Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 46 / 10 Haziran 2008 ‘Çiftçimiz toprağına sahip çıksın’ Mahmut GÜRER Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yardımcı: DİRNE Edirne Ticaret Borsası (ETB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yardımcı, küresel kıtlığın Türkiye’ye de yansıdığına dikkat çekerken, devletin önlem alması gerektiğini söyledi. Yardımcı, “Örneğin Tarım Bakanlığı nezdinde Ulusal Kuraklık Yönlendirme Komitesi diye bir unsur kuruldu. Bu kurul şimdiye kadar hiçbir şey yapmadı” dedi. ETB Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcı tarımda yaşanan son gelişmeler ışığında "Cumhuriyet Tarım, Gıda ve Hayvancılık" ekinin sorularını yanıtladı: Dünyada küresel bir kuraklık ve kıtlık yaşanıyor. Bu durum Türkiye’ye nasıl yansıyacak? Dünyadaki kıtlık sadece kuraklıktan kaynaklanmıyor tüketim de hızla artıyor. Şu anda Çin’in fert başına yılda 5 kilo fazla bulgur tüketmesi durumunda örneğin dünya üretimi buna yetmiyor, yetişemiyor. Yani dünyada en iyi şartlarda 650 milyon ton olan buğday üretimi bile yetmiyor. Bunun nedeni ise Çin ve Hindistan’da yaşayan insanların sosyal seviyesinin yükselmesi. Araştırmalara göre, mali durumu düzelen insanlar daha fazla unlu mamuller tüketiyor. Bu da üretim artsa bile ve Çinin Hindistan'ın sosyal seviyesinin biraz daha artması durumunda dünyadaki buğday üretimi dahi yetmiyor. Tabii Türkiye de bu durumdan etkilenecek. Ancak global kuraklıktan kurtulmanın belli yolları olabilir. Örneğin su rezervlerinin iyi kullanılması ve sulamanın verimli yapılması gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda global kuraklığın cezasını Türkiye’de buna imkanı olmayan küçük çiftçinin çekeceğini söyleyebiliriz. Tarım Bakanlığı herhangi bir önlem aldı mı? E Kuraklık ve kıtlık sıkıntısı ile ilgili olarak Tarım Bakanlığı nezdinde Ulusal Kuraklık Yönlendirme Komitesi diye bir kurul kuruldu. Orada ben de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni temsilen bulunuyorum. Ama o kurul şimdi kadar hiç bir şey yapmadı. Bu gerçekten düşünülmesi gereken bir durum. Bu yaşananlardan önce ya da şimdi bu komitenin bir şeyler yapıyor olması lazımdı. Ama yapılmadı. Ne yazık ki şimdiye kadar çok yanlışlar yapıldı. Nelerdi bu yanlışlar? Bir defa ürün planlaması yıllardır yapılmadı. Mısırdaki prim 67 liraya çekildi. Ayçiçeğindeki prim artması gerekirken aynı kaldı. Örneğin, Edirne pilot bölge olmasına karşın çiftçilere yüzde 10’luk fazladan primi de vermediler. Bir defa insanlar bir ürün ekeceklerse bunun pirimini desteklemesini daha önceden bilmeleri lazım. Şöyle düşünün, size maaş verileceği söyleniyor ama ne kadar verileceği söylenmiyor. Çiftçi de ürününü belirsizlik içerisinde ekiyor. Bir de çiftçiye kredi vermekle bir şey çözülmüyor. Bunun bir kısmı mutlaka hibe olmalı. Bir de proje yapımının mutlaka kolaylaştırılması gerekiyor. Biz oda olarak 6 ayda bir projeyi zor hazırladık ki, köylü bunu nasıl hazırlasın. Mesela Trakya ve Marmara Ege süt üretiminde hijyen olarak AB standartlarına uygun süt üretirken bu değiştirilmeye çalışıldı. Litre başına doğrudan gelir desteği kaldırılmak istendi. Bunun yerine hayvan başına destek getirmeye çalışıldı. Örneğin litre başına destek, hijyenin artmasını sağlıyor. İnek başına destek verirseniz kimse hijyeni ya da süt üretmeyi önemsemez. Çünkü bunun anlamı olmaz. Çok verimli olan değil çok hayvanı olan kazanır. Neyse ki bu durumdan vazgeçildiğini biliyoruz şimdi. - Bu yanlışlardan geri dönüş var mı? Ya da neler yapılması gerekiyor? Öncelikle ürün planlamasının yapılması gerekiyor. Türkiye’nin doğrudan gelir desteği verildi ama kayıtlı tarla sayısı halen yüzde 65'ler seviyesinde. Yani daha envanter çalışması bile yapılmamış durumda. Şimdi her bakan mahsul ekilmeden önce yani eylül ayında “biz ekim ayından önce desteklemeleri açıklayacağız” diyor. Ama yıllardır bunu yapan olmadı. Fakat benim çiftçilere önerim, şimdi zor günler yaşasalar da, topraklarını satmasınlar. Çok kötü yıllar yaşıyoruz ama ileride çiftçilik tüketimin artması nedeniyle altın günlerini yaşayacak. Çiftçinin şimdiki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında burada benim söyleyeceğim çok da bir şey yok. Çünkü Örneğin, Ziraat Odaları Birliği'nin bir gübre raporu var. O gübre raporunda gübreye bir yılda ne kadar çok zam geldiğini göreceksiniz. Mazotun fiyatı da belli. Millet gübre kullanmayabilir. Geçen yıl 800 bin lira olan gübre bu yıl 2 YTL. Bugün 1 kilo gübre, bir kilo buğdayın 4 misli. Önceden 1 kilo gübreyle bir kilo buğday alınırdı. Şimdi 4 kilo buğday ile ancak 1 kilo gübre alınabiliyor. Mazot da ona keza. Şu anda mazot 3 milyon lirayı geçti. Ne yazık ki, olan daha önce de söylediğim gibi her zaman ufak çiftçiye oluyor. Neticede ufak çiftçi malını önceden satıyor. Benim çiftçilere telkin edeceğim şey ürünlerini çabuk satmasınlar. Fiyatlardaki bu yükseklik tüketicilere nasıl ETB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yardımcı, küresel bazda yaşanan kuraklığın etkilerinden kurtulmak için su kaynaklarının doğru yönetilmesi gerektiğini belirterek, mutlaka damla sulama sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi. yansıyacak? Tüketicilere Allah kolaylık versin, ekmek ve diğer unlu mamullerin fiyatının artması çok büyük ihtimal. Tarım Bakanlığı'na herhangi bir öneriniz var mı? Tarım Bakanlığı'na söyleyeceğim şey, Türkiye'nin ürün envanterinin kesin olarak çıkması gerekiyor. Bakanlığın hangi bölgede ne kadar ne ekildiğini tam olarak bilmesi gerekiyor. Tahmini metotlarla ya da 1 yıl sonra kesinleşecek rakamlarla, ülke tarımı bir yere gelmez. Bizim bunu daha mahsul ekilmeden bilmemiz lazım. Devletin de buğdaya, mısıra, ayçiçeğine ne kadar prim verileceğini bilmesi lazım. Desteklemelere karşın Türk çiftçisi hala rahatlayamıyorsa ki bir çok üründe yüksek primler alınıyor, bir yerde bir sıkıntı var demektir. Destekler az mı fazla mı yetersiz mi? Bu tabii ki değerlendirilebilir. Ama Tarım Bakanlığı'nın TOBB’u, Ziraat Odalarını ve diğer tarımsal kuruluşları dinlemesi lazım... Tek bir kurum muhatap alınmamalı. Her bölgenin de kendine ait yaşam şartları var. Et fiyatları artıyor, süt fiyatları düşüyor. Bu konularda çiftçi ve kuruluşlar ile görüşülmeli. Çünkü damdan düşen biziz… Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yardımcı 17