22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? TEM’e kapağı atmış olan bu sessiz, kibar, sarışın Korotkov, kaderin oyunu dedikleri şeyin yeryüzünde varolduğu fikrini aklından tamamen çıkarmış, kendisinin, Korotkov’un, bu dünyadaki vadesinin sonuna kadar, durduğu yerde, bu merkezde çalışacağının kesinliğine hiç tereddütsüz inanmıştı. Ama olaylar hiç de böyle gelişmedi... Ülkesi Olmayan Adam/ Kurt Vonnegut/ Çeviren: İlker Gülfidan/ Sistem Yayıncılık/ 132 s. ‘Ülkesi Olmayan Adam’, Kurt Vonnegut’un yaşama, sanata, politikaya, kendisine ve Amerikan ruhunun güncel durumuna komik ve keskin bakışını yansıtıyor. Kitap için, “Yazar oturmuş bal gibi yazmış... İnsan sahiden okumaya doyamıyor ve elindeki incecik kitap bitmesin istiyor. Kurt Vonnegut’u okurken insan ister istemez bilgelik kavramını da düşünmeye başlıyor. Vonnegut’taki bilgelikten de öte bir şey sanki” yorumunu yapıyor İsmet Berkan. Alacakaranlık/ Stephenie Meyer/ Çeviren: Ayşegül Uzer/ Dharma Yayınları/ 440 s. Isabella Swan, Washington’ın yağmurun hiç dinmediği küçük kasabası Forks’a taşınır. Bu şimdiye kadar aldığı en sıkıcı karar gibi görünmektedir. Fakat gizemli ve çekici Edward’la tanışması hayatını heyecanlı ve tüyler ürpertici bir hale sokar. Edward şimdiye kadar, içinde yaşadığı küçük toplulukta vampir kimliğini saklayabilmiştir. Ancak artık kimse güvende değildir, özellikle Edward’ın en çok değer verdiği insan olan Isabella... İki sevgili kendilerini tutku ve tehlike arasında dengede duran bir bıçağın en keskin noktasında bulur... Kınanın Soluşu/ Metin Gür/ Günizi Yayıncılık/ 432 s. Kınanın Soluşu, Almanya’ya gelin gidenlerin ve dolayımında güvey olanların sosyokültürel hikâyesi... Kitap, Almanya’nın çeşitli kentlerinde iki yıla yakın sürdürülen bir çalışmanın ürünü. Masa başında değil, olayı yaşayanlarla defalarca görüşülüp konuşularak yazılmış. Ellinin üzerinde, çeşitli yaşlarda Almanyaya gelin olmuşların yaşamöyküleri dinlenmiş. Fiskadoro/ Denis Johnson/ Çeviren: Elif Çopuroğlu/ Ayrıntı Yayınları/ 204 s. kötünün, hastalıkla sağlığın, inançla inançsızlığın, umutla umutsuzluğun, dinlerin, ırkların, öncenin, sonranın, her şeyin birbirine karıştığı bir adalar topluluğunda sefil, dindar, ne biliyorsa unutan, her şeyi hatırlayan insanlar... Zira ‘dünyanın sonu’ndan sonra sağ kalanların zihinlerinde gerçek anılarla, tahrif olmuş, hatta asılsız anılar birbirine karışmıştır artık. Öykü, temelde üç güvenilmez karakterin gözünden aktarılıyor: Savaş öncesini hiç bilmeyen Fiskadoro; yeni varoluşuyla eski hayatını uzlaştırmak için boşuna çaba harcayan Cheung; bir de, anıların pusundan ancak zaman zaman bugünün gerçekliğinin araya girmesiyle çıkan Büyükanne Wright. Dünyayı Nasıl Tükettik?/ Lester R. Brown/ Çeviren: M. Fehmi İmre/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 230 s. İnsan elinden giderek daha çok hasar gören dünya, artık insanlığı beslemekte zorlanıyor. Küresel ısınma sonucunda gıda üretimi düşüyor. Isının 1 derece yükselmesi, tahıl üretim alanlarının yaklaşık yüzde 10 azalması demek. Dünya, petrolün ne zaman tükeneceğini konuşuyor. Oysa yeraltı sularının tükenmesi, insanlık için petrolün tükenmesinden çok daha büyük bir tehdit. Otomobil kullanımı arttıkça zaten dünyayı beslemekte zorlanan tarım alanlarının yollara, otoyollara ve park yerlerine ayrılması kaçınılmaz hale geliyor. Her yıl dünya nüfusuna 76 milyon kişi ekleniyor. Tahıl üretimi, artık nüfusun ihtiyacını karşılayamaz noktaya doğru ilerliyor. ‘Dünyayı Nasıl Tükettik?’, dünyanın insanlığı beslemeye devam etmesi için ne yapılması gerektiğini anlatıyor. Cennet Vadi/ Alain Jaubert/ Çeviren: Hakan Tansel/ Kanat Kitap/ 432 s. 1950’ler: Valparaiso; Valpo; Cennet Vadi... On sekiz yaşındaki subay adayı Antoine’ın, Şili’nin bu gizemli limanında geçirdiği tek bir gece... Bu geceye sığdırılan onlarca macera, anı, içki, yemek ve kadın... Denizin ve tenin tuzu. “Valparaiso, tek bir rıhtım, yüzlerce kerhane...” Sadece iki kural söz konusu: Uyumamak ve rastgele maceraya atılmak. Düşle hatıranın, uykuyla unutuşun iç içe geçtiği cennetin vadisinde, bir denizci ütopyası ‘Cennet Vadi’. Gençliğin Şarabı/ John Fante/ Çeviren: Avi Pardo/ Parantez Yayıncılık/ 208 s. dönmek ve mühendislik okumak istedim.” John Fante, ‘Gençliğin Şarabı’nda, çocukluktan ilkgençliğe uzanan yılları, aile ilişkilerini, anne sevgisini, arkadaşlıkları ve ilk aşkları anlatıyor. Öyküler (2 Cilt)/ Sherwood Anderson/ Yayına Hazırlayan: Bülent Aksoy/ Epsilon Yayınları/ 176 s. “Amerikalı hikâyeci ve romancı Sherwood Anderson’ın (18761941) iki ciltte topladığım hikâyeleri, yazarın Winesburg, Ohio adlı eseri dışında kalan kitaplarından derlendi. Anderson’ın adı geçen eseri Türkçeye Kasabamız (Çeviren Saydam Özel, Adam Yayıncılık, 1984) adıyla çevrilmişti. Bu derlemeyi hazırlarken amacım, yazarın Türkçeye çevrilmemiş hikâyelerinden bir kısmını daha Türk okuruna tanıtmaktı. Anderson’ın en tanınmış hikâyelerinden Tohumlar, Yumurta, Korkulukta Ölüm de bu derlemede yer aldı; ayrıca birinci cildin başında yazarın sanat anlayışını yansıtan bir denemesine de yer verildi” diyor Bülent Aksoy. Güneş Tutulması/ John Banville/ Çeviren: Suat Ertüzün/ Can Yayınları/ 216 s. John Banville, sahne yaşamından da ailesinden de kopan bir aktörün trajik öyküsünü anlatıyor bu romanda. Şiirsel bir roman denebilecek Güneş Tutulması, çocukluğunun geçtiği eve çekilen aktör Alexander Cleave’in yaşamındaki “güneş tutulması”nı derin bir hüzünle dile getiren çağdaş bir masal. Aslında yaşamdan da uzaklaşmak isteyen Alex, zaman zaman karısı Lydia, kızı Cass ve yakın çevresi yüzünden, bazen de yitip gitmiş yakınları ve kurtulamadığı anıları yüzünden bir güneş tutulmasının karanlığında bulur kendini. Gölgeler ve hayallerin kuşatmasında yaşamın anlamını sorgularken, “Mutluluk incelmiş bir acı değil de nedir” diye soracaktır. Banville, bir kez daha var olmanın saçmalığını, yazgının zorbalığını, arzuların yıkıcılığını irdeliyor. Bir Tersine Yürüyüş/ Hazırlayan: Hürriyet Yaşar/ Desenler: Abidin Dino/ Can Yayınları/ 296 s. ‘Fiskadoro’, olası geleceğe dair bir roman... Nükleer yıkımdan sağ çıkanların, eski dünyadan kalanlarla yeniden bir kültür oluşturma çabalarının öyküsü... İyiyle CUMHURİYET KİTAP SAYI 869 “Hayatımı düşünerek oturdum orda, harcanmış hayatımı, aileme çektirdiğim ıstırabı. Babamın cüzdanından, annemin çantasından, kız kardeşimin kumbarasından çaldığım bütün paralar geldi aklıma. Babamın silahı ve yakın menzilden öldürdüğüm tavuklar geldi. Dalga dalga üstüme geliyordu sefil hayatım; cebirden üst üste üç yıl çakmıştım; sınavlarda kopya çekiyordum; ahlaksız fıkralar dinliyor, arada sırada ben de anlatıyordum. Bunları düşünürken hayata yeniden başlamak istedim; bir fırsat daha. Bu kar fırtınasını atlatıp Boulder’a, eve “Türkiye’de toplumsal olaylar edebiyata çoğu zaman gerçekçi bir biçimde girmiş, olağanüstü dönemlerin tarihi belki en doğru biçimde roman ve öyküde yazılmıştır. Çünkü edebiyat bireysel gözlemleri aktarır, baskı dönemlerinin yaratıcı bireyde yarattığı yıkım bu yüzden yepyeni üretimlere yol açar. Bugüne kadar 12 Eylül askeri darbesi üzerine edebiyatımızın birikimini yansıtan derli toplu bir çalışma yapılmadı. Öykücülerimizin o dönemde, içeride, dışarıda ve darbe sonrasında yaşananları yazdığı öyküleri bir araya getirme, bu korkunç baskı dönemini nedenleri ve sonuçlarıyla bir süreç olarak ortaya koyma düşüncesi işte bu kaynak yetersizliğinden doğdu. Hürriyet Yaşar’ın titiz çalışması sonucu ortaya çıkan Bir Tersine Yürüyüş: 12 Eylül Öyküleri, öncelikle bir anımsama. O günleri görmemiş gençler içinse, yakın tarihi öyküler yoluy ? SAYFA 43
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle