10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 20 MAYIS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Demokrasi ‘Yaşlı Lider’ Kaldırmıyor Kasetti, komploydu, parti içi ihanetti, kazıktı, şuydu, buydu... Bu tartışmaların hepsi bir yana.. bundan böyle demokrasilerde “genel başkanlıkta yirmi yıl kalan 70’lik liderlere” yer yok. Baykal’ın “taktik istifasının” hemen akabinde yazmıştım: “Demokrasinin” doğum yeri İngiltere’de.. Başbakan Cameron ile yardımcısı Clegg 43 yaşında... Baykal’la istifası eşzamanlı döneme rastlayan Brown’dan boşalan ana muhalefet liderliği koltuğu için yarışan David ile Ed Miliband kardeşlerin yaşları sırasıyla 44 ve 40... İktidarı ele geçiren Cameron-Clegg “çiftinin” gençliği ve zindeliği, Kraliçe’nin ülkesinde ana muhalefetin de “gençleşmesini” zorunlu kılıyor. Brown’dan sonra İşçi Partisi Genel Sekreterliği’ne nitekim en yakın konumda bulunan “güçlü lider adayı” 59 yaşındaki Alan Johnson’ın bu pozisyonu sırf “yaş limitini aşmış olmak hasebiyle” reddettiği, “Sıra artık gençlerde!” dediği Avrupa basınında ballandıra ballandıra anlatılıyor... Yalnız liderler değil, yeni hükümette yer alan bakanlar da; “İngiliz siyasetine” gençlik aşısı yapıyor. En genç bakan Danny Alexander (İskoçya Bakanı) 37, George Osborne (Hazine Bakanı) ve Sayide Warsi (Devlet Bakanı) 38; iki yüzyıldan bu yana İngiltere’nin en genç başbakanı olmak rekorunu elinde tutan Cameron’la aynı yaşta olan Kültür Bakanı Jeremy Hunt 43 yaşında... “Deneyimin” vazgeçilmez önem taşıdığı dış politikanın patronu- “Dışişleri Bakanı”- William Hague bile 50 yaş sınırını henüz devirmemiş; 49’unda... ‘Liderlik’ hiç bitmeyen bir kampanyaya dönüştü 47 yaşında Başkanlık koltuğuna oturan ABD’deki Obama olgusu ardından İngiltere’de de hız alan bu çarpıcı “gençleşme rüzgârı”, gözleri şimdi 21. yüzyıl demokrasilerinin henüz “yazılmamış kuralı”, “siyasette yeni kan şartına” çevirdi. Konuya hafta başı üç tam sayfa ayıran “Repubblica” (17 Mayıs), tartışma götürmez biçimde teyit edilen bu yeni trendin nedenlerini, çeşitli faktörlerle açıklıyor. Bunlardan ilki -herkesin malumu- “genç” ve “dinamik görüntü” şartlanmasıyla beslenen “TV’nin gücü” ise diğeri “siyaseti biçimlendiren yeni küresel unsurlar”... “Günümüz liderleri” diyor gazete; “dört beş yıl boyunca bile (!) oturdukları koltuğa artık ‘garanti’ gözüyle bakamıyorlar (!) Bu (sözü edilen 4-5 yıllık!) süre sonunda, seçmen nezdinde liderliklerini güvenoyuna sunmak, sınamak zorunda kalıyorlar. Siyasi parti liderliği bu nedenle artık hiç bitmeyen bir seçim kampanyasına dönüşmüş durumda. Liderler ABD, Avrupa, Çin, Hindistan, Japonya arasında sürekli mekik dokumaya mecburlar. Yaşını başını almış insanlardan bu tempoyu sürdürmelerini beklemek gerçekçi olmuyor...” Ülkelerin “kendilerini yenileme becerisi” ile eşanlam taşıyan “siyasette gençleşmeyi” analiz eden yazılarda altı çizilen üçüncü bir unsur daha var: O da, “dünyanın tüm demokrasilerinde siyasi partilerin güç kaybetmiş ve zayıflamış olmaları”... “Siyasi partilerin güçlü olduğu geçmiş dönemlerde” deniyor: “Parti örgütlerinde çeşitli ve farklı liderlik kademeleri bulunuyordu. Liderlik hırsındaki siyasetçiler, nihai hedefe varana dek; bu kademeleri birer birer atlamak zorundaydılar. Bu; son derecede yavaş bir süreç gerektirdiği gibi, değişik liderlik kademelerine daha önce varan diğer yaşlı lider adaylarıyla mücadeleyi zorunlu kılıyordu. Tüm bu çarklar.. parti içinde öne çıkma/tanınma/yapılan işle takdir toplama; yıllar yıllar alan parti içi ittifaklarla temasların tesisine dayanmaktaydı...” Hızlanan ‘tempo’ çarkları yıktı Yeni dünya düzeni işte tüm bu “çarkları” kırmış durumda. “Siyasi partiler” her yerde bir defa güç yitiriyor... “Partilerin güç kaybı”, “iç disiplinlerini” zayıflattığı gibi; (internetin de dahil olduğu) “medyaların” ilgisine mazhar olan “kişileri” ön plana çıkartıyor. Parti disiplininin yerini, tümüyle “medya desteği” alıyor... “Bilgi”den çok “spekülasyonlara” dayanan “gizemli komplo teorilerine” gelene kadar, Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki “baş döndürücü sivrilişini” biraz da bu gelişmeler ışığında değerlendirmek gerekir. Kılıçdaroğlu.. haliyle 40’larını süren bir delikanlı değil. Ancak “Huzurevi Partisi” görünümündeki CHP’de 70’lik Baykal yanında; “gençlik” değilse de.. “umulmadık bir yenilenme” unsuru sayılıyor. Bu “umulmadık yenilenmede”; Baykal gibi kaçın kurası “kurt bir politikacıyı” dahi kontrpiyede bırakan bir “iç disiplin dağılması” yaşanmadı mı? İç disiplinin tuz buz olmasında, klasik medyalar ve TV denli, süreçleri hızlandıran “elektronik/interaktif yeni medyaların” rolü olmadı mı? Baykal ve etrafındaki politbüro sadece “Bu kazığı bize kim/nasıl attı? Komployu kim kurdu?” vs. ekseni üzerinden düşüneceklerine, biraz da dünyadaki gelişmeleri değerlendirseler.. bu kadar hazin bir düş kırıklığı yaşamayacaklar. [email protected] Washington’a göre Clinton, Davutoğlu ile hem Tahran seyahatinden önce hem sonra konuştu ABD: Türkiye biliyordu ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD yönetimi İran’a yö- nelik yaptõrõm paketinin Birleşmiş Milletler Gü- venlik Konseyi’ne (BMGK) gönderileceğinden Türkiye’nin Tahran ziyareti öncesinde haber- dar olduğunu ileri sürdü. ABD ayrõca yaptõrõm paketi üzerinde son 24 saatte görüş birliğine va- rõldõğõnõ da açõkladõ. ABD Dõşişleri Bakanlõ- ğõ sözcüsü Philip Crowley, günlük basõn top- lantõsõnda yaptõrõm paketinin zamanlamasõna yö- nelik gazetecilerin yoğun sorularõyla karşõlaştõ. Crowley toplantõda yaptõrõmlara yönelik karar ta- sarõsõnõn BMGK’ye gönderilmesinin Türk tara- fõ için sürpriz olamayacağõnõ, çünkü ABD Dõş- işleri Bakanõ Hillary Clinton’õn, Dõşişleri Ba- kanõ Ahmet Davutoğlu ile hem Tahran gezisi ön- cesi hem de sonrasõnda görüştüğünü söyledi. Crowley, ABD’nin pakete yönelik açõklama- sõnõn Türk yetkilileri neden çok şaşõrttõğõ yö- nündeki bir soruya, “Şaşırmış olduklarından emin değilim. Dışişleri Bakanı Clinton, dün öğleden sonra (pazartesi) Davutoğlu ile görüşmesinde karar tasarısını bugün (salı) paylaşacağımızı haber verdi. Clinton, Davutoğlu ile hem dün (pa- zartesi) hem de Tahran gezisi öncesinde ko- nuştu. Biz Türkiye ile haftalar ve aylardır ya- kın temas halindeyiz” yanõtõnõ verdi. Türkiye’nin arabuluculuk çabalarõnõ takdir ettiklerini ifade eden Crowley, buna karşõn konunun Türkiye ya da Brezilya ile ilgili olmadõğõnõ İran ile ilgili ol- duğunu söyledi. Crowley Brezilya ve Türkiye’nin İran’õn anlaşmada yer alan bazõ adõmlarõ ataca- ğõndan umutlu olabileceklerini ancak kendileri- nin konuya kuşkuyla yaklaştõklarõnõ ifade etti. Başka bir gazetecinin “Eğer Türk tarafına Tahran’da ne olursa olsun yaptırım tasarı- sını getireceğinizi söylediyseniz neden İran- lılarla bir anlaşma yapmalarına izin verdiniz” şeklindeki bir sorusunu Crowley, “Tahran’a git- me kararı Brezilya Devlet Başkanı Lula ve Başbakan Erdoğan’ın kararıydı. Biz Türkiye ve Brezilya ile görüşmelerimizde baskı ala- nında ne yaptığımız konusunda çok açık ol- duk. Bu yüzden burada olanlar kimse için sürpriz değil. Biz Brezilya ve Türkiye cep- hesinde ne olduğunu gayet iyi biliyorduk. Bre- zilya ve Türkiye de diğer cephede ne olduğunu gayet iyi biliyordu” diye yanõtladõ. Clinton’õn Türk ve Brezilyalõ yetkililere kay- gõlarõnõ ilettiğini söyleyen Crowley, diplomasi- ye açõk olduklarõnõ ancak İran’õn somut adõm- lar atmasõ gerektiğini söyledi. Crowley İran’õn uranyum zenginleştirmeyi sürdüreceği yönün- deki açõklamalarõnõn son 24 saatte 5+1 ülkele- ri arasõnda yaptõrõm paketi konusunda görüş bir- liğine varõlmasõnda etkili olduğunu sözlerine ek- ledi. Clinton ise Senato’daki konuşmasõnda İran’õn yaptõrõm kararõnõn bu hafta başõnda BMGK’ye gönderileceğini bildiğini söyledi. Clinton, “Biz New York’ta ilerleme sağla- maya hazırlanırken İran’ın bu anlaşmayı ka- bul etmesi rastlantı değil” dedi. Konunun Türkiye ya da Brezilya ile ilgili olmadõğõnõ, İran ile ilgili olduğunu kaydeden ABD’li yetkili Crowley, İran’õn uranyum zenginleştirmeye devam edeceği açõklamasõnõn yaptõrõm paketinde görüş birliğine varõlmasõ konusunda etkili olduğunu ifade etti. Mutteki ciddiye almadı Dış Haberler Servisi - İran Dõşişleri Bakanõ Ma- nuçehr Mutteki, 5+1 ül- kelerinin İran’a yeni yap- tõrõmlar uygulanmasõnõ öngören bir karar tasarõsõ metni üzerinde anlaştõklar yolundaki habere şaşõrdõ. İslam Konferansõ Teşkilatõ (İKT) Dõşişleri Bakanlarõ toplantõsõ için Tacikis- tan’õn başkenti Duşan- be’de bulunan Mutteki, BM’deki gelişmeyle ilgi- li bir soru üzerine, “Emin misiniz?” dedi.Mutteki, Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Al- manya’dan oluşan 5+1 ül- kelerinin yeni yaptõrõm- lar uygulanmasõnõ içeren metin üzerinden anlaştõğõ açõklamasõna karşõlõk “Ciddiye almayın” dedi. ABD’nin Güvenlik Konseyi üyelerine sundu- ğu tasarõnõn şansõ olmadõ- ğõnõ savunan Mutteki, İran’õn Türkiye ve Brezil- ya arabulucuğunda kay- dedilen takas anlaşmasõna devam edeceğini söyledi. Rusya ve Çin sulandõrdõ Dış Haberler Servisi - Tartõşmalõ nükleer prog- ramõ nedeniyle İran, BM Güvenlik Konseyi’nin 4. tur yaptõrõmlarõyla karşõ karşõya. ABD’nin girişimiyle ha- zõrlanan ve BM Güvenlik Konseyi üyelerine sunu- lan bu son yaptõrõm önce- ki yaptõrõmlara benzer maddeler içeriyor. Yapõlan bazõ yorumlarda taslağõn ilk halinin daha sert oldu- ğu ancak kimi maddelerin Çin ve Rusya’nõn baskõ- sõyla çõkarõlarak “sulan- dırıldığı” belirtiliyor. Was- hington’õn ise “güçlü” ola- rak değerlendirdiği İran’a yönelik taslakta, limanda veya seyir halinde içinde konvensiyonel silah veya nükleer füzeye ilişkin mal- zeme taşõdõğõndan şüphe- lenilen kargo gemilerinin kontrol edilmesi öngörü- lüyor. Uçak ve diğer araç- larla taşõnan kargolara da bu çerçevede atõfta bulu- nuluyor ve kargo denetim- lerinde tüm ülkelere işbir- liği çağrõsõ yapõlõyor. Ayrõca İran’a tank, zõrh- lõ araç, savaş uçak ve ge- misi ve ağõr silahlarõn satõşõ yasaklanõyor. Ayrõca İran bankalarõna, eğer nükleer faaliyetlerin geliştirilmesi ile ilgili olduğu şüphesi olmasõ durumunda, yurt- dõşõnda yeni şube açmala- rõna yasak getirilmesi, ye- ni lisans verilmemesini de içeriyor. Daha fazla İran Devrim Muhafõzlarõ üye- sinin malvarlõlarõnõn don- durulmasõ da taslakta yer alõyor. İran’õn yurtdõşõnda uranyum veya balistik fü- ze sistemlerine ilişkin ya- tõrõmlarõ yasaklanõyor. Ta- sarõya Türkiye, Brezilya ve Lübnan’õn “çekimser” ya da “hayır” oyu ver- mesi bekleniyor. Suikastçı Tahran’da İran’da 1979’da ikti- dara gelen molla re- jimi öncesindeki Şah döneminin son başba- kanı olan Şahpur Bah- tiyar’ı 1991’de Paris’te öldürmekten hapis ya- tan ve Fransa’nın koşullu olarak serbest bırak- masının ardından dün ülkesine dönen İranlı Ali Vekili Rad, Fransa’daki hapishane koşullarının korkunç olduğunu söyledi ve “cehennemi ar- kamda bıraktım” dedi. Rad, “19 yıl sonra ülke- me dönmekten memnunum. Bu yıllar boyunca nelere dayandığımı olabildiğince anlatacağım” dedi. Zafer işareti yapan Rad, annesiyle buluş- masında gözyaşlarını tutamadı. (AP) Brezilya, İran ve Türkiye dışişleri bakanlarının attığı imzanın ardından yaşanan gelişmeler kafaları karıştırdı. (Fotoğraf: AP) 4. YAPTIRIM PAKETİ YOLDA DAVUTOĞLU: YAPTIRIMLARI MÜMKÜN GÖRMÜYORUM Dış Haberler Servisi - Dõşişleri Bakanõ Ah- met Davutoğlu, İran’õn, Türkiye ve Brezil- ya ile imzaladõğõ ortak bildiri ile ilgili Batõ’dan gelen tepkileri doğal karşõladõğõnõ ve gelecek günlerde İran’a yaptõrõm uygulanmasõnõ mümkün görmediğini söyledi. NTV’ye önceki gün konuşan Davutoğlu, Batõ’nõn yaptõrõm ko- nusunda õsrarlõ olmasõnõn, Türkiye’nin çõ- karlarõna zarar vereceğini ve bunu mazur gör- meyeceklerini belirtti. Davutoğlu, “Önümüzdeki günlerde bir yaptırımı mümkün görmüyorum. Şu anda yaptırımların tartışılacağı bir zemin yok” diye konuştu. Davutoğlu, anlaşmaya tepkile- rin gelmesi sonucunda hayal kõrõklõğõna uğra- yõp uğramadõğõ sorusuna “Benim lügatımda hayal kırıklığı yoktur. Karşı tarafın şu an- daki durumunu da anlıyorum. İnsanların yeni duruma hemen intibak etmesi müm- kün olmaz. Bu birkaç gün için ilk tepkiler olması, beklenen bir sonuçtur” yanõtõnõ ver- di. Dõşişleri Bakanõ, Reuters’a yaptõğõ açõkla- mada da Tahran yönetiminin, nükleer programõ ile ilgili olarak Batõ ile girdiği görüş ayrõlõğõ- nõ çözümlemeye yönelik siyasi iradesini, uranyum takasõ mutabakatõ ile ortaya koydu- ğunu belirterek, “Herkes şunu anlamalı ki İran, kimsenin beklemediği kadar büyük bir esneklik ortaya koymuştur, bu esneklik, ye- ni bir diplomatik adım için fırsattır” dedi. Erdoğan, Obama ve Putin’le görüştü ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Tayyip Erdoğan, İran’õn nükleer programõ çerçevesinde yapõlan ta- kas anlaşmasõ konusun- da ABD Başkanõ Ba- rack Obama ve Rusya Başbakanõ Vladimir Pu- tin’i telefonla aradõ. Erdoğan, Putin ile gö- rüşmesinde, Türkiye’nin İran’õn nükleer progra- mõna ilişkin sorunun di- yalog ve diplomasi yo- luyla çözülmesi gerekti- ğini savunduğunu belir- terek “Tüm muhatap- larımıza da bu yolu tel- kin ettik. Tahran’da Türkiye, Brezilya ve İran arasında sonuç- landırılan Ortak Bil- diri diyalog ve diplo- masinin zaferidir” dedi. Anlaşmanõn detaylarõ ko- nusunda Putin’e bilgi ve- ren Erdoğan, “Bölgemiz ve tüm uluslararası toplum için bu fırsattan istifade edilmesi büyük önem taşımaktadır” di- ye konuştu. Putin ise Türkiye ve Brezilya’nõn yürüttüğü çalõşmalarõ takdirle karşõladõklarõnõ söyledi. BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yö- nelik bir karar alõnmasõ için görüşmelerin sür- düğünü ifade eden Putin, Türkiye’nin çabalarõnõn ek olanaklar yarattõğõnõ, bu hususu dikkate ala- caklarõnõ kaydetti. Nükleer kriz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle