23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gazeteci Attila Aşut’un yarım yüzyıllık emeği: Günlerin Kıyısından Günlerin Kıyısından, Attila Aşut’un yazarın doğup büyüdüğü Trabzon’u konu alan pek çok yazıyı içermesi nedeniyle bir de alt başlık taşıyor: “Trabzon Yazıları.” Aşut, basın dünyasına adımını attığı 1950’lerin ikinci yarısından bugüne tanık olduğu geniş bir dönemi ufkumuza yerleştiriyor; unutup gittiğimiz kimi görüntüleri bir kez daha yaşamamızı ve hiç unutmamamızı sağlıyor. Bunu bir sorumluluk bilinci içinde yaparken inceden inceye okurun dikkatini çekiyor; yakından tanıdığı güzel insanlara karşı yapılan haksızlıklara parmak basıyor. ? Ahmet ÖZER ttila Aşut’un basın yaşamı, 24 Şubat 1956’da Trabzon’da yayımına başlayan Hâkimiyet gazetesinin birinci yılından bugüne uzanıyor. Aşut, o günlerde Trabzon Lisesi’nde öğrenci. Yerel basının kıt olanakları içinde, basınla birlikte sanatın o büyülü atmosferinde kulaç atan bir gencin, o günden bugüne her türlü olumsuzluğa karşı direnerek gerçekleştirdiği yürekli bir yürüyüştür önümüzdeki. Bunun aşağı yukarı tümüne tanık olmamın erdemini duyuyorum. Burada üzerinde durulması gereken bir noktaya parmak basmak isterim. Attila Aşut, Türkçe sevdalısı bir değerimiz. Anadilimizi en özgün biçimiyle kullanmaya özen gösteren bir gazeteci. Dilin salt bir ifade aracı olmadığını, insanın yaşamını yönlendiren önemli bir etken olduğunu; onun düşünmenin temelini, ana kaynağını oluşturduğunu bilen bir gazeteci olarak bu konuda bir kez olsun ödün vermediğini herkes bilir. Onun bu tavrını, kitapta yer alan yazılarında inceden inceye görüyoruz. Söylemek istediğini açık, anlaşılır, saydam bir dille ve büyük bir emekle okuruna yansıtmayı görev bilen bir yazarla baş başayız. “SÖMÜRÜCÜLÜĞE KARŞI SAVAŞ”IN ÖNEMİ Daha da önemlisi; kitaptaki nice yazı, toplumsal yaşamımızın büyük acısını, sonsuz ağıtını yansıtıyor. Aşut’un yüreğini yatırdığı onca insan, direnmenin, karşı koymanın, teslim olmamanın, siyasal iktidarlara yaranmamanın erdemini taşıyarak yaşadılar, savaşım verdiler; bir kısmı bu uğurda, gençliğinin baharında öldü. Yazıları okurken söz konusu kişilerin doğum, ölüm parantezleri içinde büyük bir erdemin olduğunu duyumsuyorsunuz. Attila Aşut’un Günlerin Kıyısından’ı büyük bir tanıklığın ifadesi. Dergiler, gazeteler, basın adamları, şairler, yazarlar, özellikle de demokrasi ve insan hakları için savaşım verenler, bir uzun yürüyüşte önümüzden geçiyorlar. Her şey, herkes güzel bir dünya adına hassas bir terazide tartılıyor. Bu yürüyüşte tökezleyenlerle, bu koşuda yüreği yetmeyenler, Aşut’tan iyi not alamıyor. Attila Aşut’un yaşamında en belirleyiSAYFA 22 ? 17 KASIM A ci etmenin Türkiye İşçi Partisi Trabzon İl Başkanlığı yaptığı dönemde yayımladığı Sömürücülüğe Karşı Savaş gazetesi olduğunu vurgulamak isterim. 19651968 arasında doksan sayı yayımlanan Sömürücülüğe Karşı Savaş, bağımsızlığın, demokrasinin ve sosyalist savaşımın önemli bir göstergesidir. İletişim fakültelerini bitirecek öğrencilerin tez konusu olabilecek bir yayın organıyla karşı karşıyayız. Attila Aşut’un Günlerin Kıyısından’ı bir tanıklığın ifadesi. Dergiler, gazeteler, basın adamları, şairler, yazarlar, özellikle de demokrasi ve insan hakları için savaşım verenler... “Trabzon Yazıları”, dört bölümden oluşuyor: “Bir Zamanlar Trabzon”, “Trabzon’un Aydınlık Yüzleri”, “Günler Geçerken”, “Gidenlerin Ardından”. Aşut, kitapta yer alan yazıların önemli bir bölümünü, bu yıl ellinci yılını kendisinin de katıldığı bir etkinlikte kutladığımız 1961’den bu yana kesintili olarak yayımlanan kültür sanat dergisi Kıyı’nın sayfalarından okura ulaştırmış. Kıyı ve Trabzon yan yana gelince, doğal olarak kentin çok yönlü sorunları da gündem oluşturmuş. Öncelikle kendisinin de hazırlık döneminde yer aldığını belirttiği, ancak gerekçesi kendinde saklı nedenlerle ürün vermediği ilk Kıyı’nın kotarıldığı Trabzon’un özgün yerlerinden biri olan Ganita kapısından girer yazılarına. Kıyı’nın mutfağında yer alanlarla ilgili anılar, bir gökkuşağı gibi serilir ufkumuza. Çoğu kişi gibi Attila Aşut da doğup büyüdüğü Trabzon’un bir tutkunudur; ancak onun tutkunluğu, sıradan bir bağlılıkla, zaman içinde kentte boy veren her türlü olumsuzluğa kayıtsız kalmak anlamı taşımaz. Aksine, kentin dünyasını biçimleyen gerek insan, gerek kültür ve sanat, gerekse mimarlık alanında oluşan her türlü olumsuzluğa karşı, hatır gönül tanımadan en sert eleştirileri yapmaktan geri kalmaz. Attila Aşut, Trabzon üzerine ele aldığı her konuya yer yer yaşam deneyimlerini ekler. Taşıdığı politik kimlikle kentte 12 yıl gazetecilik yapmış biri olarak pek çok konuyu bugüne taşırken, onlarca insan ve bir o kadar ilginç görüntüyü de oturtur belleğimize. Yörenin “Temel”leri gibi “Fadime”lerini de gündeme alır. O Fadime’lerin, kimilerinin yörenin saygın hanımefendileri olduğuna parmak basar. Kırsal alanda yaşayanların ise emekten ve değerlerimize sahip çıkmaktan yana tavır sergilendiklerine değinir. Trabzon’da 1960’larda gerek kırsal kesimde, gerekse kentsel düzlemde kadının yaşam içinde nasıl boy verdiğine değinir. Özellikle yakın dostlarıyla görev aldığı Trabzon Devrim Ocağı’nın etkinliklerinin boyutu bugün de imrenilecek düzeydedir. Bir başına büyük bir savaşım vererek yayımladığı Sömürücülüğe Karşı Savaş’tan söz ettiği gibi Samsun’da 1963’te yayın yaşamına başlayan Çaltı konusunda da ayrıntılı bilgiler verir. Çaltı’nın, Savaş’la aynı savaşımın iki yanını oluşturduğuna değinen Aşut, dönemin toplumsal koşullarıyla saygın adlarını da bu değerlendirmede eksiksiz tanıtma sorumluğu taşır. KENT, DEĞERLERİYLE ANLAM KAZANIR Aşut yazılarında, Trabzon’un saygın gazetecilerinden Ömer Güner’in yapıtlarına da değinir; Trabzon’un denize el verdiği özgün mekânlarından en önemlisi diyebileceğimiz Ganita’ya da. Ganita’da bir zamanlar yaşanan güzellikler verilirken, Trabzon Lisesi Fizik Öğretmeni Ahsen Hanım’la kız kardeşi Aysel Gürel’in Trabzon’la bütünleşen yaşamlarına da gönderme yapılır. Sevdikleriyle mutlu olmayı önemseyen bir kişilik, ülkenin değişik birimlerine emek verenlere saygı duyan bir basın adamı olarak tanınan Attila Aşut, gazetecilik yaşamında önemli bir yer tutan ve “ustam” diye nitelendirdiği gazetecişair Ömer Turan Eyuboğlu’na da sayfa açar yapıtında. 33 yaşında ince hastalıktan ölen Eyuboğlu’nun ölümünün ardından o yıllarda çalıştığı gazete Hâkimiyet’te hazırladığı sayfalar, bu kadirbilirliğin önemli bir göstergesidir. Ömer Turan Eyuboğlu’nun yanına, bir dönemlerin “Maarif Müfettişi” değerli eğitimci Ömer Hikmet Karahasanoğlu da eklenir. Aşut, Karahasanoğlu’nun dönemin gerici güçlerine karşı engin bilgisi ve cesaretiyle karşı duruşundan övgüyle söz eder. “Of’tan dünyaya karikatür köprüsü kuran adam” olarak nitelendirdiği Ziya Ramoğlu’yla ilgili onlarca anı, bir sevgi halesi içinde eritilerek verilir. Ramoğlu’nun karikatür uğruna verdiği savaşımın boyutu, onunla yapılan bir röportajın kanatlarına oturtulur. Son yıllarında gözlerini yitiren bu değerli çizerin trajik yaşamının Ruhi Su gibi bir müzisyenle, Sevim Tarı (Belli) gibi bir siyasiyle kesişmesine dikkat çekilir. SAYGIN DOSTLAR Aşut, her türlü nimeti teperek KTÜ’de birer akademisyen olarak görev yapan karıkoca Aksoy’ları da yazısına konu eder. Erdem ve Özgünül Aksoy, 12 Eylül’ün faşist generali Kenan Evren’e darbe günlerinde biat etmeyen saygın kişiler olarak anlatılır. İktidara sırtını dayayarak başkenti bir köye dönüştüren ve her türlü çirkefliğe çanak tutan başkent belediyesinin başkanı olan zatla savaşım veren eski parlamenter Av. Rahmi Kumaş’ın emeğinin değerini öne çıkarır. Aynı düzlemde, yakın dostu Trabzonlu gazetecikarikatürist Hikmet Aksoy’u da yaşayan dostlarından biri olarak ayrıntılı bir şekilde ele alır. Aşut, bir dönem yazgı birliği yaptığı, 12 Eylül kararlarıyla yurttaşlıktan atılıp bir daha yurduna dönemeyip Avustralya’da yaşamını yitiren gazeteci Ümran Baran’a kitabında geniş bir yer verir. Aşut, yapıtının son bölümünü zaman içinde yitirdiği saygın dostlarına ayırır. Sayfalarda her biri ülkemizin önemli değerleri olan bu saygın adların yaşamlarını dolduran acının, hüznün, işkencenin boyutunu yakından izleriz. Çoğu, genç yaşında toprağa verilen bu değerlerin hepsinin “memleketi sevme suçu!” işlediklerine işaret edilir. Aşut’un kitabı bir anlamda belgesel yapıt niteliği taşıyor. Kentine düşkünlüğü kadar, ülkesini seven, verimli insana arka çıkan, haksızlıklara uğrayan kişilere omuz veren bir basın adamının özgün yazılarıdır bizi düşündüren. Bu yazılarla bir saygın gazetecinin bilincimize kazıdığı nice görüntü, toplumsal sorumluluğumuza da gönderme yapıyor. Vefanın, dostluğun, arkadaşlığın, özverinin, insancıllığın, savaşımın, acının, hüznün çatısını; akılla, bilim ışığıyla, felsefeyle ve politikayla örmek nasıl olur diye düşünenlerin önüne bırakılan özgün bir yapıt Günlerin Kıyısından. ? Günlerin Kıyısından/ Attila Aşut/ Kıyı Dergisi Yayınları/ 318 s. 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1135 SAYF
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle