29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Hıfzı Topuza Atatürk'ü anlattılar. o da bize... 'Mücadele ve tahammül adamıydı' Cazetelerin soluk yaprakları arasında yltip giden anılar Hıfzı Topuz'un kale- minde yeniden gün ışığına çıkıyor. Topuz'un Bana Atatürk'ü Anlattılar adlı ki- tabında, Ismet İnönü. Falih Rıfkı Atay. Cafer Tayyar Eğilmez, Sabiha Cökçen, Mim Kemal öke, Ali Fuat Cebesoy, Agop Dilaçar, vildan Âşir Savaşır, i. süreyya Yiğit, Yakup Kadri Karaosmanoğlu. Sırrı Bellioğlu, Ekrem Rize gibi her biri ya- kın arkadaşı olan unutulmaz isimler, kuruluş dönemine ve Atatürke ilişkin, tarihe ışık tutacak anılarını paylaşıyor. Kitapta ayrıca Yunan orduları başko- mutanı General Trikupis de nasıl esir olduğunu, Atatürk'ün kendisine nasıl iç- tenlikle yaklaştığını anlatıyor. Topuz iie Bana Atatürk'ü Anlattılan konuştuk. ı") Camze AKDEMİR *•"• »•" /'rapfa yer alan söyle- M^ şileri kimlerle ve mm # ^ L hangi dönemlerde -^- ^ * gerçekleştirmiştiniz? - Söyleşilerin çoğtınu, 1951 Eylül- Kasım aylannda Akşam gazetesinde çalıştığım yıllarda Cumhuriyet'in 28. yıldönümü dolayısıyla "Cumhuriyeti Kuranlar Anlatıyor" başlığı altında yayınlamıştım. Atatürk'ü yitireli on üç yıl oluyordu. Onun silah arkadaşlan ve ilk Medis'te bulunanlann bazılart hayattaydı. Onları bulup konuştum. Elbette Ismet Inönü başta geliyordu. Onu Falih Rıfkı Atay, tbrahim Süreyya Yiğit, Ali Fuat Ce- besoy, Ekrem Rize, Sırn Bellioğlu, Muhit- tin Baha Pars, Cafer Tayyar Eğilmez, Os- manzade Hamdi Aksoy, Rahmi Köken, Ra- gıp Özdemiroğlu ve Necip Güven izledi. Hcpsi Cumhuriyet'in ilanı heyccanını hâlâ yüreklerinde taşıyordu. Atatürk'ün yakın arkadaşı ve doktoru Mim Kemal Öke ile de bir yıl önce Atatürk'ün 12. ölüm yıldö- nümü dolayısıyla konuşmuştum. Anado- lu'da Büyük Taarruz'da esir düşen General Trikupis'le 1952'de Atina'da, büyükelçi Ruşen EşrePin düzenlcdiği bir resepsiyon- da tanışmış ve ertesi gün evinde uzun bir röportaj yapmıştım. TrikupLs'in hayatta ol- duğunu bilmiyordum. Mcslek yaşamımın en ilginç röportajı sayıyorum. Oteki yazılar 1974-1975 yıllaruıda TRT'de görevde bu- lunduğum dönemde yaptığım televizyon sohbetlerinden kaynaklanıyordu. O bö- lümde Enver Ziya Karal, Agop Dilaçar, Vildan Aşir Savaşır, Cemal Bardakçı, Ab- durrahman Melek, Ferit Celal Güven gibi ünlüler yer alıyor. Hepsi Atatürk'ü yakın- dan tanımış kişilerdi. Ihsan lpekçi bizde ilk sinema yapımcılarından biridir. Atatürk'ün de filmlerini çekmişti. Dostum tsmail Cem'in ve Alev Ersoy'un babasıydı. Kendi- siyle 1980'de konuşmuş ama anılarını ya- yınlamamıştım. Onu da değerlendirdim. Böylece canlı bir söyleşiler galerisi ortaya çıku. BİR İNSAN... - Put da değil Atatürk, türhe de... Silah arkadaşlan gibi etten kemikten insandı. In- san Atatürk u" okuyoruz kitabınızda, anla- tan da öylc anlatıyor. Dehasını yüceltirken haksızlık etmiyorlar bu anlamda da... - Örneğin tsmet tnönü'nün sözlerinden şıınları aktarabilirim: " Milletlerarası kar deşçe bir insanlık hayatı Atatürk'ün en de- ğerÜ idealiydi. Atatürk cemiyet ile birlikte yaşamayı ve çalışmayı çok severdi. Kalaba- lık bir toplulukta bilimsel ve sosyal bir soru tartışılırken konuşmak onun için özel bir zevkti. Atatürk halkla konuşurken hiç bek- lcnmeyen bir konu ortaya atılırsa bunu tar- tışmaktan zevk alırdı. Onu bir halk toplan- SAYFA 16 tısı içinde gönnek, gerçck bir zevk ve fır- sattı. Olağanüstü bir güçle uzun süre uyku- suz kalabilir ve dinlenmeden çalışabilirdi. Birçok kez onu kitaplan ve yazılan içinde yirmi dört saat belki de daha razla durma- dan çalışma içinde bulmuşumdur." Falih Rıfkı da o konuda şöyle diyor: "Atatürk ne yaptığım, ne yapacağını, kimlere ne yaptı- racağını bilir, pek hesaplı bir adamdı. Ken- di varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen vefalı bir liderdi. Bazen kızıp danlır, banşıp gene bozuşur, bazen huysuzluğu, bazen keyfi tutar, bir müddet herhangi bir dedikodunun etkisi altında haksızlığa gider, sonra pişmanlık duyardı. Üstelik alayı, şakayı seven bir insandı. Son büyük Makedonyahydı. Bir zorba değil, inandırıcı, bağlayıcı bir lider olmayı isterdi. Atatürk'ün anlatışı ne nııttık söylemesine, ne de yazı yazmasına benzerdi. Ara sıra Rumeli agzına kayan tatlı bir şivc ile renkli hikâyeler anlatırdı." Mim Kemal Öke şöyle diyor: "Atatürk sıhhatine pek düşkün de- ğildi ama arkadaşlannın sıhhati üzerine tit- rerdi. Nuri Conker hastalandığı zaman ne kadar üzüldüğünü çok iyi lıatırlıyorum. Kazım Özalp'ın hastalanması üzerine de müthiş bir paniğe kapılmıştı. Atatürk siyasi dostluklara büyük önem verir ve dost memleketlerin rejimlerini tehlikeye koyabi- lecek davranışlardan çok kaçınırdı. Ata- türk bilime de çok büyük değer verirdi. Bir gün Dolmabahçe Sarayı'nda bir koltıığun önünde duruyorduk. Atatürk yanımıza gel- di ve bize şöyle dedi: 'Bu koltuk padişahla- nn oturacağı yer değil, bilim adamlannın yeridir." Osmanzade Hamdi Aksoy'a göre Atatürk alacağı her karann zamanını bek- ler, sırası gelmeden hiçbir şeyi yapmaya kalkmazdı. Ragıp Ozdemiroğlu'na göre de Atatürk çok toleranslıydı. Kendi görüşlcri- ni mutlaka başkalanna kabul ettirmeyc uğ- raşmaz ve kıuıaatlere saygı göstermesini bi- lirdi. Her şeyde büyük bir dâhiydi. Dos- tum Ali Ihsan Göğüş, tnönü'nün bir top- lantıda "Paşam sen ikinci Atatürk'sün," di- ye bağıranlara karşı şu sözlerini anımsatı- yor: "Tabiat sizin zannettiğiniz kadar cö- mert değildir. Atatürk ancak bin yılda bir kere gelebilecek bir dâhidir. Onun ikincisi olmaz." - Atatürk, Ekrem Rize'ye niçin "Hayatta hep mücadele ve tahammül lazım, katlan- makl"diyor? - Trablus için... Ekrem Rize, Mustafa Kemal'in güvenini kazanmış bir kişiydi. Mustafa Kemal "Trablus benim için tam bir ekol olmuştu. Orada kimse beni sevmi- yordu. Fakat hayatta hep mücadele ve ta- hammül lazım" diyor ona. Uğradığı düş kı- rıklıklanndan ve Trablus'ta karşılaştığı bir takım güçlülderden söz ediyor. Bunlann gerisinde başka şeyler de var tabii. - Neler mesela? - Bence şöyle: tttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri kendisini Sclanik'ten uzaklaştır- mak için Trablus'a gönderiyor. Mustafa Kemal orada Arap aşiret reisleri ve asilerle tartışıyor. Kendisini öldürmek istiyorlar, yılmıyor. Birtakım insanlar ihanet içinde. Mustafa Kemal onlarla da uğraşıyor. Enver Paşa ile de çckişiyor. ttalyanlara karşı da büyük bir zater kazanıyor. Yanında sevdiği arkadaşlan da var. Onlara güveniyor ve ye- di sekiz aylık bir mücadele sonunda ora- dan başanyla dönüyor ve Ekrem Rize'ye şöyle diyor: "Çoğu zaman çevremizde bu- lunanlar hem cahil oluyor, hem de ihtiraslı. Bunlar aslında hiçbir şey yapmayı becere- mediği halde kcndini beğenir ve çok hırslı- dır." - Ekrem Rize, ktskantldığı için Mustafa Kemal'i ilk zamanlar kimselerin sevmediği- ni dc aktanyor. Neler demiş bu dunımla il- gili Atatürk? - "Birinci Dünya Savaşı'nda taarruzun başlangıcında bana öteden beriden toplan- mış bir fırka (tümen) verdiler. Çalıştun, bu fırkayı olıışturdum, bölge kumandanı ol- dum. Derkcn başıma sersem, bir şeyden anlamaz bir albay getirdiler. Sen olsan ne yapardın? Ne yapüır, tahammül ettim. Derken tngilizler bir ihraç yaptılar. Bunla- nn hepsi şaşaladı. tngilizleri durdurduk. Ama buna mükâlatcn ne oldu? Beni tuttu- lar hayli geriye, başka bir kumandanın mai- I yetine verdiler. I liç demediler ki, bu adam I burada bir başan kazanmıştır. Bcn yine I bekledim. Bu defa Anafartalar'da durum I sıkıştı. Oraya koştuk. Parlak bir başan elde ettik. Bu başandan sonra ne yaptılar biliyor musuni* Beni hiçbir göreve tayin etmediler, açıkta kaldım. Bana ne yapmalan gerekir- di? En aşağı bir terfi değil mi? Hayır, bir madalya bile vermediler. Tekdir ettilcr." - Inönü söyleşinize gelirsck, Cumhuri yet'i //an edileceği günün öncesini anlattı İnönü... - Inönü şöyle diyor: "Cumhuriyet'in ilan edileceği günün öncesi Atatürk bizi Çanka- ya'ya akşam yemeğine çağırmıştı. Yemek- ten sonra konuklar giderken Atatürk bana "Sen burada kal," dedi. Birkaç kişi daha vardı. Masa başına geçip madde madde anayasayı görüştük. Atatürk dikte ediyor, ben yazıyordum. Maddelerin yazımı bitin- ce tasarıyı kendisine okudıım, onayladı. Ertesi sabah tasarıyı bir kez daha gözden geçirdik. Her şey tamamdı. Birlikte Mec- lis'e gittik ve tasanyı anayasa komisyonuna verdik. Sonrası malum, o gün Cumhuri- yet'i ilan ettik." Bu sözleri Inönü'nün ağ- zından dinlemek çok heyecan vericiydi. "DEVRİMLERİCERİALINAMAZ" - Yakup Kadri de, tnönü ile Atatürk'ün farklılıklanyla birbirlerini bütünlediklerini anlatmış size... - Yakup Kadri'nin Inönü'ye büyük bir hayranlığı olduğunu biliriz. Ama başka ne- dcnlerlc Atatürk'c de sonsuz bir hayranlığı ve saygısı vardı. Aralarında bir tercih yap- ması elbette söz konusıı olamazdı. tsmet Paşa olmasaydı Atatürk biitün bu büyük işleri görebiÛr miydi? Yakup Kadri şöyle diyor: "Göremezdi. Çünkü Atatürk büyük adamdı, her gün filan saatte masasının ba- şına oturur ama filan saate kadar çalışmaz- dı. Bu düzenc girmemişti. Çünkü böyle bürokratik bir iş görmesi için fazla büyük adamdı. \ lalbuki Ismet Paşa düzenli çalı- şan, her şeyi ve ordııyu yapan adamdı. Or- dıı yoktu, ancak beş on sııbay vardı. Birkaç yüz yüksek rütbeli subay vardı. Ismet Paşa muntazam çalışırdı. Hiç kimse Atatürk'e onun kadar hizmet edemczdi. Bence kusu- ru çok tereddütlü oluşuydu. Aralarında şu fark vardı. Atatürk karar verir, icra ettirir- di. Ismet Paşa'nın karar vermesi için uzun bir müddetin geçmesi lazımdı. tnönü bü- yük bir kumandanın yanında çalışmaya alışmış adamdı. tnönü Atatürk'ün kurma- yıydı. Yani emir veren adam değildi." - Bu arada, Yakup Kadri, "îtirafediyo- rum lien cumhuriyetçi değildim " de demiş ama sonra... - Evet, ama Cumhuriyeti istemediğinden değil, Cumhııriyctin kıırulacağına asla inanmadığından öyle diyordu. Çünkü sal- tanatın ve halifeliğin kaldınlacağına aklı yatmıyordıı. Yakup Kadri bana şöyle de- mişti: "Ben Cumhuriyeti tercih etmiyor de- ğildim, ediyordum ama o devirde halifelik vardı, bilmem ne vardı. Bunlann ortadan kalkacağına bir türlü aklını ermezdi. Bize bütün cesareti veren Atatürk otuz scne ön- tle gidiyordu. Bizi arkasından sürükledi." - Falih Rıfkı'ntn da Atatürk rejiminin ko- runması için neler yapılabilir sorunuza ver- diği yanıt da çok öncmli ve güncel. Söyleşi- mizde de yinelemeli... - Falih Rıfkı Atay şöyle dedi; "Atatürk yeni düzenin bütünlüğüne ve ödünsüzlü- ğüne inandığı için davranışlannda hizim hayallerimizi bile aştı. Yarattığı devrimler bugün geri alınamaz. Bu devrimlerin Türk milletine vermck istediği Batı m uygarlığı dünyası içinde tam bir Yeni- • • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1060
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear