05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? "GECELER KARANLIĞA IŞIK" "Geceler karanlığa ışık" düşürünce çalışmaya başlayan bir yazardır Adnan Binyazar. Yazarken ağzına bir lokma bir şey koymaz. Capcanlı roman, öykü kahramanlarıyla didişe didişe sabahın ilk ışıklarına dek bilgisayarının başında imgeleriyle, betimlemeleriyle.. gezinir durur. Yazmaya başlamak onda ibadet gibidir hep. Masası her zaman temiz ve düzenlidir. Yazmanın zamanını ise ‘yazı’ belirler ve "ne yazılacağının belirleyicisi de odur." Bu konuda başka neler mi söylüyor? Şunları: "Sanatçının işi doğayı, insanı, duyarlıkları, düşünceleri... kendi yorumuna göre yeniden biçimlendirerek yaratmaktır. Yazıncının tek aracı sözcüklerdir. Sözcüklerle ‘söz’ yaratıcısıdır" o ve bakın sözcükleri nelerle karşılaştırıyor: "Ben sözcükleri, tümceleri, paragrafları, yapıtın yazınsal bütünlüğünü ressamın boyasına, yontucunun çamur, taş, tunç vb. araçlarına, bestecinin duyduğu sessel uyarıcılara benzetirim." Bir yapıt, görüldüğü gibi tek parça bir giysiden oluşmuyor ve başka pek çok şeyle birlikte yaratılıyor, okurun önüne pek çok ön hazırlıktan sonra çıkıyor. Geçmişine, yaşadıklarına, anılarına da sık sık uğramayı ihmal etmiyor Adnan Binyazar bu denemelerinde. Unutamadığı resimleri, görüntüleri, imgeleri denemelerinin göbeğine yatırıyor büyük bir ustalıkla. Dostları için de kalem oynatmış, onları unutmamış, onların kendisinde bıraktığı izlerin peşine takılan da bir yazardır, o ve Yaşar Nabi Nayır’ın kitaba adanan bir ömrün kısa portresini vesikalık fotoğrafını çekiyor unutulmaz bir biçimde. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Ağır Hasta şiiri üzerine yazdığı yazı ise kolay kolay unutulacak gibi değil, öylesine çarpıcı ve etkileyici! Kitabın en duygulu ve etkili yazısı, Aziz Nesin’e yazılan bir mektup aslında, Ömrüm Güze Erişti başlığını taşıyor. Adnan Binyazar’ın Aziz Nesin’in yıllığı için yazdığı yazının mektuba dönüşmüş biçimini kim özetleyebilir ki? Onun yurtdışındaki dünyasına, yazma eylemine, yetişmesine de ışık düşürüyor bu mektup. Bozkurt Güvenç, Atalay Yörükoğlu, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Ruşen Keleş, Emin Özdemir ve Erdal Öz için yazdığı anma, tanıtma, değerlendirme yazılarında da denemeyi doruğuna çıkarır. Adnan Binyzar, yaşadıklarına, yaşananlara, çevresine, kendine, dostlarına, okuduklarına, yazdıklarına.. ayna tutuyor elbette Duyguların Anakarası’nda. Kavrayıcı, sorgulayıcı betimlemeleriyle birlikte titiz ve özenli bir dil işçiliğinin en seçkin örnekleri yer alıyor bu kitabındaki denemelerinde. Bu kadar sözden sonra bir anlatı sanatı olarak yazının, denemenin ne gibi işlevleri var sorusu şöyle yanıtlanabilir: "Ensanın düşünme/duyumsama/irdeleme/yorum yapma yeteneğini geliştirdiği de dile getirildiği söylense, acaba yeterli olur mu? Yaratma ve algılama arasındaki sıkı ilişki ancak bu kadar yalın bir biçimde ortaya konabilir. Duyguların Anakarası, yaşama bir başka gözle bakmamızı ve yazarın yaşadıklarının, duyumsadıklarının, düşünce birikiminin üzerinden de soluk alıp vermemizi sağlıyor. Onun yazdıklarını okuyarak, düşünerek ruh zenginliğine erişmenin erincine de varıyoruz okur olarak. ? Duyguların Anakarası/ Adnan Binyazar/ Can Yayınları/ 228 s. Sabancı Üniversitesi’nden farklı bir İstanbul Şer’iyye Sicilleri’nin izinde Osmanlı Osmanlı dönemi mahkeme kayıtlarından oluşan "Şer’iyye Sicilleri"kapsamlı bir yayın projesine dönüştürüldü. Dizinin ilk kitabı "İstanbul Mahkemesi 121 Numaralı Şer’iyye Sicili" başlığını taşıyor. 24 ciltten oluşan projenin bilim kurulunun Onursal Başkanlığını Prof. Halil İnalcık üstleniyor. Sabancı Üniversitesi ve Packard Humanities Institute işbirliğiyle sürdürülen proje tamamlandığında Osmanlı’nın etnik, kültürel ve siyasal yapısına ilişkin önemli bir veri arşivi ortaya çıkacak. T anzimat sırasında Batılı kanunların uygulanmasına bir tepki olarak II. Abdülhamit döneminde İslami kaynakların incelenmesi ve fetvaların düzenlenmesi için oluşturulan ve en eskisi 1513’e tarihlenen Şer’iyye Sicilleri, kapsamlı bir yayın projesi olarak bilim dünyasının hizmetine sunuldu. Toplam 24 defteri kapsayan yayın dizisinin ilk defteri olan "İstanbul Mahkemesi 121 Numaralı Şer’iyye Sicili 18161817" Sabancı Üniversitesi tarafından yayımlandı. Gerek Osmanlı alfabesinden Latin harflerine birebir transkripsiyonu, gerekse bu proje için geliştirilen editör işaretleri ve yazılım programları ile Osmanlı çalışmaları sahasında akademik yayıncılık standartları açısından özel bir örnek oluşturan projenin Bilim Kurulu’nda Prof. Dr. Halil İnalcık (Onursal Başkan), Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Gülru Necipoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Evin görev almış. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ’un koordinatörlüğü ve Dr. Nejdet Ertuğ’un editörlüğü ile yayına hazırlandı. Projenin yayın yönetmenliğini ise Zafer Karaca üstlenmiş. Projenin Bilim Kurulu üyesi, Osmanlı tarihi uzmanlarından Harvard Üniversitesi Vehbi Koç Kürsüsü Profesörü Cemal Kafadar, Osmanlı mahkeme kayıtlarının, dönemin toplumunun siyasi, etnik ve kültürel özellikleri ile gündelik hayatını birinci elden belgeleyen tarihi bir kaynak olduğunu belirtiyor. Cemal Kafadar ile Şer’iyye Sicilleri projesinin öyküsünü konuştuk. ? Duygu DURGUN er’iyye Sicilleri’ni bir yayın projesine dönüştürmek fikri nasıl gündeme geldi? Bu proje, Sabancı Üniversitesi ve Packard Humanities Institute tarafından 1999 yılından bu yana yürütülüyor. Bizim buradaki amacımız Şeyhülislam’a bağlı mahkemelerde tutulmuş çeşitli davalara ilişkin defterlerin önemli bir bölümünü okurların, ilgililerin hizmetine sunmak. Proje kapsamında on bin defterin yayımını hedefliyoruz. Siciller sadece İstanbul mahkemelerinden mi seçildi? Evet, bu defter koleksiyonunun ağırlıklı bölümünü İstanbul, Galata, Üsküdar, Eyüp ve çevre semtlere bağlı mahkemelere ait defterler oluşturuyor. Defterler şu anda İstanbul Müftülüğü’ne bağlı bir arşivde muhafaza ediliyor. Osmanlı topraklarında 20 bin kadı sicili defteri bulunuyor. Bu defterlerin neredeyse yarısı İstanbul’da. Geri kalan bölümü ise Kahire, Suriye, Saraybosna gibi merkezlerde. Şer’iyye mahkemelerinde en sık karşımıza çıkan dava konuları neler? Çok geniş bir arşiv söz konusu aslında. Miras bölüşümünden evlenme ve boşanmaya, ticaret hukukunu ilgilendiren konulardan şehrin asayişine dönemin sosyal yaşamına ilişkin pek çok veri bu defterler sayesinde günışığına çıkıyor. Sanıyorum ki bu veriler başta hukukçular ol Ş mak üzere sosyal bilimler uzmanları ve araştırmacılar tarafından ilgiyle karşılanacak. Bu kayıtların en karakteristik tarafı ise tarihi gazetelerin üçüncü sayfaları lezzetinde okumayı sevenlere seslenmesi. Ben Şer’iyye Sicilleri’nin özellikle bu kesime keyifli bir okuma yaşatacağını düşünüyorum. Sicillere gerçek önemini veren ise, bu kayıtlarda toplumsal içerikli pek çok verinin bulunması. Bu kayıtları incelemeden Osmanlı İmparatorluğu’nun idari, siyasi ve sosyal tarihini bütün boyutlarıyla anlamamız bence imkânsız. Bu kayıtların günümüz toplumuna ileteceği en önemli mesaj nedir sizce? Kayıtları incelerken Osmanlı’nın çok kültürlü toplum yapısına ilişkin çok önemli verilere ulaştık. Daha da önemlisi şaşılacak kadar çok sayıda gayrimüslimin sorununu çözdürmek amacıyla Şeriat mahkemelerine başvuruda bulunduğunu saptadık. Kanımca, Osmanlı toplumunun mozayiğini anlamak ve bu toplumsal modelin kendi içindeki uyumunu görmek açısından bu kayıtların önemli bir işlevi var. Proje kapsamında on bin defterin yayımlanacağını söylediniz. Bu kadar geniş bir arşiv nasıl değerlendirilecek? Tüm defterlerin transkripsiyonu tamamlandığında hem olaylar hem mekânlar açısından geçmiş ve günümüzle ilgili pek çok konuda kıyaslama yapılabilecek. Bu, aynı zamanda gelenekleri ve töreleri açısından Osmanlı toplumunu kavramak ve bu mirasın bugünkü yansımalarını sağ Halil İnalcık lıklı bir biçimde değerlendirmek için de eşsiz bir kaynak oluşturacak. Bizim hedeflerimiz arasında ayrıca "Şer’iyye Sicilleri"nin dünya üniversitelerinin karşılaştırmalı hukuk derslerinde Osmanlı tarihi konusunda bir başvuru kaynağı olarak okutulmasını sağlamak. Yani herhangi bir ülkedeki bir araştırmacının bu defterlere bakarak İstanbul’da, Paris’te veya Stockholm’de 1800’lü yıllarda bireyler açısından hukuk sisteminin nasıl işlediğini kıyaslamalı olarak görme imkânına sahip olmasını istiyoruz. ? İstanbul Mahkemesi 121 Numaralı Şer’iyye Sicili/ Halil İnalcık Araştırma Projjesi/ Sabancı Üniversitesi/ 282 s. Mahkeme kayıtlarından bir örneğin günümüz Türkçesine çevirisi* rzuhal sahibi Ahmed oğlu İbrahim Ağa mahkemeye gelip Abdullah oğlu Hüseyin önünde "iki ay önce Langa Yenikapısı yakınında Kara Müezzin mahallesinde bulunan evime girmiş, malımdan, adı geçen Hüseyin’in elinde olduğu mahkemede görülen biri açık pembe biri leylaki iki adet çuha dolama, biri turuncu biri gümüşi iki kaftan, bir işleme abdest havlusu, iki gömlek, bir fildişi enfiye kutusu, bir çaput bohça ve yine malımdan kayıp olan 45 kuruş değerinde altın harçlı bir yesseri tesbih, 10 kuruş değerinde iki makrame, 20 kuruş değerinde isleme, iki abani kuşak, 1 kuruş değerinde eskice bir akça kesesini gizlice almıştır. Halihazırda mevcud olan değerli eşyayı aynıyla, kayıp olan tesbih ve makrame ve kuşak ve kese eğer bulunur ise aynıyla, yok olmuş ise ispatlandıktan sonra Hüseyin’in bedelleri ile tazmin etmesini talep ederim"diyerek davacı olmuş, bunun uzerine Hüseyin sorgulanmıştır. Cevabında, yazıldığı gibi iki ay önce davacının evine bir sekilde girip tesbihten baska sözü geçen eşyaları gizlice aldığını ve bunların davacı İbrahim Ağa’nın mali olduğunu ikrar ve itiraf edip "iş bu eşyadan ma’da sözü geçen makrame ve kuşak ve keseyi Kasımpaşa’da sakin Kalyoncu Deli Mustafa adli kimseye verdim" diye ifade vermekle sözü geçen mevcud eşyaları aynıyla sahibi İbrahim Ağa’ya teslim etmesi, ayrıca makrame ve kuşak ve kese mevcud ise aynıyla, yok olmuş ise değerlerini vakitlice yine davacıya teslim etmesi Hüseyin’e tenbih edilmiştir. İstanbul mahkemesinden sadrazamlığa bildirilir. ? * Prof.Dr. Cemal Kafadar tarafından yapılmış serbest çeviridir. A CUMHURİYET KİTAP SAYI 888 SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle