28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 22 EKİM 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER UÇK... Yakın plan izleyebilmemin etkisi olabilir; eski Yugoslavya toprakları üzerindeki gelişmelerden hep karşılaştırmalı dersler çıkarma eğilimim oldu... Oldum olası emperyalizmin ırklar, dinler üzerinden parçalama tuzağına en çarpıcı örnek olarak eski Yugoslavya toprakları üzerinde kurulmuş, hiçbiri bağımsız ayakları üzerinde duramayacak 9 devletçiğin trajik öykülerini görürüm. AB’nin göreceli koruma şemsiyesinde, zengin kuzeyden pay alabilen Hırvatistan ve Slovenya’nın bile uzun soluklu dik durabileceklerini sanmıyorum. Göreceli en güçlü, Rusya şemsiyesinde Sırbistan dünya yoksullaşma krizinde payına düşeni fazlası ile almakta, siyasi krizler olarak da yaşamakta. Eski Yugoslavya kimliğinden sonra en çok şey kaybetmiş taraf olmanın, Sırp katliamlarının sorumluluğunu üstlenmenin travması da cabası... En mağdurlardan, isyanda çok haklı Kosova, sonuç gelişmeleri ile Kuzey Irak’ın küçük kopyası gibi bir kaderi paylaşır. 2 milyoncuk nüfusu, kuşatılmış toprakları ile bağımsız devletçik olarak ayakta durması elbette söz konusu değildir. Varlığını ABD’nin çıkarları için çok önemsediği Priştine’deki üsse borçlu gibidir. Görenler, uzaydan Çin Seddi’nden sonra görülebilen en büyük yapılaşmanın günümüzde Kosova-Priştine ABD üssü olduğunu söylüyorlar... Savaştan önce eğitim çağı nüfusunun yüzde 65’i üniversiteye gidebilen bölgede, Yugoslavya şemsiyesinde yürümüş bağlantılı ekonomik ilişki ayaklarının da kopması ile bugün güdük bir tarımın dışında sağlıklı ekonomik üretimin adı bile yok. Üssün yarattığı pazar canlılığı ile savaş sırasında yurtdışına kaçmış, yerleşmişlerin gönderdikleri paralar, bir de mafya düzeni, karaborsa ile işleyen bir sistemden söz edilebilir ancak. Kosovalıların ağızlarını bıçak açmıyor. Paylaşımda AB ülkeleri kendilerine yakınları bağırlarına bastıktan sonra, o tarihlerdeki güç dengeleri bağımlı oldukları Rusya-Doğu Bloku petrol ilişkileri nedeniyle Bosna’yı, Kosova’yı Sırbistan egemenliğine terk ettiklerini unutmayın. Önce Bosna trajedisi sonra Kosova’da aslında kendi yoksullaşması, kaybettiklerinden beslenen ırkçı Sırp katliamları, insan hakları vahşetlerini anımsayın. İşte o koşullarda Kosova’da örgütlenen Arnavutların kurdukları UÇK, klasik tanımda bir tür terör örgütü sayılsa da koşullar nedeniyle en azından bizim topraklarımızda çok sevilmiş, bağra basılmıştı. Bir tür Filistin Kurtuluş Örgütü sevgisine benziyordu. Bir biçimde AB ülkeleri, daha net olarak ABD’nin desteğinde ayakta durdu. Sırp çetelerle zaman zaman düzenli ordu gibi çatıştı. İç savaşta kaçınılmaz olarak yüz binlerce Kosovalı komşu ülkelerde (600 bin üstü Arnavutluk, 450 bin civarında Makedonya’da) çadır kamplarda ABD’nin yine BM şemsiyesinde gönderdiği yardımlarla yaşadılar. Sonunda ABD’nin insan hakları adına bilinen askeri müdahalesine gereken ortam yaratıldı. Sırbistan, Kosova bombalandı. Sırplar Kosova’yı terk etmek zorunda kaldılar. Son aşamada Türkiye’ye de kaçan yüz binler ülkelerine dönerken, Kosova’da UÇK görkemli törenlerle karşılandı. ABD’nin Irak işgalinden bu yana Kuzey Irak gelişmelerini duygusal bir bağla Kosova’nın büyütülmüş örneği gibi görmeye başladım. ABD’nin Irak işgali projesinin alternatifi planlarında yarı özerk, özerk, bağımsız Kuzey Irak modellerinin hep var olması, bölgede ABD’nin üs yerleşim merkezi olarak görülmesinin payı var elbette. Bana sorarsanız büyüklüğüne, önemli petrol gelirine karşın Kuzey Iraklıların toplumsal kaderleri Kosovalılardan ileri olmayacak. Şimdiden Kuzey Irak seçimleri ile birazcık öğrenebildiğimize göre, akıl almaz zenginleşenler Barzani- Talabani aşiretleri, onlarla birlikte vurgun düzeninden pay alanlar, ABD emperyalizmine en büyük hizmetleri verenler. Halk akıl almaz derecede yoksul, akıl almaz bir kuralsız vurgun düzeni geçerli. AB sınırları içinde geçmişinde mafya düzeni görülmemiş Kosova’da olanından daha yırtıcı, daha çarpık bir düzenin gelişmesi çok doğal. Ağalık, eğitimsizlik, töre, ilkel İslami akımların etkisi de eklenince... Kısa keselim Kosova’ya çok havalı dönen UÇK’nin ABD çıkarları doğrultusunda düzen içinde nasıl eritilip, ehlileştirilmekte olduğuna ilişkin sayısız tanıklığım var. Barzani-Talabani takımı başından ABD siyasetinin emrinde çok daha kimliksiz, çıkarcı bir siyaset izlediler. ABD bölge çıkarlarında yeni stratejiler gündeme geldiğinde, asker çekme zorunluluğu bağlantılı kendilerine düşen yeni rolleri eksiksiz yapıyorlar, yapacaklar. ABD’nin Türkiye’ye biçmekte olduğu yeni roller karşılığında PKK’yi Kuzey Irak’ta barındırmaktan vazgeçmesi sadece görünen bir sahne. Özetle Apo’nun, DTP’nin, PKK adına gönderilenlerin halkımızı inciten şovları aslında bu gerçeğin, travmanın, onlara yetmeyen güçleri, yansıtamadıkları düş kırıklıklarıyla, Türk’ü-Kürt’ü ile bizi, en çok da kendilerine zarar verecek biçimde acıtma hamleleri... soner@cumhuriyet.com.tr FT: Finansal piyasalardaki balon riskinin 2004’te yaşanandan tek farkõ daha erken patlayacak olmasõ Yeni ekonomik kriz kapõda Ekonomi Servisi - Financial Times (FT) yayõmladõğõ bir makalede fi- nansal piyasalarda yaşanan istikrar- sõzlõğõn yeni bir krize davetiye çõkar- dõğõ uyarõsõnõ yaparak şu andaki du- rumun piyasalarda balonlarõn oluştu- ğu 2003 ve 2004 yõlõna benzediğini söyledi. Wolfgang Münchau, FT’de yayõmlanan “Sonraki kriz için geri sayım” başlõklõ makalesinde, küresel sermaye piyasalarõnõn uzun bir süre- dir yeni bir balona sürüklendiğini bilmek için, Dow Jones Sanayi Orta- lamasõ’nõn 10 bin puanõ bulmasõnõ beklemek zorunda olunmadõğõnõ söy- ledi. Münchau, yaşanan şeylerin bir önceki gayrimenkul, kredi, emtia ve sermaye balonlarõnõn oluşmaya baş- ladõğõ ve düşük gösterge faizleri ve enflasyon eksikliğiyle tetiklenen 2003 ve 2004 yõllarõnõ andõrdõğõnõ söyledi. Münchau bu seferki balon riskinde farkõ ise daha kõsa zamanda patlaya- cak olmasõnda gördü. Temel neden düşük faiz Münchau, yenilenen balonun ar- kasõndaki tek nedenin, insanlarõ her türlü riskli varlõğa yöneltebilen, ol- dukça düşük seviyedeki gösterge fa- iz oranlarõ olduğunu söylerken, konut fiyatlarõnda da yeniden bir artõş olduğu gözlendiğinin altõnõ çizdi. Yükselen enflasyon beklentilerinin yeniden başlamasõnõn ardõndan, mer- kez bankalarõnõn daha hõzlõ bir şekil- de agresif para politikalarõna yöne- lebileceğini kaydeden yazar, “Kısa süreli bir enflasyon balonu yeni bir ekonomik durgunluk yaratabilir, yeni bir bankacılık krizine neden olup, deflasyona sebep olabilir” dedi. Münchau, makalesinde, eko- nomist Hyman Minsky’nin mali is- tikrarsõzlõk hipotezinde tam olarak böyle bir senaryodan bahsettiğini be- lirterek söz konusu öngörüden alõntõ da yaptõ. “Minsky haklı çıkarsa, is- tikrarsızlık devam edip çok daha kötü boyutlara ulaşabilir” uyarõsõ yapan yazar, şu anki durumun iki önemli senaryoyu ortaya çõkardõğõnõ belirtti. Olası iki senaryo Senaryolardan ilki, merkez banka- larõnõn 2010’dan korkmaya başla- masõ ki bu riskli varlõklarõn fiyatla- rõnda başka bir düşüşün yaşanmasõ- na neden olabilir. Normal para poli- tikalarõnda yaşanacak herhangi bir ge- ri dönüşün, önüne geçilmeyecek bir şekilde şu anda oldukça ucuz mort- gage kredileriyle desteklenen gayri- menkul piyasasõnda yine bir düşüş ya- ratabilir. Yazar, alternatif senaryo içinse “Merkez bankaları finansal istik- rarı, fiyat istikrarına tercih edebi- lir ve para akışları için kapıları elin- den geldiği kadar açık tutabilir. Bu şekilde bütün finansal krizlerin babası olabilecek bir kriz ortaya çı- kabilir. Tahvil piyasalarında ya- şanacak herhangi bir çöküş, eko- nomik durgunluk ve deflasyona davetiye çıkarır” dedi. Münchau, merkez bankalarõ nasõl hareket ederse etsin, ortada büyük bir tehlike olduğunun da altõnõ çizer- ken, başarõlõ para politikasõ tehlikeli bir tepede yürümeye benzediğini ve hangi yönün daha güvenilir olacağõ- nõn bilinemediğini kaydetti. Yazar makalesini, “Şimdilik emin olaca- ğımız şey, güvenli bir yolun olma- dığı” ifadesiyle sonlandõrdõ. TÜRKİYE BÜTÇE AÇIĞINDA BÜYÜK SAPMA GÖSTERDİ ANKARA (ANKA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn hafif atlatõlacağõnõ öngördüğü kriz döneminde, bütçe açõ- ğõnda en büyük sapma yaşayan ülkelerden biri Türkiye oldu. 2009 yõlõnda bütçe açõğõnõn gayri safi yurtiçi hasõ- laya (GSYH) oranõ 2008 yõlõyla karşõlaştõrõldõğõnda İz- landa’da 13.5 puan, Rusya’da 10.9 puan, İspanya’da 8.4 puan, ABD’de 6.6 puan sapmaya işaret ederken Türki- ye’de 4.8 puanlõk bir sapma yaşandõ. 2009 yõlõ başlangõç bütçesine göre sapma 5.5 puanõ buldu. Revize edilen tahmini bütçe açõğõnõn Orta Vadeli Plan’da 2009 sonu için öngörülen milli gelire oranõ dikkate alõ- narak yapõlan hesaplamalara göre yüzde 6.6’ya çõktõ. Böy- lece genel yönetim bütçe açõğõnõn milli gelire oranõnda- ki sapma 2009 yõlõnda kriz nedeniyle 5.5 puana ulaştõ. Yüz- de 1.8 olarak gerçekleşen 2008 yõlõ merkezi yönetim büt- çe açõğõnõn GSYH’ye oranõyla, hükümetin yüzde 6.6 ola- rak Orta Vadeli Program’da revize ettiği bütçe açõğõnõn milli gelire oranõ arasõndaki sapma ise 4.8 puanõ buldu. KOKOREÇ AMBALAJA GİRİYOR AB Standartlarõnda Geleneksel Gõda Üretimi Semine- ri’nde konuşan Türkiye Süt, Et, Gõda Sanayicileri ve Üre- ticileri Birliği Genel Sekreteri Melek Us, 30 Mart 2005 ta- rihinde yürürlüğe giren yönetmeliğe göre ayran, boza, ko- koreç, şalgam, yoğurt gibi geleneksel gõdalarõõn amba- lajlanmasõ gerektiğini söyle- di. Us “İnsanlar geleneksel ürün dendiğinde hep lezzeti vurgular, ama yediğimiz şe- yin lezzerine bakõlmaksõzõn, hijyen kurallarõna uyup uymadõğõ dikkate alõnmalõdõr. Bilinçli tüketiciler dahi geleneksel ürün- lerde hüjyeni dikkate almamaktadõr” dedi. TUSKON AFRİKA YOLUNDA Türkiye İşadamlarõ ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Baş- kanõ Rõzanur Meral, Suriye, Irak ve Sudan ile temaslarda bulun- duklarõnõ belirterek Afrika ülkeleriyle ticaretin artmasõ gerektiğini ifade etti. Meral, Fransa’da faaliyet gösteren sigorta ara- cõlõk şirketi Gras Savoye’nin, Gide Loyrette Nouel ve So- ciete Generale Corporate Investment Bank ile birlikte dü- zenlediği “Afrika’ya Açõlan Kapõ” seminerinde yaptõ- ğõ konuşmada, Türk bankalarõnõn Sudan’da yer al- madõğõna dikkat çekti. Meral, Sudan’da finansman ko- nusunun nasõl çözüleceği konusunda çalõşmalar ya- põlmasõnõn gerektiğini vurgulayarak, “Sudan ile ti- caretimiz 243 milyon dolarlar gibi komik di- yebileceğimiz miktarlarda” dedi. KINIK’TAN ‘SICAK’ MADEN SUYU Maden suyu markasõ Kõnõk, B3, B5, B11 ve C vita- menleri içeren ve meyve desteği sağlayan yeni ürü- nü Kõnõk Activ+’yõ düzenlenen basõn toplantõsõyla ka- muoyuna tanõttõ. Limon, çilek ve elma olmak üzere üç farklõ çeşidi bulunan Kõnõk Activ+ aynõ za- manda õsõtõlarak da içilebiliyor. Gün- lük meyve ihtiyacõnõn yüzde 30’unu, mineral ihtiyacõnõn da bir kõsmõnõ karşõlayan ürün 75 Kuruş’tan satõşa sunuluyor. Doğal meyve içeriği barõndõran ürün vücudu tazelerken, hastalõklara karşõ da dirençli olmayõ sağlõyor ve vücudu yeniliyor. CHP’den KEY için yasa önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, 31 Ekim 2009 tarihine kadar KEY ödemesi yapõlmayanlara, başvurularõna gerek olmaksõzõn faiziyle birlikte ödeme yapõlmasõnõ öngören yasa önerisini dün TBMM Başkanlõğõ’na verdi. CHP lideri Deniz Baykal, önceki gün grup toplantõsõnda “5.8 milyon, 6 milyona yakın insan KEY alacağını tahsil edememiştir ve bunu düzenleyen yasa da yürürlüğünün sonuna gelmiştir. Ortada hukuki bir boşluk vardır” demişti. CHP İstanbul Milletvekili Korkmaz, dün bu konuda hazõrladõğõ yasa önerisini TBMM Başkanlõğõ’na verirken şu açõklamalarõ yaptõ: “Devletin kimden ne kadar KEY kesintisi yaptığının kayıt altında olması gerekir. Başvuru istemenin gerekçesi, unutulma ve diğer nedenlerle, bir kısım KEY ödemesinin devlette kalmasını sağlamaktır. Bu nedenle ayrıca başvuru alınmasına gerek kalmadan, hak edenlerin ödemesinin yapılması gerekir. KEY ödemelerinin SGK kayıtlarından ve ilgili kuruluşlar tarafından çıkarılması ve ödemenin yapılmasına imkân getirilmesi de bu yasa teklifinde düzenlenmiştir” dedi. Benzine yine zam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Akaryakõt ürünlerinden 95 oktan kurşunsuz benzinin satõş fiyatõ litrede 8 - 10 kuruş arttõrõldõ. Kurşunsuz benzin fiyatlarõ 3.36 lirayla rekor kõrdõ. Akaryakõt dağõtõm şirketleri 95 oktan kurşunsuz benzinin satõş fiyatõnõ Ankara ve İstanbul’da litrede 3.25 - 3.27 liradan 3.33 - 3.36 liraya, İzmir’de 3.24 - 3.26 liradan 3.34 - 3.35 liraya yükseltti. Dağõtõm firmalarõnõn belirlediği fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplõ değişiklikler gösteriyor. 95 oktan benzin fiyatõ 6 Ağustos 2009 tarihinde 3.34 liraya kadar yükselmişti. Wolfgang Münchau, FT’de yayõmlanan makalesinde, merkez bankalarõ nasõl hareket ederse etsin, ortada büyük bir tehlike olduğunun altõnõ çizdi. Toplumda çevre bilincinin yaygõnlaştõrõlmasõnda liderlik yapmak için kollarõ sõvadõ Turkcell doğanın çığlığını duydu Ekonomi Servisi - Turkcell çevreciliği bir iş yapõş biçimi olarak benimsediğini ve sürdü- rülebilir çevreci uygulamalar ile alternatif enerji kaynaklarõna ya- tõrõm yapacağõnõ açõkladõ. Turk- cell çevre kirliliğinin önüne geç- mek için baz istasyonlarõnda enerji tasarrufu yapmak amacõy- la rüzgâr enerjisinden yararlana- cak, 90 bin eski ve kullanõlmayan cep telefonunun geri dönüşümü sağlanacak ve şirket içinde su ve kâğõt tasarrufuna gidilecek. Turkcell; bayileri, iş ortaklarõ, çalõşanlarõ ve tüm paydaşlarõyla birlikte toplumda çevre bilincini artõrmak hedefiyle uyguladõğõ çevreci politika ve projeleri ka- muoyuyla paylaştõ. Turkcell Ge- nel Müdürü Süreyya Ciliv, “Teknolojide olduğu gibi, top- l u m d a çevre bi- lincinin yaygınlaştı- rılması konu- sunda da liderlik yapmak he- defiyle kolları sıvadık” dedi. Turkcell’in çevre projesinde öne çõkanlar şöyle sõralandõ: Eski telefonlarõn toplanma- sõna yönelik olarak Turkcell ba- yilerinde teslim yerleri oluşturu- lacak, bu konuda müşterilere yö- nelik teşvikler getirilecek. Turkcell baz istasyonlarõ kulelerinde ilk şebeke destekli rüzgâr türbini uygulamasõnõ ha- yata geçirerek sene sonunda 200’e ulaşacak baz istasyonundaki uy- gulama ile istasyonlarõn enerjisi- nin yüzde 65-70’in rüzgâr ener- jisi ile karşõlanacak. Bilgi teknolojilerinde, veri merkezlerindeki sunucu konsoli- dasyonu ve sanallaştõrma proje- leri ile 2009’da yüzde 11.4 ta- sarruf sağlanmasõ ve 3 bin 150 ton daha az karbondioksit salõmõ he- defleniyor. Elektrikte ilk 6 ayda 800 bin kWh, tasarruflu musluklarda yüz- de 30 az kullanõm ile ilk 6 ayda 14 bin metreküp, arõtma tesis kullanõm suyunda yüzde 35, ge- ri dönüşümle 5.5 ton kâğõt, arka- lõ/önlü çõktõ ile yüzde 30 kâğõt ta- sarrufu sağlandõ. Yüzde 33’e ulaşan dijital kontör satõşõ ile 45 ton kâğõt, di- jital föy ile 42 ton kâğõt, e-fatu- ra kullanan abone sayõsõnõn 1.8 milyona çõkmasõyla 164 ton kâ- ğõt tasarrufu yapõldõ. Şirket çevre kirliliğinin önüne geçmek amacõyla baz istasyonlarõnda rüzgâr enerjisinden yararlanacak, 90 bin eski cep telefonunun geri dönüşümü sağlanacak. Üretim ve istihdamda açõlõma ihtiyaç var Ekonomi Servisi - İstanbul Sa- nayi Odasõ (İSO) Yönetim Ku- rulu Başkanõ Tanıl Küçük, sanayi üretimindeki düşüşün, ekonomideki toparlanma eği- liminin yavaşladõğõna işaret ettiğini belirterek, “Dipten çıkış, normale dö- nüş, beklenenden daha uzun za- man alacağa b e n z e - mektedir” dedi. Küçük, İSO’nun ekim ayõ meclis toplantõ- sõnda yaptõğõ konuşmada, “Türkiye ekono- misi için, dipten keskin bir yükselişin ol- duğu, ‘V’ şeklinde bir iyileşmenin, en azından üretim boyutuyla, pek mümkün görünmediğini söyleyebiliriz. Maalesef, ekonomideki iyileşme sürecinin, kaplum- bağa hızına gerilediği bir aşamaya gelmiş gibi görünüyoruz. Oysa Türkiye’nin ya- vaşlama lüksü yoktur. Ekonomimizin, özellikle, üretim ve istihdam boyutuyla, çok daha hızlı adımlarla toparlanması gerek- mektedir” ifadesini kullandõ. Ekonominin adeta ateşten gömlek halini aldõğõ 2009’da Türkiye’nin gündemine ço- ğunlukla siyasi başlõklarõn hâkim olduğu- nu kaydeden Küçük şu değerlendirmeyi yaptõ: “Şunu ifade etmeliyiz ki, ekono- mide de açılıma ihtiyaç vardır. Üretim- de, istihdamda da açılıma ihtiyaç vardır. Güçlü ve sağlam bir ekonomi, sosyal ba- rışın en büyük teminatıdır. Ayakta kal- ma, üretimi devam ettirme mücadelesi verdiğimiz bu dönemde, yatırım sözcü- ğü ne yazık ki, adeta unutulmuştur. Ya- tırımlardaki azalmanın bedeli, unutma- yalım ki, önümüzdeki yıllarda, düşük bü- yüme, işsizlikte artışı, üretimde azalma olarak karşımıza çıkacaktır.” Turkcell yöne- ticileri Koray Öztürkler, Mel- tem Kalender ve Cihan Nazmi Bı- yıklı, sürdürüle- bilirlik ve sosyal sorumluluk anla- yışı doğrultusun- da Turkcell’in çevre perspektifi, atık kontrolü, al- ternatif enerji kaynaklarına ya- tırım, çevreci ofis uygulamala- rı ve çevreci ser- vislere yönelece- ğini açıkladı. İSO Başkanõ Küçük “Ekonomimizin, özellikle, üretim ve istihdam boyutuyla, çok daha hõzlõ adõmlarla toparlanmasõ gerekiyor” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear