06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

COLUM McCANN’DAN “TRANSATLANTİK” İki ülke, iki dünya... TransAtlantik”, tarihin kıyı köşede kalmış gibi gözükse de uçları bugüne değin uzanan dikkat çeken ayrıntılarıyla örülü bir roman. elif aktan G eçen yıl Türkçede de yayımlanan Dönsün Koca Dünya adlı romanıyla tanıdık Colum McCann’ı ancak meraklı okur için bu isim yabancı değil. Yazdıkları dünya üzerinde otuz beş dilde okunan ve aralarında Uluslararası IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü de dahil nitelikli nişanlara sahip McCann, edebiyatseverlerin Türkçede de yayımlanmasını beklediği isimlerdendi. Kaldı ki bu beklenti de boşa çıkmadı çünkü Dönsün Koca Dünya, yazarın, kendi dilide bugüne kadar yayımladığı altı romanı arasında en dikkat çekeniydi ve aynı karşılığı yayımlandığında Türkiye’de de buldu. Dönsün Koca Dünya özelinde yazarın roman evrenindeki en dikkat çeken yan ise yakın tarihin unutulmuş gibi görünen ancak bugüne sarkarak gündelik yaşamı bile etkileyecek güçteki detayları bulabilmesiydi. Roman, 70’ler New Yoruk’unun kaosunda ayrı hayatlar sürdüren insanların birbirine dokunan öyküleri üzerinden kent yaşamını acısı ve güzelliğiyle içtenlikle anlatırken, dünyaya ve insanlığa dair dokunaklı, cesur bir panorama sunmuştu ve bu panoramada gündelik yaşamdan tarihî detaylara kadar uzanan pek çok farklı uç ahenk içinde birbirine dolanmıştı. Bu birlikten de günlük yaşamın gerçek kahramanları olarak karşımıza küçük insan hikâyelerinden mürekkep kapsayıcı bir ağ meydana gelmişti. Böylesi bir kurgunun, McCann’ın anlatımın, hatta üslubunun önemli bir parçası olduğunu ise geçen günlerde yayımlanan romanı TransAtlantik’in sayfaları arasında dolaşırken daha iyi anlıyoruz. TARİHSEL KIRILMALAR TransAtlantik de tıpkı Dönsün Koca Dünya gibi tarihin kıyı köşede kalmış gibi gözükse de uçları bugüne değin uzanan dikkat çeken ayrıntılarıyla örülü bir roman. Bu ayrıntılar dünyasının arasında gezinmek okuru, içinde entelektüel derinlik barındıran bir yolculuğa da çıkarıyor ancak bu asla ukala bir yazar tarafından öğrenmek üzere kitabına davet almışız hissi uyandırmıyor. McCann’ın TransAtlantik’teki tarihsel durağı ise bu kez biraz daha gerilere gidiyor ve yazar, bu konu aldığı zaman diliminin yansımalarını farklı coğrafyalar üzerinden okutuyor bize. McCann’ın ele aldığı zaman diliminde ise dünya tarihini de yakından ilgilendiren pek çok kırılma ânı gözler önüne seriliyor. İrlanda’da, bir milyon kişinin ölümüyle sona eren büyük kıtlık, Amerikan İç Savaşı’nın arka yüzünde yaşananlar, Kuzey İrlanda barışı... TransAtlantik, işte böyle bir sürecin içinden geçiyor. Bu süreç içindeki rehberimiz olarak da genç Lily karşımıza çıkıyor. Roman boyunca dört nesil üzerinden yaşamını izleyeceğimiz Lily’nin İrlanda’da başlayan macerasına gelmeden önce ise ilk durağımız Amerika... 1845’te açıyor kapılarını roman okurlara. Amerikan İç Savaşı’nın en önemli nedenlerinden biri olarak ortaya çıkan kölelik sisteminin tartışılmaya başlandığı, özgürlük fikirlerinin yeni yeni baş verdiği zamanlar. Amerikalı bir köle olan Frederic Douglass, bu fikirlerini edebiyata da taşımış bir köle ve düşüncelerini İrlanda’ya da taşımak için ülkeye geliyor. Ancak gördüğü sefalet karşısında o şaşkın. Konuk olarak kaldığı evin hizmetçisi Lily. Aralarında, zamanla yakınlaşma başlıyor. Lily’nin aklındaki tek şey ise sefil durumdaki ülkesinden kaçmak. Ayağına gelen bu fırsatı tepmiyor ve Amerika’ya gidiyor. McCann, İrlanda’da yaşanan ve Lily’nin topraklarını terk etmesine sebep olan sefaletin resmini çiziyor okura âdeta kelimeleriyle. İşin Amerika safhasına geçildiğinde ise Lily’nin, bu hayatta sefalet dışında daha büyük dertler de olabileceğini öğrendiğini görüyoruz. Üstelik kuşaktan kuşağa aktarılan birikimlerle... TransAtlantik, ele aldığı tarihsel süreç ve bu tarihsel sürecin detaylarına yazarının ustaca değinmesiyle dikkat çeken bir roman. Ardında bıraktığı insan hikâyeleri ve yazarının kelimeleriyle çizdiği bugünleri dahi etkileyen insanlık manzaraları da cabası... n TransAtlantik / Colum McCann / Çeviren: Kıvanç Güney / Yapı Kredi Yayınları / 254 s. KItap 7510 Kasım 2016 Güneş gökte sımsıcak, sakince parıldarken Bir uğultu başlıyor, güneşseveri üzen. Atının terkisinde, rüzgârın kavalyesi, Gökyüzünde koşuyor Fırtına Şövalyesi! Hem minikler hem de büyükler için görkemli bir düş bu; hayal gücünün pastel renkleriyle bezeli, kalpleri önce ıslatıp sonra ısıtacak bir şiir. Fırtına Şövalyesi Fırtına Şövalyesi Kai Lüftner Eva Muszynski Türkçeleştiren: Ümit Mutlu Kai Lüftner Eva Muszynski www.ucanbalik.com.tr / tudemyayingrubu Hiddetli ve Havalı Bir Öykü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle