22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 46 / 10 Haziran 2008 Margarin Tanıtım Kampanyası ne kadar doğru? on yıllarda artan sağlıklı yaşam arayışı; sağlıklı olma durumunun beslenme düzeni ve gıda maddelerinin taşıdığı özelliklerle direkt bağlantılı olduğu gerçeğinin tüm kesimlerce kabul edilmesi, beslenme ve gıda maddeleri konusuna olan ilgiyi arttırmış; tüketici gıda maddelerinin sağlığını hangi yönde ve nasıl etkilediğini daha yoğun olarak sorgulamaya başlamıştır. Bu noktada verilen bilgilerin doğruluğu kadar; bilgiyi sunacak kişi veya kurumların objektif, yansız, bilimsel temellerle hareket etmesi de büyük önem taşımaktadır. Ürününün tanıtımını yapmak isteyen özel sektör temsilcileri, reklamlarında ve tanıtım kampanyalarında bilim adamlarından, konuyla ilgili sivil toplum örgütleri ve/veya meslek odalarından, toplumca tanınan ancak konu ile direkt bağlantısı olmayan medyatik kişilerden yararlanır olmuştur. Hafızamızı biraz zorlarsak; çok eskiye değil, son birkaç yıla bakarak dahi bunun pek çok örneğini hatırlayabiliriz. Her örnek kendi özelinde incelendiğinde, söylenecek söz, tartışılacak noktalar vardır mutlaka. Ancak, güncel olması ve sunuluş biçimiyle sadece tüketicilerin değil, konu uzmanlarının da bir kısmının tepkisini çekmesi, deyim yerindeyse kafa karıştırması nedeni ile bu yazımda Margarin Tanıtım Kampanyası’nı, bilimsel gerçekler ve mesleki sorumluluklar açısından düşündürdüklerini irdelemek istiyorum. Kampanya margarinle ilgili 7 temel gerçeği tüketiciye toplumca tanınmış ve güven kazanmış diyetisyenler aracılığı ile ulaştırmayı hedeflemiştir. Ve kuvvetle muhtemeldir ki; margarin ürünü aleyhine yürütülen ve ne yazık ki bilimsel verilerden yoksun olan bir kısım karalama kampanyaları da (margarinin kimyasal formülünün plastikten bir molekül farklı olduğu, sineğin konmadığı gibi) bu arayışa temel oluşturmuştur. Ancak yine ne yazık ki, bu kampanya da tüketicileri yanıltmaktadır. Tüketiciyi yanıltmak yalnızca “yanlış” bilgiler aracılığıyla değil; sadece olumlu gözüken bilgileri “yanlı” bir biçimde aktararak da mümkün olmaktadır. Bu kampanya da bunun bir örneğidir. Vurgulanan 7 noktaya yönelik değerlendirmeler bir yana; hepimizin yüksek sesle dillendirmesi gereken bir gerçek vardır ki; o da doymuş yağların beslenme düzenimizde mümkün olduğunca kısıtlı yer alması gerekliliğidir. Margarinlerin sağlık açısından tek riski trans yağ asitleri içermesi değildir Margarini tanıtmak şüphesiz. amacıyla Kampanya vurguladığı 7 noktaya kurgulanan bakalım; kampanya Margarin tamamen bitkisel tartışmalara yol yağlardan üretilir: Doğrudur, ancak açtı. bitkisel yağlar içerdikleri doymamış yağ asitleri nedeni ile; günlük diyet içerisinde belli bir yüzdeyi geçmemek şartı ile önerilirken (Sıvı formda bulunma nedenleri, içerdikleri yağ asitlerinin doymamış olmasıdır.), margarinler bu doymamış bağların doyurulması yöntemi ile üretilirler. Yani bitkisel hammaddeden üretilirler ama kullanılan teknoloji sonucunda doymuş yağlar haline dönüşürler. Sıvı S R. Petek ATAMAN Gıda Mühendisi yağ olma özelliğini yitirirler. Oda sıcaklığında katı halde olmaları bu nedenledir. Bu noktada, doymuş bir yağın bitkisel yağlardan üretildiği gerekçesi ile tanıtımını yapmak tüketiciyi yanıltmaktadır. Margarin kolesterol içermez: Bitkisel yağların tümü bu özelliğe sahiptir. Ancak; günlük beslenme düzeninde yağ tüketiminin fazla olması halinde; tüketici açısından kolesterol riski daima gündemde olacaktır. Margarin trans yağ içermez: Bu ifade, ancak tüm margarinler belirli bir teknoloji ile üretilmekte iseler doğru olacaktır. Oysa bitkisel yağların nikel katalizörle hidrojene edildiği eski teknolojinin ülke çapında terk edildiğini söylemek mümkün değildir. Bir dönem gündeme gelen “ tüm margarinler trans yağ asidi içerir “ ifadesi ne kadar yanıltıcı ise; ülkemdeki tüm margarinlerin trans yağ asidi içermediği ifadesi de aynı derecede yanıltıcıdır. Margarin beslenme çeşitliliğine katkı sağlar: Tüketicinin margarinle ilgili tüm gerçekleri bilmesi kaydıyla, bu ürün de bir gıda çeşididir. Margarin omega 3 ve omega 6 yağları içerir: Bu ifade üzerinde gıda bilimi konusunda görev yapan meslek gruplarının bilimsel verilere dayanarak değerlendirme yapmaları gerekmektedir. Böylesi net ve tüm ürün grubunu kapsayacak şekilde ifade edilebilmesi için margarin hammaddesi olan tüm bitkisel yağların bu yağ asitlerini içerip içermediği, içeriyorsa margarine ne düzeyde yansıdığı ve bu düzeyin bu beyana yeterli olup olmadığı da dahil olmak üzere çok yönlü değerlendirilmesi gerekmektedir. Margarinde A ve D vitaminleri bulunur: Doğrudur. Halen yürürlükte olan TS 2812 Margarin Standardı; margarine bu vitaminlerin ilavesini zorunlu kılmaktadır. Margarin iyi bir enerji kaynağıdır: Tüm yağlar (margarin de dahil olmak üzere) vücuda enerji sağlarlar. Bu açıdan bakılınca, “neye göre iyi?” sorusunu açıklıkla yanıtlayabilmek gerekir. Proteine göre iyi bir enerji kaynağıdır yağlar. Ancak yukarıda da sözünü ettiğim gibi, doymuş yağlar, tüketiminin azaltılması hedeflenen ürün gruplarıdırlar. İşin bilimsel yönü bu çerçevede iken; bilgiyi sunan kişilerin sorumlulukları, kimi ve neyi temsil ettikleri de tartışılması gereken başka bir noktadır. Tüketiciye objektif, yansız, bilimsel temellerle gerçekleri kim aktaracaktır? Doğru nokta neresidir? Kamu denetiminden sorumlu otorite yetkilileri mi? Gıda maddelerini üreten veya ithal eden özel sektör temsilcileri mi? Toplum tarafından güven kazanan medyatik isimler mi? Sivil toplum kuruluşları, Meslek Odaları mı? Konu uzmanları mı? Gelişmiş ülkelerdeki tüketiciler de dahil olmak üzere; tüketiciler, taraf olan kişi ve kurumların sunduğu bilgilere temkinle yaklaşmaktadır. Üreticiler burada taraftırlar. Ülkemizde bu temkinli yaklaşım Kamu Otoritesine de gösterilmektedir. Ne yazık ki, yapılan birçok yanıltıcı bilgilendirme kamuyu bu noktada tüketici gözünde şaibeli kılmıştır. Medyatik isimlerden; kampanyanın mutfağında bilimsel metinlerin hazırlanması kaydıyla, bilginin sunumu aşamasında, özellikle eğitimsiz kesime yönelik olarak faydalanılması düşünülebilir. Ancak, bu kesinlikle konu hakkında eğitimi olmayan kişilerin basın karşısında kendilerine görev edinip, yalanyanlış bilgilerin sunulması olarak algılanmamalıdır. Böylesi bir faydalanma biçimi mutlaka kontrollü ve bilinçli olmalıdır. Ülkemiz dinamiklerinde, asıl sorumluluk sivil toplum kuruluşlarına, meslek otoritelerine, Meslek Odalarına düşmektedir. Açıkça bilinmelidir ki; bir meslek mensubu, bu unvanını kullanarak bireysel olarak yaptığı bilgilendirmelerde dahi, gerçekte tüm meslektaşlarını, mesleğini temsil etmektedir. Bu bilgilendirme sonucunda yaşanan olumsuzluklar, güven kayıpları; ilgili meslek grubuyla birlikte anılmaya başlanmaktadır. Diğer yandan; bilgilendirme sorumluluğu taşıyan kişi veya kuruluş; konunun tarafı olmaması nedeni ile sadece bilimsel ve objektif gerçeklerle; her seferinde yaklaşımını bir kez daha gözden geçirerek, irdeleyerek sunmakla yükümlüdür. Kendi söyledikleriyle veya bilimsel gerçeklerle çelişen açıklamalarda bulunmak; bir kesime güven kaybına yol açacaktır. Böylesi bir sonuca yol açmamak ve tüketici güvenini sarsmamak; bilgi paylaşımında bulunan kişi veya kurumların birincil önceliği olmalıdır. Aksine durumların yaşanması halinde ise; meslek etiğinin sağlanması açısından ilgili meslek odalarına önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu kaygılarladır ki; yürütülen kampanyada bilgilendirmenin diyetisyenler tarafından yapılması; kendi meslektaşlarının da tepkisiyle karşılanmıştır. Umalım ki; birçok kez yaşanan benzer durumlarda olduğu gibi olmasın ve ilgili tüm kesimler, yaşananlardan kendi paylarına bir ders çıkartsınlar. Bu ve benzeri kampanyada uyulması gereken prensipler konusunda yol kat edebilelim, tüketicilerimizi doğru yönlendirelim… 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle