01 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
lcr aJdım. "BİR VİCDAN YARASI GİBİ" -Son kitap Yüzünde Bir Yer 'i konuşa- hm... Önce romanın öncesi, us'ta beli- rişini konuşahm mı? Nasıl oldu? -Hızırla başladı. Çeşitli rastlantılarla Hızır konusunda merak duymaya başla- dım. Ardından uzun bir araştırma süre- ci... Derken "Ya Hızır" diye kulağıma çalınan bir sesi hatırladım. Bu ses sevgi- li babaannemin sesiydi. Hızırla aram- daki bağı ören babaannemdi yani. Son- ra çocukluğumda dinlediğim masallar dirilmeye başladı. Feci bir hayat deneyi- mi olan bu kadının Hızır inancı, onun evreni, doğa bilgisi açığa çıktıkça, ro- manın omurgası da kurulmaya başlamış oldu. Sonunda Dersim sürgünü Bese, Hızır ve incir ağacının birbirine sarma- landığı bir roman çıktı ortaya. -Fransa'dayazdınız bu romanı... Kısa bir sürede kaleme aldmız sanırım? -Olur mu hiç! Tanı üç yıl çalıştım bu roman için. Romana başladığım zaman Margueritte Yazar Evi'ne kısa bir bö- lüm gönderdim. Onlar da bunu kurul- da değerlendirerek bana bir burs verdi- ler. Ben oraya romanı tamamlamaya git- tim. -Farklı bir ülke, farklı bir mekân, bir yazar evi... Nasıl bir duyguydu peki, oradan burayı yazmak? -Çok iyi oldu benim için. Her şeyden önce bütün gündelik sorumluluklardan muaf olduğum için romandan başka hiçbir şeye odaklanmadım. Kimse beni arayıp bir şey isteyemedi. Hikâyemle baş başa kalabildiğim, sessiz bir ortam- dı. Nefis bir ormanın içinde kaldım. Yourcenar'ın kitaplannda sözünü ettiği Flandre çayırlarına bakıyordu pence- rem. Pek fazla etrafı dolaşamadım gerçi. Toplam beş altı kez dolaşmaya çıkabil- dim. Başımı hiç kaldırmadan çalıştım. Dolayısıyla hikâyemin atmosferinden hiç çıkmamış oldum. -Yüzünde Bir Yer, pek çok mekanı, pek çok gizil kahramanı ve pek çok hi- kâyeyi içinde barmdınyor... -Temalann doğasında vardı bu. Biraz da içerik nedeniyle. Hızır zaten başh başına bir büyük hikâye. Mısır'da Thoth, Sümer'de Temmuz, Hindularda Racajidar, Manas destanında Göksa- kal, Ortodoks âleminde Aziz Georgius ve daha neler neler... Kadim ve yakın bütün uygarlıkların içinden geçmiş bir ölümsüz. Ama bcn daha çok Bese'nin Hızır'ına odaklandım elbette. însanlığın azabını bilen, yalnızkk çeken, teselli eden, ağlayabilen Hızır'a... -Beşiktaş'tan yola çıkıp Dersim e uza- nıyor bikâye. Kahramanla babaannesi- nin hikâyesiyle bezeniyor. 30lu yûlarda yaşanan Dersim Ayaklanması'nı da ka- çan Bese'nin torununun harmanladığı bir bikâye çıkıyor karşımıza bu kez? -1937-38'deki olayların Dersim Ayak- lanması ya da Dersim Isyanı adlandınl- ması, resmi bir söylem. Dersim anısıyla hayatta kalan herkes bunu kadiam diye anımsıyor. Ayrıca Bese kaçmıyor, sür- gün ediliyor. Şimdi olan bitenle tarihi bilgiler vermek bana düşmez ama ka- muoyunun bildiğinden çok farklı bir gerçek var Dersim'le ilgili. Bu konuda yazılmış onlarca kitap var. Henüz bir- kaç ay önce yayımlanan Dersim 1938 ve Zorunlu lskân da bunlardan biri. Be- se'nin hikâyesı ısc bu feci olayın ardın- dan gelişcn suskunlukla ilgili ve bu sus- kunluğun bir sonraki kuşaklara nasıl si- rayet ettiğiyle. Ben daha çok kahraman- ların bilinçdışıyla, manevi hayatlarıyla, hayatm içinde tutulmalarıyla ilgilendim. -Dersim... Gözegörünmeyenlerin ül- kesi mi? -Oraya kimse bakamıyor. Oraya ba- kan kör, sağır, dilsiz kalıyor. Dersim, bir vicdan yarası gibi. "SÖYLENCELERİ BOZMAK İÇİN" -Ikinci tekildcn anlatılıyor hikâye. Ro- manın ana kahramanı gibi okur da or- taklık eder hikâyeye. Böylelikle o ve biz bir acının ortak kahramanları oluyoruz, ne dersiniz? -Öyle olmasını umuyorum. Seyrettiği- miz ya da görmezden geldiğimiz her olayın suç ortağıyız. Faili olmasak da bu bizi sorumlu kılar. -Peki bu roman, kendi bilinmezliği- mize bir yolculuksa, bulacağımız hikâye nedir ve nerededir? -Şimdi böyle bir amacı yok romanın. Yazarı olarak benim önerdiğim birya- nıt da... -Sanıyorum, maneviyatın biri- cikliğini, bölüşülemeyen mahremiyeti ortaya vuran bir roman bu. Ya da ben öyle niyet ettim. Bir de sırra karşı ta- hammülü olmak istedim yazarken. Bu romanın merkezinde, kalbinde bir sır var ve torun büyükannesinin sırrına eri- şemiyor. Bir bakıma erişilemezliğin hi- kâyesi bu. Insanın bilinemezliği, aşıla- maz bir mahremiyettir sonuçta. - Yanılgıya düşersek peki? Gene ro- mandaki gibi kurtarıcımız Hızır ve Zül- kameyn mi olur? -Kimisinin olur, kimisinin olmaz. Be- se'yi ayakta tutan Hızır'dı ama torunu için Hızır bir fanteziydi yalnızca. Birin- de şiirsel gerçeklik var, öbüründe mara- zi bir şey. Her iki kahramanın hayatı okuma ve anlamlandırma yordamı çok farklı. Asıl bu fark ilgilendiriyor beni. -Inciri konuşalım son olarak... Roma- nın ana metaforu incir üzerine kurulu. Ortak bir dil/hikâye yaratmak için mi? -Tam tersine incir üstüne kurulan or- tak söylenceleri bozmak, altını oymak için. Incire yüklenen kutsal ve şeytani bütün ikili anlamları üstünden sıyınp ağacı kendi haline bırakmak için. İncir, bütün semavi dinlerin kutsal kitapların- da geçiyor. Çeşitli kültürlerde de var. Ama ağacın kendiliğine uygarlık izin vermiyor. Uygarlığm en büyük açmazı, dünyayı insanlaştırması zaten. Ben bu insanlaştırma tutumuna itiraz etmek is- tedim. -Sanıyorum, incirden de yaprakların- dan da pek iazla şey beklememeliyiz, ne dersiniz? Kendi halinde kendi hikâye- siyle bırakmah mı onu, yoksa hikâyesi- ne, derdine ortak mı olmalıyız? -Evet tam olarak öyle. Ağacın aklına vâkıf değilsek, o akla merak duyarak ye- ni başlangıç yapmahyız. Insandan azade bir varlık olarak görebilmeliyiz onu. Ne dişi, nc erkek, yalnızca incir olan incirin karşısında saflaşabilmeliyiz. Doğanın üstünde egemenlik kuramayacağtmızı, kurduğumuz egemenlikleıin başımıza yıkılacağını artık kabullenmek zorunda- yız. • GÜNIŞIĞI KİTAPLIĞI PERŞEMBELERİ ÇOK SEVERİM Hacer Kılcıoğlu Çocuk Roman Editör: Müren Beykan Yemek yemeyi seven çocuğun gülümseten öyküsü! Hacer Kılcıoğlu'nun ilk çocuk romanı! Anı romanlarıyla tanınan yazar Hacer Kılcıoğlu, duygu ve mizah yüklü ilk çocuk romanında büyüme sorunlarına dikkat çekiyor. Ergenliğin eşiğinde bir çocuğun çevresiyle ilişkilerini, kendini gözlemleyişini, endişelerini ve çözüm çabalarını onun dilinden anlatan kitap, sorunlarla yüzleşmenin, iletişimin ipuçlarıyla dolu. Aşırı kilolu olmaktan arkadaşlığa, evimizdeki hayvan dostlardan spora kadar birçok güncel temayı F işleyen kitap, eğitimde rehberliğin önemine işaret ;;3 , ediyor. Yalın anlatımıyla çocuklar kadar .^ yetişkinlerin de ilgisini çekecek. ,-'.' Rehber öğretmen, her hafta köpeği Değerli'ye bir mektup .-. yazmasını ister Tibet'ten. Canını sıkan konulan kimseyle paylaşamayan Tibet, öğretmenini kıramaz. Dert ettiği öyle çok konu vardır ki: Pilot olan babasının bir gün kaza geçirebileceği korkusu, yemeğe bayıldığı için aldığı kilolar, beğendiği Şebnem'in onu umursamaması, sünnet kaygısı... Bunlar satırlara döküldükçe, yaşamında oluşan değişiklik Tibet'i de şaşırtacaktır... 1P ^mtü0 www.gunisigikitapligi.com Tgünışıijı Uıfâplığı Yüzünde Bir Yer/ Sema Kaygusuz/ Doğan Kitap/176 s. uemaı aarm 6ÜK. cb.->:t> ;3 Mecıdıyeköy 3-J3S7 isıanbul ~: info'*gunıs:ç|ikitapliqi.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 7 SAYFA 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear