23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Walter Benjamin'den 'Alman Romantizminde Sanat Elestirisi Kavramı' Erken romantizmde 'düşünseme1 kuramı çağrışımsal etkisi yaygın bir kavram Romantizm. Bu kavramı herkes ken- di bakışıyla yorumlar. Ancak ömer Naci Soy- kan'ın kitap başlığı olarak seçtiği Kuram-Eylem Birliği açısından sanat söz konu- su olduğunda, bu akımın 19. yüzyıl başlannda ifade ettiği anlam, uygulama bi- çimiyle sanat felsefesinin ilgi alanına girecektir. Kar- şımıza çıkacak iki önemli isim de dönemin felsefesi- ne ışık tutan Schelling ve Schlegel olacaktır. Nitekim walter Benjamin de 1919'da Bern Üniversite- si'ne doktora tezi olarak sunduğu ve bu akımın "Je- na" dönemi olarak da bili- nen erken yılları üzerine Alman Romantizminde Sa- nat Elestirisi Kavramı baş- lıklı çalışmasında bu iki dü- şünürün görüşleri üzerin- den konuyu ele alıyor. :~l KayaözSEZClN anatta ve Edebiyatta Eleştiri" üst başlığıyla ı dilimize çevrilen kita- bın ana metninden önce sunum kapsamında Benja- min'in çalışmasını açımlayan iki yazıya yer veriliyor: P. Lacoue- j Labarithe'in ve Fred Rush'un ya- • zılan, özellikle de ikincisi, Jena Romantizmi nedeniyle yazarın eleştirel epistemolojisi hakkında yorum getirir- ken, bu yorumu Kant ve Hegel başta ol- nıak üzere Benjamin'in öncüllerine bağ- larken sanatın kendisinden daha büyük bir "aygıt" olan felsefeyle ilişkisini açık- lığa kavuşturuyor. Çünkü Jena'cılann tipik tavrı, bir eseri anlamak, onun "ta- mamlanmamış olması" nedeniyle "yo- rum yoluyla bütünlenebilecek bir şey olarak bakmak"tan yana (s. 37). Orada hiç bitmeyen bir diyalog ya da diyalektik söz konusu çünkü. Anıa Ben- jamin'in yaklaşımında göz önünde tu- tulması gereken ana kavram "düşünse- me." "Refleksiyon" ya da bizdelci yay- gın karşılıgıyla "tasa\ T vur" dediğimiz bu kavram, romantizmin dayandığı temel etkinlik (s. 71). Benjamin'in çaİışmasm- da bu kavrama, Fichtc'de geçen anla- mıyla "bilincin eylemi"olarak özetlenen "koyma" ("setzung") kavramı eşlik eder. Şöyle diyor Schlegel: "Düşünme- ııin, kendisinden hcmcn sonra sonsu2ca düşünebileceği şey üzerinde düşünmeyi SAYFA 8 tercih etme özelliği"dir düşünseme (s. 72). Erken romantiklerde sık rastlanan bir düşünme biçimi bu. "ELESTİRİNİN DERİNLİKLERİ" Walter Benjamin, Alman romantiz- mindeki eleştiri kavramını incelerken, büyük ölçüde Friedrich Schlegel'in At- henaevm dergisindeki iragmanlarına dayanıyor. Schlegel'in yaşadığı dönem- de, yani 1800'lü yıllann başında roman- tiklerin toplandığı Jena, bir kültür mer- kezi. 1793'ten beri Fichte orada ders veriyordu. Schelling o dönemde hemen hemen unutulmuş olan Spinoza'yı gün- deme getiriyor ve tasavvur ile eylemin birliğine dayanan Fichte'nin sübjektif idealizmini sanat alanına kaydınyordu (Kuram-Eylem Birliği Olarak Sanat, s. 205). Goethe'ye göre "zamanının biricik fi- lozofu" olan Schelling'in kardeşi Fried- rich Schlegel ise gene Benjamin'in deyi- miyle "sanatçı-fîlozoftu ya da felsefe yapan sanatçıydı. Kendi döneminin dü- şünce dünyasıyla bağ kurmaya çalışıyor- du. "Mutlak"ı sistematik olarak aramı- yor, tersine, sistemi mutlak olarak kav- ramaya çalışıyordu (s. 99). Bu durum onu gidimli ("discursif") düşünce ile zi- hinsel sezgi arasında bir "orta yol" bul- maya zorluyordu (s. 101). Erken dönem romantiklerinde eleştiri kavramını açmaya ve benimsemeye yö- nelik tutum yaygın. Felsefeye ve cstetiğe ait terimler içinde onların en sık kullan- dıklan, "eleştiri" ve "eleştirel" gibi te- rimler. Nitekim Schlegel, "eleştirinin derinliklerinden" yola çıktığını söylü- yordu. Çünkü romantikler ve spekülatii felsete için eleştirel terimi, her halükâr- da nesnel olarak üretken, derin ve dik- katli bir düşüncenin ürünü olarak yara- tıcı olma özelliği taşıyordu. Eleşıirel olmak demek, düşünmenin türn bağların üstüne yükseltümesiydi (s. 105). Benjamin burada Fich- te'nin görüşüne vurgu yapar: "Düşünseme olmadan so- yutlama, soyudama olma- dan düşünseme mümkün değildir." Ancak burada ke- sin yargılardan kaçınılması da bir zorunluluk olarak ro- mantikleri meşgul etmiş, bu yönüyle Sturm undDrang hareketinin teorileriyle çeli- şen bir durum.ortaya çık- mıştır (s. 106). Doğa Bilgisi teorisi, Benja- min'in tezinde bir ara başlık olarak karşımıza çıkar. Sanat elestirisi kavramını serilme- mek için bu teoriye bakmak gerekir. Gerçek olan her şey gibi, nesne de düşünseme ortamında yer alır çünkü, dolaysız bilginin dışmdadır bu. Fichte, dolaysız bilginin yalnızca sezgide önceden var olabileceğini öne sürmüştü. Schelling de doğa kavramını "sürekli oluş ve canlı bir bü- tün" olarak görüyordu. ln- san, "felsefi anlamda bir do- ğa durumunda" yaşar ona göre; bu ise Hobbes'taki sta- tus naturalis değil, insanın kendi kendi- siyle ve onu çevreleyen dünya ile birlik içinde uyumlu yaşadığı bir durumdur (Ö.N.Soykan, s. 17). " Sanat elestirisi kavramı, ana konu ola- rak kitabm ikinci bölümünde yer alıyor. Erken romantizm döneminin sanat bil- gisi kuramını açarken, romantiklerin, sanatı bir düşünseme ortamı olarak gör- meleri için özel bir neden aramanın yanhş olacağına değiııiyor Benjamin. Ona göre düşünsemenin öznesi, temel- de sanat ürününün kendisi. Eleştiri ise, sanat yapmnın bilgisi olduğu sürece onun "özbilgisi" aynı zamanda; onu de- ğerlendirdiği ölçüde, bu onun kendini değerlendirmesi olarak gerçekleşir (s. 125). GÖRÜNÜR OLANIN İÇİNDEKİ CÖRÜNMEZ Sanat yapıtının kendisine gelince, ro- mantik sanat yapıtı kuramı, sanat yapıtı- nın biçiminin kuramıdır. Biçim, roman- tikler açısından ilgi alanırun merkezinde yer alan bir kavramdır. Schlegel, dü- şünsemenin yapıt ve onun biçimi için önemini şöyle dile getirmişti: "Bir yapıt, dört bir yanından kesin smırlandırılmış ama sımrları içinde smırsız ise kendine tamamen sadık, her yerde aynı ve yine de kendi üstüne çıkmış ise biçimlendi- rilmiştir" (s. 135).. Buradan şöyle bir so- nuç çıkanr Benjamin: "Romantizm, ta- mamen bilinçli olarak biçimlerin fethe- dilmesi, geliştirilmesi ve aıindırılması için çaba göstemıiştir." Öte yandan bi- çim, ne bir kural ne de kurallara bağlı- dır. Erken romantik kuram, biçimlerin geçerliliğini yapııın idealinden bağımsız bir kavram olarak temellendirir. Sanat eleştirisinde nesnel değerlendirme ise nesne] inceleme ve yapıtın bilgisine iç- kindir. Bilindiği gibi romantikler, özellikle şi- ir ve müzik dalları üzerinde yoğunlaşır. O nedenle romantik şiir sanatı, "sanat ideası"nın kendisi ve sanat biçimlerinin "sürekliliği"dir. Her yapıtta "görünür" olanı içine alan bir "görünmez" yapıt gizlidir romantiklere göre. Eleştiri, Schlegel'in "kâhince" sözüyle adlandır- dığı bir "bilgelik sanatı"dır bu anlamda (s. 148). Bu bağlamda bir "idea", "son- suz bir önermeler dizisi"dir. Şiir sanatı- nın ideasına gelince, o "düzyazı"dır. Şi- ir ideasının düzyazı olarak kavranması, romantik sanat felsefesini belirleyen te- mel olgudur Benjamin'e göre. Eleştiri ise her yapıtın içindeki "düzyazısal" çe- kirdeğin serimlenerek oluşturulmasıdır (s. 166). Kitabın sonsözü, yapıtlann eleştiril- mezliği tezine dayanan Gocthe'nin sa- nat teorisi ile romantizmin sanat teorisi- ni karşılaştırır ve bunların birbirine kar- şıt görüşler olduğu gerçeği üzerinde yo- ğunlaşır. Walter Benja- min'in biyografisi- ni kapsamh biçim- de incelediği kita- bmda (1) Bernd Witte, Alman ro- mantizminde sanat elestirisi kavramını konu alan doktora tezinin "uzlaşımsal akademik biçimiy- le, daha geniş kap- samh iddiası arasmdaki çelişkinin, ke- sinlikle bilincinde olduğunu" belirtiyor. Benjamin, 1919 Nisanı'nda tezinin kaba yazımını bitirdiğinde şöyle bir saptama- da bulunduğuna değiniyor: "Ne olması gerekiyorduysa oldu: Romantikliğin edebiyatta kesinlikle bilinmeyen gerçek doğasına bir bakış, yine de dolaylı ola- rak, çünkü romantikliğin merkezine, mesiyonizme -yalnızca sanat görüşünü ele aldım- benim için son derece güncel olan başka herhangi bir şey denli az yaklaşabildim; sahici bilimsel tavırdan kopma olanağını elden çıkarmadan. Ancak bu keyfîyetin ondan içeriden dı- şarıya doğru çıkarılabüeceğine, bu çalış- mada ulaşmış olmak istiyorum" diyor- du. Eleştirinin günümüzde kavranışmm tümüyle tersine, yapıtın yargılanmasma değil, "çözümlenmesi"ne dayah olması gerektiğinin gene altını çiziyordu. Benjamin 1918'de Ernst Schoen'e mektubunda, romantik eleştiri kavra- mından modern eleştiri kavramının doğduğunu yazıyordu. Ancak roman- tikler için "eleştiri" hayli "ezoterik" bir kavramdı ona göre. Bilgiyle ilgili her şeyde mistik varsayımlara dayanan, sa- nada ilgili her şeyde kendi zamanlarınm ve geleceğin şairlerinin en iyi sezgilerini yeni sanata masseden bir kavramdı bu. Lacoue-Labarthe'a göre bu yorum, Benjamin'in her şeye karşın, bu tezi yaz- mak için o kadar emek ve zaman harca- dığını açıklamaya yeterlidir (s. 23). • (1) WultcrBcnjnnıin. Iknul Witlı-, Çcviron: Musitıia Tüzel, Yapı Krcdi Yaymları, tstanbul. 2002. Alman Romantizminde Sanat Elestiri- si Kavramı/ VC'alter Benjamin/ Çeviren: Elçin Gen, Mustafa Tüzel/ lletişim Yu- vınları/194 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 5 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle