28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Cahit Kayra'yla "İstanbul'un Yokuş ve Merdivenleri" 'Ben öncesine ait hayaller kuranm' istanbul inişleri çıkışları olan büyülü bir şehir. Her gün yeni bir güzelliğini keşfetmek mümkün. istanbul'un yokuşlarıyla merdivenleri de bu güzel- liğin vazgeçilmez bir parçası. Cahit Kayranın yeniden yayımlanan kita- bı, İstanbul'un Yokuş ve Merdivenleri, belki de çok üstünde durulma- yan bu ince detayı fotoğraflarla ve edebi bir üslupla anlatıyor. Kay ra'yla kitabını konuştuk. "1 Elif ARDA I ^ ~ ^ ahit Bey, ashnda uzun ğ yıllar siyaset yaptmız. mm I Edebiyatçı yöniinüzü \*^J nasıl keşfettiniz? - Çocukluktan. Ablam öğrctmen- di, ben de ailenin en küçük çocuğuy- dum. Ablam genç, idealist bir öğret- men olarak beni yetiştirmeye kalktı ve ilk okuduğum kitaplardan birisi Çalıkuşu oldu. Hep söylediğim bir şey var: Çocuk do- ğunca dört duvar arasında bulurmuş ken- disini, sonra bir peri gelirmiş ona bir mer- diven verirmiş ve istediğin yere çık dermiş. Ben merdiveni yanlış yere koydum ve mali- yeci oldutn. Ama tabii yıllar boyu içimde kaldı bu. Emekli olduktan sonra -emeklüik çok güzel bir dönemdir, bastahk plana ka- dar- içimde kalan bu isteğin fîlizlendiğini gördiim. Edebiyatçı diyerek iltifat ediyor- sunuz. Ben ikinci sınıf, üçüncü sınıf bir ya- zarım, mülıim bir yazar dcğilim fakat in- sanların kendilerini gerçekleştirmeleri diye I bir şey var; yaşama yanıt vermek diye bir ' şey var. Yaşam olağanüstü güzel bir şey ve ona cevap vemıek lazım. lnsanlar türlü şe- killerde cevap verirler, hayvanlar çiçekler de cevap verirler. Eşim de çok edebiyata merakhydı, asknda okunacak kitaplan ba- na o söylerdi. Biitün ev kitap doludur ve hep onun kitaplarıdır. Onım da teşvikiyle olacak, böyle başladı işte. - Siz, Saym BülentEcevit'in başbakanhğı döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı olarak görev yapttnız. Sayın Bülent Ecevit de sivasetçi-yazarlarımızdandı. Sa- ym Ece\4t'le aranızda siyasi sohbetlerinizin dışında edebi sohbederde geçiyor muydu? - Şüphesiz. Yalmz şunu söyleyeyim: Bi- zim dönemimiz çok çalkantılı bir dönemdi. Üst üste olaylar yaşanıyordu. Partide deği- şildik, tsmet Paşa'dan aynlmak, peşinden savaşlar, siyasi mücadele... O dönemde bu konuya zaman ayırdığımızı söyleyemem ama Ecevit'in bana verdiği kitaplar vardır. Mesela bir tanesini hanrlarım: "An Organ Fatih. Merdivenli Mektep Sokak. S AY F A 8 for the Sultan" yahut Neruda'nın şiirleri. Böyle kitaplar verdi, bnnları konuştuğu- muz oldu. Belki de eşim müzisyen olduğu için, daha ziyade müzik üzerine konuştu- ğumuzu hatırhyorum. - Kitabmızm başlığı İstanbul'un Yokuş ve Merdivenleri. Bu konuyu seçmenizin özel bir nedeni var mı? - Gençlikte merdiveni yanlış yere koyun- ca ve daha sonra emekli olunca başka bir istikâmet bulmam gerekti. Haritalar, Os- manlı sarayı gibi çok çeşitli konularda ki- taplar yazdım. Yokuşlan ve merdivenleri yazmak karımın fikriydi. "tstanbul'u yazı- yorsunuz madem yokuşlannı, merdivenle- rini de yazın" dedi. Oğlum ve albay bir yardımcım vardı, onunla birlikte biz de bu konuyu çalışmaya başladık. - Sokak isimlerinden çok etkilendiğiniz anlaşıhyor. Oralarda yaşayan insanlarla sohbet ettiniz mi, kendi sokaklarınm adıyla ilgili olarak? - Maalesef o sokaklarda yaşayan insanla- rın çoğunun yaşadıklan yerle hiç ilgileri yok. Oyle ilginç sokak adlan var, ama ora- dakiler buna hiç kafa yormamışlar... - Siz kendi sokağınızın hikâyesini biliyor musunuz? Atıiet Sokak mesela ... - Zannediyorum Atıf'et Hanım diye her- halde çok zengin bir hanım vardı ki karşı- da çok büyük yeşil bir apartman var, o da Atıfet Apartmanı. Ben zaten buraya 1990'da geldim, hayatımın çoğunu Anka- ra'da geçirdim. Gerçi Kadıköy'de doğdum, doğduğum ev de duruyor ama benim de- ON SEKİZ YIL SONRA... - İstanbul'un Yokuş ve Merdivenleri, ük kez 1991 'de yayımlanmış. 1991'den bugü- ne 18ytlgeçü. O arada istanbul'da neler değişti? - Çok şey... Bu bir vandalizm, bir cana- varlık. Durup dururken ismini değiştiriyor- lar sokakların, yerine biıtakım insan isimle- ri koyuyorlar. Çok güzel isimler var halbu- ki: Solgun Söğiit Sokağı mesela... - Mimari olarak birkaç örnek verebilir misiniz ne gibi değişikhkler oldu Istan- bul'da? - Tabi istanbul'un en büyük değişikliği bu gök-tırmalayanlardır. Le Corbusier'in bir lalı var: Dünyada silüeti olan tek şe- hirdir, diyor İstanbul için. Şimdi bu silüet başka bir şekil aldı, böyle hep yirmişer katlı, ellişer katlı binalarla... - tstanbul'u konu aldığınız başka kitap- lnrınız var mı? lstanbul hakkında Bebek kitabı var, bir de Çengelköy kitabı var. Çevirisini yaptığım, Büyük Elendi'nin Sarayı kitabı var. //. Mahmud'un îstaııbul'u kitabımı gördünüz mü? Bostancı Sicilleri diye bir şey var, biliyor musunuz nedir? Padişah o bilmem kaç kürekli kayığına binip Bo- ğaz'ı dolaşırken, silalıtarağa da yanında bulunur ve kıyı boyunca dizilmiş yalılarda kinıin oturduğunu kendisine söyler. Tabii bunlan hatırlayabilmesi için Bostancı Si- cilleri denilen bu deherlerı tutar. Bostancı Sicilleri 18. yy'dan başlar 11. Mahmut'a ka- dar gelir. Bu kitap bunun içindir. - Peki yokuşlarıyla merdivenleriyle, eski haritalanyla, zaman ve mekânlarıyla îstan- bul'un sizin hayatmızdaki yeri nedir? - Çok zor ve çok da hayal kıncı bir sual... Yok, İstanbul'un benim hayatımda çok büyük yeri yok. Niye yok? Doğru, lstan- bul'da doğdum, çocukluğumu lstanbul'da geçirdim fakat ondan sonra 30 yıl lstan- bul'dan ayrıldım. Hayatımın en hareketli, en kavgalı dönemi İstanbul dışında, Anka- ra'da veyahut yurtdışında geçti. Ancak 1980'den sonra Istanbul'a döndüm. O be- nim bildiğim Yeldeğimıeni dahi yok. Tabii bildiğim Moda da böyle değildi... - lstanbul sizin için bir çeşit hayal kırıkh- ğı mı oldu? - Hayal kırıklığı da var... lstanbul, tabii çocukluğumun lstanbul'u, başka bir şeydi. Hep hayallerle yaşarız, hayal kurmak çok güzel bir şeydir, yalnız hep ileriye doğru hayaller kuranz. Yani ileride ne yapacağım, ne olacağım, neyle karşılaşacağım, neyi bekliyonım, buna bakarsınız. Benim hayal kurmam tersine, retrospektif bir şey adeta. Ben 1938 öncesine ait hayaller kuranm. O dönem çok güzeldi. 1938 öncesi yaşayıp öl- mek çok güzel bir şey olurdu. O heyecanı yaşamak bize nasip olmadı. Benim çocuk- luğum o günlere denk geldiğinden yine de hatırlıyorum. Mustafa Kemal'in cenazesi- nin Ankara'ya gelişini hatırlıyorum. Çünkü 21 yaşındaydım o tarihte. Mustafa Ke- mal'in Kral Edward'la karşılaşmasını hatır- byorum: Kayıkla yatının ctrafına gidip on- lan seyrettiğimizi hatırbyorum. Mustafa Kemal'in Belvü Gazinosu'na gidip oradaki halkla karşılaşmasını hatırlıyorum. Mustafa Kemal'i dört kere göıdüm ömrümde, biri- sini hayal mi ediyorum, gördüm mü gör- medim mi bilmiyorum. Inönü'yle uzun uzun görüştüm, fakat Mustafa Kemal'i dört kere gördüm. Birisi hayal gibi. Bizi al- tından tren yolu geçen bir köprüye götür- düler, alttan tren geçti. Trenin en arkasın- da, sahanlık gibi bir yerde insanlar gör- düm. "Mustafa Kemal bu," dediler. Mus- tafa Kemal'i daha başka çeşitli vesilelerle gördüm: Bir tanesi işte Kral Edward'la ve Miss Simpson'la birlikte kotradaydı. Krem sadakor derdik biz o zaman, ipek gömleği vardı, beyaz pantolonu vardı, öyle konuşu- yordu, o zaman gördüm. Mustafa Kemal'i asıl bir seferinde, Mülki- ye'den mezun olacağunız zaman gördüm. Mülki- ye'nin bir geleneksel ba- losu vardı Ankara'da, çok fakir bir balo, Türk Oca- ğı'nda mezun olacağunız yıl o balo verildi. Mustafa Kemal o baloya geldi. Ba- lo haziran ayında oldu, biliyorsunuz birkaç ay sonra da vefat etti. Tabii o baloya geldiği zaman herkes hemen hareketlendi, yer açıl- dı, ben hemen karşı tarafa gittim çünkü so- rular soruyor çocuklara, ben de hazır ce- vap bir insan değilim. Şaşınrım, ne söyleye- ceğimi bilmem diye uzak durdum. Ama ol- duğum yerden gözledim, yanında kimler vardı bümiyorum ama herhalde Saffet An- kan vardı, Afet Hanım da vardı galiba. Eünde sigara vardı, yüzü fildişi rengindey- di artık belü ki çok ıstırap içindeydi. Sağa sola sorular sorup biraz oturduktan sonra, kalktı bir-iki zeybek figürü yaptı o habyle. Heyecanla onu seyrettik. Mustafa Kemal'i bu kadar gördüm. j YOKUŞ TIRMANMAK - Yokuş tırmanmak biraz mevdan oku- makgibi. Çünkü çok dik biryokuşu tır- manmak ilk başta gözünüzde büyür, yor- gun argın çıkarsınız ama sonra aşağı baktı- ğmızda güzel bir duygudur o yokuşu tır- manmış olmak. Siz hiç böyle şeyler hissetti- niz mi? - Çok. İnsan biıtakım disiplinler içinde yaşar; yani okul bir disiplindir, aile bir di- siplindir, iş bir disiplindir, trafik bir disip- lindir. Şimdi siz o uzun yokuşlara sardığı- nız zaman o disiplinlerden kurtuluyorsu- nuz. Bir kere yokuşun yorgunluğu var, onunla mücadele ediyorsunuz, diğer taraf tan geçtiğiniz yerler sizi ilgilendiriyor. Şim- di nasüdır bilmiyorum ama Hardal Yoku- şu'nun ortasında dönüp bakıyorsunuz, akıl almaz bir güzelbk var önünüzde, bütün o disiplinlerden kurtuluyorsunuz. Oyle bir tarafı var. Yoksa şimdi Moda Caddesi'nde o havaya giremezsiniz. • İstanbul'un Yokuş ve Merdivenleri/ Cahit Kayra/ Sel Yaymctltk/ 112 s.s Fatih, Dervişzade sokağı. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 2 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear