23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ ekonomik problemleri, cenaze levazımatçıları işsizlikten; vatandaşlar ölmeyen yakınlarından şikâyetçi olmaya başlıyorlar. Her ülkede olduğu gibi mafya işe karışıyor, ölmesi gerekenleri para karşılığında başka ülkelere götürüp orada ölmelerini sağlamaya başlıyor. Ölümün aslında ne kadar gerekli ve yaşamı kolaylaştıran bir şey olduğunu fark ediyoruz. SARAMAGO’NUN HAYAL GÜCÜ Jose Saramago’nun hayal gücü sınırsız. Kendisi de 80’li yaşlarda ve ölüme yaklaştığı varsayılırsa ölümü sorgulaması olağan. Ölümün terk ettiği bu ülkedeki olayları ve düşünceleri, ateist olmanın verdiği rahatlıkla kurguluyor. çünkü suçgünah, cennetcehennem gibi korkulardan arınmayı başarmış bir yazar. Roman iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm insancıl tarafı ağır basan, insanlığın içinde bulunduğu durumlar. Hastaların ve yaşlıların ölemediği, kaza geçirenlerin iyileşemediği, ölümün eşiğinde durarak ne yaşama geçebilen ne de ölebilen insanları görüyoruz. Sonuçta ölmeyen insanlar da aileleri de birçok sıkıntı çekiyorlar ancak yazarımız bu sıkıntıları trajik komik bir şekilde anlatıyor. Kısıtlı ve sınırlı bir yaşam zamanı olan insanoğlunu sonsuzluğa açıyor. Ölümsüzlüğü bir süre için gerçek kılıyor. Kendisine özgü biçemiyle ölümün acısını unutturup, ölümsüzlükle alay ediyor. Buradaki gerçekleri görünce, insan ölümü hoş görme, kabul etme, hatta isteme noktasına geliyor. Tanrı’yı haklı bulup yaşam ne kadar güzelse, ölümün de bir o kadar güzel olduğuna karar veriyoruz. Romanın ikinci bölümü, okuyucu durumu iyice anlayıp ölümün gerekliliğine inanınca başlıyor. Ölüm bir karakter olup ete kemiğe bürünüyor ve dünyaya geliyor. Çünkü ölüm artık tarz değiştirmiş; o nedenle de insanlara, ölümlerine bir hafta kala eflatun bir zarf gönderiyor ve ölmeden önce yapmak istediklerini yapmalarına zaman tanımaya başlıyor. Ancak birinin zarfı var ki bir türlü eline ulaşmıyor ve ölmesi gereken bu kişi bir türlü ölemiyor: “(…) eflatun renkli zarfın üçüncü kez dönüşünde (…) Viyolonselciyi öldüremiyor ama onu kendi gözleriyle görmek, tanımak istiyor, o fark etmeden onu öldürmenin bir yolunu bulacağına inanıyor, ama bu arada ölümün haberlerinin ulaşamadığı bu adamın kim olduğunu, eğer varsa ne tür güçlere sahip olduğunu anlamak istiyor; hiçbir şeyden habersiz, çoktan ölmüş olması gerektiğinin farkında bile olmadan yaşayan masum salağın teki olabileceğini de göz ardı etmiyor.” Öldüremediği kişiyi gören ölüm ona âşık oluyor. Peki ölüm âşık olursa ne olur? Neler olabilir? Roman hem çok boyutlu hem de çok derin. Ölüm gibi bir olayın kişileştirilmesiyle beraber, iç karartıcı bir tablo bekleyen bizler, kendimizi karikatürize edilmiş ilginç olaylarla karşı karşıya buluyoruz. Heyecanla umulmadık ilginç bir sona doğru akıp gidiyoruz. ÖLÜMÜN MASALI Masallar bir varmış bir yokmuş diye başlar, Jose Saramago’nun ölüme ait José Saramago, ölümün romanına, “Ertesi gün hiç kimse ölmedi” cümlesiyle başlıyor. Ve hiç kimsenin ölmediği bir ülkede neler olabileceğini merakla okumaya başlıyoruz. masalı da böyle başlıyor. Ölümü ve ölüme dair birçok şeyi çeşitli boyutlardan, farklı bir biçimle anlatırken siyasi, dini, toplumsal, kişisel boyutlarda eleştirmeyi de elden bırakmıyor. Ölüme birçok değişik açıdan bakıyor, gerçekçi olmaya özen gösteriyor. Usta bir gözlemci olduğunu görüp unutulmaz ve etkileyici bir metinle karşı karşıya kalıyoruz. Kurgusu, teması, kendine özgü yazınsal içeriğiyle farklı bir yerde Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş. Roman, Jose Saramago’ya özgü imlasız, birbiri ardına sıralanmış cümlelerden oluşuyor her zamanki gibi. Dili akıcı, anlatımı kıvrak, olaylar zinciri yoğun, ifadesi rahat. Yer yer şaşırtıcı ve zekice kurgulanmış. Sıra dışı, akla gelmeyecek şeylere dikkat çekerek eğlendiren, bazen güldüren, okuması kolay, esrarlı ve sürükleyici bir öyküsü var. Romanın birçok bölümünde kişisel yorumlarına yer verirken, okura düşüncelerini aktarsa da, ara sıra bazı şeylerin üzerine fazla basıyor. Fikirlerinin iyice anlaşılması ve fark edilmesi için diğer kitaplarında da kullandığı bir teknik. Jose Saramago kendine özgü biçemiyle sıkmadan bunu da başarıyor. Romanda, yazarımız ölümü Azrail kimliğinden çıkarıp canlandırmış, alegorik açıdan ele alıp farklı bir anlatım sunuyor, ustalığını bir kere daha gösteriyor. Ölümün, günlük ve kişisel boyutundan başka, ailevi, ekonomik, toplumsal, dini ve siyasal boyutlarını da masalsı bir tavırla sergiliyor. Romanın tek olumsuz tarafı, bazı yerlerde anlatımı uzatarak alıp başını gitmesi. Ama Jose Saramago gibi bir usta için, hele hele ölüm gibi bir konuyu açık kalplilikle, okuyucusunu korkutmadan işleyen bir usta için bu anlatımın altında da kendince bir neden olduğunu düşünüyorum. Nobel ödüllü bir yazarın elinden çıkan bu roman, ilginç olduğu kadar da eğlenceli. ? Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş/ José Saramago/ Çeviren: İlknur Özdemir/ Merkez Kitaplar/ 206 s. SAYFA 29 CUMHURİYET KİTAP SAYI 949
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle