26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

? haline gelirse, bu alanda yazmak isteyen genç yazarların önüne heyecan verici bir vizyon koymuş olacağız, bu çok iyi olacak. Keşke Türk okuru da bir şans tanısa bu türe, elimden gelse Korkak ve Canavar’ı bedava dağıtacağım herkese, keyif alabileceklerini görsünler diye. Elbette herkesin sevmesi mümkün değil, ama türe uzak duran pek çok kişinin aslında iyi örneklerle tanışsa seveceğini düşünüyorum. 2005 sonlarında yazdığın roman ise epey ses getirdi, kimilerini tedirgin etti; "Şakird" adlı bu romanında İslami cemaatleri ve hayatın anlamını arayan bir adamı konu aldın. Bu kitap üzerine çok şey yazıldıçizildi, burada kısaca, bir şeyler söylemek ister misin? Şakird, insanın bireyselliğini yok eden oluşumlarda, ne bunu içine sindirebilen ne de çekip gidebilen, arada kalmış insanlar üzerine bir romandı. Ve sadece bunu değil, paradan ve çıkarlardan başka bir şeyin konuşulmadığı, vahşi kapitalist ortamlarda arada kalmış iyi insanları da işliyordu. Misyonerliğin, bir inancı, düşünceyi, ne pahasına olsun başkalarına benimsetme tutkusunun eleştirisiydi. Belli bir kişiyi, oluşumu doğrudan hedef almıyordu. Ama örnek aldığım yapı, üniversitede tanıma fırsatı bulduğum Fethullah Gülen cemaati gibi sansasyonel bir yapı olunca, konu özünden saptı. Farklı taraflar kitabı kendi görüşlerine göre farklı yönlere çektiler. Ben de konunun bir tarafı olmak durumunda kaldım, hatta yalan yanlış konuşanlardan bezince, bu cemaat hakkında düşündüklerim doğru bilinsin diye bir yazı dizisi yapmak zorunda bile kaldım. Benim için pek de keyifli olmayan, daha çok toplumsal sorumluluk duygusuyla katlandığım bir süreçti. Neyse ki Şakird’in kendisi için çok anlamlı olduğunu söyleyen, aynı şeyleri yaşamıştım, yaşıyorum, kitabınız bana güç verdi diyen birçok okurum oldu zaman içinde, bu yüzden uğraşmaya değdi diyorum. Tarzım dışında bir kitaptı, ülkede olan biten bazı şeylerden rahatsız olunca, bir nevi görev addettim yazmayı. tik bir dünyanın unsurlarıyla yapıyorum, bazen Kardeş Kanı gibi gerçek dünyanın unsurlarıyla. Alt metinlerde ise beni düşündüren sosyal konulara değiniyorum, bazıları gözden kaçırsa da, bu fantastik romanlarımda da yaptığım bir şeydi. Kahramanlarımı toplum tarafından dışlanmış karakterlerden seçerken bunu amaçlamıştım, bu karakterler aracılığıyla farklı olana, farklı ırk ya da inançlardan kişilere duyulan önyargıyı sorgulamıştım. Severek okuduğum her tarzda yazacağım, ama romanlarımı birleştiren bu özden uzaklaşacağımı zannetmiyorum. Kardeş Kanı, biraz da yanı başımızda duran, ülkenin gittikçe ahlakdışı bir yapı haline gelişini konu alıyor! Sert bir roman ve eleştiri oklarını bol bol kullanıyorsun!.. Sokak çocuklarını konu alan bir romanın önceki romanlarıma kıyasla daha sert olması kaçınılmazdı. Bu çocukların yaşadıkları acılar, vah vah deyip geçebileceğimiz, sadece onları ve onları önemseyen insanları ilgilendiren bir sorun değil. Tüm toplumun sorunu, bunu görebilmek lazım. Başıboş kaldıklarında, korunmadıklarında, çektikleri acılar onları insanlıktan uzaklaştırıyor. Her şeyi yapabilecek hale geliyorlar. Ve suç örgütleri de, hiç vakit kaybetmeden, onlardaki bu öfkeyi ustalıkla kullanıyor. Kitabın sonuna koyduğum gazete haberleri sadece birkaç örnek. Bu çocuklar ve onlardan yaratılan profesyonel suçlular günün birinde beni, seni, sevdiklerimizi, tüm toplumu tehdit edebilirler ve ediyorlar da. Hem bu çocuklar için hem de kendimiz ve sevdiklerimiz için bu konuda bir şeyler yapmamız, devletten bunu talep etmemiz gerek. Ama somut ve kalıcı bir şeyler. ÜRETKEN OLMAK... Yeni romanın "Kardeş Kanı" ise aradan on bir ay geçtikten sonra yayımlandı! İlkin şunu merak ediyorum, nasıl bu kadar üretken olabiliyorsun, neye borçlusun bunu? Sanırım yazmaya duyduğum tutkuya. Ve disiplinli bir hayat sürmeye, sadece televizyondan uzak durmak bile insana ne kadar vakit kazandırıyor, denemeden bilmezdim. Bütün hayatımı daha rahat yazabilmek üzerine kurguluyorum yıllardır, şu an çalıştığım şirketi bile, maddi açıdan en iyi seçenek olmadığı halde, bazı açılardan bir yazara daha uygun olduğu için tercih ettim. Aklımda çok öykü var, yaşadıkça ve hissettikçe de yenileri geliyor, son nefesime kadar hepsini yazmam mümkün olmayacak, bunu biliyorum. Bu yüzden bir sıralama yaptım kendimce. Zaman içinde eklenenler, çıkanlar olacaktır elbet. Ve gücüm yettiğince, listeyi eritmeye çalışıyorum. Bir de tabii, bakıyoruz, her yeni çalışmada farklı teknik ve temaları işliyorsun; fantastik, sosyolojik/toplumsal ve polisiye… Geçişlerdeki amacın nedir? Şakird’in benim tarzım bir roman olmadığını söylemiştim. Onu ayrı ele almak lazım. Diğer kitaplarım ise ilk bakışta farklı görünseler de, özünde birbirlerine yakınlar, sürükleyici bir kurgu, bol macera, ilginç ve derinliği olan karakterler, şaşırtıcı olaylar. Okura heyecanlı bir serüven yaşatmayı, sürprizler yapmayı seviyorum. Bunu bazen Korkak ve Canavar’daki gibi kendi yarattığım fantasCUMHURİYET KİTAP SAYI GERÇEKLERLE YÜZLEŞME Sokak çocuklarını toplayarak Kardeşlik adını alan yasadışı bir örgüt ekseninde dönen entrikaları konu alıyor roman, detaylara birazdan gireceğiz, ama öncesinde, nasıl bir çalışma güttün bu romanında, gerçeklerle birebir yüzleşme imkânı buldun mu örneğin? Ben yıllardır ilgimi çeken ya da içimi acıtan gazete haberlerini arşivlerim. Oldukça geniş bir arşivim oldu ve ne yazık ki, sokak çocuklarıyla ilgili olanlar da bu arşivin önemli bir kısmını kaplıyor. Benim bir gazeteci kadar bu ve benzeri olayların içlerine girmem, bu olayları kendi imkânlarımla araştırmam mümkün değil, sağlıklı da olmaz. Bu ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. Gazeteciler biz yazarlara iyi kaynaklar sağlıyorlar, bize düşen de, onların ortaya koyduğu verileri doğru bir şekilde yorumlamak. Bunlardan yola çıkarak, okurun o olayları bizzat kendisi yaşıyormuş gibi hissedeceği öyküler kurgulamak. Gazete haberlerini dışarıdan bir gözle okuruz, ama bir roman okurken, kendimizi karakterlerin yerine koyabildiğimiz için, arka planda olanları, olayların altında yatanları daha iyi anlayabiliriz. Daha önemlisi, bu insanların duygularını paylaşabiliriz. Özünde olumlu bir işlev süren bir örgüt Kardeşlik; sokaktan gelen iki sıkı dostun oluşturduğu… Zaman içinde büyümenin, işin içine farklı yapıdaki insanların girmesiyle işlevini kötüye kullanan bir yapı halini alıyor… Aslında çok olumlu diyemeyiz, ama o karakterler için kaçınılmaz bir oluşum Kardeşlik. Sokakta tecavüze uğrayan sokak çocuklarının kendilerini korumak için çeteleşmesine ne diyebiliriz, yalnız uyuyun da kolay hedef olun mu? Çeteleşecekler elbetBarış Müstecaplıolu ve Erdem Öztop birlikte... te. Bu hayatın bir gerçeği, ben bunu 887 romanda bir adım öteye taşıdım sadece. Keşke o çocuklara toplum sahip çıkabilse de böyle bir oluşuma ihtiyaç duymasalar. Çünkü bu tür oluşumların, büyüdükçe, işin içine çıkar hesapları girdikçe, zararı yararından fazla oluyor, bu da bir başka kaçınılmaz durum. Kendi yavrularını yiyen bir canavara dönüşüyor. Kardeşlik’in bir başka tehlikeli yönü de, Şakird’de işlediğim oluşumlar gibi, üyelerini kendi doğruları olan özgür insanlardan çok, ait olduğu grubun doğrularına göre yaşayan, kendini bu oluşuma adamış kişiler haline getirmesi. Ve bu durum da, Papyon karakterinde gördüğümüz gibi, düşünülmesi gereken riskler taşıyor. İyi niyetle kurulmuş Kardeşlik’in içine zamanla uyuşturucu ticareti, fuhuş, çocuk istismarı giriyor… Bunların hepsi, kitabın sonundaki gazete haberlerinden de görüleceği üzere, bu ülkede maalesef her gün yaşanan olaylar. Heyecan artsın diye kurguya kattığım hayal ürünü şeyler değil. Özellikle çocukların cinsel açıdan kullanılması beni deli ediyor, bu yüzden kitapta bu konuya değinmeden geçemedim. Böyle bir olay yaşayan bir çocuğun büyüyünce dönüşebileceği kişiden hepimiz sorumluyuz. Kanayan bir yara var ve yarada açılan oluk günden güne büyüyor. Tepki buradan doğuyor sanırım… Bu tür konular gazetelerde manşet olunca üç gün konuşuluyor, sonra gündem değişince unutuluyor. Ama yaşadıkları bu olaylar o çocukların tüm hayatını etkiliyor. Romanlar gazete haberlerinden kalıcıdır, Kardeş Kanı belki zaman içinde birkaç kişinin bu konuyu daha ciddi düşünmesini sağlar, en azından raflarda durduğu sürece, gözümüz ona takıldığı zamanlar, bu olayları hatırlamamıza yol açar. Öykü hareketli bir polisiye, zaman zaman aksiyon konunun önüne geçiyor, ama romanı bitirenlerin çoğu, en azından bana ulaşanların çoğu, arka planda ne demek istediğimi anladılar, bu yüzden ümitsiz değilim. Tabii benimkisi sadece denemek, elimden gelen bu. Romanda doludizgin bir aksiyon var. Havaya uçan gemiler, araba takipleri, silahlı çatışmalar. Roman ve filmlerdeki şiddetin toplumu şiddete yönelttiği şeklinde bir iddia var, bu konuda ne düşünüyorsun? Şiddet hayatın bir parçası, bir gazete sayfasında romanlardan daha fazla şiddet oluyor her zaman ve bunlar romanlardaki gibi kurgu olaylar da değil. Gazete okuyan, Irak’ta olanları her gün ha berlerde izleyen insanların şiddet konusunda yazarlardan öğrenecek bir şeyi yoktur. Önemli olan, şiddetin öyküde ne şekilde işlendiği, yüceltiliyorsa bu elbette bir sorun. Özellikle genç okuru etkileyebilir, ben kendi adıma bu konuya özen gösteriyorum. Ama sadece içinde şiddet var diye bir kitaptan ya da filmden uzak duruyorsak, gerçek hayattaki şiddete de gözlerimizi kapıyoruz demektir. Ve çirkinlikler, gözlerimizi kapadığımız zaman yok olmaz, onlara cesaretle bakıp çözüm yolu düşünmek gerekir. Bazılarımızın çabuk büyümesi gereken bir toplumda, insan gibi; üstüne üstlük barış içinde yaşabilmenin olasılığı nedir sence? Ben olasılıklar üstüne düşünmeyi yıllar önce bıraktım. Artık sadece ben bu konuda ne yapabilirim diye düşünüyorum. Yaptıklarım bu olasılığı bir nebze olsun artırır umuduyla yazıyorum. Birileri dünyayı, dünyamızı çirkinleştirecek işler yapıyorsa, birileri de inadına güzellikler üretmeli. Hiçbir zaman masallarda anlatılan, herkesin mutlu yaşadığı dünyaya kavuşamayacağız. Daima sorunlar olacak, düşmanlığı ve acıyı yayanlar da. Önemli olan biz ne yapıyoruz, bizim yaptıklarımız ne sonuçlar doğuruyor, bunu düşünmek ve doğru tarafta durabilmek. YENİ ÇALIŞMALAR... Bundan sonrası için bize ne hazırlıyorsun? Bir başka suç romanı yazıyorum şu an, daha doğrusu kurgusunu bitirmeye çalışıyorum. Bu ülkenin beni deli eden bir başka gerçeği üzerine bir öykü. Perg’in yurtdışı çalışmaları epey vaktimi alıyor, sanırım bu kez biraz daha uzun zamana yayılacak bu roman. Bir de çocuk kitabı yapıyoruz, fantastik bir öykümü usta bir çizerimiz görselleştiriyor, iki üç ay sonra raflara çıkar sanırım. Beni heyecanlandıran bir çalışma bu, fantastik sanat hiçbir ülkede yalnızca edebiyatın gücüyle kök salmadı, illüstrasyonlar, animasyonlar, hatta türlü oyunlarla desteklenmesi gerekir. Tüm dünyada böyle yapılıyor bu iş ve şayet dünya standartlarında işler yapacaksak, aynı yoldan yürümek durumundayız. Çok da eğleniyorum bu çalışmalarda, yarattığım hayvanların ve mekânların başka insanların hayal güçlerinde ne şekiller aldığını görmek çok keyifli. ? [email protected] Kardeş Kanı/ Barış Müstecaplıoğlu/ Everest Yayıncılık/ 242 s. SAYFA 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear