25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

35. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Onur yazarı: İoanna Kuçuradi “yEazpbmearc’di akiktlaeld‘fıe”lsefe Türkiye’de felsefe denince akla gelen isimlerin başında yer alan İoanna Kuçuradi, “İnsan ve Felsefe” temalı 35. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın onur yazarı. Yayımlanan kitaplarıyla, yetiştirdiği öğrenciler, sunduğu bildiriler, düzenlenmesine önayak olduğu etkinlikler, verdiği dersler ve söylemiyle Kuçuradi, sadece ülkemizde değil, yurtdışında da tanınan ve dikkatle takip edilen bir felsefeci. Etik, İnsan Felsefesi, Değer Felsefesi başta olmak üzere felsefenin birçok disiplinindeki üretimlerinin yanında, uzun yıllar insan hakları konusunda çalışmalar yürüttü, yürütmeye de devam ediyor. Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı ve Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Kuçuradi’yle felsefeyi, felsefenin yaşamla bağını, Türkiye’de ortaöğretimde ve akademik ortamda felsefenin durumunu, günümüzün krizleri bağlamında insan haklarını, İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nın temasını ve onur yazarı seçilmesine ilişkin duygularını konuştuk. ali bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr F ilmi başa saralım; felsefeyle nasıl tanıştınız, bunun hikâyesini anlatır mısınız? n Felsefeyle ortaokuldayken tanıştım. Edebiyat dersinde Platon’un Kriton diyalogunu ve Sokrates’in Savunması olarak Türkçeye çevrilen ama Sokrates’in Hesap Vermesi şeklinde çevrilmesini daha uygun gördüğüm kitabını okumuştuk. O yaşta onu okumak öylesine önemli ki! İnsanların hırslarından dolayı iftiraya uğrayan bir insanın, yaptığının değerinden emin olarak, doğal bir şekilde dik duruşunu görüyorsunuz: O dönemde birisi yargılanırken kendisine nasıl bir ceza uygun gördüğünü sorma geleneği vardı. Sokrates’e de bu soru sorulunca cevabı, “Prytaneion’da yemek yemek” olur. Bu, devlete hizmet etmiş insanları onurlandıran bir uygu lamaydı. Atina için yaptıklarının karşı lığı, böyle bir şey olurdu. n Sizin felsefeyle tanıştığınız dönem de, Türkiye’deki entelektüellerin bu alana bakışı nasıldı? n Benim çevremdeki insanlar için saygın, önemli bir alandı. n Peki ya dünyada? n Platon’un bu kitaplarını okurken ben 1314 yaşımdaydım. Dünyada bu konuda olan bitenleri bilmiyordum. Öğretmenlerimizin söylediği ve okuduğum dergilerde yansıtıldığı kadarıyla biliyordum. Ama ardından baktığımda, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, benim ortaokulda olduğum yıllarda, dünyada yeni yeni açılımlar oluyor, UNESCO kuruluyor. UNESCO’da felsefenin çok önemli bir yeri vardı son beşaltı yıla kadar. UNESCO’nun desteğiyle Felsefe ve İnsan Bilimleri Kurulu oluşturuldu. Kurumsal anlamda felsefeye önem verildiğini görüyoruz. “FELSEFENİN EN ÖNEMLİ DİSİPLİNİ ETİK” n Felsefenin ve filozofların, yaşamdan ve gerçeklikten kopuk olduğuna dair, (bugünlerde pek fazla kabul görmeyen) bazı eleştiriler vardı, buna ilişkin neler söylersiniz? n Felsefenin tarihinde de bugün de bazı filozoflar ancak “profesyonellerin” anlayabileceği bir dili kullanmayı yeğliyor. Bunun için felsefe bazen, sizin ifadenizle yaşamdan ve gerçeklikten kopuk gibi görüyor. Ama bu, son yıllarda epey değişti. Önemli olan, kime hitap ediyorsak ona göre dil kullanmak. Aynı düşünce birkaç dilde ifade edilebilir. n Felsefenin pek çok disipliniyle ilgili makaleler kaleme aldınız, dersler verdiniz ve kitaplar yazdınız. Sizce felsefede en hayati disiplin hangisi ya da böyle bir hiyerarşiden veya sıralamadan bahsedilebilir mi? >>n En “hayati” disiplin, hayatla en ilgili olan disiplindir. Bu açı 12 10 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle