28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soy- sal, İstanbul 2010 Avrupa Kül- tür Başkenti Projesi’ni yürüten İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn, (AKB) yan- daşlarõna milyon liralõk bütçeler aktararak rant yaratan bir ajans haline geldiğini söyledi. Basit projelere dahi yüksek bedelli bütçelerin ayrõldõğõnõ belgele- riyle açõklayan Soysal, “AKP ye- timin, emeklinin, dulun hak- kını yiyor” dedi. Kültür ve Tu- rizm Bakanõ Ertuğrul Gü- nay’õn, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yasasõ TBMM’de gö- rüşülürken benzer eleştirilere yanõt olarak söylediği “Kamu- nun parası çarçur edilecek di- ye somut bir örnek çıkartır- sanız hep beraber mücadele edelim” sözlerini anõmsatan Soysal, “Günay’ı göreve çağı- rıyorum. Bu projeleri, yağ- mayı durdurun” çağrõsõnda bulundu. Ajans’tan yapõlan açõk- lamda da sözkonusu iddialarõn gerçeği yansõtmadõğõ savunuldu. CHP İstanbul Milletvekili Soysal ve CHP İstanbul İl Baş- kanõ Gürsel Tekin, dün konuya ilişkin CHP’nin Şişhane’deki İstanbul İl Başkanlõğõ’nda basõn toplantõsõ düzenledi. Soysal, 2010 Avrupa Kültür Başkenti projelerine ayrõlan kaynağõn benzin ve motorine yapõlan kü- çük zamlarla karşõlandõğõnõ ve bu yolla yõllõk 250 milyon TL’lik kaynak yaratõldõğõnõ belirtti. Gider sponsordan, rant ajanstan Soysal, rant dağõtõlan projele- re ilişkin de belgelerle örnekler verdi. 500 öğretmen ve 1500 öğrencinin İstanbul’daki müze- leri gezmesi için teklif veren ki- şinin, bu küçük organizasyon için 626 bin 636 TL istediğini be- lirten Soysal, “Ajans ise bu proje için 2 milyon 132 bin 772 TL ödenmesini istiyor. Proje sahibi 636 bin TL’ye yaparım diyor, ama ajans 2 milyon TL’yi aşan parayı ödemekte ıs- rarlı” dedi. Yine benzer bir ran- tõn Boğaziçi Festivali’nde ger- çekleştiğini belirten Soysal, “Bütçenin 3 milyon 963 bin TL’lik kısmı ajanstan talep edildi. Bütçenin en önemli ka- lemlerinden olan 907 bin TL’lik pano ve açıkhava tiyat- rosunun kiralama giderini İBB organize etti. Kültür Bakanlı- ğı Aya İrini ve Topkapı Sara- yı’nın kiralama bedellerini üstlendi. BKM, Semah göste- risi ve Zülfü Livaneli konseri- ne sponsor oldu. Peki tüm bu önemli giderler sponsorlarla karşılanıyorken, 2010 Ajansı neden bu projeyi ihalesiz ola- rak, ‘ASİA Organizasyon’ şir- ketine verdi. Yoksa şirketin sahibi olan Nesibe Meriç’in, in- ternette AKP’nin basın da- nışmanı olarak geçmesinin bu projenin kabulünde etkisi mi oldu” diye sordu. Sünnet törenine 11.7 milyon TL Soysal, Osmanlõ padişahlarõn- dan 3.Murat’õn oğlunun sünnet törenin anlatan “Surname-i Hü- mayun” adlõ eserin, yeniden can- landõrõlmasõ projesinde de aynõ anlayõşõn yaşandõğõnõ söyledi. ARGE İnşaat Şirketi’nin 8 milyon 670 bin TL’ye sünnet törenini ye- niden canlandõrmak için ajansa teklif verdiğini belirten Soysal, “Şimdi ajansın önünde toplam 11.7 milyon TL’lik Surname-i Hümayun projesi duruyor. Bu kadar büyük bir para, bu pro- jeler için fazla değil mi?” diye sordu. Soysal, benzer durumlarõn “Avrupa Gençlik Parlamento- su” ve “Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği”projelerinde de yaşandõğõnõ söyledi. Beyoğlu Be- lediyesi’nin de bu ranttan “Altın Eller” projesiyle faydalandõğõnõ savunan Soysal, projenin top- lam maliyetinin 3 milyon 524 bin TL olduğunu ancak bu projenin de 80 bin TL ile gerçekleştirile- bileceğini belirtti. ‘Bütçe 2 milyar değil 151 milyon TL’ İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’dan dün yapõlan yazõlõ açõklamada da, Soysal’õn iddia ettiği gibi bütçenin 2 mil- yar TL olmadõğõnõ, bugüne ka- dar gerçekleşen 151 milyon TL’lik bütçenin ancak 93 milyon TL’sinin kullanõldõğõ belirtildi. Açõklamada bütçeye ilişkin bil- gilerin ajansõn internet sitesinde bulunduğu vurgulandõ. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Ermenistan’la imzalanan protokol, bir bakıma yeni bir başlangıç gibi görünüyor ama, ucu açık. Nasıl sonuçlanacağını öngörmek zor. Her şeyden önce ABD ve Rusya’nın arkasında durduğu bir protokolü çok da yabana atmamak gerekir. Belki de Cumhurbaşkanı Gül, sorunları biz çözemezsek başkaları çözer derken bu ya da benzeri durumlardan söz ediyordu. Ermenistan, 1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra dünya sahnesine çıkmış bir ülke. 1990’ların ilk yarısında ilişkilerimiz ılımandı. Keşke Levon Ter Petrosyan dönemini Türkiye ve Ermenistan iyi değerlendirseydi. Ancak başta Ermeni diyasporası olmak üzere, pek çok karıştırıcı etken devreye girdi. Kafkaslar, savaşın barıştan daha kolay olduğu bir coğrafya. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini geliştirmesi olumludur. Ancak Ermenistan açılımının yumuşak karnı Azerbaycan. Azerbaycan topraklarının altıda biri Ermeni işgali altında. Bu yüzden bir milyonu aşkın Azeri “kaçkın”, yani göçmen durumunda... Türk Dilli Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nin ev sahibi Nahcivan’dı. Bu yıl dokuzuncu zirve yapıldı. Gazetelerdeki haberlerde zirvenin ortak dilinin ne olduğuna ilişkin bilgi yoktu. Şunu söyleyebilirsiniz: Türk dilli ülkeler dendiğine göre bu da soru mu; elbette Türkçe’dir. Önceki zirvelerin tümünde ortak dil Rusçaydı! “Türk Dilli” tanımı bizim yaptığımız bir benzetme değil. Türkologlara göre ilk, 13. yüzyılda İtalyan gezginler kullanmış bunu. Genel bir anlatımla bugün 11 milyon kilometrekarelik bir alanda 250 milyon kişi 25 ayrı biçimde Türkçe konuşuyor. Nahcivan zirvesinde ortak mekanizmalar kurulmasına ilişkin kimi yeni kararlar alındığı belirtiliyor. Önceki zirvelerde de alınmıştı ama, ne yazık ki çoğu yaşama geçmedi. Çağımızda bölgesel işbirlikleri ayrıca öne çıktı. Küresel anlamda tek kutupluluğun öne çıkmasıyla birlikte bölgesel ortaklıklar da dalgalanmaya bırakılmış durumda. Kimi yerde yükseliyor, kiminde inişte... Türkiye’nin bu coğrafyada kuracağı kardeşlikle örülü iyi ilişkiler Batı’da da elini güçlendirecek. Sadece Batı’da değil, kuzeyde, güneyde ve uzakta da... Zira Orta Asya coğrafyasıyla ABD, AB, Rusya, Çin, Japonya, İran ve S. Arabistan da ilgileniyor. Ermenistan’la açılırken Azerbaycan’la kapanacak mıyız? Günlük gelişmeler bir yana... 21. yüzyılda çevremizdeki bütün sınırlar öyle ya da böyle tartışmalı hale geldi. Çevremizdeki her değişim doğal olarak Türkiye’yi de etkiledi... Ermenistan’la Azerbaycan gerildi, Türkiye diken üstünde... Irak’ta iç savaş havası esti, Türkiye diken üstünde... Boşnaklarla Sırplar çatıştı, Türkiye diken üstünde... Öyle anlaşılıyor ki, bütün bu coğrafyada taşların yerine oturması için birkaç sarsıntı daha yaşanacak. Türkiye bu oyunun neresinde? Herkesin net olarak bilmek istediği bu... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yargı” kavramını gündeme getiriyor. Ne yazık ki medyamız, olayların üzerine gitmiyor. Kuşkusuz medyamız yargı bağımsızlığı üzerinde çok duyarlı. Yargı erkinin siyasal etkilerden uzak tutulmasını her zaman savunuyor. Ne çare medyamız, Hürriyet’te Yalçın Doğan’ın yargıya siyasetin bulaştığını örnekleyen yazısında ortaya çıkardığı gerçekleri -önceki gün ve dün- görmezlikten geldi. Yalçın Doğan köşe yazısında; “Dağdakiler Habur Kapısı’na gelmeden önce, İçişleri Bakanı Beşir Atalay Demokratik Toplum (Kürt) Partisi’ne güvence verdiğini” ve “Merak etmeyin gelenler tutuklanmayacak” dediğini yazdı. Ayrıntı da verdi yazısında: “...Tek başına bir bakanın verdiği söz değil, devlet sözü. Bu sözün pratiği var. Terörle Mücadele Yasası -gelenlere- uygulanmayacak. Yani: 1- Dört günlük gözaltı süresi yok. 2- Kolluk güçleri devreden çıkıyor, ifadeleri doğrudan savcılar alıyor.” Önceki sabah yayımlandı bu yazı. Aynı gün saat 11.00’de gazete ve TV’lerin Ankara temsilcileriyle buluşan İçişleri Bakanı Atalay’a, tek bir gazeteci Yalçın Doğan’ın yazdıklarının doğru olup olmadığını sormadı. Tabii Bakan da bu konulara girmedi, yazılanlara açıklık getirmedi. Bakan medyanın eline 150 kişi daha gelecek diyen horoz şekeri kabilinden bilgi verdi. Bürolarına gönderdi. Öğleden sonra Habur Kapısı’na lüks bir jiple dayanan 5’i dağlı 34 kişi; İçişleri Müsteşarı’nın nezaretinde... bir savaşın karşı tarafıyla barış görüşmeleri yapmaya gelen bir heyet gibi karşılandı. Dağdan inenleri Habur’a kadar giderek kapıda bekleyen savcılar sorguladı. Orada ifadelerine başvurdu; lakin dağdan inenler Terörle Mücadele Yasası’na sığınmayacaklarını ve ‘sayın’ diye andıkları İmralı’dakinden aldıkları talimat üzerine geldiklerini söylemekte direndiler. Savcılar -gazetelerin dünkü haberlerine göre- İmralı’dan ‘sayın’ diye söz ederler, “önderlikten (İmralı’dan) aldıkları talimatla geldiklerini” ifadelerinde yineleyecek olurlarsa... tutuklanacaklarını ima ederek, zar zor bu söylemlerinden vazgeçirdiler. Mahkemede İmralı’ya ‘sayın’ demeyi sürdürecek oldular, ne ki yargıç, bu söyleme devam ederlerse tutuklanma olasılığını anımsatan uyarılarda bulundu dağdan inenlere. Ve... terör örgütünden beşi tutuklanmadı, serbest bırakıldı. Bu gelişme neyi kanıtlıyor: Bakan Atalay, bir gece önce bir gün sonra yargıda olacakları biliyor ki; DTP’ye -Ahmet (Kürt) Türk’e- dağdan gelenlerin tutuklanmayacağını, serbest bırakılacaklarını söylüyor. Gelenlerin pişmanlık yasasından yararlanmak istemeyeceklerini daha önceden bildiği için DTP’ye dört günlük gözaltının olmayacağını ve kolluk güçlerinin devreden çıkarılacağını, ifadeleri doğrudan savcıların alacağını bildiriyor. “Hükümet Kürt açılımını özünde Apo ile birlikte yürütüyor. DTP’nin arkasında Apo var. Hükümet Apo ile DTP üzerinden konuşuyor. -Yalçın Doğan-” Dağdakileri “tıkanan sürecin açılması için” Habur’a indiren hükümetin dirayetli Kürt politikası mı yoksa hükümet kendi dışında hazırlanan bir senaryoyu mu uyguladı? Soruyu İmralı’dakinin 9 Ekim’de avukatlarıyla yaptığı görüşmede söyledikleri yanıtlıyor. İmralı’daki; “Kürt sorununun çözümünde askeri ve siyasi yöntemlerde tıkanıklık yaşandığını” söylüyor ve “...siyasetin önünün açılarak demokratik çözüm sürecinin gelişmesi için bir kez daha barış gruplarının devreye konulması” çağrısında bulunuyor ve: Dağdakilerle birlikte 34 kişi 20 Ekim günü Türkiye’ye geliyor! Hükümetin açılım yolundaki büyük başarısının kaynağı böylece açığa çıkıyor. RTE’nin övdüğü ilk adım, işte böyle bir adım! ankcum@cumhuriyet.com.tr İstanbul PB 20 Edirne B 22 Kocaeli PB 23 Çanakkale B 21 İzmir B 24 Manisa B 25 Aydın B 27 Denizli B 27 Zonguldak PB 20 Sinop Y 20 Samsun Y 19 Trabzon Y 22 Giresun Y 21 Ankara PB 21 Eskişehir B 21 Konya B 21 Sıvas PB 23 Antalya B 28 Adana B 30 Mersin B 29 Diyarbakır PB 29 Şanlıurfa PB 28 Mardin PB 26 Siirt Y 29 Hakkâri Y 20 Van Y 18 Kars PB 19 Oslo B 6 Helsinki B 8 Stockholm B 10 Londra Y 14 Amsterdam Y 14 Brüksel B 14 Paris B 15 Bonn Y 14 Münih Y 12 Berlin Y 12 Budapeşte Y 16 Madrid Y 18 Viyana Y 14 Belgrad Y 18 Sofya B 20 Roma Y 21 Atina Y 22 Zürih Y 14 Moskova B 9 Aşkabat PB 23 Astana PB 9 Taşkent PB 27 Bakû PB 20 Bişkek PB 22 Tiflis PB 22 Kahire B 27 Şam B 29 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerileri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Ba- tı Karadeniz, Güneydoğu Anadolu’nun batı ve gü- neyi ile Sinop, Kastamo- nu, Karabük ve Batman çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı doğu böl- gelerinde 4 ila 6 derece azalacak. SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2009 PERŞEMBE 8 HABERLERİN DEVAMI Ergenekon’da gerginlik İP lideri Perinçek’in mahkeme heyeti salondan ayrõlõrken ‘Küstahça tehdit ediyorlar’ diye bağõrmasõyla başlayan tartõşma, küfürleşmeye kadar uzandõ İstanbul Haber Servisi - Birinci Erge- nekon davasõnda Cumhuriyet Savcõsõ Meh- met Ali Pekgüzel, Ergenekon soruştur- masõna bakan ve davaya giren savcõlara kar- şõ iftira kampanyasõ yürütüldüğünü belir- terek “Kimseden talimat almadık, kim- senin etkisi altında kalmayız” dedi Pek- güzel, İşçi Partisi (İP) üyelerinin avukatõ Servet Bora hakkõnda suç duyurusunda bu- lunulmasõnõ isterken İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek de savcõlar hakkõnda suç duyurusunda bulunulmasõnõ talep etti. Es- ki MİT Kontrterör Daire Başkanõ Mehmet Eymür, müdahil olmak üzere dilekçe ver- diği ve 2. Ergenekon davasõnda skandala ne- den olan avukatlarõn bilgisayarlarõndaki gö- rüntüyü, avukat Vural Ergül’ün yerleştir- diği ortaya çõktõ. Silivri’de görülen Birinci Ergenekon da- vasõnõn 116. duruşmasõ önceki gece yarõ- sõndan sonra tamamlandõ. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, İP Genel Baş- kanõ Perinçek’in duruşmada yaptõğõ konuş- mada Ergenekon davasõnõn AB ve ABD’nin planõ olduğu ve bu ülkelerden talimat gel- diğine ilişkin sözlerini anõmsattõ. AB İlerleme Raporu’nunda Ergenekon davasõnõn övüldüğüne ilişkin eleştirilere de göndermede bulunan Pekgüzel, “Bizi, Av- rupa Birliği’nin övmesi ya da eleştirme- si etkilemez” dedi. Savcõ Pekgüzel, Perin- çek’in, 2001’de AB Türkiye Temsilcisi olan Karen Fogg’un o dönemde çok yankõ uyandõrmõş olan elektronik postasõndaki yo- rumlarõnõ anõmsatarak “Ergenekon soruş- turmasının ilk tasarımını ve ipuçlarını Ka- ren Fogg’un e-postalarından açıkça sap- tayabiliriz” değerlendirmesine karõşõklõk da “Bu bağlantının nasıl kurulduğu iddia makamınca anlaşılmadı” diye konuştu. ‘O sözcüğü duymadık’ Pekgüzel, Ümraniye’de 12 Haziran 2001’de bulunan bombalarõn görüntü ka- yõtlarõnda polis memurlarõnõn “Ergenekon” soruşturmasõndan söz ettiğine ilişkin iddia- larõna ilişkin de “Uzman olmamakla bir- likte kayıtları defalarca izlememize kar- şın ‘Ergenekon’ sözcüğünü duymadık. Bi- lirkişi heyeti incelemesini sürdürüyor” de- di. Savcõ Pekgüzel, Perinçek’in avukatõ Ser- vet Bora’nõn geçen duruşmadaki “Mahke- me Başkanı Köksal Şengün’ün heyetin di- ğer üyelerine muhalif olduğu, ancak alı- nan ara kararlarda görüş birliğinde olun- duğu görüntüsü vermek çabasına girdiği ve korkusundan muhalefet şehri koyma- dığı” beyanõ anõmsattõ. Pekgüzel, “Bu beyan, başkanlık makamına hakaret anlamına gelmektedir” diyerek suç duyurusunda bu- lunulmasõnõ istedi. Eski MİT Kontrterör Daire Başkanõ Eymür’ün avukatõ aracõlõğõyla davaya müdahillik talebinde bulunduğuna dikkat çeken Pekgüzel, bu talebin reddedil- mesi yönünde görüş bildirdi. Alparslan Arslan’õn 19 Ekim ve 20 Ekim’deki çapraz sorgusunda iddianamede bulunmayan ve soruşturma açõlmayan suçlarõ anlattõğõna işaret eden Pekgüzel, bu konuda suç duyu- rusunda bulunulmasõnõ istedi. Arslan hak- kõnda Atatürk hakkõndaki sözleri nedeniy- le suç duyurusunda bulunulmasõnõ talep et- ti. Pekgüzel, Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve öğ- rencilerinin doktora tezi çalõşmasõ içen da- vayõ izleme taleplerinin de kabulünü istedi. ‘Buradan çıkamayacaksınız’ Mahkeme heyeti ve savcõlar, salondan ay- rõlmaya hazõrlanõrken Perinçek, “Küstahça tehdit ediyorlar. Türkiye’ye karşı savaş ilan ediyorsunuz” diye bağõrmaya başladõ. Tutuklu sanõk Hayrettin Ertenkin’in “Sa- kin olun” demesi üzerine Perinçek, “Sizin için yapıyorum. Aklınızı başına alın. Bu- radan çıkamayacaksınız” diye çõkõştõ. Ve- li Küçük’ün Ertekin’e küfür etmesi üzerine ise izleyici sõralarõnda oturan Ertekin’in kardeşi, “ayıp” diye bağõrdõ. Küçük’ün yi- ne küfürlü bir söz söylemesi üzerine Perin- çek durumu yatõştõrmaya çalõştõ. Salon, gö- revliler tarafõndan hemen boşaltõldõ. ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Bombalõ suikast sonucu katledilen gazete- miz yazarõ Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, aramõzdan ayrõlõşõnõn 10. yõldönümünde çe- şitli etkinliklerle anõldõ. Aracõna konulan bomba ile 21 Ekim 1999’da öldürülen eski Kültür Bakanõ, Ankara Üniver- sitesi (AÜ) İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Taner Kõşlalõ için ilk tören dün sa- at 09.30’da saldõrõya uğradõğõ Çayyolu Engürü Sitesi’ndeki evinin önünde yapõldõ. Törene Ye- nimahalle Belediye Başkanõ Fethi Yaşar, Çan- kaya Belediye Başkan Yardõmcõsõ Ali Ulusoy, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Se- kreteri Suay Karaman, gazetemiz yazarõ Işık Kansu, Kõşlalõ’nõn eşi Nilüfer Kışlalı, ağa- beyleri Mehmet Ali ve Mahmut Tankut Kışlalı, eski CHP Milletvekili Mustafa Ga- zalcı, CHP ve DSP Ankara İl örgütleri, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu (ADT), Başkent Üniversitesi ADT’den öğrenciler, gazetemiz ça- lõşanlarõ ve çok sayõda yurttaş katõldõ. İstanbul’da da ADD Şişli, CHP Beyoğlu İl- çe Başkanlõğõ, TGB, CUMOK İstanbul, 68’li- ler Birliği, Öncü Gençlik ve Yeni Parti üye- lerinin de aralarõnda bulunduğu bir grup, me- şaleli yürüyüş gerçekleştirdi. ‘Unutmayacağız’ Taksim Meydanõ’ndan Galatasaray Lise- si’ne kadar yürüyen grup adõna açõklama ya- pan Oktay Özer, “Gerçekleri dürüstçe akta- ran, örgütlü bir toplum yaratmak için mü- cadele eden yazarlarımızın, bilim insanları- mızın ve toplum önderlerimizin öldürülüşleri, karşımızda bir utanç abidesi olarak dur- maktadır. Dün öldürerek yapmak istedikle- rini, bugün sindirerek yapmaya çalışıyorlar” dedi. Yere ateşten “unutmayacağız” yazõsõ yazan gruptakiler, Kõşlalõ’nõn fotoğrafõnõn bu- lunduğu yere karanfiller bõraktõktan sonra dağõldõ. Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’a çağrõ: Bu yağmayõ durdurun ‘2010 yağma projesine döndü’ Ahmet Taner Kõşlalõ’yõ andõk Kanal 7 yöneticileri adliyede suskun kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Karaman, Yönetim Kurulu Başkan Yardõmcõsõ ve Genel Yayõn Yönetmeni Mustafa Çelik, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardõmcõsõ İs- mail Karahan ve Mali İşler Daire Başkanõ Harun Kapıyoldaş, Almanya’daki Deniz Fe- neri e.V. soruşturmasõnõ yürüten Frankfurt Böl- ge Mahkemesi Savcõlõğõ’nõn istemi doğrultu- sunda talimatla ifade verdi. Almanya’daki yol- suzluk davasõnda “Türkiye’deki asıl failler” suçlamasõ yöneltilen Kanal 7’nin üst düzey yö- neticilerinin tümü susma haklarõnõ kullandõ. Sabah saatlerinde Ankara Adalet Sarayõ’na gi- den Karaman, Talimat Bürosu Savcõsõ Mehmet Taştan’a ifade verdi. Adliyeden ayrõlõşõ sõrasõn- da gazetecilerin sorularõyla karşõlaşan Karaman, “Susma hakkınızı kullandınız mı” sorusunu “evet” diye yanõtladõ. Gazetecilerin õsrarlõ soru- larõ üzerine Karaman, “Dosyada gizlilik kararı var biliyorsunuz. Savcıya sorun” dedi. Karaman’õn ardõndan Çelik, Karahan ve Ka- põyoldaş da aynõ çerçevede ifade verdi. ‘İfade verdik gidiyoruz’ Çelik, Karahan ve Kapõyoldaş’õn da susma haklarõnõ kullandõğõ bildirildi. Karahan, Adalet Sarayõ’ndan ayrõlõrken gazetecilerin sorularõ üzerine, “İfade verdik, gidiyoruz” dedi. Kanal 7 Hukuk Müşaviri Ersan Şen, de adliye önünde yaptõğõ açõklamada, Alman makamlarõnõn talep ettiği adli yardõm kapsamõnda ifade verdiklerini belirtti. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. Derne- ği soruşturmasõ kapsamõndaki suçlamalarõn ken- dilerine yöneltildiğini bildiren Şen, bu konuyla ilgili sorular sorulduğunu kaydetti. Yargıç babadan YÖK’e katsayı davası İZMİR (AA) - İzmir’de kõzõ da üniversiteye giriş sõnavõna katõlacak yargõç baba, tek katsayõ düzenlemesinin 2010 yõlõndaki sõnavda uygu- lanmamasõ istemiyle Danõştay’a başvurdu. İz- mir 29. Asliye Ceza Mahkemesi yargõcõ Erhan Atlı, uygulamanõn Matematik-Fen grubu öğ- rencilerine avantaj sağladõğõnõ savundu. Dilekçesinde kõzõnõn Türkçe-Matematik bölü- münü seçtiğini ifade eden Atlõ, “Kızım, 2007- 2008 yılındaki kurallara göre alan seçmiş ve geleceğine yön vermiştir. Bu yıl sınava katıla- caktır. Yarışın son bölümünde kural değişik- liğiyle karşılaşmıştır. Yeni kurallar kızımın durumunda olan öğrenciler yönünden değil, bir yıl sonra üniversite sınavına girecek, yani 2010-2011 yılında sınava girecek öğrenciler yönünden uygulanması gerekir” görüşüne yer verdi. Eskisi gibi kendi alanõnõ tercih eden öğ- renciler için 0.8, alan dõşõ tercihler için de 0.3’lük katsayõ uygulamasõnõn bu yõl da sürme- sini talep eden Atlõ, dilekçesinde, “Kamu ku- rum ve kuruluşları yaptıkları işlemlerde, hu- kuk devleti, eşitlik, güvenilirlik ilkelerini ze- delememelidir” dedi. Atlõ’nõn kõzõ Banu’nun babasõ gibi hukukçu olmak istediği öğrenildi. Dün, Kışlalı’nın mezarı başında da tören düzenlendi. Yurttaşlar gömüte çiçekler bıraktı. Fotoğraf:NECATİSAVAŞ DENİZ FENERİ e.V. SORUŞTURMASI ÜNİVERSİTE SINAVINI ETKİLEYEBİLİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear