10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Celâl Üster yeni kitabı Sözün Özü'nü anlattı Celâl üs- ter'in raf- lardaki ye- rini alan yeni kitabı Sözün özü kendi deyi- miyle bir "alıntılar kitabı." Bir romanda, öy- küde, denemede, şiirde, oyunda ve özyaşamöy- + küsünde geçen, sayısı beş bini aşkın söz ya da tümceleri sunuyor kita- bında Üster. Romancılar, öykücüler, şairler, düşü- nürler, oyun ve deneme yazarlarının yanı sıra ki- tap yazmış olan politika- cılar, film yönetmenleri, bilginler ve oyunculardan alıntılara da yer veriyor. Sözlerin kitaba alınmala- rının ölçütü, ait oldukları yapıtlardan bağımsız okunduklarında da bir anlam taşıyabilmeleri, bir düşünce tadı içermeleri, kendi başlarına birer alın- tı olarak da kullanılabil- meleri olmuş. Bu arada kitabın başındaki "Kav- ramlar Dizini" ile sonun- daki "Yazarlar Dizini- de daha verimli bir okuma sağlıyor. "Kavramlar Dizi- ni"nde "Aşk, Barış, Edebi- yat, Esitlik. özgürlük, Sa- nat, Savaş" gibi temalar çeşitlenirken "Yazarlar Dizini"nde ise kısa biyog- rafilerin yanı sıra not dü- şülen sayfa numaraları ile yazarların yer aldığı bö- lümlere işaret ediliyor. Üster'le, Sözün Özü'nü konuştuk. SAYFA 16 Düşüncenin izinde, sözün evreninde... Camze AKDEMİR -Ö\ zdeyişleri Sö- zün Ozü'ne seçerken nasıl biryöntem kuHandınız? Ömeğin, han- gileri bu kitaba ahnmadı? - Kitapta ben de yer yer "özdeyiş" sözcüğünü kul- landım, ama yine de burada söz konusu olanın tam anlamryla "özdeyiş" olmadığını vurgulamak- ta yarar var. Çünkü kitaba aldığım sözler ya da tümceler, yazarlann yapıdannda, başka bir deyişle bir roman- da, bir öyküde, bir denemede, bir şiirde, bir oyunda ya da bir özyaşamöyküsünde geçen söz ya da tümceler. Bir *özdeyiş" olsun diye söylenmiş değiller. Pek çoğu- nun bir "özdeyiş" olduğu bile söylene- nıez. Kitabın bir "alıntılar kitabı" oldu- ğunu söylemek daha doğru belki de. Baü dillerinde bu tür kitapların pek çok öme- ği vardır. Nasıl bir yöntem kullandığıma gelince: Bu sözlerin kitaba alınmalannm ölçütü, bağlamlarınm dışına çıkanldıklannda, kendi başlarına okunduklarında da bir anlam taşıyabilmeleri, bir düşünce tadı içermelcri, kendi başlarına birer alıntı olarak da kullanılabilmeleri oldu. Ama bu denli geniş bir alanı kapsayan bu kita- ba bir sınır getirmek gerekiyordu. Yoksa ciltler tutabilirdi. O yüzdeıı, "yazarlar"la sınırlı tutayım dedim. Ama yaİnızca ro- mancılar, öykücüler, şairler, düşünürler, oyun ve deneme yazarlannı dcğil, kitap yazmış olan politikacılan,filmyönetmen- lerini, ne bileyim, bilginler ve oyunculan da kattım işin içine. Benim getirdiğim sı- nır bu oldu; ne ki, yine de gördüğünüz gibi özlü sözlerin sayısı beş bini geçti. Türkçede şu anda bu kaıiar kapsamlı bir başka alıntılar kitabı olduğunu sanmıyo- rum. - Peki, bu sözleri seçerken, belicli bir dûşünceye ağırhk verdiniz mi? - Bu nokta çok önemli. Çünkü bu alın- tılar derlemesinin, farklı anlayışlara, deği- şik bakış açılarına, bambaşka yaklaşımla- ra, dünya görüşlerine açık olmasma özen göstermeye çalıştım. Diyebilirim ki, 13. yüzyılda yaşamış olan Aquinolu Tomma- so'nun "Tek kitaplı insandan kork!" sözü yol gösterdi bana. Diyeceğim, sözleri ken- di anlayışıma ya da belirli bir anlayışa gö- re seçmedim. Birbirine benzemeyen, da- hası birbirinin karşm düşünceler ve ba- hşlann zengin, rengârenk bir güldestesi- ni sunmak istedim. CİCERO'DAN ARİSTOTALES'E... - Buna bir örnek verebilir misiniz? • tsterseniz, "Akıl" için söylenenlere bir bakalım. Çok eskilere gidersek, Home- ros'un, "Oduncuyu oduncu yapan akk- dır, gücü değil. / Fırtına şarap rengi deni- zi birbirine kattığında, / dümenci aklıyla yön verir gemisine. / Sürücü de aklıyla alt edip geçer öteki sürücüleri" dediğini gö- rürüz. Cicero, "Akıl, her şeyin hükümda- n ve ecesidir" der. John Wesley de aynı kanıda, ama çok farklı bir açıdan: "Hırs ve önyargı yönetiyor dünyayı, ama akıl adı altında." Balzac ise duygudan yana: "Akıl duygunun yanında her zaman ba- yağı kalır." Sonra, "güzellik" sözgelimi. Sokrates, "Güzellik kısa ömürlü zalimlik- tir" derken; Aristoteles, "Güzellik Tan- n'nın annağanıdır" diyor. Ralph Waldo Emerson da Aristoteles'e yakın düşünü- yor: "Güzellik Tann'nın erdemde bırak- üğı izdir." Ama Samuel Johnson aynı ka- nıda değil: "Güzellikten ne kötülükler doğar." - Sözün Özü 'nün işlevselyanı ağır bası- yor, ama bu kitap bir okuma keyfi de ve- riyor insana. Sizin amaonız ne oldu bu kitabı hazırlarken? - Her türlü kullanıma ve okumaya açık olmasını amaçladım. Öğrencilerin ve öğ- retmenlerin de işine yarayabilir, işadamla- nnın, politikacılann, köşe yazarlannm da. Bir yazı ya da konuşma hazırlayan, ya da bu tür sözlere meraklı, böylesi sözlerden hoşlanan herkesin işine yarayabilir. Ama bu tür ahnnlar derlemelerinin bir "sakın- ca"sı da var kuşkusuz. Bu özlü önerme- ler, sırf ünlü yazarlardan yerli yersiz alın- tılara sığınarak yazıyı ya da konuşmayı süslemek amacıyla değil, ortaya konulan düşünce ya da görüşü saglam ve ycrinde bir alıntıyla beslemek ya da bir sohbeti Celâl üster İle camze Akdemlr. : daha keyüü kılmak amacıyla kullanılmalı • bence. Sanırım, Joseph Roux haklı: ! "Akntı, akıllının elinde elmas olur, apta- i lın elinde çakıl taşı." -ZEHİRLİ SÖZLER!" i - Sözleri incelediğinizde külcür çeşitlili- ! ğinin ne gibiyansımalannı fark ettiniz? Hangi dönemlerde en çok hangi konular gündeme gelmiş? Hastahk, hırs, savaş, aşk, umut... - Böyle bir inceleme yapmak, bundan sonuçlar çıkarmak hiç de kolay değil. Belki birileri yapmıştır, ama ben bilmiyo- rum. Şunu söyleyebiliriz belki: Kitapta, belirli kavramlar altında sıralanan sözleri tarih sırasına göre verdim ki, o kavram- larla ilgili düşüncelerin zaman içindeki farklılaşması bir ölçüde de olsa ortaya çıksın. Ama tarih sırası içinde okuduğu- nuzda bile, insanlığın temel sorunlannın ortak olduğunu, çok fazla değişmediğini görüyorsunuz. Uİuslara, sınıflara ya da bireylere göre bakış açılan değişiyor, ama sorunlar ortak. Bu da bize, insanlığın, üs- tünlükleri ve düşkünlükleriyle, bilgelikle- ri ve alçaklıklarıyla, soyluluk ve soysuz- luklanyla "büyük bir aile" olduğunu anımsatıyor. - Birine ait sandığınız bir sözün aslında çok eskilere uzanan birgeçmişi olduğunu fark etdğinizi söylüyorsunuz. Örnek verir misiniz? - "Aşkın gözü kördür..." Dilden dile dolaşan, pek çok dilde ortak bir nitelik ; almış bir deyiştir bu. Türkçede de vardır. : Orta malı bir söz olup çıkmıştır. Ama yi- ne de, hem Chauccr'da, hem Plautus'ta, hem de Horatius'ta rastladığmiz zaman : biraz şaşınyorsunuz doğrusu... ! - Kitapta yer alan sözleri söyledikleri için başı hayli derdegiren kimleri ömek gösterirsiniz? - Hemen belirteyim ki, bizi derinden etkileyen özlü sözleri söyleyenlerin büyük bir bölümünü, yaşama ve dünyaya eleşti- rel bir gözle bakabilen yergi ustalan oluş- turuyor. Katı ya da aykın görünen ger- çekleri dile getirmekten çekinmeyen La Rochefoucauld. Eleştiri yeteneği, keskin zekâsı ve yergileriyle devrim çağının he- men öncesinde Avrupa uygarlığının geli- şimini etkileyen Voltaire. Bilgece mizahın büyük ustası Mark Twain. Döneminin egemen ahlak anlayışına meydan okuyan Oscar Wilde. Amerikan yaşam tarzına acımasız eleştiriler yönelten H. L. Menc- ken. Dil ve yergi ustalığıyla her türlü "egemen"i yerin dibine geçiren Can Yü- cel. Daha pek çok ad sayılabilir. Hepsi de, "zehirli sözler"iyle, kalemin ve dilin j kıLçtan keskin ve sivri olduğunu kanıtla- ; mış. Eh, yerleşik anlayışlara karşı çıkan, i zorbalıklara başkaldıran, yalnızca ege- ! menlere değil, toplumun her kesimine \ eleştiri yöneltebilen yazarlann, düşünür- , lerin, ozanlann, siyasal eylemcilerin, bil- j ginlerin başı her zaman şöyle ya da böyle belaya ginniştir kuşkusuz.. .• [email protected] Sözün özü/JOeWeyen ve Çewren: Celâl Üster/Can Yayınlan/382 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1057
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle