05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Alpay Kabacalı ile 'Fatih Sultan Mehmet' üzerine Son yıllarda tarih çalışmalarına ağırlık veren Alpay Kabacalı’nın "Osmanlı Devleti’ni Avrasya İmparatorluğu’na Dönüştüren Hükümdar" üst başlığını taşıyan kitabı "Fatih Sultan Mehmed", DenizBank DenizKültür Yayınları arasında çıktı. Tümü kuşe kâğıdına dört renkli basılmış olan kitapta pek çok renkli resim de yer alıyor. Alpay Kabacalı’yla söyleşimizde bu kitap ile geçen yıl çıkan "Nesnel Tarihin Prizmasından Abdülhamid" adlı yayınını ve daha önceki çalışmalarını, yazar örgütleri içerisindeki ve yaratma özgürlüğü alanındaki çabalarını da kısaca ele aldık. “Tarihi kişileri çağları içerisinde değerlendirmek zorundayız’ ? Yıldız CIBIROĞLU on kitabınız "Fatih Sultan Mehmed"de bu ünlü hükümdarı hangi açılardan ele aldınız? Çağı ve çevresi içerisinde, olabildiğince nesnel kalmaya çalışarak ele aldım. Bizde bazı konular, kişiler, olaylar ya tabudur, ya da önyargılarla, kalıpyargılarla değerlendirilir. Oysa tarihe, tarihi kişilere kendi eğilimimiz, ideolojimiz açısından bakarsak gerçekliğe ulaşamayız, nedensonuç ilişkilerini göremeyiz. Tarihçinin görevi, olayları, olguları, kişileri elinden geldiğince yan tutmadan yansıtmaktır. Bunu bir sanatçıdan beklemeyebilirsiniz. O, her şeyi S Alpay Kabacalı sanatın, sanatının prizmasından geçirebilir. Örneğin değerli tiyatro yazarı Orhan Asena, Kültürümüzden İnsan Adaları kitabımda yer alan konuşmamızda, "Tarihi oyunlarımda bile tarihten hareket etmem, ben insandan hareket ediyorum" diyor ve ekliyordu: "Tarihçinin uzaktan ve soğuk bakışıyla bir tiyatro yazarının o insana içinden yaklaşması arasında büyük fark vardır." Konu Fatih Sultan Mehmed olunca, araştırmacının karşısına hem bizdeki hem Batı’daki önyargılar çıkıyor. Biliyorsunuz, bizde bazı padişahlara toz kondurulmaz. Fatih bunlardandır. Batı’da ise, Hıristiyan dünyasının düşmanı olarak görülen Fatih, kötü, kıyıcı bir hükümdar olarak gösterilegelmiş. Onun hakkında en geniş kitabı yazmış olan Babinger bile önyargılardan uzak kalamamış. Bu karşıt görüşlerin çatışması, "müsademei efkâr", gerçeğin şimşeğinin çakmasına yetmiyor. Çünkü kaynak eksikliğiyle de karşı karşıyayız. Osmanlı tarihiyle ilgili yayınlar, 16. yüzyılda ortaya konulmaya başlanır. "Vakayiname" denilen bu eserlerde Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ve bunların yazıldığı tarihe kadar gelen dönemler, ağızdan ağza aktarıldığı biçimiyle yazıya geçirilmiştir. Dolayısıyla vakayinamelerin kesin kaynak değeri yoktur. "Fatih Sultan Mehmed" kitabı, kısaca belirttiğim bu güçlükler aşılmaya çalışılarak ortaya konulmuş bir çalışma. "Çerçeve yazı"larda da yan konular ya da ‘ihtilaflı’ noktalar üzerine bilgi veriliyor. Sizce Fatih Sultan Mehmed nasıl bir kişi, nasıl bir hükümdar? lamcılık ve Batıcılık akımları olarak belirginleşiyor. İslamcılar, Abdülhamid’in gerçek anlamda bir İslamcı olduğunu, Panislamist siyaset izlediğini sanıyorlar. Oysa Abdülhamid’in siyaseti iki yönlü ya da iki yüzlü. Avrupa’ya karşı, imparatorluğu dağılmaktan kurtarmak için denge siyaseti izliyor. Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı İslam coğrafyası içerisinde yaşayanların dağılmasını önlemek için de, bunlara İslamcı görünüyor. Gerçek, bu. İkinci Meşrutiyet’ten sonraki gelişmelerden hoşnut olmayan gelenekçi ya da İslamcılar, bu dönemdeki İttihatçı çizgiyi suçluyorlar. İttihatçıların Abdülhamid’i tahttan indirmiş olmaları nedeniyle de Abdülhamid’ci oluyorlar. Cumhuriyet döneminde ise, İttihatçıların devamı olarak gördükleri, İttihatçı çizgiyi izlediğine inandıkları yöneticileri doğrudan doğruya eleştiremedikleri için, Abdülhamid savunuculuğu yapma yolunu seçiyorlar. Bu, günümüze kadar sürüp geliyor. Önyargılar ya da kalıpyargılar öylesine kökleşmiş ki, bu kesimin karşısındakiler de Abdülhamid’in "vatan haini" olduğuna inanmakta ısrarlılar. Hiç kuşkusuz ki Abdülhamid ne vatan hainiydi, ne de insanları astırıp kestirmiş bir ‘eli kanlı’. Bu anlamda Batılılarca kendisine yakıştırılan "kızıl sultan" sözü bir iftiradır. Mahkemelerce verilen idam kararlarını bile onaylamayıp yaşam boyu hapse çevirmiştir. Mithat Paşa’nın Taif’te boğdurulması olayı dolayısıyla suçlanırsa da, elde onun bu olayda parmağı bulunduğunu ortaya koyan belgeler yoktur. DöneminŞemâ’ili’lOsmâniyye’de yer alan Fatih Sultan Mehmet minyatürü. de imparatorluğun toprak Biraz önce de söylediğim gibi, tarihi kayıplarına uğramadığı iddiası ise gerkişileri çağları içerisinde değerlendirmek çeklerle örtüşmez. İzlediği denge politizorundayız. Sözgelimi, dünyanın savaşkası, önemli ölçüde toprağın elden çıklarla çalkalandığı bir çağda İkinci Mehmasını önleyememiştir. Öte yandan, kumed’in, "Yurtta barış, dünyada barış" runtulu yaratılışı yüzünden, sansürsürdemesini bekleyemeyiz. O, kendi çağıgünhafiye mekanizmasıyla ülkeyi koyu nın ölçütleri içerisinde başarılı bir hübir istibdat rejimi altında yaşattığı da bir kümdar, "cihangir" olmak isteyen bir sagerçektir. Soğuk ve nesnel bir bakışla, vaşçı… Resimle ilgilenişi, kültür ve sanaAbdülhamid için özet olarak bunları ta eğilimi göz önüne alındığında, "çağısöyleyebilirim. nın oldukça ilerisinde" diye nitelenmesi Araştırmacı kimliğinizin ağır bastığı gereken bir devlet adamı, bir kültür ve 50 kitaplık bir birikiminiz var. Kaç yaşınsanat koruyucusu… dasınız? Son derece titiz, bilimsel niteliğe önem veren bir araştırmacısınız. Bu hayaHEDEFTEKİ HÜKÜMDAR ta bu çalışmaları nasıl sığdırdınız? Geçen yıl yayımlanan "Tanzimat’tan Bir tarihten sonra hayat beni bu yöne II. Meşrutiyet’e İmparatorluk ve Nesnel yönlendirdi, diyebilirim. Yirmili yaşlarıTarihin Prizmasından Abdülhamid" başmın başlarından kırklı yaşlarıma kadar lıklı kitabınızda, tarihçilerin ve aydınlabasın ve yayın alanlarında çalıştım. Derrın birbirinden çok değişik açılardan gögi sahibi, yazıişleri müdürü, yayıncı, siyarüp "Kızıl Sultan" ya da "Ulu Hakan" olaset ve edebiyat yazarı… O dönemlerdeki rak gösterdikleri II. Abdülhamid’i siz nayazarlığımda da araştırmalara dayanıyorsıl değerlendirdiniz? dum ama, bu yazılar geniş soluklu değil Üst başlıktaki "nesnel tarihin prizdi; gazete ve dergi yazısı çerçevesinin dımasından" sözünden anlaşılacağı gibi, şına taşmıyordu pek. Babıâli dediğimiz bu çalışmada da aynı yöntemi uygulabasın dünyasının tam içinde değil de, kıdım. Ama, en az yüz yıldır Abdülhamid yısında yer almaya karar verince, kitap de birbiriyle çelişen yargıların hedefinçalışmalarına yöneldim. Bu çalışmaların deki hükümdarlardan. Bizim aydınlarıhemen hemen hepsi araştırmaya, incelemız onun hakkında ortak bir yargıya vameye yaslandı. Şimdi altmış dört yaşında ramıyorlar. Nedeni şu: Abdülhamid önolduğuma göre, demek ki kitap çalışmacesinden beri gelenekçilerle ilerlemeciler ları bir ikisi dışında son yirmi yılın arasında bir çekişme, çatışma var. Bu, ürünleri. Değerlendirmeleriniz için teözellikle İkinci Meşrutiyet’ten sonra İsşekkür ederim. CUMHURİYET KİTAP SAYI Fotoğraf: Mahmut Turgut ? SAYFA 22 888
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle