26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

? sunuz ve onlar unutulmaz şiirler oluyor. Şair dersem… Şair dersen sevgiyle hatırlanan bir sürü insan geliyor. Dünyanın dört bir yanından, kendini akraba hissettiğin, yakın hissettiğin insanlar geliyor. Çevirileriniz arasında diğerlerine göre daha özel bir yere sahip olan şairler var mı? Var tabii. Yunan şairleriyle çok yakınlık duyuyorum. Seferis’le, Ritsos’la, Elitis’le. Yeats’le bir yakınlık hissediyorum. İrlandalı ama hiç yabancı gelmiyor. Şairleri birbirinden ayıran sesleri midir? Özgün şair, kendi sesini bulan şair oluyor. Kendi yaşantısıyla beslenen ve o yaşantıya uygun düşen bir ses buluyor, bir dil yaratıyor. Kendi olabiliyor. Şunu da görüyoruz: O kadar çok şiir yazılıyor ki dünyanın her yerinde, her dilde; bu şiirlerin büyük çoğunluğu da birbirine benzeyen şiirler oluyor. Başkasının diliyle konuşan ya da kalıplaşmış bir dille konuşan, özgün olmayan şiirler oluyor. KENDİ ŞİİRLERİ "Doğal Tarih"te "Sahne Açıklamaları" adında bir bölüm var. Tiyatro ne zaman yaşamınıza girdi? Şiirle tiyatro arasında nasıl bir paralellik kurdunuz? Kolejdeyken okuldaki oyunlarda oynamıştım. Sonra çok meraklı bir tiyatro seyircisi oldum. Hem Türkiye’de, hem yurtdışında tiyatro çok yakından izlediğim ve akademik olarak ilgilendiğim bir konu. İrlanda tiyatrosuyla, İngiliz tiyatrosuyla ilgili kitaplar yazdım, oyunlar çevirdim. Paralellik kendiliğinden oluştu. Bir oyun yazıldığı zaman, oyun kişilerinin söylediği sözlerdedir oyunun özü. Ama öyle sahne açıklamaları vardır ki onun da oyunun anlamına katkısı olur. Sahne açıklamalarındaki bazı sözler oyunun dramatik dilini oluşturur. Bir aksesuvarın nasıl durduğu, kapının nasıl açıldığı, pencereden nasıl ışık girdiği… bütün bunların da katkısı olabilir. Bu yüzden sahne açıklamaları da oyunun sahne arkası, kulisi veya alt metni olarak düşünülebilir. İsimler şiirinizin değişmeyen unsurları. Bunun nedeni nedir? Bunlar iz bırakan isimler benim dünyamda. Bunların arasında insan isimleri var. Sanatçıların, şairlerin isimleri; bazen tanıdığım bir insan da olabilir ya da sanat eserlerinde geçen isimler de olabilir. Bu isimlerin ya yaptıkları işler ya da yaşadıkları olaylar yüzünden anılmaya değer kişiler olduğunu düşünmüş olmalıyım ki şiirlerime girmişler. Yollar ve yolculuklar da isimler gibi göze çarpıyor… Yolculuk, insanlığın ortak yaşantılarından biri. Ekmeğini kazanmak için yolculuk yapıyor, yeni yerler keşfetmek için yolculuk yapıyor, göç etmek zorunda kalıyor… En eski metinlere bakıyoruz: "Odysseia" bir yolculuk destanı, Dante’nin "İlahi Komedyası" bir yolculuk, "Memleketimden İnsan Manzaraları" bir yolculuk… Sayısız yol destanları ve yolculuk şiirleri var. Yolculuk insan için, kendini yetiştirme süreci olabiliyor. Bu nedenle tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. "Sevda Yaratan"da "Haiku Gibi" adlı bir bölüm var. Biçimsel arayışlarınız oldu mu? Çok bilinçli bir biçimsel arayışım olmadı. Ölçülü, uyaklı şiir yazayım ya da gazel, kaside, rubai yazayım veya yabancı edebiyatlardaki biçimsel öğeleri kullanayım demedim. Şiirin kendi biçimini oluşturmasına bıraktım işi. Ama haiku, çok çekici ve baştan çıkarıcı bir tür. Jopan haikuları çevirmiştim ve ince bir haiku kitabı da çıkarmıştım. "Haiku Gibi"de büsbütün on yedi hecelik şiir denemeye kalkmadan yahut ille mevsimleri CUMHURİYET KİTAP SAYI anlatmadan, o biçimin özlü ve imgelerle ortaya çıkan bir şiir olduğunu düşünerek haiku benzeri şiirler yazdım. Haikuyu çekici kılan neydi? Az sözle çok şey söyleyebilen bir şiir. Bir iki fırça darbesiyle göz kamaştırıcı, ilgi çekici bir resim çizebiliyorsunuz. Şiirde biçimsel bir yenilik olabileceğini düşünüyor musunuz? Olabilir. Deneniyor. Somut şiir denemeleri var. Bana çok çekici gelmiyor bunlar. Şiir sözcüklerle yapılan bir sanat. Sözcüklerin de belli bir çağrışım yükü, anlam yoğunluğu taşıdığı bir sanat. Şiirde anlam yoktur yahut anlamsız şiir gibi sözlere inanmıyorum. Anlaşılması güç olabilir; ama anlamsız değildir. Doğrudan doğruya biçimsel deneyler değil de yaşanan olayın anlatımını güçlendiren birtakım deneyler olabilir. Yaşadığınız hayat o hale gelmiştir ki onu anlatmak için çok karmaşık bir yöntem kullanırsınız. Bunu müzikteki yeniliklerle daha iyi anlayabiliriz. Gebze’ye bir daha dönmediniz sanırım… Oturduğumuz yer zaten Gebze değildi. Çocukluğumun geçtiği ev Darıca’daydı. İlkokulu bitirinceye kadar orada oturduk. Ondan sonra arada bir gittiğim oldu. Şiirlerinizde daha sık ziyaret etmişsiniz… Evet. Çünkü şiir yazarken çocukluğuna dönüyor insan. Darıcada o bakımdan döndüğüm bir yer. Hem ilkokul yıllarına dönüş var, hem oradaki akrabalara dönüş var, arkadaşlara dönüş var. Mübadele sorunu, annemin ailesinin Girit’ten gelmiş olması ve mübadeleyle ilgili şiirler de ister istemez beni Darıca’ya götürüyor. TÜRK ŞİİRİ VE YKY’NİN YASAĞI Türk şiirinin bugünü için neler söylersiniz? Okur azlığı dışında yakınılacak bir durum yok. Arayış içinde olan şairler var, ustaca şiir yazanlar var… Ancak bir okur kitlesinden yoksun. Okuruyla çok rahat ilişki kuran bir şiir değil. Şiirin toplum içinde saygın bir yeri yok. Genel olarak edebiyatın da yok; ama şiir daha az ilgi görüyor. Şiir bunu umursamayacak kadar güçlü bir anlatım biçimi. Onun için bütün bu iletişimsizlikleri, bu ilgisizliği aşabilecek, güzellikler yaratabilecek bir gizilgücü var şiirin. Türk şiirinin layık olduğu yeri alamaması, Türkçenin dünyanın her yerinde ilgiyle benimsenen bir dil olmamasından kaynaklanıyor biraz da. Bu iletişimsizliği ve ilgisizliği ne giderebilir? Daha iyi okuryazarlar yetiştirebilirsek, okumaktan yılmayan, okuma tutkusu olan okurlar olursa en azından şiir sağlıklı bir dost bulabilir. Ama okuma yazması olmayan bir dünyada şiirin çok fazla yankısı olmaz. Yapı Kredi Yayınları, yapıtlarının yayın hakkını elinde bulundurduğu şairlerin internet üzerinde şiirlerinin yer almasına ilişkin bir yasak getirdi. Bu yasağa sizin şiirleriniz de dahil. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Ben yasaklanmasından yana değilim. Bu bir bakıma yazarın emeğini güvence altına almak için yapılıyor; ama yine de sözümün bir meta gibi satılması yahut parayla alınıp satılması bana biraz aykırı geliyor. Bunun miri malı olması, beylik malı olması gerektiğine inanıyorum. Şiirin tüketim malı olarak düşünülmemesinden yanayım. Yazarın izni istenirse, ben bir kısıtlama koymam. ? Bana Düşlerini Anlat/ Cevat Çapan/ YKY/ 214 s. 887 SAYFA 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear