Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? lamını zorunlu kılmasıdır. Sözcükleri birer anlam potansiyeli olarak düşünebiliriz. Bu potansiyellerin bilincinde olursak ve bütünlüklü bir yaşam felsefemiz varsa onlarla yoğun anlamlar üretebiliriz. Deneme bu olanaklardan biri. Benim içinse başlıcası. Anlamsız bir dünyada değiliz elbette. Değişik türden, çeşit çeşit anlam halkalarıyla, katmanlarıyla kuşatılmış durumdayız. Hiçbir zaman önümüze beyaz bir sayfa açılmıyor, buyurun istediğinizi yazın diye. Bütün sayfalar tıka basa dolu. Oysa önemli olan kendi anlamımızı üretebilmek. Elbette temel ahlaki ilkeler, değerler çerçevesinde. Kuşkusuz onlar da sorgulanmalı, üstleri temizlenmeli, parlatılmalı; ama onlarsız olmayacağını da bilmeliyiz. Çünkü onlar insan varlığının temel dayanakları durumunda. ETİK SORUN... Denemelerinizin dışa dönük bir tanımlama çabasının ötesinde gittikçe içe yönelen bir doğrultusu da var. Evet özellikle bu kitabın oluştuğu dönemde böyle bir yönelimim oldu. Özellikle etik sorun temelinde bir içe dönüş. Deneme aracılığıyla dünyayı anlamaya, anlatmaya ve anlamlandırmaya yönelirken etik sorun öne çıktı. Üzerine düşündüğünüz çeşitli konularda yaptığınız her deneme sizi temel ahlaki sorunlara yöneltiyor. Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki eskisinden farklı olarak artık yalnızca ürettiklerimizi değil, geçmişimizi ve geleceğimizi, doğayı ve dünyayı tüketiyoruz. Bu gerçek, bütün eylemlerimizi ahlaki bir sınava sokuyor. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konular, sizi seçiyor, yazıldıkça içine çekiyor. Deneme, bir bakış biçimi. İnsana bir kez bulaştı mı, her konuya buradan bir deneme çıkar mı diye bakarsınız. Denemeci her an denemeye koyulmaya hazırdır. Yaşadığınız bir olay, bir ayrıntı derinleşir, sizi denemenin anaforuna çeker; ya da yazmakta olduğunuz denemeye yeni bir açılım verir, boyut katar, en sonunda bütünler onu. Bazı denemelerde tanık olduğunuz gündelik, sıradan bir olaydan yola çıkıp onu kişisel ahlaki bir sorun olarak kavrayarak temelli bir hesaplaşmaya girişiyorsunuz. Çok yüzeysel, sığ ve dışarlıklı yaşadığımız ne yazık ki gerçek. Her zaman kendi sorumluluğumuzu dışarıda tutuyor, suçu hep başkalarında arıyoruz. Oysa kendimizi en edilgin saydığımız durumda, bizden çok uzakta gelişen bir olayda bile bizi ilgilendiren bir sorumluluk boyutu var. İnsan toplumsal bir varlık. Dile, ideolojiye, kültüre bulanmamış yalıtık bir insani olgu düşünülemez. Bu üç olgu da, hem bizi oluşturan hem de bizim oluşumuna katıldığımız canlı üretim alanları. Özgün katkımız olmasa da en azından taşıyıcı olarak onları canlı tutan, aktaran durumundayız. Dolayısıyla onlardaki insani olmayan öğelerin aktarılmasına kaçınılmaz olarak katkımız oluyor. Yüzeysel olandan sürekli bir yakınma, hep derinde olanın önemsenmesi, her şeyin, derindeki, bizim etki ve kavrama gücümüzün dışındaki bir belirleyici özün eylemi, görüntüsü olduğu izlenimine yol açmaz mı? Hayır. İlksel bir özden, bizim etki ve kavrama gücümüzün dışında belirleyici bir özden söz etmiyorum. Ama öte yandan da her şeyin aynı katta eşit yüzeysellikte ve birbirine ilişmeden durduğunu da düşünmüyorum. Genellemelerden kaçınmalı, noktasal çözümlemelere gitmeliyiz. Bu odaklanmayı, yoğunlaşmayı, derinleşmeyi gerekli kılar. Pozitivizmin etkisini azaltan ilkin nesne ile onun adlandırılışı arasındaki ilişkinin rastlantısallığının vurgulanmasıyla başladı. Burada zorunlu, bire bir karşılıklılık ve temsil ilişkisi yoktu. O zamandan başlayarak bütün zihinsel etkinlik bir deneyim etkinliğine dönüştü. Deneme, hep aslına doğru yönelen birtakım girişimler anlamına geliyor. Ama bir türlü asıl olan ortaya çıkmıyorsa ya da sonsuzda ortaya çıkacaksa, bir süre sonra asıl ile denemesi ayrımına gerek kalmaz. Gerçeği ele geçirmeye dönük bütün çabaların hepsine deneyim demek eğilimi ortaya çıkar. Bu elbette bütün etkinlikleri aynı değer katına indirmez ama daha ileride sayılan çabalar üstünlüklerini gerçeği yansıtabilme özelliğinden çok kendi iç örgütlenişleriyle edinirler. İDEALDEKİ BİÇİM... Deneme tanımı, daha çok henüz hedefe tam ulaşamamış, aslını ortaya koyamamış girişimleri adlandırmak üzere kullanılır. Deniyorsunuz, hele yalnızca deneme yazanlar için söylüyorum, deniyor ama bir türlü aslına ulaşamıyorsunuz. Aslı nedir? Bir uçta roman ya da öteki uçta şiir mi? Deneme sözcük olarak kuşkusuz tüm sanatsal etkinliği kapsayabilecek yerinde bir tanımlama. Roman da şiir de sonuçta sanatçının imgeleminde tasarladığını gerçekleştirme girişimi. Kendi idealindeki biçimi bulma denemesi. Gerçeği yakalama ve yeniden üretme çabası. Deneme türünde ise daha baştan bu girişimin adı konulmuş. Kuşkusuz bir ölçüde sanat alanının kenarlarına savrularak. Sizin denemenizin belirgin bir yanı da sorgulayıcılığı. Evet eleştirel düşünce ve sürekli bir sorgulama süreci gerçeği yakalamanın en önemli araçlarından biri. Bütün iletişim ve bilgilenme alanının her zaman tıka basa dolu olduğunu bilmeliyiz. Hiçbir zaman boş bir sayfaya yazmıyoruz. Sürekli bir sorgulama etkinliğiyle kendimize alan açmalı, bu alanda kendimizi yeniden kurmalıyız. Kendi yaşamımıza egemen olabilmenin, kendimize ait bir yaşam oluşturabilmenin başka yolu da görünmüyor. Yaşamın yazdıkça, sorguladıkça yeni bir bütünlüğe yöneldiğini; anlam verdikçe anlamlandığını kabul edelim. ? Estetik Müdahale/ Mehmet Serdar/ Chiviyazıları/320 s. 888 SAYFA 15 “Benim için deneme, kurmaca öğeleri taşımasa da okuyucuyu katılıma çağırır.” CUMHURİYET KİTAP SAYI