23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Cültekin Emre'nin çınlama adı altın- da yayım- lanan şiir- leri, aynı sağlık so- runundan; kulak çınlama- sından dogan dizelerden oluşuyor. Emre, bunun üze- rine şiirle gittiğini söylüyor. Ancak çınlama, yolu o du- raklardan geçse de hastalık, klinik, tedavi şiirlerini içer- miyor. Güjtekin Emre ile ye- ni şiirleri üzerine konuştuk. O Adil İZCİ f m „_ m -JL , sterseniz önce kitabmızm adı üzerine konuşahm. Neden "Çmlama"? - Yıllardır canıma oku- yan kulak çınlamamı imliyor kitabın başlığı. Bu büyük belayla boğuşma- • mın, onu kendimden uzaklaştırma- nın, sıkıntılanmı sanki haîıfletecek- miş gibi düşünmenin sonucu bu karan verdim ve onu dünya âleme duyuruyorum böylece. Yani şiirlerle kulak çınlamamı şi- kâyetediyorum şiirseverlere, Çmlamayh. - Çmlama'yı okurken Oscar Wilde'm "Yaşam yitirdikçe sanat kazanır" sözünü andığmı oldu. Kulaklarmızdaki o sağlık sorunu sayesinde doğdu bu kitap! Hani Orhan Veli de bir şiirinde kııllanırya o halk sözünü: "Ne yârdan geçerim, neser- den " Keşke hiç böyle bir soıvn yaşama- saydmız da bu kitap da eksik knlsaydı de- mek üzereyken dumksıyorum ister istc- mez. Bencilce bir duraksama! En iyisi size sorayım: Çınlama mı. kulaklarmızdaki sü- reğen "çmlama"mı? - Bu meretle, kulak çmlamamla, aramda kopmaz bir bağ oluştu giderek. Ne o ben- den kopabilir artık ne de ben ondan. Çünkü çaresi yok ondan kurtulmamın. Bir ilacı, tedavisi falan yok bilebildiğim kadarıyla. lyileşme şansım hiç yok; bu ke- sin. Kendimi alıştınnak zorundayım, bildi- ğim tek çözüm bu. Onu yenmek için üstü- ne şiirlerle gitmeye çalıştım. Çmlama nm ortaya çıkışınm en belirgin nedeni bu. - Şiir ve günlük, daha doğrusu şiirlerle günlüğü bir arada. Edebiyatımızda bun- dan önce bir ömeği var mıydı? Ben doğ- rusu bu hirlikıeliği özgün bukhım. Ne- den? Sanatçmm artalanmı az çok btime- nin sanatyapıtım, sizin ömeğinizde şiirle- rinizi daha iyi kavramaya yarayacağmı dü- şünüyorum da ondan. Hatta önce günlük- leri okumakla başlamah bana kahrsa kita- ba. - Kulak çınlamasının yarattığı sıkıntılar nedeniyle iki kez kür yaptım. Klinikte kal- dım uzun süre. Kür sırasında günlük tut- tum. Şiirlerin arka avlusunu oluşturuyor günlükler. Şiirle günlükler iç içe geçti böy- lece. Onun için şiirlerle günlükleri birlik- te yayımladım; birbirlerini tamamladıklan için. Sanıyorum daha önce böyle bir kitap yayımlanmadı. O açıdan da bir ilk, Çmla- ma. - Sanatçmm artalanmı bilmenin yararma derslerimde değindiğim sık olur. Kimi za- man onaylamaz öğrencilerim bu görüşü- mü. O bilgilerin metni kavramada yönlen- dirici olduğunu. özgür almjlamayı ve bu bağlamda da özgür yorumlamayı etkiledi- ğini neden gösterirler. Siz ne diyorsunuz bu konuda? - Size hak veriyorum. Şiirlerin artalanın- da neyin olduğuııu bilmek açısından gün- lük en büyük yardımcı bence de. Şiirler açıklamak için değil ama kimi imgeleri an- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 7 lamak için günlük yardımcı olacaktır oku- ra. Farkh mekânlardaki yaşarmmı da göz- ler önüne seriyor günlükler. Onun için günlüklerin yanı sıra her günü -yirmi altı gün- ele alan bir şiir ve o günün yorumu gibi duran bir başka şiirle günlerimin fo- toğrafinı üç boyutlu çekmeye çalıştun. - Mutlaka anımsarsmız: Atdlâ Ühan m da şiir kitaplannm sonuna eklediği "Me- rakhsı İçin Notlar"ı vardı. Onlardan epey- ce yaradandığum söylemeliyim, Sizin gün- lükler biraz daha kapsamh bir aydmlık düşürüyor bana kahrsa şiirlerinize. Öyle mi dersiniz? - Attilâ llhan'ın kitaplarının arkasuıda yer alan "Meraklısı tçin Notlar"da şiirle- rin ve kitabın serüvenini kolaylıkla izleye- bilirler. Çmlama ıia ise şiirlerin oluştuğu mekâna, ortama, duyguya tanıklık ediyor günlükler. Ayrıca bcnim ruh halime, gün- lük yaşammıa ilişkin ipuçları da yer alıyor. - Kitaptaki şiirleriniz elbette. biraz da günlük hatta yolculuk günlüğü gibi. İlk şi- irle birlikte koyu bir hüzün de akmaya başhyor. Bu belirlenıe için ne dersiniz? Bir de ben kendi payıma hep öyle düşü- nüyorum: Hüzünlerimiz, ashnda derin ha- yat sevgimizden ileri geîiybr. Hayaa bu kadar se\ r meseydik. hüzünlerimiz bu dere- ce koyu olur muydu? - Evct, bir yolculuğa çıkarken duyulan hüzün ağır basıyor şiirlerde. Neşeü bir yolculuk değil bu, bunu şiirler gösteriyor. Sıkıntılı bir gidiş imliyor çünkü. Bu ne- denle kitabın ilk şiiri "Gidiş"te bu sıkıntı (yürek daralnıası) ya da hüzün, hemen kendini belli ediyor: "Bir topu yuvarlamak gibidir gitmek ürküp kaparken pencerele- rimi", "Bir grup fotoğrafi çektirir gibi gi- diyoıum bir yığın tanıdık hayaletle", "Gi- diyorunı, askerliğini yapmamış bir kuş gi- bi sıkıntılı/ gidiyorum, kuru bir nehre aşı yapan kocaman bir yağmur gibi/ gidiyo- rum, dönüşü olmayan bir bileti bekleme- den." Bu dizeler kliniğe giderken nasıl sı- kıldıgımı, kaygılandığımı, belirsizlikler içinde bocaladıgımı da gösteriyor. Belli bir dönemin panoraması olarak görmek gerekiyor Çmlama'yı. Şunu da belimıekte yarar var, bir sızlanmalar, yakınmalar kita- bı değil bu; l'arklı bir şiir kitabı. - Uzun bir yolculuğa çıkarken, birhas- taneye yatar. ola ki uzunca sürecek bir sa- ğıltıma hazırlanırken insan ömrünü iste- meden de olsa, gözden geçirirya; bu şiir- lerde biraz da böyle bir artalan sezinliyo- ruz... - Klinik ortamı nasıldır bilenler bilir; sı- Cültekin Emre ile 'Çınlama' üzerine •Yakınmalar kitabı değil bu' kmtılı ve bir yığın terapi programıyla yük- lü mekânda kendinizi dinlemeye pck vakit yoktur. Oysa insanm böyle durumlarda kendini dinlemeye ne çok gereksinimi var- dır. Ben, kendimi dinlemeye daha çok za- man ayırmaya çalıştım firsatlar yaratarak. Ayrıca içinde bulunduğum mekâna çevir- dim gözlerimi. Göl, orman, küçük köy, sa- kinük... beni dinlendirdi kulak çınlamamı geçirmediyse de. Bu sıkıntdı ortamı dışlaş- ürmanın iyi bir yoluydu her gün şiir yaz- mam, günlük tutmam, günü yorumla- niam. - Kimi şiirlerde, baskın birsıkmtmm var ettiği bir dış dünya dikkat çekiyor sanki. Hani başka bir ruh haliyle (ya da başka birnedenle), oralardan geçecek olsanız dış dünya algmız ve bunu şiirlere yansıt- manız böyle olmayacaktı gibi... - Az önce sözünü ettiğim mekânın çeki- ciliğine kaptırdım kendimi klinik süresin- ce. Fırsat buldukça göl kenarına gittim ya da ormana daldım imgeler devşirerek. Dış mekân beni farklı imgelere, görüntülere... götürdü. Şiirle içinde bulunduğum me- kânlan buluşturmaya çalıştım. Mekânların benim üzerimdeki etkilerinin şiirdc bir araya gelmesidir bu. Sabah, öğlen ve ak- şam üçgeninde günün nasıl geçtiğinin işa- retleri yer alıyor: "Akşam/ gölü gördüm/ yanıp tutuşan bir söz sanki" örneğinde ol- duğu gibi. - Dış dünyadan varhk ve nesneleri. ço- ğunca bir benzetme (eğretileme) ile örülü (ya da içiçe) anıyorsunuz. Ben, o varhk ve nesneleri benzetmelerle daha iyi anlatma çabamzdan önce, olağan bir kendiliğin- denliğe bağladım. Dilinizden öyle dökü- lüyorgibi... - Evet, bu kitapta benzetmeler çok faz- la. lçimden geldiği gibi gelişti onlara yak- laşışım. Nesnelerle kurduğum dostluğun içtenliğini gösteriyor bu benzetmeler. "Kurşun yemiş gibi bir gökyüzü, kuşların sırt çevirdiği"nde kapalı sıkıntılı bir hava- yı imliyorum. Böyle havalar sıkıntımı bü- yütüyordy çünkü. Ya da günbatunını şöyle betimlemişim: "Şarap lekesi gibi bir orman." "Issızlığı yurt" edinişimi benzet- melerle kendim kümışım bu kitapta. - Epeyce bir şiirde, belirgin ya da örtü- lü bir bungunluk resmi" ta'dı var. Bu bağlamda, şiirleri art arda okuduğunuzda hayatm biraz da sıkmtûarla örülü, sıkıntı- larla akaduraıi birsüreç olduğu sonucuna vanyoruz. Zaman zaman. Ikinci Ycni şa- irlerini anımsatan taûar ahnadım diye- mem. Diyelim Edip Cansever'de degör- düğümüz kimi hayat halleri... Hatta bazı şiirlerde Ahmet Oktay'm diyehm "Sığı- nak " şiirini de anmısadım... - Bunu biliyorum elbette. Hayat hep sı- kmtı değil ama sıkınttlı anların sıkça yer aldığı bir arena sanki. Hele hastalık halle- rinde bu bungunluk daha da öne çıkıyor, kendini beli ediyor. Karamsarlık insanm yüreğine yapışıp kalıyor böyle anlarda. Kimi şair ve şiirlerle kardeşlikler olduğu- nu görüyorum Çmlama daki şiirlerde. Çoğu zaman şairlerin ruh hallerinin birbi- rine benzemesi beni hiç de yadırgatmı- yor. - Toplu şiirleriniz olan Küçük Deniz 'i beş altı ay önce okudum. tzlenimlerim henüz canhca sayıhr. Buna göre, Çınla- ma 'nm bir bağlam üzerinden gitmesi, günlüğüyle bir arada ohnası, bir de daha yoğun söylemiyle zaman içinde biraz daha önlerde duracağmı sanıyorum. Sizne der- siniz? - Doğrusu Küçük Deniz'le bir dönemi kapattığun söylenebilir. Hesaplaşnm ken- dimle. Yazdıklanmı yenidcn gözden ge- çirdim. Geçmişimden kurtulmak değildi bu, onu topluca sergileyerek yeni oluşum- lara yer açmaktı. Çınlama, benim şiirimin gideceği yönü tam olarak göstermese de, belli etmiyor da değil. Günlük şiir iç içeli- ğinin yanında, daha yoğun bir şiirc doğru yöneldiğimi söyleyebilirim. - Biryapıtı yaratıcısı kadar kimse iyi bi- lemeyeceği için son soruyu da Gültekin Emre, Gültekin Emrc'ye sorsun... - Kendime bundan sonraki kitabımın başhğının ne olacağını sormak istiyonun. Çın7anıa'nın hemen ardından yeni bir ki- tap yayımlayacak değilim. Hele bu kitap bir sindirilsin, ondan sonra, ilerde. Ama ilerdc yayımlayacağım kitabm adını koy- dmn bile: Çmlatma olacak bu yepyeni ki- tabın başlığı. Neden Çmlatma? Onu da zamanı gelince konuşuruz. Son olarak da şunu söyleycyim: Çmlama, hasralık, klinik, tedavi... şiirlerini içermiyor. Tersine farklı, iyi şiirlerin kumaşını dokuyor, yolu bu du- V raklardan geçse dc. • Çınlama/ Gültekin Emre/ Hayâl Yaym- ları/74s. ÖZÜR Geçen sayımızdaki Edouard Roditi yazısı- nın altında, metnin yazanna ilişkin, çeviriyi yapan Selçuk Altun 'un özel bir notu yer alı- yordu. Bir hata sonucu bu not yazının altında yer almamıştır. Aşağıda bu notu yayımlıyor, Selçuk Altun ve okurianmızdan özür diliyoruz Çevirmenin özel notu Son romanım Senelerce Senelerce Evyel- di, Kadir Has Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Clif- ford Endres ile Başkan Yardımcısı Yrd. Doç Dr. Selhan Endres tarafından Ingilizce'ye (Manyand ManyA YearAgo) çevrildi. Çeviri zamanında tamamlandı ve hem mızmız ya- yınevi editörü, hem de Anglo-Amerikan eleştirmenler tarafından övgüyle karşılandı. Yaptıklan mükemmel işten dolayı onlarla kapsamlı bir çalışmaya girmedik. Ancak kısa süren buluşmalarımızdan birinde, Istanbul kökenli küresel yazar Edouard Roditi'nin (1910-1992) Cliff ile ortak ilgi alanımız oldu- ğu ortaya çıktı. Cliff onun hakkında kapsamlı bir araştırma yapıyordu ve bu nedenle varsıl bir arşiv oluşturmuştu. 2010 Roditi'nin yüzüncü doğum yılıydı ve bu nedenle Cliff'ten, Cumhuriyet Kitap için öz bir tanıtım yazısı rica ettim. Yazısına ekle- yeceğim tek nokta, Roditi'nin manevi yeğeni kitap avcısı Michael Neal'den duyduğum onun sanat ve edebiyat dışına taşan insan- cıllığıdır. Roditi, Fransa'da yardıma gereksi- nimi olan göçmen Türk işçilerinden de des- teğini esirgememiş, gerektiğinde onların ağ- zından Türkiye'ye mektuplar da yazmıştı. Son söz yerine; yetkin akademisyenler Cliff ve Selhan Endres Türk edebiyatına desteklerini sürdürürlerse, başta Türk kültür ve sanatının gönüllü elçisi Edouard Rodi- ti'nin ruhunu hoşnut edeceklerdir. Selçuk Altun SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle