Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayvancılık ile ilgili politikalar geliştirilirken tavuğun unutulmaması isteniyor ‘Piliç eti sektörü krizleri aşmak zorunda’ Dr. Sait KOCA (Beypiliç Genel Müdürü) Ü lkemizde piliç eti sektörü çok genç olmasına rağmen, sektördeki kuruluşların yoğun çabaları sonucu, çok güçlü bir performans göstererek bugünlere gelmiştir. 10 yıl önce 200 bin tonlar dolayında olan piliç eti üretimi 900 bin tonlara ulaşmıştır. Bu büyüme gerçekleştirilirken sürekli sorunlar yaşanmıştır. Sektör kuruluşları bu sorunları aşabilmek için, yeni kaynaklar yaratarak üretimin her aşamasını ellerinde tutacak yatırımlar yapmaya kendilerini zorlamışlardır. Yatırım için bağlanan mali kaynaklar göz ardı edildiğinde, maliyetlerin büyük oranda geriye çekildiği görülmüştür. Yatırım için harcanan ve göz ardı edildiğini söylediğim rakamın bir milyar dolardan daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Böyle fedakar bir sektör zaman zaman büyük krizler de yaşamaktadır. Bu krizler sektöre olduğu kadar ülke ekonomisine de büyük darbeler vurmaktadır. Oysa bu krizlerin yaşanmaması için yapılması gereken çok fazla iş de yoktur. Başta Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımız olmak üzere Sayın Başbakanımız ve Bakanlarımızın tamamının, tavuğun da hayvan olduğunu dikkate almaları ve hayvancılık ile ilgili politikalar geliştirilirken tavuğun unutulmaması büyük önem arz etmektedir.. Sayın Başbakanımız tarım politikalarını açıkladığı son basın toplantısında, hayvancılık ile ilgili olarak tüketimin, dolayısıyla üretiminin artırılacağını ve bununla ilgili olarak bir dizi önlemler alınacağını bildirdi. Gelişmişliğin en önemli göstergelerinden birisinin insanların tükettikleri hayvansal ürün miktarı olması ve ülkemiz insanlarının daha iyi beslenmelerinin daha çok hayvansal kökenli protein tüketmeleri ile gerçekleşebileceği gerçeğinden hareket edildiğinde, alınan karar çok doğrudur. Ancak bu açığı en kısa sürede ve en ucuz maliyetle kapatabilecek piliç eti sektörünün göz ardı edilmesi yanlıştır. Piliç eti sektörü için ihracat olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Üretim planlarını 2 sene önceden yapmak zorunda kalan bir sektörün, üretim fazlası oluştuğu zaman bunu yurtdışına pazarlaması gerekir. Aksi takdirde krizler kaçınılmaz olarak yaşanacaktır. İhracat yapabilmenin iki ayağı vardır. Birincisi devletin piliç eti ihracatına destek vermesi, ikincisi ise Avrupa Birliği’ne ihracattır. Dünya piliç eti pazarlarına hakim ülkelere göre, sektörden kaynaklanmayan maliyet farkları vardır. Bu farkları karşılayacak bir ihracat teşvik politikası oluşturulmalı ve bu politika en az beş yıl süreli olmalıdır. Kısa süreli teşvik politikaları ile istenilen sonucun alınamadığı daha önceki uygulamalar incelendiğinde rahatlıkla görülebilir. İleride bu destekler çekilse bile, sektör dünya pazarlarında yerini almış olacağından, sorun yaratmayacaktır. Dünya piliç eti ticaretinde parçalanmış ürünler önemli yer tutmaktadır. Bu ürünlerden göğüs etinin fiyatı but eti fiyatının hemen hemen üç katıdır. Bu pazarda yer alabilmek için yüksek fiyatlı göğüs etini satabilmek kaçınılmaz bir zorunluluktur. Göğüs etinin ana alıcıları ise AB ülkeleri ve Japonya’dır. AB ye ihracat yapamadığımız sürece piliç eti ihracatını geliştirmemiz mümkün değildir. AB’ye ihracat konusunda Bakanlık ve sektör gereken çalışmaları yapmış ve çok büyük aşamalar katedilmiştir. Gelişmiş ülkelere göre dahi, daha yeni ve daha ileri teknolojinin kullanıldığı tesislerde daha hijyenik üretim yapan sektörün AB’ye ihracatı gerçekleştirebilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bunu bir ülke politikası olarak benimsemeli ve konunun üzerine ciddiyetle gitmelidir. Bana göre, Bakanlık bu işin üzerine giderse, çok kısa sürede AB’ye ihracat kapıları açılacaktır. Sektörün en büyük darboğazı karma yem fiyatlarındaki yüksekliktir. En büyük girdilerimizden birisi olan mısırın fiyatı, uygulanan destekleme politikaları nedeniyle bugün dünya fiyatlarının üç katına yakındır. Gerçekçi bir taban fiyat uygulaması yapılmalı ya da en azından yüksek tespit edilen fiyatların sektöre yansıtılmaması konusunda önlemler alınmalıdır. Diğer önemli girdilerimiz ise yağlı tohumlardır. Bunlardan soya fasulyesi ve kolza tohumu üretiminin teşvik edildiği her platformda dile getirilmektedir. Ancak gerçeklere baktığımızda bu ürünlerin üretimlerinin sembolik bir seviyede olduğunu görüyoruz. Bu da, verilen teşviklerin üretimi arttırmamaya yönelik olduğunu iddia edenleri desteklemektedir. Piliç eti üretiminde kullanılan elektrik ve likit gaz fiyatları geriye çekilmelidir. Tüketimin artırılması konusunda sektör elinden geleni yaparken, devletin de bunun için bazı konularda yardımcı olması gerekmektedir. Bunun başında uygulanmakta olan KDV oranlarının geriye çekilmesi gelmektedir. KDV nin düşürülmesi tüketimi artıracaktır. Bundan ötürü devletin kaybı da olmayacaktır. KDV’nin düşürülmesi ile sektörümüzün sorunlarından birisi olan ve haksız rekabete yol açan faturasız satışlarda büyük oranda ortadan kalkacaktır. Dünya’da Avian Influenza (Kanatlı Vebası) çok büyük bir problem olarak ortadadır. Bu hastalıkla ilgili olarak sektör kendisine düşen görevleri, biyogüvenlik konusunda gerekli önlemleri alarak, büyük ölçüde yerine getirmektedir. Ancak bu konuda devletin yapacağı çok iş vardır. Bu hastalığın tazminatlı hastalıklar listesine alınması, tavuk gübrelerinin gelişigüzel kullanımının önlenmesi, yumurta tavukları ve damızlık anaçların canlı satışının yasaklanarak kesilmelerinin zorunlu hale getirilmesi, köylülere devlet tarafından civciv dağıtımının durdurulması, tavukların hastalık sigortasına özel bir teşvik getirilmesi gibi hususlar en kısa zamanda gündeme getirilerek çözüm üretilmelidir. Sektör de kendisine gereken özeleştiriyi yapmalıdır. Gıdalar içerisinde en sağlıklı ve en güvenilir üretimi yapmamıza rağmen, zaman zaman bunun tüketiciye ulaştırılamamasının sıkıntılarını da çekiyoruz. Bu amaçla, üretimin yüzde 80’inden fazlasına sahip firmalar bir araya gelerek, bir platform oluşturma çabası içerisine girmişlerdir. Bu platformun oluşması sektöre çok büyük yararlar sağlayacaktır. Bu nedenle piliç eti üreten firmaların tamamının bu oluşuma destek vermeleri sektörümüzün geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. 18