25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Kalan/ Leylâ Erbil/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 230 s. Türk edebiyatına kazandırdığı çok sayıda eseri, özgün anlatım ve yazım tarzı ile edebiyat dünyasında çok farklı bir yere sahip olan Leylâ Erbil’in son romanı “Kalan”la tekrar okuyucuların karşısında. “Kalan” içindekiler sayfasıyla başlıyor: önsözce, birinci bölüm, ikinci bölüm ve kişi adları listesi. Daha ilk sayfalarda yeni bir Leylâ Erbil depremiyle karşı karşıya kalıyor okuyucu da. Sonrasında da bu sarsıntı artarak devam ediyor. Roman 1940’ların 50’lerin İstanbulu’nda masalsı bir evde, romanın anlatıcısı Lahzen’in çocuk dünyasında, gerçekle düş arasındaki ara’da geçiyor. Şiirle öykü dilinin müthiş harmanından doğuyor “Kalan”ın hikâyesi. Deli Kadın Hikâyeleri/ Mine Söğüt/ Yapı Kredi Yayınları/ 176 s. “Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları”, “Kırmızı Zaman”, “Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979”, “Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey” gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla tanınan Mine Söğüt, bu defa hikâyeleriyle çıkıyor okuyucuların karşısına. Kalemini zehre, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt’ten yirmi bir ‘delilik hikâyesi’ var kitapta; her zamanki Mine Söğüt yoğunluğunda. Sinek Isırıklarının Müellifi/ Barış Bıçakçı/ İletişim Yayınları/ 166 s. “Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle.” Barış Bıçakçı kendine has kalemiyle yine aynı şekilde kendine has bir okuyucu kitlesi yarattı. Duru anlatımıyla aşk, dostluk, çocukluk üzerine şimdiye kadar çok şey anlatan yazar yeni romanı “Sinek Isırıklarının Müellifi”yle de en iyi yaptığı işine, yani yazmaya devam ediyor. “Sinek Isırıklarının Müellifi”; her zamanki Barış Bıçakçı temalarıyla bezeli aşk, edebiyat ve arkadaşlık üzerine yazılmış bir küçük roman. Bıçakcı yeni romanıyla tekrar okuyucuların karşısında. Steve Jobs/ Walter Isaacson/ Çeviren: Dost Körpe/ Domingo Yayıncılık/ 542 s. “Benjamin Franklin” ve “Albert Einstein” biyografilerinin yazarı Walter Isaacson, Apple’ın kurucularından Steve Jobs’ın, kendisiyle tam işbirliği içinde yazılmış tek biyografisini meraklılara sunuyor. Jobs’la iki yıldan uzun süre boyunca yapılan kırktan fazla röportajın ayrıca yüzden fazla akrabasıyla, arkadaşıyla, hasmıyla, rakibiyle ve iş arkadaşıyla yapılan görüşmelerin, temel alındığı bu kitap, kusursuzluk tutkusuyla ve azmiyle endüstride çığır açmış yaratıcı bir girişimcinin inişli çıkışlı hayatını ve güçlü kişiliğini anlatıyor. Jobs bu kitabın yazılma sürecinde işbirliğinde bulunsa da, yazılanlar üstünde söz sahibi olmayı ve hatta kitabı yayımlanmadan önce okuma hakkını bile istemedi. Hiç sınır koymadı, tersine tanıdığı insanları dürüst konuşSAYFA 34 ? 17 KASIM 2011 maya teşvik etti. Yazımı geçtiğimiz haftalarda sona eren ve Steve Jobs’un katılımıyla hazırlanmış ilk ve tek biyografi olacak kitap tüm dünyayla aynı hafta Türkçede. İlkyaz Ölümleri/ İrfan Yalçın/ Cumhuriyet Kitapları/ 92 s. Yirmili yaşlarında veremden ölen Zonguldaklı genç şairler Muzaffer Tayip Uslu ile Rüştü Onur’u pek çok şiirsever tanır da çoğu onların yakın arkadaşı Kemal Uluser’i bilmez. 1957’de Uslu ve Onur için Necati Cumalı ve Salah Birsel’in hazırladığı birer kitap yayınlamış, ama nedense Kemal Uluser için buna gerek görülmemiş. Oysa, Kemal Uluser de aynı yıllarda veremden ölmüştür ve iyi bir deneme yazarıdır. “İlkyaz Ölümleri”, bu üç arkadaşın kısacık yaşamlarının belgesel romanı. Onlar gibi Mehmet Çelikel Lisesi’nde okuyan ve sonra öğretmenlik de yapan romancı İrfan Yalçın’ın kaleminden keyifli bir anlatı... İnsan Lekesi/ Philip Roth/ Çeviren: Suzan Aral Akçora/ Ayrıntı Yayınları/ 368 s. 1998’de Beyaz Saray ve ABD siyaseti Başkan Clinton’ın skandal ve itiraflarıyla çalkalanırken, küçük bir Amerikan kasabasında da fırtına öncesi sessizlik sona ermek üzeredir. Irkçı damgası vurularak hakkında başlatılan, cadı avından farksız bir soruşturma sonucu kariyeri yerle bir edilmiş Profesör Coleman’ın hayatındaki sır perdesi aralandıkça şaşırtıcı ve ürkütücü gerçekler çıkar ortaya. Üretkenlikle ustalığı bir araya getiren Philip Roth, son yirmi beş yıla damgasını vuran romanlarıyla çağdaş Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri haline geldi. 60’lardan bu yana yazdığı her kitapla ülkesinde verilen saygın edebiyat ödüllerinden en az birine değer görülmesi bir yana, ‘20. Yüzyıl Amerikası’nın usta vakanüvisi’ unvanıyla da onurlandırılmış, son olarak da Man Booker Ödülü’ne layık görülmüş. “İnsan Lekesi” bu unvanı ne kadar hak ettiğinin en açık göstergelerinden biri yazarın. “Pastoral Amerika” ile başlayıp “Bir Komünistle Evlendim” romanıyla süren yolculuğun bu son halkasında 1990’lı yılları ele alan Roth, Amerikan ruhunun en ücra köşelerinde dolaşıyor. Roth, Amerikan toplumunun bilinçaltına uzatıyor ellerini “İnsan Lekesi”nde. Canım Erdalım Sevgili Babacığım/ İsmet İnönü, Erdal İnönü/ Yayıma Hazırlayan: Can Dündar/ Can Yayınları/ 294 s. Can Dündar’ın yayıma hazırladığı “Canım Erdalım, Sevgili Babacığım”, İsmet İnönü ile Erdal İnönü’nün mektuplaşmalarından oluşuyor. Erdal İnönü, Eylül 1947’de fizik okumak üzere Amerika’ya gidiyor ve kendisinden önce gitmiş olan ağabeyi Ömer’le buluşuyor. İki kardeş eğitimlerini sürdürürken, bir yandan da babalarıyla yazışıyorlar. Erdal, daha İstanbul’dan uçağa biner binmez kaleme sarılıyor. Gördüğü, yaşadığı her şeyi, yaptığı her harcamayı, neredeyse girdiği her dersi babasına anlatıyor. O dönemde Türkiye’de ve dünyada yaşananlar da elbette bu mektuplara yansıyor: Soğuk savaş, atom bombasıyla ilgili gelişmeler, petrol kavgaları, doğal afetler, CHP’nin iktidarı kaybedişi... Türkiye tarihinde derin izler bırakmış baba oğulun mektuplarına fotoğraflar, kartpostallar, döneme ait gazeteler, çeşitli belgeler de eşlik ederek Can Dündar belgesellerine has bir zenginlik katıyor. Hizbullah Dehşeti/ Hikmet Çetinkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 296 s. Vedat Aydın, Musa Anter, Uğur Mumcu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Mehmet Sincar, Gaffar Okkan ve daha niceleri alçakça katledildi; Sivas’ta onlarca aydın yakıldı; 90’lı yıllarda Batman’da yüzden fazla kişi öldürüldü. Bu kanlı ve acımasız cinayetleri gerçekleştirenler kimlerdi? Kan gölünden beslenenleri devlet görmüyor muydu? 1994 yılında TBMM’de bir komisyon kuruldu; milletvekilleri Güneydoğu’da kapsamlı bir araştırma yaptı ve faili meçhul cinayetlerle ilgili bir rapor hazırladı. Bu cinayetleri işleyenlerin Batı ve İslam ülkeleriyle bağlantılarını saptadı. Hikmet Çetinkaya da kitabında, bu rapora dayanarak köktendinci eli kanlı örgütleri ve özellikle Hizbullah’ı anlatıyor. Ekmek ve Zeytin/ Ahmet Büke/ Can Yayınları/ 134 s. “Kumrunun Gördüğü” adlı kitabıyla 2011 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Ahmet Büke, genç öykücüler arasında farklı bir konuma sahip. Günümüz öykücülüğünün en yetkin kalemlerinden ayrıca. İyi tanıdığı insanları, mahalle arasında olup biten günlük olayları yazıyor hep Büke. Bu çevrelerin dilini, argosunu da ustaca kullanıyor. Bunun yanında, özgün, sıra dışı bir öykü dili var Büke’nin. “Ekmek ve Zeytin”, Ahmet Büke’nin aynı bakış açısıyla yazdığı yeni öykülerinin yer aldığı bir kitabı. Ancak bu defa Büke öykülerini dar mekânlardan çıkarıp çok daha geniş bir coğrafyaya açıyor. Oda Müziği – Bütün Şiirleri/ James Joyce/ Çeviren: Osman Çakmakçı/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 66 s. İrlandalı yenilikçi yazar James Joyce’un şair yönü pek bilinmez. Oysa yazarın ilk yayımlanan kitabı, 1907’de “Chamber Music Oda Müziği” adlı şiirler toplamıdır. Bu kitabında Jakoben tarzda yazılmış lirik şiirler yer alır. Çok iyi şarkı söyleyebilen Joyce, otuz altı şiirden oluşan kitabına bu adı vererek şiirlerin müzikal özelliklerini öne çıkarır. Öte yandan aşktaki tensel şehvetle duygusallığı birleştirebilmesiyle de ilgi çekicidir bu şiirler ancak Joyce, yıllar sonra, bu şiirlerin yayımlanmış olmasından utanç duyduğunu söyler. Şiirlerinde yazarın kontrole gerek duymadığı duygusal yönü yansır yani, sanatçı kişiliğinin Türkiye’de pek de bilinmeyen yönü. Olumsuzla Oyalanma/ Slavoj Zizek/ Çeviren: Hakan Gür/ İmge Yayınları/ 438 s. Yalnızca beş yıllık bir süre içinde dört öncü nitelikli kitabın yayımlanmasıyla Slavoj Zizek, yakın tarihin en etkileyici, derin görüşlü ve skandal yaratıcı düşünürlerinden bir olma ününü yakaladı. “Olumsuzla Oyalanma”da Zizek, çağdaş ideoloji kritiğine meydan okuyor ve bunu yaparak da toplumsal çatışmanın, özellikle de milliyetçiliğin ve etnik çatışmaların son zamanlarda patlak vermesinin farklı bir bakışla anlaşılması için yeni yollar ortaya koyuyor. Zizek kışkırtıcı bir tavırla milliyetçi ve etnik düşmanlığı körükleyen şeyin de ‘kendi keyfimizin kolektif dü? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1135
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle