tanrı, Hav TARİHTE KADINLAR Tanilli’nin kitabı çok gerilere, insan topluluklarında, kadınla erkeğin yaşanan doğa ve ekonomiye bağlı koşullara göre rol ayrımına uğrayışlarını, en sağlam kaynakları bir araya getirerek bizlere aktarıyor. Demokrasinin beşiği denen Atina’da, kanun koyucu Solon, aynı zamanda çeşitli ülkelerden talan sırasında esir alınan güzeller güzeli kadınlar için ilk Genel Evlerin yasal(!) şekilde kurulmasının da babasıdır. Dönemin, demokratik hakları bulunan asil(!)lerinin eşleri, kocalarının bu genelevlere gidişinden şikâyet edince aldıkları yanıt aşağı yukarı şöyledir: “Siz Server TANİLLİ asil kadınlar (!), gü zel ve nazik bedenlerinizi, kocalarınızın hayvani arzularını gidermek için harap etmeyesiniz diye biz bu Genel Evleri kurduk!” Demokrasinin bile, kadınlar üzerinden, erkeklerce ve kendi çıkarları üzerinden tohumlandığına çok anlamlı bir örnek değil mi? Kocasının, çocuklarının hastalıklarını iyileştirmek için, doğayı gözlemleyen, hayvanların ot yiyerek karın ağrılarını giderdiğini gören kadınlar, yeryüzünün ilk otacıları, hekimleri, eczacılarıydı ve ne yazık ki çoğu cadı ve büyücü diye yakıldı. Ortaçağın karanlığında kadınlara yapılan zulmü de Tanilli açık seçik bizlere aktarıyor. Karanlık dönemlerin, baskısını hâlâ hep kadın üzerinden kurduğunu görüyoruz. Dünya kadınları, ister gelişmiş isterse gelişmemiş ülkelerde olsun hâlâ çok acı çekiyor. Avrupa’nın en parlak ülkelerinde bile kadınlar dayak yiyor. İyi eğitim görme, para kazanma bile, erkeğin kafasındaki kadın imgesini kendisiyle eşitleyememiş. Değil üstünlüğü, hakça paylaşmayı bile algılayamıyor. Fakir ülkelerin güzel ama aç kadınları, internet üzerinden Avrupa batakhanelerine pazarlanıyor. Koyu İslam ülkelerinde, Doğu Asyalı kızlar, Türkiye’de Romantik Tarihçilik ? Faruk DUMAN eçen yılın sonlarına doğru Ankara’da adı pek bilinmeyen bir yayınevi önemli bir kitap yayımladı. Kitabın adı Türkiye’de Romantik Tarihçilik. Yazarı Doç Dr. Mustafa Oral. Kitabın nelerden söz ettiğine değinmeden önce, neden önemli olduğunu anlatayım. G Hep yakındığımız bir şey var. Aydınlarımız, edebiyatçılarımız, tarihçilerimiz, kendi alanlarını ve bu alanların teknik yanlarını birer nesne olarak görmediler, görmüyorlar. Bir çalışma alanını, sözgelimi tarihi kendi başına, bir kavram olarak bir çalışmanın nesnesi kılmıyorsanız, onu değiştirme gücünü de yaratamazsınız. Elbette, örneğin tarihin, tarih yazımının sorunlarından, yöntemlerinden söz eden bir çalışmanın Türkiye’de bugün yayımlanması, okura ulaşması da büyük bir sorun. Ama öncelikle edebiyata, tarihe, bilime, felsefeye bakışın değişmesi, bu değişimin düşünce hayatımıza bir hareket getirmesi gerekiyor. Oral, kitabının ilk satırlarında bunu saptıyor: Bizde genel anlamda felsefik nitelikli düşünce akımları ortaya çıkmadığı gibi, teorik temelli tarih ekolleri de oluşmamıştır… KİTAP SAYI 886 ? SAYFA 22 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle