02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eleştirinin nerede bitip denemenin nerede başladığı ya da denemenin nerede bitip eleştirinin nerede başladığı başlı başına bir sorundur. Özellikle Türk edebiyatında birçok eleştiri çalışması deneme olarak değerlendirilmiş, hatta içine biraz da küçümseme katıldığı hissi verilerek eleştirel deneme olarak da adlandırılmıştır. Metin CELAL Okuduğum Kitaplar önemde olduklarını göz önüne alırsak kaynak göstermemek önemli bir eksik. Oğuz Demiralp, Türkçenin önemli düzyazı ustalarından. "Satırlar Arasında Aylaklık", onun hem denemeci, hem eleştirmen yönünü gözler önüne seriyor. Ustanın yeni eserlerini merakla bekliyoruz. Eline sağlık. ÖNERİLER VEDAT TÜRKALİ ANSİKLOPEDİSİ "Abdülkadir Pirhasan Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey" alt başlığını taşıyor Emin Karaca imzalı kitap (İnkılâp). Nüfus kağıdında eski tarihle 1335 yazan Vedat Türkali'nin 2004 yılı boyunca kutlanan 85. yaşı için hazırlanmış. Romancı, tiyatro yazarı, şair, sinemacı ve tabii "komünist" bir yazar.. Vedat Türkali hakkında merak edebileceğiniz her şey madde madde bir ansiklopedi tadında bir araya getirilmiş. Türkali'nin hayatı, eserlerinin yanında onun yaşamı boyunca bir biçimde ilişki kurduğu konular, kişiler, yerler tek tek ele alınıyor. Yazarın eserleri hakkındaki eleştirilere, görüşlere ve polemiklere de değiniliyor. Fotoğraflı, bol belgeli, kanıtlı bir çalışma. Emin Karaca, Türkali'nin biyografisini yazmak için gerekli her şeyi bir araya getirmiş. Bakalım unu, yağı, şekeri kim karıp buradan helvayı çıkartacak. Sanırım bu iş yine Emin Karaca'ya düşer… D eneme,"Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü" olarak tanımlanıyor. Bir başka bakışla da belli bir türe sokulamayan her yazıya deneme denebiliyor. Duygu, düşünce, kişisellik daha ağır basıyor ve bilimsellik, nedensellik aranmıyor. Kaba deyişle desteksiz atmak serbest. Eleştiri ise, sözlük anlamıyla "Bir yazın ya da sanat yapıtını her yönüyle inceleyip açıklamak, anlaşılmasını sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü"dür. Eleştiride bir amaç, bir yöntem vardır. Değerlendirmek, sınıflamak, açıklamak, tanıtmak esastır. İncelenen eser önplandadır. Üslup aranmaz. Denemede de, eleştiride de estetik beğeni, felsefi görüş ön koşullar… Oğuz Demiralp'in yazdıklarını okurken de "okuduğum eleştiri mi, deneme mi?" sorusuna takılmamak elde değil. O yazdıklarını "Deneme" alt başlığı ile sunuyor. Bir kitap boyutuna ulaşan "Kutup Noktası: Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine Eleştirel Deneme" ve "Tanrı Bakışlı Çocuk: Walter Benjamin Üzerine 49'a Parçalanmış Deneme" ya da "Kör Okur: Sadık Hidayet Üzerine Kör Baykuş Merkezli Okuma Denemesi" de adları üzerinde birer deneme. Yeni kitabı "Satırlar Arasında Aylaklık"ın (Yapı Kredi Yay.) da başlığının altında "Deneme" yazıyor. Ama ilk sayfadaki biyografisine göre Demiralp "eleştirel denemeler" yazıyor ve çözümleyici bir yaklaşımı var. Önsözde, "İnsan nasıl bir kentin çeşitli yerlerini, noktalarını, mağazalarını, pasajlarını geziyorsa kitaplarla dergilere de benzeri biçimde açılıyor. Nasıl kentin ya da sokağın belli bir yerinde durup orayı ya da oradan dünyanın geriye kalanını ‘temaşa’ya girişebiliyorsa belli bir kitabın ya da dergideki yazının, anlıksal ya da yazınsal ürününün üzerinde durabiliyor. (…) O anda okuduğunun ya da gördüğünün üzerine yazma isteği ya da gereksinimi uyanabiliyor. Biliyorum, profesyonel tutum değil bu. Daha doğrusu, aylak adamın kent gezerliğine benzeyen amatör bir yazınseverlik. Okuyazmak diyebiliriz aylaklığın bu türüne. İşte böyle okuyazdığımız birtakım şeyleri topladım" diyor. Önsözdeki bu ifadeler, doğal olarak yazarın istediği yönde bir yaklaşımla, denemeler okuyacağımızı düşündürüyor. "Satırlar Arasında Satırlar arasında aylaklık Aylaklık"ı (Yapı Kredi Yay.) okumaya başladığınızda bir ikileme düşüyorsunuz. Deneme diye tanımlayabileceğiniz yazılar da var, tam anlamıyla eleştiri çalışmaları da. Oğuz Demiralp, Türk ve Dünya edebiyatı üzerine yazdığı yazıları bir araya toplamış. Yazıların sıralanmasında yerelle evrenseli de ayırmamış. İlginç bir sıralama yapmış (ya da tesadüfen böyle olmuş) bilemiyorum. Kısa, deneme diyebileceğimiz bir iki yazı okuyorsak hemen arkasından sıkı bir metin, uzunca bir eleştiri yazısı geliyor. Belli bir tarihsellik de yok. Ne değindiği yazarların çağlarına göre ne de yazıları yazılış tarihlerine göre sıralıyor. Örneğin kitabın ilk yazısı "İnsan Macerası" kuklaların edebiyat içindeki yerinden yola çıkan bir denemedir, üç sayfadır, ama ikinci yazı "Zürriyet" Samet Ağaoğlu'nun "Bütün Öyküleri" üzerine çözümleyici bir eleştiridir, 19 sayfa sürer. Yazar, Ağaoğlu'nun hikâyeciliğine birçok boyuttan yaklaşır, eserler üzerinde adım adım ilerler. Hem Ağaoğlu'nun hikâyeleri üzerine özel, hem genel yargılara varır. Bazı cümlelerin altının çizilmesi kaçınılmazlaşır; "İçine gerçeklikten parçalar karışsın ya da karışmasın, her şeyden önce imgelem ve düşlem ürünüdür sanat.", "Yayımlanabilen öykü, yazı ne denli aykırı olursa olsun, gerçekliği nasıl değillerse değillesin, öznenin kendi dışına uzanma olanağıdır.", "Her yazar 'ben bunu anlattım' derken kendi yazdığının da en iyi okuru, giderek kendi kendinin mutlak okuru olduğunu savlar." Yusuf Atılgan, Nahit Sırrı Örik, Thomas Bernhard, Beşir Fuad, Gülten Akın, Ahmet Hamdi Tanpınar (özellikle "Bir Türk Romantiği Olarak Ahmet Hamdi Tanpınar" çalışması), Safiye Erol yazıları bu tür, eserden yola çıkarak çözümlemeler yapan, yargılara varan çalışmalar. Bence tanımına uygun eleştiri çalışmaları. "Ron ile Ren", "Ömür Biter Roman Bitmez", "Eğik Dağın Bülbülü", "Başlıklar Başlarını Alıp Giderlerse", "Kendini ve Dünyayı Tüketme" gibi birçoğu da tanıma uygun denemeler. Ama bir de arada kalanlar var. Onlara kitabın adından esinlenerek "satırlararası aylaklık" örnekleri mi diyeceğiz, bilemiyorum. Ahmet Oktay'ın kitabı için yazılan "Kendi Toprağında Sürgün Yaşayan Şiir", "Freud'un Gelişi", Şiir Erkök'ün kitabı hakkındaki "Diri Anlatım", Ayfer Tunç'un kitabı için yazılan "70'li Yıllarımıza Selam!" gibi bazıları da tanıma uygun kitap tanıtma yazıları. Ben olsam daha net bir ayrıma giderdim, eleştiri çalışmalarını bir bölümde, denemeleri başka bir bölümde değerlendirir, büyük bir ihtimalle yapıya uygun olmadığı için kitap tanıtma yazılarını ayırır, kitaba koymazdım. Çünkü Oğuz Demiralp'in 1970'lerden beri sürdürdüğü yazı hayatında denemeci ve eleştirmen yönlerinin artık ayırt edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki de önceki kitapları "Okuma Denemesi" ve "Yazı ve Yalnızlık"ı ve varsa kitaplarda yer almayan çalışmaları da ele alarak böyle bir editörlük çalışması yapılmalı. Bu hem yazarın emeğini tam olarak kavramamızı, hem de özellikle eleştiri yazılarının gelecekte yapılacak çalışmalara kaynaklık etmesinde kolaylık sağlar. "Satırlar Arasında Aylaklık" 1979'la 2005 yılları arasında yayımlanmış yazılardan oluşuyor. Önsözün tarihi ise 2003. Eğer bir düzelti hatası değilse önsöz yazıldıktan sonra yayımlanmayı beklerken dosyaya ekler yapılmış olmalı. Ama bu konuda bir açıklama yok. Önsözde bu yazıların çoğunun daha önce çeşitli yerlerde yayımlandığı söyleniyor, kitabın editörü yazıların sonunda birer dipnotla ya da kitabın sonunda toplu olarak bu yayınları belirtse iyi olurdu. Daha da önemlisi, Oğuz Demiralp deneme yazdığını düşündüğü için olsa gerek hemen hiç kaynak göstermiyor. "Otto Rank'ın ünlü çalışmasını anımsayarak" gibisinden alıntılara, göndermelere sık sık rastlıyorsunuz ama bu "ünlü çalışmalar"ın neler olduğunu, nerede yayımlandığını bilemiyorsunuz. Yazarın bu eksiğini, editör tamamlamalı mıydı? Tartışma konusudur. Ama araştırmacılar için kaynakçaların, dipnotların çok önemli olduğunu biliyorum. Demiralp'in çalışmalarının araştırmacılara ve özellikle eleştirmenlere kaynaklık edecek Ömer Asım Aksoy ANA YAZIM KILAVUZU Türk Dil Kurumu'nun gerçekten Dil Kurumu olduğu zamanlarda dil çalışmaları yapmış bir uzmanlar kurulunun eseri Ana Yazım Kılavuzu. Türk dilinin en önemli isimlerinden Ömer Asım Aksoy'un başkanlığında bir kurul hazırlamıştı Ana Yazım Kılavuzu'nu. 80'li yıllarda Darbe sonrası, her iktidarın kendince bir yazım kılavuzu hazırlatıp dayatması dönemlerinde doğru bilgiye ulaşmak isteyen hemen herkesin başvuru kaynağı olmuştu Ana Yazım Kılavuzu. Epsilon Yayınları, Adam Yayınları'ndan bayrağı devralmış ve kılavuzun yeni baskısını yaparken kurulun hem eseri gözden geçirmesini hem de geliştirmesini sağlamış. Çoğumuz bu yazım kılavuzunu kullanıyoruz. O nedenle başta evlerindeki kılavuzları çok kullanılmaktan yıpranmış, eskimiş olanlar olmak üzere doğru yazmak isteyen herkese öneriyorum. ? KİTAP SAYI 869 SAYFA 12 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle