23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mary Davis'ten bir biyografi: Sylvia Pankhurst Feminist, antiırkçı ve antifaşist mücadelede bir öncü Mary Davis’in kitabında, Sylvia Pankhurst'ün kadınların oy hakkı mücadelesinde, özellikle devrimci komünist politika ile antiırkçılık ve antifaşist mücadeledeki öncü rolü ortaya konuluyor. Bu konular kitabın temel bölümlerini de oluşturuyor aynı zamanda. ? Serpil ÇAKIR ary Davis tarafından yazılan Sylvia Pankhurst, bir biyografiden çok onun yaşamı hakkında bir tahlil çalışmasıdır." Yukarıdaki ifade, Sylvia’nın 1927’de 45 yaşında iken doğurduğu oğlu Richard Punkhurst’e ait. Sylvia, gerek özel yaşamıyla gerekse kamusal faaliyetleriyle hayli renkli, muhalif, mücadeleci, bedelleri ne olursa olsun, tavır almayı bilen etkin bir kişilik. Feminist çalışmalarda önemli bir yere sahip olan Mary Davis, kitabı yazarken özel/tüzel çeşitli arşiv kaynaklarını kullanmış, gazete taramaları ve yüz yüze görüşmeler yapmış. Bu titiz inceleme, Emine Özkaya’nın özenli çevirisiyle ve kitabın orijinal basımında olmadığı halde, Versus Yayınları’nın fotoğraflarla zenginleştirilmiş aynı özendeki çalışmasıyla Türkçe’ye kazandırıldı. Sylvia, 1882 yılında Manchester’de doğdu, 1960 yılında, 78 yaşındayken, bağımsızlığa kavuşması için uzun yıllar mücadale verdiği ve son dört yılını geçirdiği Etiyopya’da öldü. Bir feminist olarak öncelikle İngiltere’de kadınların oy haklarını elde etmeleri için mücadele etti. Birçok kadın, işçi ve uluslararası dayanışma örgütünün kurucusu ve eylemcisi oldu. Dört gazete kurduğu gibi, bunların editörlüğünü yaptı, 22 kitap, çeşitli broşürler ve çok sayıda makale yayımladı. Mary Davis’in kitabında, Sylvia’nın kadınların oy hakkı mücadelesinde, özellikle devrimci komünist politika ile antiırkçılık ve anti faşist mücadeledeki öncü rolü ortaya konuluyor. Bu konular kitabın temel bölümlerini de oluşturuyor. Sylvia, ailesindeki diğer üyeler gibi, birliğin İngiltere çapındaki örgütleme çalışmalarında aktif olarak rol aldı.. 500 bine yakın kadının oy hakkını elde etmek için 21 Temmuz 1908’de Londra’da Hyde Park’ta toplandıkları gösterinin düzenlenmesine yardım etti.. Bu uğurda açlık grevlerine katıldı, annesi ve arkadaşları gibi hapishanede zorla beslenme işkencesine maruz kaldı.–İktidardaki İngiliz İşçi Partisi, kadınların oy hakkını ancak savaş sonrasında, o da belli mülke sahip, 30 yaşın üstündeki kadınlara tanıyacaktı. Kadınların İngiltere’deki oy hakkı mücadelesinin tarihini The Suffragette: The Histoy of the Women’s Militant Suffragette Movement (Sufrajet: Kadınların Militan Oy Hakkı Hareketi) adlı kitabına konu ederek, bu mücadelenin günümüze taşınmasına da yardımcı oldu. Suffrage Fedaration (İşçilerin Oy Hakkı Federasyonu) olarak değiştirildi. 10 binin üzerinde baskı yapan gazetenin ismi 1917’de Workers’ Dreadnought’a dönüştürüldü. Gazetede, günün önde gelen sosyalistleri tarafından kaleme alınan teorik yazılara yer verildiği gibi başta İngiltere olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki işçi hareketi hakkında da okurlar bilgilendiriliyordu. Sadece devrimci ruhu vermekle kalmıyor, savaşın hüküm sürdüğü dünyada tepki çekip, çeşitli sindirme çabalarına uğrasa da savaş karşıtı tutumuyla da dikkat çekiyordu. ANTİMİLİTARİST, ANTİIRKÇI VE KOMÜNİST Kitabı okurken Sylvia’nın bulunduğu ortamlar, mücadele verdiği alanlar üzerinden dönemin ideolojik hareketlerine, özellikle de işçi hareketine, tanıklık ediyoruz. 1. Paylaşım Savaşı patlak verdiğinde, sosyal demokrat hareket ya da annesinin başını çektiği kadınların oy hakkı hareketi grubu, savaşı desteklerken, o karşı tutum alarak, antimilitarist olmayı cesaretle savundu. Daha sonraki yıllarda Avrupa’da yükselen faşizme, antiırkçı, ve anti faşist tutumuyla karşı durdu. 1933 yılında Savaşa ve Faşizme Karşı Uluslararası Kadın Komitesi’ni kurdu. Faşizmi şöyle tanımlıyordu: "Kapitalist hükümeti yerini alacak yeni ve daha ileri bir toplumsal örgütlenmeyi şiddet yoluyla önlemeye yönelik aşırı devletçi bir örgütlenmedir. Faşizm tam anlamıyla askeri bir şekillenmedir. “M FEMİNİZM, SOSYALİZM Sylivia, işçi kadınların yoğun olduğu Doğu Londra’da, kadınların oy hakkı için Birliğin bir federasyonunu kurdu. Annesi, ablasından farklı olarak cinsiyet ve sınıf arasındaki ittifakı temel alarak, işçi kadınların sorunlarını, sendikalardaki erkek baskısını eleştirdi. Feminizm ile sosyalizmi birleştirmeye çalıştı. Kadınlara ödenen ücretin, düşük ücretli emek ticaretinin dehşetini ortaya koyan bir kampanya başlattı. Savaşa karşı net bir tavır aldı. Görüş ayrılıkları Sylivia’ın birlikten 1914’te ihracını getirdi. Woman’s Dreadnought adlı bağımsız bir yayın çıkardı. 1916’da, örgütün adı Workers’s O, kısa sürede bütün sivil hükümetleri alaşağı eder ve bütün demokratik oluşumları ezer. O, kapitalizmin kendisini tehlikede hissetmesinin ve varlığı için tehdit yaratanlardan öç almasının zorunlu bir tezahürüdür"(s.154) Faşist saldırının Etiyopya ile başladığı tespitini yaptıktan sonra Britanya solunu bir Afrika ülkesi olmasından dolayı Etiyopya davasına kayıtsız kalmakla suçladı. Ona göre İngiltere solu İspanya’da antifaşist mücadeleyi desteklerken, Etiyopya için aynı duyarlılığı göstermemişti. Sylvia yaşamının 25 yılını Etiyopya davasına adadı. Davanın savunuculuğunu yaptığı gazeteyi (New Times and Ethiopia News) 40 bine varabilen baskıyla 20 yıl boyunca çıkardı. O, kapitalist sistemin bütünüyle alaşağı edilmesi gerektiğini düşünüyordu, Rus Devrimine ve Üçüncü Enternasyonale destek verdi, Büyük Britanya Komünist Partisine girdi. Ancak, Rusya’da devrim sonrası uygulanan, ekonomi politikalarla Rusya’da kapitalizmin yeniden inşa edilmeye başlandığını, ülkenin sağa kaydığını düşünüyordu. Parti ile aralarında çıkan taktik/ stratejik ayrılıklar onun ihracını getirdi. KADINLARA OY HAKKI MÜCADELESİ Yirminci yüzyılın başında, İngiltere’deki kadınlara oy hakkı mücadelesinde Pankhurst ailesi önemli bir yer tutar. Hareketin lideri anne Emelline, Kadınların Sosyal ve Siyasal Birliği’ni (WSPU) kurmuş, iki kızı Christabel ve Sylvia ile bu mücadeleye yön vermiştir. SAYFA 22 feminizm ve antiırkçılığı seslendirmede, bir haftalık gazetenin editörlüğünü yapan ve yöneten ilk kadındır ve bir siyahı ilk işe alan da odur. O, aile yaşamının kabul edilmiş biçimlerine karşı çıkan ve "evlilik dışı" çocuk dünyaya getiren tek kadın değildir. Fakat bütün ylvia, Komünist hareketin ilk annelerin bir kocaya sahip olması geaşamalarında ve antiırkçı ve rekmediği fikrinden hareketle, annelik antifaşist harekette bazen yardımı için yürütülen kampanyaya ilk Donkişatvari de olsa, önemli bir rol oy ve önemli katkıyı yapmıştır. Faşizm namıştır, erkekler dünyasında sol siya tehlikesini ilk ortaya koyan ve Mussoliset yaparak var olmuştur. Sosyalist tani’nin popülizminin gerçek doğasını banla ve yeni ortaya çıkan devrimci ha teşhir eden ilklerden biri olmakla birreketle bağ kuran, örgütlü işçi hareke likte, kesinlikle Britanya’daki tek antitiyle bağ kuran tek feminist değildir. faşist değildir. Ancak, faşizmle ırkçılık Rus Devrimi’ne ve Üçüncü Enternasarasındaki bağlantıyı ortaya koyan, beyonal’e büyük destek vermiş ve bu ya yaz soldaki çok az sayıdaki insandan yınla yaptığı katkı biricik olmakla bir biridir ve bu ülkede, en azından likte, Britanya’daki Komünist Par1920’lerden itibaren, ırkçılığa ve emti’nin kuruluşuna katılan tek kadın de peryalizme karşı tavrını ortaya koymuş, ğildir. Uzun bir dönem boyunca on beyaz politikacılar arasında gerçekten yıl sosyalizmi ifade etmenin ötesinde, tek kişidir." KİTAPTAN Beyaz soldaki yalnız feminist “S POLİTİKAYI HAYATA GEÇİRMEK Anneler mutlaka bir kocaya sahip olmalı mı? Sylvia, eylemci bir kadın olarak günlük yaşam pratiklerinin politik bir duruş içerdiğinin farkındaydı. Kişişel olanla politik olan arasında bağı kurdu, politikayı hayata geçirerek feminizmini bizzat yaşadı. Oğlunun babası, İtalyan mülteci anarkososyalist Silvio Corio’yla uzun süreli bir birliktelik yaşamasına rağmen, evlenmeyi politik olarak tercih etmedi.. Hamilelik ve doğum deneyimi, 1930’da Save the Mothers (Anneleri Gözetin) adlı kitabı yazmasına yol açtı. İngiltere ve Galler’de çok sayıda annenin ve bebeğin ölümlerini önlemek için alınacak önlemler hakkında kitap yayımladı. Evlilik dışı anneliğin sorunlarını mücadele gündemine aldı. Ulusal annelik hizmeti, çalışmayan annelere yardım, ev içi yardımcılığı, anneler ve çocuklar için doğum öncesi ve sonrası klinik, çalışan annelere doğum yardımının uzatılması, çocuk yardımı ve zorunlu eğitimin 16 yaşına çıkarılması gibi önlemleri savundu. Böylelikle kamusal politikanın belirlenmesine çalıştı. Ev işlerinin sosyalleşmesiyle kadınların ev işlerinden kurtulabileceğine inanıyordu. Kadının eve ait tüm işlerden sorumlu tutulmasının onu politikadan hatta, yaşamdan uzak tutmak anlamına geldiği saptamasını yaptı. Kişiliği sembolize ettiği için kadınların kendi isimlerini (soyadlarını) değiştirmemeleri gerektiğini savunuyordu. ? Sylvia Pankhurst/ Mary Davis/ Çeviri: Emine Özkaya/ Versus Kitap/ 208 s. KİTAP SAYI 869 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle