Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> dan belki en önemli disiplin normatif bir disiplin olarak anlaşılmaması şartıyla etiktir. Ama etikte bilgi üretmek sağlam bir ontoloji ve bilgi felsefesi temeli, ayrıca insan felsefesinde ve değer felsefesindeki birçok sorunla hesaplaşmış olmayı gerektirir. Bu söylediğim bir hiyerarşi anlamında değil, hesaplaşmanız gereken problem alanlarıyla ilişkili. Örneğin, bilgi üretirken bir değerin ontolojik özelliğini, bir ilkenin de epistemolojik özelliğini hesaba katmalıyız. “YENİ FELSEFECİLER DAHA İYİ YETİŞTİRİLMELİ” n Filozofların ekollerine ve felsefi söylemleri içine hapsolduğu ve birbirine pek yanaşmadığına ilişkin kulaktan kulağa fısıldanan görüşler var, bunu nasıl yorumlarsınız? n Bu dediğinizi yap makyapmamak felsefeyle uğraşanların karakteriyle ilgili. Felsefe yaparken farklı hareket noktaları ve farklı kabuller oluyor. Ekol dediğiniz bu hareket noktasının paylaşılması. Bana “Bir filozoftan da bir konuda ‘her sorarsanız bir hareket noktasının bilgisel olup olmaması önemli. Bu, üretilen bilgilerde ve görüşlerde büyük bir fark yaratıyor. şeyi’ getirmesi beklenemez. Her filozof olan bitenlerde problemleri görebildiği kadarıyla felsefe yapıyor.” Filozofların görüşleri alan ve yaşam için farklı derecelerde önemli oluyor. Bu görüşlere benim kastettiğim anlamda değer atfetmek ve değer biçmek değil, onları doğru değerlendirmeyi bilmek gerekir. Ayrıca bir filozofun felsefeye getirdiği bazen ilk olsa da son değildir; yani felsefe bugün ne onunla başlıyor ne de onunla bitiyor. O, farklı suların beslediği koca bir ırmak gibi... Bir filozoftan da bir konuda “her şeyi” getirmesi beklenemez. Her filozof olan bitenlerde problemleri görebildiği kadarıyla felsefe yapıyor. n Ekol kavramından bahsetmişken Türkiye’deki felsefe bölümlerini ve bu bölümlerde yürütülen çalışmaları nasıl görüyorsunuz? felsefede bir canlanma var. Afrika’da ise benim izleyebildiğim kadarıyla, 1990’larda ve 2000’lerin ilk on yılında önemli atılımlar yapıldı. Pek çok şeyin kişilere bağlı olduğunu görüyoruz. Örneğin, 1990’larda Anglofon Afrika’daki bu canlanmayı, bu arada kaybettiğimiz Henry Odera Oruka’ya (Kenya), Frankofon Afrika’daki canlanmayı da önemli ölçüde Paulin J. Hountondji’ye (Benin) borçluyuz. Avrupa’da ve iki Amerika’da ise üniversitelerin malî sıkıntıları olunca kapatmayı düşündükleri bölümlerden ilki felsefe oluyor. Biz federasyon olarak bunun önlenmesi için o ülkelerdeki meslektaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. n Beş tane olan Felsefe Grubu Öğretmenliği Bölümü’nü bir yana bırakırsak, Türkiye üniversitelerinde yanılmıyorsam kırk yedi felsefe bölümü var. Bunlardan bazıları “oturmuş”, birçoğu da henüz oturmamıştır. Bu bölümlerin bir kısmında ne gibi çalışmaların yapıldığını biliyorum. Ama hepsini değil. Bildiklerimin çoğunda arkadaşlarımız ciddi bir şekilde çalışıyor. Ancak yeni yetişenlerin daha “iyi” yetiştirilmesi gerek. n Aynı soruyu yurtdışındaki akademik ortam için de yanıtlamanızı isteyeceğim. n Diğer ülkelere baktığımızda çalışmaların birbirinden oldukça farklı olduğunu görüyoruz. Özellikle Orta, Doğu ve Güney Doğu Asya ülkelerinde “ÇOCUKLARA SORU SORDURMAYI AMAÇLIYORUZ” n Üniversitelerin ötesinde, Türkiye’de ortaöğretimde felsefeye yaklaşımı nasıl değerlendirirsiniz? n Ortaöğretimde felsefe dersi var. Daha önce yalnızca edebiyat kolları için zorunlu bir ders olan felsefe, sayın Hikmet Uluğbay Millî Eğitim Bakanı’yken ortaöğretimin bütün “kollarına” kondu. Bu çok isabetli bir karardı. Ancak ders programının, özellikle de ders kitaplarının daha dikkatli hazırlanması gerek ve en önemlisi, bu dersi verecek öğretmenlerin “iyi” yetiştirilmesi. Felsefe derslerinde öğ >>retmen/hoca çok çok önemlidir. Siz de felsefe okumuş bir insan KItap 1310 Kasım 2016 E K S i L i N A MUCİZE BEKLERKEN Kırık hayatını yapıştırmaya çalışan cesur bir kız: Ekşilina Schmitt Annemin elini tutuyorum. Ayaklarımızın arasında serçeler yeri gagalıyor; buğday taneleri, böcek ya da solucan peşindeler. Hayata şu an için bahşiş vermek isterdim. Burada annem ve diğerleriyle birlikte olmamı sağladığı için. EK iLiNA’NI l2