Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NERMİ UYGUR’UN KİTAPLARI BİR ARaya geliyor İnsanvarlıkbilgisinin ışığında Nermi Uygur Nermi Uygur’un kitapları bir bütün halinde okura sunuluyor. İlk ciltte, Uygur’un 19581979 arasında yayımlanan kitapları zamandizinsel (kronolojik) olarak ve aralarındaki içdiyalogla bağlantılı yorumlar da (“Önsöz Yerine”) eklenerek bir araya getirildi. betül çotuksöken* Düşünme, bilme, yaşama yolu olarak betimleyebileceğimiz felsefenin özneleri ya da taşıyıcılarının yönelimlerinin ortak paydasında insan yer alır. Felsefenin yapıcıları, kurucuları, eyleyicileri, kısaca özneleri olarak filozoflar; kime, neye yönelirlerse yönelsin, insan dünyasına, insanın ancak anlamlı kılabildiği dünyaya dokunur. Varlıkça da insanın payına düşen düşünme ve dil dünyası öylesine geniş, öylesine kuşatıcıdır ki her şeyi, her var olanı, karşılaştığı her şeyi ya da durumu kendisinin kılar, içine alır. Bir yönelme bağlamı ya da Nermi Uygur’un sıklıkla kullandığı bir deyimle salt “sıçrama tahtası” olarak konumlanan dış dünya, düşünmeye konu olmadıkça dillerde dillenmedikçe hiçbir şey ifade etmeyecektir. Var olanın nabzı düşünmede ve dilde atar. İyi ki düşünme var, iyi ki dil var. Düşünme ve dil varlığı, var olanı tutar, korur, kayıt altına alır, anlamlandırır, zamanlar ötesine taşır; zamanaşırı ortama, çağ ötesine götürür. Burada serimlenen saptamalar, düşünme doğrultusunun insanvarlıkbilgisinde, başka deyişlerle insanontolojisinde ya da benim daha sık olarak kullandığım antropontolojinin ışığında ya da yol göstericiliğinde var olana yönelmesiyle anlam kazanır ya da anlaşılır olur. Antropontoloji ya da insanvarlıkbilgisi hem dış dünyadüşünmedil Betül Çotuksöken, Maltepe Üniversitesi Nermi Uygur Kitaplığı’nda (altta). İlhan Selçuk, Nermi Uygur, Arslan Kaynardağ ve Vehbi Eralp, 26 Nisan 1991 günü düzenlenen “Macit Gökberk’e Saygı Gecesi”nde (üstte). ilişkilerini anlamanın, açıklamanın, doğrudan felsefi söylemi üretmenin, yaratmanın, yazmanın yolu olur hem de felsefi söylemleri okumanın, değerlendirmenin, gelecek zamanlara taşımanın yolu olur. Tüm ağırlığını düşünmedil dolayımına taşınan karşılaşmalarda bulan felsefece düşünme ve felsefece bilme insanvarlıkbilgisel ya da antropontolojik yapılanışıyla insan dünyasına, yaşama dünyasına tanıklık eder; dünyanın, yalnızca insanın anlamlandırdığı dünyanın bir karşılaşmalar toplamı olduğunu bize gösterir. Karşılaşmaların taşıyıcı temeli ya da karşılaşmaları anlamlandıran durum da “arada olma durumu”dur. Çünkü ancak arada olanın karşılaşma, karşılama ve karşılaştığını anlama olanağı vardır. Var olanla sürekli olarak karşılaştığını ve her karşılaşmasının “insanca bir karşılama” olduğunu anlamanın yolunu açan insanvarlıkbilgisi, filozofların söyleminde somutluk kazanır; üstelik düşünenlerin yönelebileceği bir var olan olarak karşımızdaki yerini alır. İNSANDÜNYABİLGİ KARŞILAŞMASI Felsefi söylemini bir insanvarlıkbilgisi ya da antropontoloji olarak kuran Nermi Uygur, okumayazmayaşama edimlerinde ve bu edimler arasında kendini gösteren “duruşu”yla aslında varlıkla ve var olanla karşılaşmasının, her bir “durumu” nasıl karşıladığının hesabını verir. Her düşünsel ve dilsel karşılaşmanın aslında tekille tümel ara sındaki bir tür karşılaşma olduğunu yapıtının bütünlüğünde gösterir. Okumayazma arasında sürdürülen bir yaşamın öznesi olan, yaşama dünyasını, kendi deyimiyle özellikle “günün güneşli zaman dilimlerini”, aydınlık saatlerini, kendisi gibi “bi lincini sürekli olarak güneşleten, ay dınlatan” türdeşleriyle, zamanaşırı, zamanötesi karşılaşmalarla geçiren, dokuyan, anlamlandıran Nermi Uy gur bize eşsiz bir yapıt bıraktı. 19252005 arasında yaşayan, düşünmedil/söylem dünyasını bize açan, bizimle paylaşan, Nermi Uygur 1958’de yazılarını yayımlamaya başlı yor. Yazma serüveni elbette daha önceki yıllara, İstanbul Üniversitesi’ndeki hatta belki de Galatasaray Lisesi’ndeki yılları na kadar gidiyor. Felsefe yazarlığının bir bakıma kişinin kendisiyle söyleşmesi olduğunu en ince ayrıntılarıyla yaşayan ve bunu bize de aktaran, hatta bize de yaşatan Nermi Uygur yaşamı boyunca, “ben”“başkası” sorununun peşinden gitti. Onun kendine özgü fenomenolojisi de insanvarlıkbilgisel tutumunun ge leneksel, alışılagelmiş bir anlatımıdır. Karşılaştığı filozofları, düşünürleri, yazarları, kişileri bu tutumla karşılayan Nermi Uygur kendine özgü fenomeno lojisiyle, benim deyimimle de antropon tolojisiyle ya da insanvarlıkbilgisiyle, insanontolojisiyle insandünyabilgi karşılaşmasını yorumlamaya çalışıyor; yapıtı tümüyle böyle bir duruşa tanıklık ediyor. Nermi Uygur’un yayımladığı >> ilk kitap Edmund Husserl’de 48 10 Kasım 2016 KItap