05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ülkü Tamer’le şiirleri üzerine Ülkü Tamer şiirlerini "Yanardağın Üstündeki Kuş" adıyla bir araya toplamıştı. Kitabın ilk baskısı 1986 yılında Can Yayınları, son baskısı ise geçen yıl aralık ayında Kırmızı Yayınları tarafından yapıldı. Yıl sonuna doğru çıkmasını tasarladığı yeni şiir kitabı öncesinde toplu şiirlerini konuştuk şairle. “Çok kötü bulduğum şiirlerim de var; ama beni bugüne getiren şiirler onlar, hepsini severim” da çocukluğuma dönünce, Antep’e döndüm. İnsan her zaman anılarını hatırlar, anılarıyla yaşar; ama yaşlanmaya başlayınca bu biraz daha artıyor. Biçime gelince… Ben ‘Halk Şiiri’ni çok seviyorum; Pir Sultan’ları, Karacaoğlan’ları… Onların şiirinin bir uzantısı gibi yazmak istedim "Antep Neresi"ndeki şiirleri. Sadece "Antep Neresi"nde de değil, ondan sonra yazdığım şiirlerde de yaptım bunu. Ben hep aynı türle yazmayı sevmiyorum. Kişilik değiştirme değil de anlatım da değişikliklere yönelmek gerektiğine inanıyorum. Yoksa kopya kâğıdı koymuş gibi aynı şiiri üretmek mümkün her zaman. Ben tekrarlardan hoşlanmıyorum. Turgut Uyar’ın ‘korkulu ustalık’ dediği bir şey var; belli bir konuda çok rahat kendimi ifade etmeye başlayınca, ondan çekiniyorum. Bu nedenle yeni bir sese, yeni bir anlatıma ulaşmaya özen gösteriyorum. Kendimi tazelemek istiyorum, tekrar acemilikten başlamak istiyorum. "Virgülün Başından Geçenler" çocuk kitabı olarak mı düşünüldü? Hayır, çocuk kitabı olarak değil. Kesinlikle onu bir çocuk şiiri olarak düşünmedim; aslına bakarsanız çocuk şiiri hiç yazmadım, yazmayı düşünmedim. "Virgülün Başından Geçenler"deki şiirlerde, Louis Carol’lardan, Edward Lear’lardan etkilendim; onlar gibi absürd bir şiir yazmak, o şiiri denemek istedim. Tüm şiirlerinizde bir gülmece unsuru, çocuksu bir yan var. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bilemiyorum. Belirli bir kasıtla, belirli bir amaç için yaptığım bir şey değil bu. Belki kişiliğimden yansıyan bir şeydir. Çocuklukta bir saflık var, yalınlık var, duruluk var… Belki de bunlar beni etkiliyor. ŞİİR VE SİNEMA Oyunculuk ve çevirmenlik de yaptınız. Diğer uğraşlarınızın şiirlerinizle ilişkisi nasıl oldu? Bütün sanatlar birbirini etkiler. Tarihteki önemli sanatçılara baktığımızda, bazı ayrıcalıklar dışında, böyle olduğunu görürüz. Örneğin Picasso ressamdır, son derece önemli bir ressamdır; ama edebiyatla ilgisi vardır, tiyatroyla ilgisi vardır. Hiç olmazsa o çevrelerden yakın dostları vardır; tartışabilecek, görüşebilecek, karşılıklı bilgi aktarımında bulunabilecek… Farklı sanatlar elbette birbirlerini tamamlar. Tiyatro, her şeyden önce bir gözlemdir. Sinema, bir görselliktir. Bende sinema çok etkilidir. Şiir yazarken bazı şeyleri neredeyse sinema gibi izlerim. Şiirden sonra sinema mı gelir? Şiirle atbaşı gelir. Hayatınıza ilk giren sinema mı oldu, şiir mi? Sinema oldu. Antep’te başka hiçbir şeyimiz yoktu bugünkü çocuklar gibi; ne televizyon, ne bilgisayar, ne şu, ne bu… Bizim tek eğlencemiz sinemaydı. Dünyayı tanımamızı sağlayan yine sinemaydı. Biz sinemayla dünyaya açılıyorduk, yeni şeyler keşfediyorduk, yeni ? ? Mehmet ÇAKIR İ lk kitabınız "Soğuk Otların Altında"daki şiirlerin hepsinde ölüm, silah, kan sözcükleri okunuyor. Bunun nedeni nedir? Belirli bir nedeni yok. Şiirle daha ciddi bir biçimde ilgilendiğim o sıralarda, yeni başlayan neredeyse bütün şairler gibi, başka şairlerin etkisinde kalıyordum. Bu da son derece olağan bir şey. Belki de o tür şiirleri fazla okuduğum için. Ölümü düşünmek, incelemek, araştırmak, bu konuda duygularımı ortaya koymaktan çok; şiire yaklaşımımın başka şairlerin yaklaşımlarıyla benzerlik taşıması bunun nedeni. Çok şiir okuyordum, yerli ve yabancı… Ölüm konusunda, savaş konusunda yazılmış şiirler belki daha fazla ilgimi çektiği, beni daha fazla etkilediği için… Bunun bir yansıması olabilir. O şairler kimlerdi? Çok şair vardı… Yerli şairlerden Attilâ İlhan’dan tutun da o dönemin bütün şairlerine kadar… Yabancılardan daha çok T. S. Eliot, Ezra Pound… Çok şair adı sayabilirim, biriki değil. Ezra Pound’a değinmişken, ona ithaf edilmiş şiirleriniz var. Kendinizi bu şaire yakın hissetmenizin nedeni nedir? Yakınlık değil. O zamana kadar benim alıştığım şiirin dışında başka bir şiirin kapılarını açmıştı bana Ezra Pound. Bu nedenle çok büyük ilgiyle okudum ve çok etkilendim. Yine ilk kitapta ‘kümes’ sözcüğü yer alıyor sık sık; kümes, tilki, horoz… Bunun nedeni benim doğanın içinde yer almam, doğayı sevmem, doğadaki her şeyle ilgilenmem. Neden özellikle kümes? Belki biraz çocuksuluk kattığı için. Yedi şiir kitabınızın içinde "Antep Neresi", söyleyiş ve biçim farklılığıyla diğerlerinden tamamen ayrılıyor. Bu farklılığa yönelmenizi sağlayan nedir? Benim sık tekrarladığım bir söz var, Jorge Amado’nun bir sözü: "İnsanın anayurdu çocukluğudur." Biraz yaşlanınca insan çocukluğuna, dolayısıyla anayurduna dönüyor. Ben Antepliyim, doğma büyüme Antepliyim ve yaşlanıp SAYFA 20 Fotoğraflar: Taner Şehri CUMHURİYET KİTAP SAYI 888
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle