25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BERTRAND RUSSELL’IN ÜÇ CİLTLİK ESERİ ‘Batı Felsefesi Tarihi’ Bertrand Russell’ın üç ciltlik eseri “Batı Felsefesi Tarihi”, felsefenin çağlara yayılan duyuş alanında mutlaka uğranması gereken bir durak, saklanması gereken bir kaynak olma niteliğini sürdürüyor. melİsa bulut B ertrand Russell’ın verdiği önemli eserler arasında bulunan üç ciltlik Batı Felsefesi Tarihi, Türkçede daha önce farklı edisyonlarıyla pek çok kez yayımlanmıştı. Bu yıl içinde Alfa Yayınları tarafından tekrar basıldı Russell’ın her dönemde okunan eseri ve böylelikle yeni nesil okurlar da bir anlamda nasiplenme fırsatı buldu bu çalışmadan. Russell’ın ünlü eserini okurlar açısından “nasiplenme fırsatı” olarak nitelememin nedenleri ise epey fazla fakat ilginçtir; Russell kitabına, önsözünde olanca tevazusuyla dile getirdiği bir özürle başlıyor. “Özür,” diyor Russell, “çeşitli okullar ve bireysel filozoflar konusunda uzman olanlaradır.” Bu özrün anlamını ise geride bırakılan yüzyılın önemli simalarından biri olan filozofun arkasından gelen cümlelerinde buluyoruz. “Ele aldığım her filozofu benden daha iyi bilenler vardır,” diye devam ediyor cümlelerine Russell. “Bununla birlikte, [tıpkı Russell’ın çalışması gibi] eğer geniş bir alanı kapsayacak kitaplar yazılacaksa, ölümsüz olmadığımız için bu tür kitapları yazanların herhangi bir bölüme, bir tek yazara ya da kısa bir döneme odaklanan yazardan daha az zaman harcaması kaçınılmazdır.” Russell, bunları kitabın giriş yazısına taşırken şunu söylemeye çalışıyor aslında: Bu kitap, felsefeyle ilgilenmek isteyenler için felsefenin çağlar boyunca geçirdiği evreleri filozofları üzerinden saptamaya çalışan, haliyle de kişiler üzerine derin analizleri barındırmaktansa rehber olacak nitelikteki değerlendirmelerle ilerleyen, sonuçta da ortaya çağları ve bu çağlar içinden geçmiş filozofların düşüncelerini kapsayan bir kaynak... TOPLUMSAL VE EKONOMİK BAĞLAMLAR Bu doğrultuda Russell’ın üç ciltlik çalışmasının geniş bir kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söylemek gerek. Kitabın kapsamını ise altbaşlıklarından dahi çözmek mümkün. “İlk Çağ Felsefesi”, “Katolik Felsefesi” ve “Modern Felsefe” başlıkları altında topluyor ciltlerini Russell ve bağlamlarıyla yola çıkarak bu geniş tarih aralığını sosyal açılımlarıyla birlikte ele alıyor. Sanıyorum, Russell’ın kitabını en özel kılan yan da bu. Aynı şekilde ünlü İngiliz biliminsanı Sir Julian Huxley, “Russell’ın bu harika kitabı, Batı felsefesini toplumsal ve ekonomik bağlamında ele alan ilk kitaptır” derken de tam olarak bunu kast ediyor. Zaten mütevazı bir özürle kapılarını okura açan kitap da Russell’ın bu yönünden bahsetmesiyle birlikte iddiasını ortaya koymaya başlıyor. Bu kez karşımızda mütevazı değil, iddialı bir yazar var. “Çok sayıda felsefe tarihi vardır; ama bildiğim kadarıyla hiçbirinin, burada gösterdiğim gibi bir amacı yoktur,” diyor Russell. “Filozoflar hem sonuç hem de nedendir,” diye de devam ediyor. “Kendi zamanlarının toplumsal koşullarının, siyasetinin ve kurumlarının sonuçlarıyla daha sonraki çağların siyasetini ve kurumlarını şekillendiren inançların nedenleri (eğer şanslılarsa). Pek çok felsefe tarihinde her bir filozof bir boşlukta ortaya çıkar; filozofun fikirleri daha önceki filozofların fikirleriyle ilişkilendirilmesinin dışında, başka bir bağlantı kurulmadan ortaya konulur. Ben ise aksine, her filozofu hakikat izin verdiği ölçüde, kendi orta mının bir sonucu olarak, parçası olduğu topluluğun muğlak ve dağınık bir biçimde ortaya duygu ve düşüncelerinin ve kristalleştiği kişi olarak sunmaya çalıştım.” UĞRANMASI GEREKEN BİR DURAK Bu kısa alıntıda Russell, üç ciltlik Batı Felsefesi Tarihi’nin de rotasını veriyor okura. Yazılmış diğer felsefe tarihlerinden farkını ortaya koymasının yanında, esas alınması gereken yolun da ne olması gerektiğinin altını çiziyor. Düşüncelerin toplumlardan ve toplumsal kırılmalardan azade bir şekilde değerlendirilemeyeceği gibi aynı şekilde birbirinin ardılı olarak gelmiş düşünürlerin de kendilerinden azade düşünülemeyeceğini belirtiyor. Bu noktadan yola çıkarak da dönemlere ve isimlere göre tasniflerle bir bütünün içinden parçaları tek tek gösteriyor. İlk ciltte; “Pythagoras”, “Herakleitos”, “Parmenides”, “Empedokles”, “Anaksagoras Atomcular”, “Protagoras, Sokrates”, “Platon”, “Aristoteles” ve “Stoacılık” başlıkları altında sürdürüyor incelemesini. “Katolik Felsefesi” altbaşlığıyla yayımlanan ikinci ciltte ise “Aziz Augustinus”, “Aziz Benedictus”, “Büyük Gregorius”, “Skolastikler”, “Johannes Scotus”, “St. Thomas Aquinas”, “Fransiskenler” ve “Papalık” karşımıza çıkıyor. Üçüncü ciltte de; “Machiavelli”, “Erasmus”, “More”, “Francis Bacon”, “Descartes”, “Spinoza”, “Leibniz”, “Locke”, “Berkeley”, “Rousseau”, “Kant”, “Hegel”, “Byron”, “Schopenhauer”, “Nietzsche”, “Faydacılar”, “Karl Marx”, “Bergson”, “William James” ve “John Dewey” söz konusu ediliyor. Görüldüğü gibi Russell aslında bir medeniyet inşasına girişiyor kitapta. Bugünün düşün dünyasına giden yolda geçirilen evreleri, aşılan eşikleri, çıkılan geçitleri anlatıyor. Üstelik Russell’ın özgün üslubu ve saptamaları hâlâ güncelliğini koruyor. Bugün de felsefenin çağlara yayılan duyuş alanında mutlaka uğranması gereken bir durak, saklanması gereken bir kaynak olma niteliğini sürdürüyor. n Batı Felsefesi Tarihi3 Cilt / Bertrand Russell / Çeviren: Ahmet Fethi / Alfa Yayınları / 544 s., 328 s. ve 600 s. 54 10 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle