Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
acı olvski giyazaryaratıya da ostokışan Platonov eserlerinin ana teması “katıksız insan gerçeğini kavrayarak insanı parçalanmışlıklarıyla sevebilme yürekliliği. toyevst, içısındacek kayazarın den endisiyyiğit menin Platoyüttügibi şayacarşımızsı kenn decih etn u deor ve tıklabi. taltifun kahalgılaçlar, hastarçek o dâhil ya şartna dair e yerle insana aldığını nışıyodair klerin ri karorum. an ve sa orahun yordu. l onun. ı “kainsanı üreklimek istıpkı külçeyakâr rında erin gör tabii endiler. Üç rçekledeolojini yapri? 1135 ? duğunu, savaşta ve barışta değişmeyen tek gerçeğin ölmek üzere olan bir erkeğin son nefesinde bile “erkek” olduğunu hissetmek için bir kadınla birlikte olmaktan kaçınmayacağını, her koşulda gücün söylem ve eylemlerin hayata geçerken mutasyona uğrayacağını, gücü elinde barındıranların güçsüzü ezeceğini, iyiliğin kötülüğü beraberinde getireceğini, aşkın her ortamda bağımsızlığını sürdüreceğini, her ideolojinin özünde tek tip insan modelleri yaratmayı başarmak istediğini, her düzende doğruyu söyleyenlerin aforoz edildiği, ne savaşta ne de barışta insan gerçeğinin değişeceğini ve savaşların da çıkarların barışı uğruna çıktığını anlatıyor. Gorki’ye hayranlık duyan ama eserlerinde kendi özgün çizgisini yaratan yazar sade ve duru bir duyarlılığa sahip. İnsan ruhunu harflere indirgeyen Platonov, İnsan kişiliğinde dönüşümü olmayan değişimin sözcüklerle haritasını çiziyor. Bu yüzden insanın bilmezlerini bilinir yapmada bu denli mahir. Bu yüzden insanın kişiliğiyle arasındaki mesafeyi bu kadar net ortaya koyuyor: “Her küçük varlık, nesne yahut bitki, insana kıyasla daha bir gururlu ve geçmiş bağlılıklardan azadeydi demek” (s. 31, Can). Onun yakındığı ideolojiler değil; ideolojileri savunanların samimiyetsizliğiyle yeteneksizliği Çevengur’da olduğu gibi. “Çevengur Devrim Komitesi’nde sözler insanlara hitaben söylenmezdi, konuşmacının şahsi doğal gereksinimiydi sanki ve konuşmalar sıkça ne bir soru ne de cümle içerir, sadece şaşkın bir kuşku barındırırdı, o da kararlara değil, Devrim Komitesi katılımcılarının heyecanına malzeme olurdu” (Çevengur, s. 296). Lenin dönemiyle Sovyetler Birliği Pioner Derneği’nin kitlesel komünist çocuk örgütünün çocuklara ideolojik bilinç aşılamak için izledikleri yolu da öğreniyoruz böylelikle. Kendisi gibi idealist komünistlerin Stalin döneminde sürgüne gönderilmesinin olağan karşılanması gerçeğini hayranlık uyandıracak bir yalınlıkla gözler önüne seriyor. Bu bağlamda üç eseri de Platonov’un hayatı ve hayatta kalma mücadelesinin özetidir. Onun eserlerinde sıra dışı bir bakış açısı olduğu kadar sıra dışı bir acının mizahı da hâkim. Dönüş’ün kahramanları, yaşadığının dayattığı değişime boyun eğiyor. Hayatı ve kişiliği değişen insanların sahip olamayacağı tek şey kendilerine ait bir hayat. Adı “Dönüş” olan kahramanları yaşadıklarından sonra asla kendini bir bütün olarak hissedemiyor. Parçalanmışlıkların bir bütüne dönüştürdüğü bir “dönüş” kahramanlarının hayatı. Gidenin bıraktığı boşluğu dolduracak bir başka canlı her koşulda yaşar yeryüzünde. Yüzbaşı Aleksey, savaş sonrası evine döndüğünde bu acımasız gerçekle yüzleşiyor. Savaşarak erkekliğini kanıtlamış bu adam çocuklarının babalık, bir başka erkeğin de kocalık tahtında oturduğunu anlamakta zorlanmıyor. Bir kahraman olarak karşılanacaklarını uman erkeklerin hem evlerindeki hem de ülkelerindeki hezimetin görkeminden ürküyor insan. Diğer yandan hayatta sahip olduklarını kaybetmek için savaşa gitmeye gerek olmadığını “İnek”te algılıyoruz. Sahipleri tarafından yavrusu satılan İnek, yavrusu olmadan bir bütün olması mümkün olmadığı için kendi yok oluşunu trenin altına atılarak hazırlıyor. İnsanlar, yavruları dahil kaybettiği sevdiklerinin acısıyla intihar etmiyor. İnsanda “Ölenle ölünmez” yaklaşımı hâkim. İnek ise hayvan aklıyla yavrusuyla aynı sonla kendisini cezalandırıyor. Dolayısıyla insanlarla hayvanların sevdiklerini sevme biçimleri arasındaki çarpıcı gerçeği de böyle bir yalınlıkla ortaya koyuyor. Dönüş’te, beni etkileyen çarpıcı bir başka gerçek de muhteşem on dokuzuncu yüzyılda Stalin’in Nasyonal Sosyalistlerinin “Heil Hitler Heykeli”ni davranış biçimleriyle dikmesi ve Heil Hitler ideolojisinden farkları olmadıklarını Çöp Rüzgârı’nda Albert Lichtenberg karakterinde kanıtlaması. Albert Lichtenberg düşüncenin silah altına alındığı bir yaşam biçimi üzerine düşünce üreten gerçek bir insan olduğu için delirmiştir. Albert Lichtenberg’i insanlık dışı baskı ve işkencelerle delirten Stalin’in akıllı Nasyonal Sosyalistleri onu insan yerine koyup delirdiğini anlamaktan uzak olmaları ve bir yaratığa benzetemedikleri insanı yargılamaları, ironinin kutup çizgisi bu dedirten cinsten insana. Ayrıca “İnsan insan için bu kadar mı tehlikeli de aralarında iktidarın durması gerektir?”(s. 52) haklı saptaması yazarın adını hiçbir eser yazmamış olsaydı da onu ölümsüzleştirmeye yeterdi diye düşünüyorum. “Hayır, arkadaş, her iktidar bir çarlıktır, aynı synkletos ve monarşi, çok şeyler düşündüm ben”, “Mülkiyeti aşağılamak” (Çevengur, s.62). Alıntıdan da anlaşıldığı üzere Platonov ideolojilere değil, ideolojilerin iktidarlaşmasına karşı. Yazın gerçeğini de bu gerçek üzerine inşa ediyor. İnsanlığın evrensel kurtuluşu için ideolojilerin iktidarlaşmaması gerekiyor. Ezen ve ezilenin olmadığı “insan onuruna” yakışır gerçek bir hayat ancak böyle mümkün olabilir. Bu türden gerçekleri Platonov farkıyla bilmek, öğrenmek ve sorgulamak isteyen seçici okuyucuların mutlaka okuması gereken birer başyapıt Dönüş, Can, Çevengur eserleri. ? Dönüş/ Andrey Platonov/ Çeviren: Günay Çetao Kızılırmak/ Metis Yayınları/ 168 s. Can/ Andrey Platonov/ Çeviren: Günay Çetao Kızılırmak/ Metis Yayınları/ 152 s. Çevengur/ Andrey Platonov/ Çeviren: Günay Çetao Kızılırmak/ Metis Yayınları/ 416 s. Yayınevi/ 232 s. . CUMHURİYET KİTAP SAYI 1135 17 KASIM 2011 ? SAYFA 21