23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nick Hornby'den 'Melekle Sohbet' Yoldan Çıkartan Melek hayata dair ironik, yaratıcı gözlemlerle dolu, sıra dışı 12 öykü yer alıyor. Irvine Welsh, Zadie Smith, Helen Fielding bu yazarlardan birkaçı ve sanırım ilk etapta kitaba dair bir fikir veriyorlardır. Tabii daha fazlası için öyküleri okumak gerekiyor. Öyküleri okuduktan sonra ise M.S.O.Ö. ve M.S.O.S. olmak üzere iki ayrı zaman dilimi kendiliğinden oluşuveriyor. M.S.O.Ö.’de örneğin sadece ‘orospu olmak ister misin?’ gibi bir soru mevcutken, M.S.O.S.’de ‘Şanslı bir orospu olmak ister misin?’ sorusu pat diye düşüveriyor akla. Düşüncenin her iki zaman dilimindeki işleyişini en basitinden bu sorular aracılığıyla gözlemleyebiliriz: İlk soru. Orospu olmak ister miydiniz? Çoğu kişinin ağzından yanıt bir refleks şeklinde ‘hayır!’ olarak çıkacaktır. Düşünmeye bile gerek yok. Hayır! Bu durum, örneğin bir sanat galerisinde dikilen güvenlik görevlisinin yanından geçişimize benziyor. O adamı fark ettin mi? (sorusuna) Hakkında düşünmeye bile gerek yok. (refleksiyle verilen) Hayır! (yanıtına.) İkinci soru. Peki şanslı bir orospu olmak ister misin? Bir an da olsa insanı durup düşündüren bir yanı var bu sorunun. Şanslı mı?… hımmm… belki de o kadar kötü bir şey… ne bileyim… işte burada refleks kırılıyor. Düşüncenin ezbere döndüğü çarkı birden hoop duruveriyor. Ters yönde çevrilmeye başlıyor. Bu ikinci durum da, örneğin bir sanat galerisinde dikilen güvenlik görevlisinin yanından geçişimize benziyor. O adamı fark ettin mi? Haa şu iri yapılı adam mı? Hani bana ‘Memeucuisa’ öyküsündeki güvenlik görevlisini hatırlatan adam. İşte M.S.O.Ö. ve M.S.O.S.’de bu iki ayrı durum yaşanır. Çünkü M.S.O.Ö.’de ‘Şanslı orospu’ ve ‘Memeucuisa’ öyküleri henüz okunmamıştır. Hayatımıza, orospunun başına konan "şanslı" kelimesinin vuruculuğundaki bu öyküler girmemiştir. Girdikten sonradır ki gündelik hayatın gündelik insanlarını bir de bu öyküler aracılığıyla görürüz. Mesela şu güvenlik görevlisi. Porno dergilerden kesilmiş binlerce meme ucundan yapılmış bir İsa tablosunu olası saldırılara karşı korumakla yükümlü bir güvenlik görevlisidir; ve biz tabloyu 1.85 boyunda, 105 kilo ağırlığında, iri olmaktan başka yeteneği olmayan bu adamın yorumundan dinleriz. Ya da iyi bir annenin şanslı bir orospu olabileceği fikri bu öyküden sonra akla gelebilir. Çünkü birlikte olduğu erkeklere sürekli olarak ‘ciddi bir şekilde konuşmamız lazım…’ gibi laflar eden avukat kızına ‘şu ölü gibi kaskatı giysilerden kurtul’masını söyleyen ve ‘Sen bir kadınsın, tatlım, komünist bir kooperatifteki Çinli bir çalışan falan değilsin. Beraber olduğun adamın eşiti olman gerekmiyor, onun kraliçesi olman gerekiyor.’ diyen bir annenin orospu ruhudur öyküde konuşan. Meleği göze kaçırtan bu öykülerde öyle uzun uzadıya hayatın anlamına ya da anlamsızlığına dair bunaltıcı derin ruhsal tahlillerle sürüp giden satırlar yok. Yaşananlar var sadece; sıradan, basit, dünyayı değiştirme iddiasında olmayan ama her gün yaşadığımız, tanık olduğumuz ya da farkına bile varmadığımız olaylar, kişiler… hayatın içinden yani. Öyküyü çok uzaklarda, hayatın ulvi köşelerinde aramak yerine hemen yanı başımızda bulabileceğimizi söylüyor Melekle Sohbet. Bakalım bu öyküleri okuduktan sonra göz meleği size nasıl bir güzellik yapacak? NİCK HORNBY HAKKINDA: 1999 yılında E.M. Forster Ödülü’nü alan Hornby birçok dile çevrilen ve çoğu sinemaya uyarlanan dört roman yazdı: High Fidelity (Ölümüne Sadakat), About a Boy (Bir Erkek Hakkında), How to be Good (İyi de Nasıl?), A Long Way Down (Düşerken). Bunlardan ilki olan High Fidelity’nin sinema adaptasyonunda John Cusack, About a Boy’da Hugh Grant oynadı. Daha kitap yayımlanmadan film hakları Johnny Deep tarafından satın alınan A long Way Down ise önümüzdeki zamanlarda sinemaya uyarlanacak. Sıkı bir Arsenal taraftarı olan Hornby’nin bir Arsenal fanatiği olarak otobiyografisini kaleme aldığı Fever Pitch, müzik üzerine yazdığı 31 Songs ve her ay okuduğu kitapları ironik bir üslubla anlattığı Hece Cümbüşü diğer kitapları arasında yer alıyor. Zadie Smith, Hornby için yazdığı ‘How to be Great’ başlıklı yazısında onun iyi bir yazar olmasının nedenlerini şöyle sıralıyor: 1 Çok iyi ve çok satan kitaplar yazması. 2 Otistik çocuklara eğitim veren bir okulun kurucularından biri olması. 3 İngiltere’ye gerçek yüzünü göstermesi. Smith’e göre Hornby’yi diğer yazarlardan ayıran en önemli unsur yarattığı karakterlerdir. Çünkü onun karakterleri ne olduğundan daha iyi ne de daha kötüdür. Neyseler odur. Gündelik hayata ve insana ayna tutar Hornby. Herkesin hayranlık duyacağı ve asla olmadıkları ideal kişileri yazmak yerine sıradan adamı anlatır: yaşadığı evi, yürüdüğü sokağı, sevdiği insanları, onun küçük dünyasını yani. Hornby her ay okuduğu kitapları eğlenceli ve ironik bir dille yazdığı Hece Cümbüşü’nün bir yerinde şöyle diyor: ‘Bu ay çok okudum; a) çünkü yazdayız ve hava sıcaktı ve çok fazla çalışamadım ve televizyonda futbol maçı yoktu ve b) çünkü büyük oğlum, şu anda burada detayına girmemize gerek olmayan sebeplerden ötürü tuvalette her zaman uzun süren tuvalet ziyaretlerinden bile daha çok vakit geçirdi ve ben de dışarıda bir sandalyeye tünemek zorunda kaldım. İşte kitaplar bu sayede okundu.’ Hornby’nin, tuvaletin kapısı önünde tüneyerek uzun okumalar yapmasını sağlayan detay oğlunun otisitik engelli bir çocuk olması. Otistik çocukların yetiştirilmesiyle ilgili zorlukları yakından tanıyan biri olarak Hornby, TreeHouse adında otistik çocuklara eğitim veren bir okulun kurucuları arasında yer alıyor. Melekle Sohbet’in satışından elde edilecek gelir de doğrudan buraya aktarılacak. Bono’nun bir röportajında ‘Sırf ünlü olduğum için bazı kapıları açabiliyorsam, o zaman bunu sonuna kadar kullanırım’ şeklinde dile getirdiği düşüncesini son derece doğru bulan Hornby kendisi de elinden geldiğince sosyal sorumluklarını yerine getirmeye çalışıyor. Hornby’yi yazdıklarının ötesinde iyi yazar yapan unsurlardan birisi de bu özverili kişisel duruşu. Çok satan kitapların çok ünlü yazarlarının aksine Hornby, tüm dünyayı talep etmek yerine evi, işi ve oğlunun okulu arasındaki bir alanda yaşayabilecek mütevazılıkta bir yazar; ve Smith’e göre günümüzün gerçek kahramanı işte böyle bir insan olmalı. ? Melekle Sohbet/ Derleyen: Nick Hornby, Öykü/ Sel Yayıncılık/216 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 869 Nick Hornby’nin seçtiği öykülerden oluşan Melekle Sohbet, göz meleğini göze bulaştıran öyküleri bir araya getiriyor. Kitapta Hornby’nin bir öyküsünün yanı sıra günümüzün en yenilikçi yazarlarından gündelik hayata dair ironik, yaratıcı gözlemlerle dolu, sıra dışı 12 öykü yer alıyor. ? Zuhal DOĞAN M elekle Sohbet’i okumadan önce göz meleği diye bir melekten haberim yoktu. Aslında vardı da onun bir adının göz meleği olduğunu bilmiyordum. Bu öyle bir melek ki göze girdikten sonra bakışınızı değiştirebiliyor. Mesela her gün önünden geçtiğiniz cam bir kutunun içinde bir düğmeye basarak arabaların önündeki bariyeri kaldıran, araba geçtikten sonra da indiren otopark görevlisini başka türlü görmeye başlıyorsunuz. Meğer o, ‘cam bir kutunun içinde kapalı kalmış gibi yapma departmanı’nda çalışan bir pandomimciymiş. Göz meleği hele bir göze bulaşmaya görsün. Bakışın her zamanki seyrini öyle bir rotasından saptırıyor ki aslında bu çok da iyi oluyor. Bakarken farkına bile varılmayacak sıradanlıktaki şeyleri alıp bambaşka bir şekilde sunuyor ve böylece hayal gücünün kapıları kendiliğinden aralanıveriyor. Melekle Sohbet’i okuduktan sonra göz meleği diye bir melekten haberim oldu. Çünkü öyküleri okuduktan sonradır ki göz meleği gözüme kaçtı; ve anladım ki göz meleği öykünün ta kendisiymiş. Nick Hornby’nin seçtiği öykülerden oluşan Melekle Sohbet göz meleğini göze bulaştıran öyküleri bir araya getiriyor. Kitapta Hornby’nin bir öyküsünün yanı sıra günümüzün en yenilikçi yazarlarından gündelik SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle