Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türkçe Günlükleri yle bir hayhuy içindeyiz ki baharın geldiğini, neredeyse geçmekte olduğunu fark etmeyeceğiz. Bursa’dan Dr. Necla Tugay Alptekin, erguvanlı bir selam göndererek ve Sait Faik’in “Hişt Hişt” adlı öyküsünü anımsatırcasına, “Sanki doğa bize umudumuzu yitirmememizi hatırlatıyor.” deyince aklıma geldi; bahar kutlaması geleneği başlatmayı önerdim kendisine. Her yıl, “Olay çıkacak mı? Çatışma olur mu? Bu yıl kimse ölmesin, yaralanmasın.” diye yüreğimiz ağzımızda beklediğimiz nevruz gibi değil; “işçi” sözcüğünden korkup işçilere bir günlük bayramı çok görerek 1 Mayıs’ı bahar bayramı ilan etmeler gibi de değil. Bahara özgü ilk çiçeği, ilk erguvanı, morsalkımı, leylağı görenin en yakınındaki kişiye iyi dileklerini sunması gibi... Biz Necla Hanım’la başlattık bile. Farkına varmadan gelip geçmesine izin vermeyelim baharın. Herkesin baharı kutlu olsun. İyi baharlar... FEYZA HEPÇİLİNGİRLER Ö 10 Nisan Perşembe ğunu düşünüyor Gökhan Adalı. Ayrıca, “Lamartine’in Sultan Abdülmecid’e ve Mustafa Reşit Paşa’ya mektuplar yazarak kendisine bir çiftlik verilmesini istemesinde romantiklerin hepsinde var olan ve zaman zaman depreşen ‘doğaya sığınma isteği’nin siyasal kırgınlıklarla pekiştirilmesinden olduğunu sanırım.” diyor ve ekliyor: “Çünkü 1848 ve onu izleyen yıllar Fransızlar için hiç de kolay yıllar değildi.” Gökhan Adalı, Lamartine’in “Osmanlı Tarihi” kitabıyla ilgili bilgiler iletti. Bunları okurlarımla paylaşmak isterim. “Osmanlı Tarihi”, 1991’de Serhat Bayram’ın yönetimindeki çeviri kurulunca Fransızca aslından çevrilmiş ve Sabah Gazetesi Yayınları arasında yer almış. Yapıt daha önce de 1977 yılında Tercüman Yayınları 1001 Temel Eser Dizisi içinde yedi kitap olarak basılmış. Lamartine’in Türkiye ile ilişkisine gelince... Niyazi Ahmet Banoğlu’dan özetleyerek aktarmış Gökhan Adalı, ben de ondan aktarıyorum: “Lamartine, iki kez İstanbul’a gelmiş, ikincisinde devlet töreniyle karşılanmış. Osmanlı Tarihi’ni Sadrazam Giritli Mustafa Paşa’nın hazırlattığı belgelerle yazmış.” Dahası var: “Lamartine’e Aydın’da otuz sekiz bin dönümlük çiftlik de kırk yıllığına verilmiş. İlerde Fransız hükümeti hak iddia etmesin diye sahibi Reşit Paşa olmuş.” Giritli Mustafa Paşa’dan “yeni sadrazam” diye söz edildiğine bakarak bu gelişlerden sonuncusunun 1853 yılında oldu 11 Nisan Cuma Ankara’dan Bora Durmuş, bir alışveriş merkezinin servis aracındaki duyuruların altında hem “müdürüyet” hem de “müdüriyet” diye yazıldığını görünce, hangisinin doğru olduğunu merak etmiş. Sözcük Arapça. “Yönetmek” anlamındaki “idare”den “mudir” olmuş; yapma mastar eki –iyyet ile mudiriyyet halini almış önce; Türkçeye uyum süreci içinde “müdüriyet” olmuş. Yalnız ekini Türkçeleştirip “müdürlük” dendiğinde bile hata yapma olasılığı azalıyor. Bir de “müdüriyet” yerine “yönetim” demeyi başarabilsek kim yanlış yazar bunu? Bıkmadan yineleyeceğim: Hataların çoğu yabancı sözcüklerde yapılıyorsa Türkçesini kullanmayı engelleyen nedir? 12 Nisan Cumartesi Hüseyin Yurttaş’ın yeni şiirleri: “Kayıp İklimler” (Sel Yayıncılık), Yurttaş’ın aynı yayınevinden çıkan öykü kitabını da anmalıyım: “Buğulu Camların Ardı”. Barış Gazetesi Yayınları arasında çıkan şiir kitapları: Neşet Karaçaltı’dan “Yeşilırmak Kıyılarında”, Ruhi Göktekin’den “Sobe”, Kadir Oypan’dan “Kadir Destanı”, Ersin Erge’den “Tut ki” H. Hüseyin Yalvaç’ın Sone Yayınları’ndan çıkan şiir kitapları: “Sevda ki Hüznü Kalır Bana”, “Aşk Rengi Zarflar”, “Arpaçay’da Beyaz Üşür”, “Rüzgâr Sesi Aşk” ve politik şiirleri: “Amerika Katil Katil” ile “Kahrolsun Emperyalizm ve İşbirlikçileri” Etki / Dize Yayınlarından iki kitap: Nesrin Göçmen’in “Zamansız Zamanlar” Mine Ömer’in Dünyamıza Bir Kıyı” Bican Veysel Yıldız’ın “Anne Şiirleri Antolojisi” Esin Üçüncüoğlu’dan “Sonsuza Yazılı” Erşen Akar’ın “Kendime ve Kentime Dair” Muvaffak İnan’ın “Ben Yürekli İnsanları Severim” Şiir kitaplarını ayırdım bugün. Şaban Akbaba’dan “Ülkemin Güzel Yüzleri” (Kül Sanat) Hilmi Haşal’dan “Yaralı Gümüş” (Yom Yayınları) Müslim Çelik’ten “Bülbülün Ölümü” (artshop) Ahmet Zeki Muslu’dan “Zaman Şaşırdı Menzilini” (AfrodisyasSanat Yayınları) M. Güner Demiray’dan “İzler” (Ürün Yayınları) Volkan Şenkal’dan “Küller Karardığında” (İdil Yayınları) Talat Avcı’dan “Adresi Eksik” (AfrodisyasSanat Yayınları) Osman Namdar’dan “Veda Kuşları” ((artshop) Tahsin Şimşek’ten “Sevgilim Şiir” (AfrodisyasSanat Yayınları) 13 Nisan Pazar Ceren Akyıldız’ın sorularını bölüm bölüm yanıtlıyorum. Bu haftaki soru, yılan hikâyesine dönmüş bir konu: Camii mi, camisi mi? Ceren de zaten, “Kitaplarınızda veya köşenizde değinmiş olabilirsiniz.” diye çekinerek sormuş. Çok değindim; zarar yok, yine değinirim. “Cami” sözcüğünün sonunda Arapçaya özgü bir harf olan ayın ( ) var. 80 yıldır kullandığımız alfabede böyle bir harf yok, böyle bir harfe gereksinme de yok. Dolayısıyla cami sözcüğünün sonuna getirilecek iyelik eki, ünlüyle biten bütün Türkçe sözcüklere getirildiği gibi, “sı, si” olmak zorunda. “Camisi” demek, Türklerin Müslüman olduklarından beri kullandıkları “cami” sözcüğünü Türkçeleştirmek demek. “Bayi”, mevzu” gibi sözcüklerde de aynı sorun var. Ceren’in de dediği gibi, “tatil mevzusu”, “gazete bayisi” diye kullanıldığında tuhaf karşılayanlar oluyor. Bunları da sözcüklerin sonuna yan yana iki ünlü getirerek yazma inadından vazgeçirmek gerek. Türkçeye uymalarına izin vermezsek hep yabancı gibi kalacak bunlar. Hani Türkçeleşmişse Türkçe sayacaktık! Türkçeleşmelerine izin vermezsek nasıl Türkçeleşecek o sözcükler? ? www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. 15 Nisan Salı B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Orhan Tüleylioğlu’nun bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı kitaptan bir alıntı ve kitabın çıktığı yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. 1 A 2 B 3 G 4 F 5 D 6 E 7 G 8 M 9 H 10 K 11 K 12 B 13 E 14 F 15 B 16 B 17 C 18 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU I. İçindeki katı bir madde erimiş bulunan sıvı. 66 74 61 30 56 55 19 D 20 K 21 A 22 F 23 A 24 F 25 D 26 E 27 C 28 F 29 K 30 I 31 G 32 H 33 D 34 E 35 H 36 F 37 D 38 K 39 D J. Ünlü bir spor kulübümüzü simgeleyen harfler. 46 76 40 G 41 A 42 A 43 D 44 K 45 K 46 J 47 E 48 D 49 M 50 G 51 E 52 E 53 G 54 O 55 I 56 I 57 E 58 C 59 C 60 L 61 I K. “Artık çevreden değil, piyasadan söz etmek; okuyarak, tadına vararak değil; pazarlıkta uyuşarak bir şeyler elde etmek zamanıdır.” diyen şair. 62 F 63 F 64 K 65 H 66 I 67 B 68 K 69 F 70 F 71 M 72 M 20 45 10 68 38 73 O 74 I 75 E 76 B 77 M 78 G 79 F 80 E 44 64 29 11 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Müstesna. L.”... Vitamini” (Cemal Süreya’nın bir şiiri). lumsal bütünler olarak gören ve açıklayan ideoloji. 60 M. Haylaz, serseri, hayta. 62 24 69 14 22 28 36 G. “Rudolf ...” (1982’de Avusturya yurttaşlığına geçen, Tatar asıllı Sovyet dansçı). 1 21 23 41 42 B. Küçük ney. 33 43 19 39 48 37 25 5 E. “II. James Bond” aktörü. 49 77 8 71 72 948. sayının çözümü: A. ORFİZM, B. 16 15 2 67 12 C. Almanya’nın Saksonya eyaletinde bir kent. 13 51 26 47 34 57 75 80 52 6 40 53 3 78 50 31 7 H. “... Efrasyab” (Efresyab’ın kılıcı” ya da “şarap bardağının pırıltısı” anlamındaki deyim). 58 27 59 73 54 18 17 D. Tarımı ve kırsal kesimi kendilerine özgü ve birbirine bağlı iktisadi ve top F. “Tek Boynuzlu At”, “Ağ” ve “İtalyan Kızı” adlı yapıtları da olan, İrlandalı kadın edebiyatçı.. SV, C. MİŞİMA, D. AĞRI ETEKLERİNDEKİ ATEŞ, E. NBC, F. HÖYÜKTEKİ NAR AĞACI, G. AŞİL, H. KUŞDİLİ, I. AYBAY, J. NUZZAR, K. AŞDOD. Şiir: “Ey işkenceci zaman!.. Konuşmak faydasız!../ Herşey bitti!.. Şimdi, ölü dağlar korunak... Dağlar ve BizŞiir Atı” 4 79 63 70 32 35 65 9 SAYFA 39 CUMHURİYET KİTAP SAYI 949